Gelişmiş Arama
Ziyaret
17652
Güncellenme Tarihi: 2010/11/08
Soru Özeti
mümkünse yedi cennetin ne olduğunu ve ne anlama geldiğini bana açıklayınız?.
Soru
mümkünse yedi cennetin ne olduğunu ve ne anlama geldiğini bana açıklayınız?.
Kısa Cevap

"Daru's-Selam", "Dahru'l-Celal", "Cennetu'l-Maava", "Cennetu'l-Huld", "Cennetu'l-Adn", "Cennetu'l-Firdevs", "Cennetu’n-Naim". Sayılan bu isimler yedi cennetin ismidir ki, rivayi ve tefsirsel kitaplarda zikir edilmiştir.

Elbette bütün bu isimlerin tek bir cennete şamil geldiğine ve ancak her birisinin, cennetteki birer mertebenin ismi olduğuna inanmakta olan bazı kimseler de var olmaktadır. Zira "Behişt-i Adn" denildiğinde içinde ikamet edilen cennet maksattır. Ama "Daru's-Selam, cennetin içinde olanların her çeşit üzüntü ve korkudan selamet içinde oluğu cihetiyle denilmektedir. Ve diğer isimler de ayni şekilde birer cihetle ayni cennetin isimleridirler.

Ayrıntılı Cevap

"Daru'l-Selam", "Dahru'l-Celal", "Cennetu'l-Maava", "Cennetu'l-Huld", "Cennetu'l-Adn", "Cennetu'l-Firdevs", "Cennetu’n-Naim"[1] yedi cennetin ismidir ki, rivayi ve tefsirsel kitaplarda zikir edilmiştir. Burada ayet, rivayet ve müfessirlerin görüşlerinden yararlanarak bu cennetlerin her birisinin ne anlama geldiklerini açıklamaya çalışırız.

 

a)   Daru's-Selam:

Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyuruyor: "ve Allah selam ve sulh sarayına davet ediyor".[2] Bazıları buradaki "selam"dan maksat Allahın kendisi olduğuna inanırlar. Zira Allah u Teâlâ insanları kendi evine davet ediyor. Allah'ın evi ise cennetin kendisidir.[3]

Bazıları da şöyle demektedirler: buradaki Daru's-Selamdan maksat, bir yerdir. Orada sükûnet eden kimseler her çeşit olumsuzluklara oranla güvence içindedirler. Cubbai’den şöyle nakil edilmiştir: cennetin, Daru's-Selamla isimlendirilmesinin nedeni, orada ikamet eden kimseler birbirlerinden emindirler, melekler onlara salam verirler, Rableri onlara selam gönderiyor. Orada sükûnet eden kimseler selamdan başka bir şey duymuyorlar. Hakeza onlar için selam ve selametlik dışında başka bir şey söz konusu değildir. Bu görüş, Allah tarafından da teyit edilmektedir ki, şöyle buyuruyor: "sözleri ve (duaları) orada selamdır".[4],[5] Hakeza ibn-i Abbas tan şöyle nakil edilmiştir: Daru's-Selam cennetin kedisidir. Orada ikamet eden kimseler her çeşit afet, olumsuzluk, noksanlık ve hastalıklara oranla emniyet içindedirler. Orada saygındırlar. Kesinlikle saygısızlığa uğramazlar. Onlar sürekli azizdirler, kesinlikle zillete ve alçaklığa maruz kalmazlar. Daru's-Selamda ikamet eden kimseler devamlı ganidirler. Hiçbir zaman fakirlik onlara yönelmez. Onlar mutluluklarına ermiş kimselerdirler. Hiçbir zaman mutsuz olmazlar ve… Mücevher (dur) ve mercan saraylarındadırlar ki, kapıları Rahmanın arşına doğru açılıyor. Orada her taraftan yanlarına melekler geliyor ve üzerlerinize (dünyada Allahın emirlerini yerine getirmekte), sabır ettiğinizden dolayı selam olsun diyorlar. Ne mutlu olsun böyleli bir akıbete.       

Allame Tabatabai çok değerli olan el-mizan tefsirinde, "le'hum daru's-selam" ayetinin tefsirinde şöyle yazıyor: selamdan kast edilen maksat selamın lügatteki anlamıdır ki, ayetin zahiri akışından anlaşılmaktadır. Oda şudur: zahiri ve batını afet ve olumsuzluklara oranla güvence içinde olmaktır. Daru's-Selam, ölümün, yaşlılığın, hastalığın, fakirliğin, üzüntünün ve… Hiçbir olumsuzluğun gerçekleşmediği bir yerdir. İşte vaad edilen cennet budur.[6]

Şöyle de denilmektedir: cenneti, Daru's-Selamla isimlendirmenin nedeni, orası Allahın, sıhhat ve selamete sahip olan evi olmasındandır.[7]  

b)   Dahru'l-Celal:

İkinci cennetin adı "Dahru'l-Celal"dır. Rivayette peygamber den (s.a.a) şöyle nakil edilmiştir: "Allah yolunda yüksek sesle "la ilahe illallah" diyen her kesin üzerine, Allah kendi rızasını karar kılar. Rıdvan-i ilahi makamına ulaşan her kesi Allah u Teala "Dahru'l-Celal"da Hz. İbrahim ve Hz. Muhammed'le birlikte kılar. Hz. Peygamberden, "Dahru'l-Celal" nerededir diye soruldu? Hz. Muhammed (s.a.a) şöyle buyurdu: Allah u Teâlâ kendi ismiyle isimlendirdiği cennettir. Orada ikamet edenler sabah ve akşamları celal ve ikram sahibi olan Allah'ı seyir ederler".[8]

c)   Cennetu'l-Maava:

Cennetu'l-Maava şehid olan kimselerin ruhlarının gittiği yere denilmektedir.[9] Peygamberden (s.a.a) ramazan ayının faziletlerini anlatırken şöyle dediği nakil edilmiştir: "Allah u Teala, "Cennetu'l-Maava"da altından yapılmış olan bin sarayı (oruç tutanlara) bağışlıyor".[10]

 

4- Cennetu'l-Huld (ebedi cennet):

Ebedi cennet peygamberin (s.a.a) aşağıda vasıflandırdığı cennettir; "yaşantısını benim yaşantım gibi olmasını ve Rabbim tarafından -kendi kudretiyle sütunlarını yapmış ve- bana vaat ettiği cennette yerleşmek isteyen bir kimse söz konusu ise, Ali’nin vilayetini kabul etmesi gerekiyor".[11]

 

5- Cennetu'l-Adın:

Allame Hilli şöyle diyor: "Adın Cennetine, adın cenneti denilmesinin nedeni orası, daimi kalındığı bir yer oludu içindir.[12] Bir rivayette Peygamberden (s.a.a) şöyle nakil edilmiştir: "ben, Fatime onun dalı, Ali onu verimli hale getiren, Hasan ve Hüseyin onun meyvesi, Şia ve bizi sevenler onun yeşil yaprağı olan bir ağacım. Bu ağacın aslı cenneti adındadır".[13]

Kaşifu'l-Gata şöyle diyor: " cennetin ortası cenneti adin’dır".[14]

Başka bir rivayette şöyle nakil edilmiş: "adin cenneti, Allah u Teâlâ kendi özel kudretiyle icat edip şimdiye kadar hiç kimsenin görmediği bir cennettir".[15]

Bir diğer hadiste şöyle denilmektedir: "Allah u Teâlâ kendisi kendi (özel) eliyle adın cennetini yaratmış ve kendisi ağaçlarını ekmiş, kendisi saraylarını yapmış, nehirlerini akıtmış ve daha sonra şöyle dedi: "işte müminler kurtuldular…"[16] Yine bir başka rivayette şöyle denilmiş: "adin cennetinin duvarları kırmızı yakuttan, anahtarları inci ve sedeftendir"[17]

6-   Cennetu'l-Firdevs:

Allah u Teâlâ “Cennetu'l-Firdevs”i, altın ve gümüşten yapmış ve katmanlarında güzel kokulu olan misk-i amberi yerleştirdiği cennettir". Rivayette şöyle nakil edilmektedir: “Allah u Teâlâ cenneti muşk ve amberden yapmış ve orada en güzel ve en iyi meyveleri ve çiçekleri ekmiş.[18] “Cennetu'l-Firdevs” cennetin en yüksek mertebesidir”.[19] Bu cennet Hz. Zehra (a.s.) babasının –İslam peygamber (s.a.a.)- vefatı sırasında ağlarken vasıflandırdığı cennettir ki şöyle diyor: “ey baba sen, senin rabbin seni çağırdığında Onun davetine icabet ettin, ey baba Firdevs’in yan tarafı senin yerindir”. Anlaşılan şu ki, peygamberin içinde ikamet edeceği yerdir cennetu’l-Firdevs”.[20]  

7-   Cennetu’n-Naim:

Ramazan ayının faziletlerinde şöyle nakil edilmektedir: “ramazan ayının yedinci günü geldiğinde, Allah u Teâlâ “Cennet-i Naimde” kırk bin şehidin ve kırk bin sıddik’in sevabını veriyor”.[21] Bu cennet Hz. İbrahim kendi duasında; “Allah’ım beni cennet-i naim’in varislerinden kıl” şeklinde vasıflandırdığı cennettir.[22]

Allame Tabatbai el-mizan tefsirinde şöyle yazıyor: “cennet-u naim, vilayet cenneti olan cennettir”[23] Yine şöyle buyuruyor: “tekrarla açıklandı ki, naim (nimet) yani vilayet, cennetu’n-naim, vilayet (imamet) cennetinin kedisidir”[24]

Hatırlatılması gerekir ki, müfessirlerin bir kısmı, yedi cennet olarak bilinen bütün cennetleri, asıl itibariyle bir cennet ve (sayılan bu) isimlerin bütününün tek bir cennete sıdk ettiğini savunurlar.

Zira cennette, orada daimi ikamet edildiğinden dolayı cennet-i adın, orası selamet ve güvence yeri olduğu ve orada ikamet eden kimseler için hüzün ve üzüntüden uzak ve güvenilir bir yer olduğu cihetiyle de selam diyarı (daru’s-selam) diyorlar.[25]

Netice olarak asıl itibariyle cennet bir tanedir. Ama mertebelere ve derecelere sahiptir. Dolayısıyla farklı isimlerle adlandırılmıştır ki, her bir isim bir mertebesinin adıdır.   

 



[1] İanetu’t-Talibin, c. 4, s. 385.

[2] Yunus 25.

[3] Bu görüş Hasan ve Kutade'den nakil edilmiştir.

[4] Yunus 10.

[5] Bazu ma verede fi'd-dünya ve'l-ahire”, s. 32, neşr-i daru's-Selam.

[6] Tabatabai, seyit Muhammed Hüseyin,” el-mizan”, c. 7, s. 345.

[7] Age. c. 10, s. 39.

[8] Bakiyetu'l-Mebahıs, s. 196.

[9] Tacu'l-Arus, c. 10, s.26.

[10] Şeyh-i Saduk, fezailu'l-Eşhuri's-Selas, s. 85.

[11] Menakıbı emire'l-müminin, c. 1, s. 426.

[12] Muntaha'l-Matab, c. 1, s. 544.

[13] Şehidi evel, zikra, s. 6.

[14] Kaşifu'l-Gata, Keşfu'l-Gata, c. 2, s. 302.

[15] Vesailu'ş-Şia,…

[16] Muhasin-i Barki, c. 1, s. 155.

[17] Men la yahduru'l-fakih, c. 1, s. 296.

[18] Erdebili,” zübdetu’l-beyan”, s. 55.

[19] Kaşifu’l-Gata, s. 19.

[20] Şevkani, neylu’l-evtar, c. 4, s. 161.

[21] Şeyh-i Saduk, Amali, s. 104.

[22] Şuara, 87.

[23] Tabatabai, seyit Muhammed Hüseyin, el-mizan, c. 11, s. 369.

[24] Age. c. 19, s. 121.

[25] İanetu’t-Talibin, c. 4, s. 385.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar