Gelişmiş Arama
Ziyaret
7173
Güncellenme Tarihi: 2011/04/13
Soru Özeti
eğer içinde yaşadığımız bu zamanda Müslüman bir ülke Müslüman olmayan bir ülkeye saldırırsa, o ülkenin koca sahibi olan kadınları Müslümanlara helal oluyor mu? Neden?
Soru
eğer içinde yaşadığımız bu zamanda Müslüman bir ülke Müslüman olmayan bir ülkeye saldırırsa, o ülkenin koca sahibi olan kadınları Müslümanlara helal oluyor mu? Neden?
Kısa Cevap

Günümüzdeki Müslümanlar cariye ve köle alma cevazı gibi ruhsata sahip değildirler.

Ayrıntılı Cevap

İlkin şunu söylemek gerekir ki, bazı kimseler İslam'ın zuhur ettiği dönemde dünyadaki toplumlara hâkim olan atmosferi ve şartları dakik bir şekilde tetkik etmeden İslam'ın çocukları ve kadınları esir alma konusundaki hükmünün gayri insani olduğunu sanmaktadırlar. Oysaki düşmanlardan geri kalan kimselere karşı Müslümanlar ile Müslüman olmayan camiaların sergiledikleri davranışları bir biriyle mukayese edilirse Müslümanların sergiledikleri davranışın en güzel ve en insani davranış olduğunu göreceklerdir. O zamanın imparatorları ve güçlüleri kendi düşmanlarına galip geldikleri zaman hepsini katleder ve öldürür ve şehirlerinin tamamını da ateşe veriyorlardı.[1] İslam ordusu ise kendi düşmanlarına karşı daha farklı insana yakışır bir muamelede buluyordu.

İmam sadık (a.s.) şöyle buyuruyor: "peygamber (s.a.a.) doğrudan savaşa katılmayan çocuk ve kadınların öldürtmesini yasaklıyor. Bunun hemen ardından şöyle bir beyan da söz konusudur ki, hatta eğer direkt savaşa katılıp Müslümanlarla savaşıyor kadınlar söz konusu ise yine mümkün derecede onları öldürmemeye gayret edilsin".[2]

Elbette göz önünde bulundurulmalıdır ki, her ne kadar İslam dini bazı durum ve yerlerde düşmanın efratlarını köle ve cariye alabilirsiniz şeklindeki cevaz hükmünü vermiş ise de, aslında bu cevaz hükmünün kendisini de bir anlamda köle ve cariye olarak alınanlar kimseler için sağladığı sosyal bir himaye türü şeklinde algılamıştır. Zira Onlara karşı insani olamayan hiçbir davranışta bulunmasına izin vermemiş, onların tüm haklarını göze almış ve farklı yöntemlerle onları tekrar özgürlüklerine kavuşturmaya çalışmıştır. Öyle ki, örneğin eğer birisi kabul görülür ve geçerli bir delili olduğu halde bile kendi kölesini cezalandırmış olsa kendi o kölesini azat etmesi kendisi için müstehap sayıyor İslam dini.[3] Eğer cariye çocuk doğursaydı kendiliğinden doğurmuş olduğu çocuğunun sahip olduğu irs payı miktarınca kadının kendisi (çocuğu doğuran anne) özgür olacağını söylüyor İslam dini. Zira cariye doğan çocuğun babasının malıdır o mala yani annesine kendisi de babasının diğer çocukları gibi varis olacaktır. İşte varis olacağı miktarca annesi azat oluyor. Çünkü annesine malik olamıyor. Hakeza köle ve cariyelerin azat etme eylemi işlenen birçok günahın bağışlanması için kefaret sayıyor. Bunun yanı sıra kuranda da işaret edildiği gibi[4] herhangi bir gerekçe olmaksızın gönüllü olarak köle ve cariyeleri özgür etmek insanı Allaha yakınlaştıran bir ibadet olarak kabul ediliyor. İşte bu mukaddime ve ön hazırlıklardan dolayıdır ki, İslami ülkeler İslami olmayan diğer ülkelerden önce kölelik sistemini ortandan kaldırdılar.

Ama acaba günümüzde de böyleli bir durum mümkün müdür? Sorusunun cevabına gelince, iki delil gereğince böyle bir şeyin mümkün olamayacağını söylemek gerekir.

Birincisi: bir taraftan savaşta esir alınan kimseler olmak üzere savaş esnasında insan haklarına riayet edilmesi gerekir bağlamında İslami ülkeler de diğer ülkeler gibi kararlar almış ve bu bağlamdaki kararları onaylamışlardır. Alınan bu kararlar ve buna benzer diğer antlaşmalar gereğince köle ve cariye alınması tüm yöntemleriyle yasaklanmıştır. Diğer taraftan İslam dini yapılan antlaşmalara alınan kararlara riayet edilmesini tekitle vurgulamaktadır.[5] Dolayısıyla günümüz dünyasında her hangi birisini cariye olarak esir alınması kesinlikle imkansızdır.  

Buna binaen hali hazırda içinde bulunduğumuz şartlarda ve İran olmak üzere bütün ülkelerin bağlı kalması zorunlu olan uluslar arası kanunlara dikkatle cariye veya köle kastıyla esir almak caiz değildir. Bu nedenledir ki onların kadınları bu durumda esir düşerlerse Müslümanlara helal olmuyorlar.[6]

İkincisi: imamın (a.f.) gaybeti döneminde Müslümanlar tarafından cihadın başlatılması anlamında ve savunma mahiyetinde olan cihadın karşıtı olarak bilinen ibtida'i cihadı İslami ülkeler için caiz görmüyor ve diğer ülkelere saldıramayacağını savunan bazı fakihlerin anlayışıdır. İmam Humeyni hazretleri bu bağlamda şöyle buyuruyor: zamanın imamının (a.f.) gaybeti döneminde, imamın kendi vazifesi olan siyasi işlerini ve ibtidai cihat hariç diğer bütün meselelerinin uygulanması ve icra edilmesi gerekli şartlara haiz olan onun genel naibi konumundaki fakihlere aittir. (ama ibtidai cihat Onun kendisinin huzuruyla meşrut kılınmıştır).[7]

Elbette ibtidai cihadı caiz gören fakihler de söz konusudur. Örneğin Ayetullah Hameneyi veliyi fakih'in izniyle maslahat söz konusu olduğunda ibtidai cihadının caiz olma görüşünün daha güçlü olduğunu savunuyor olmasına rağmen[8] düşmanlardan köle ve cariye alınmasını caiz bilmiyor.[9]

Bu temel esasınca pratikte müşahede ettiğimiz gibi, açıklanan konu hiçbir şekilde konu edilmemiş ve aynen bu delilden ötürü muasır fakihlerin kaleme aldıkları teliflerde çok nadir kölelik sistemiyle ilgili konulara rastlıyoruz.

Ama meselenin nedeninden sorduğunuz sorunun cevabı çok geniştir ki, onun ele alınacak yer fıkıh âlimlerinin fıkıhsal kitaplardır.   



[1] Cemşit tahtı gibi İranlıların kültürel mirasının büyük bir kısmının ateşe verilmesi ve yok edilmesi bu davranışların göstergesidir.

[2] HUR AMULİ, Muhammed b. Hasan, "vesailu-şia" kum: müesesei alul-beyt, 1409 h. k., c. 15. S 64, 19993 numaralı rivayet.

[3] A. g. e., c. 419.

[4] Beled, 13.

[5] Söz konusu konu hakkında bilgi edinmek için "cevahirul-kelam" kitabının 21. cildine ve "İslam ve uluslar arası hukuk"la irtibatlı yazılan birçok kitap söz konusudur onlara müracaat edebilirsiniz.

[6] Ayetullahil-uzma Mekarim-i Şirazi hazretlerinin (Allah gölgesini devam ettirsin) defterinden yapılan açıklama: hali hazırdaki şartlarda küle edinmek caiz değildir. Dolayısıyla onların kadınları caiz değildir.

Ayetullahil-uzma Sistani hazretlerinin (Allah gölgesini devam ettirsin) defterinden yapılan açıklama: hayır hiçbir şekilde.

[7] HUMEYNİ, Ruhullah, "tahriru vesile", c. 1, s. 482, mesele numarası, 2.

[8] HAMENEY, Ali, "ecvibetul-istiftaat", üçüncü bakı, Beyrut: ed-darul islamiye, 1420 h.k., s. 187, 1051. Soru.

[9] A. g. e. 1054. Soru.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dininde hatemiyetin hakikati nedir ve Sayın Suruş’un görüşünün eleştirileri nelerdir?
    10888 Yeni Kelam İlmi 2010/06/02
    Birkaç noktaya dikkat etmek faydalı olabilir:1. Peygamberliğin son bulması ve buna tabi olarak İslam dinin son din olması, Ahzab Suresinin 40. ayetinde belirtilmiştir ve bu ayet mana itibariyle, İslam dininin son din olması vesilesiyle peygamberlikte sona ermiş ve artık peygamberin gelmesi mümkün değildir.2. Bir açıdan hatemiyetin sırrı şunlara ...
  • İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi hangi alanları kapsamına alır?
    9392 Politika Felsefesi 2011/04/11
    İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi onun temel görüşlerinden bir parça sayılır ve çeşitli alanlardaki düşünceleri ile ilişki içindedir. Çok yönlü bir şahsiyet olan İmam Humeyni'den irfan, fıkıh, felsefe, kelam ve siyaset alanlarında bir çok eser kalmıştır. O İslami düşünceye dayalı bir düzenin kurucusu ve lideri olduğu ...
  • Yaratanla yaratılmış arasındaki benzerliği reddeden ayetler hangileridir? Bu ayetler Allah’ın ruhunu insana üflemesi meselesiyle nasıl bir uyum sağlamaktadır?
    16190 Tefsir 2011/10/20
    Tevhid inancından, ister insan olsun ister başka şey, hiç bir şeyin Allah’a benzeme imkanının olmadığı manası çıkmaktadır. Kur’an’da birçok ayet yaratanla yaratılmış arasındaki benzerliği reddetmektedir. Örneğin:1- ‘Ve ona, bir tek eşit ve benzer yoktur.’2- ‘Ona hiçbir benzer yoktur’3- ‘Artık Allah'a eşit varlıklar tanımayın; şüphe yok ki Allah ...
  • İslamî olmayan devletlerin bankalarından borç almanın hükmü nedir?
    6785 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/22
    “Borç almak devlet bankasından olsa dahi zatı itibariyle şerî otoritenin iznine bağlı değildir ve faizli olsa bile durum hükmü açısından doğrudur. Ancak faizli olması durumunda ister Müslüman’dan veya Müslüman olmayandan, ister İslam devletinden veya İslamî olmayan bir devletten alınmış olsun sorumluluk açısından haramdır. Harama bulaşmayı caiz ...
  • Bakire kızla geçici evlilik yapmanın hükmü nedir?
    13636 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/09/07
    Günümüzde ki taklit merciilerin çoğunluğu bakire kızın geçici veya daimi evliliğinde babanın izninin şart olduğunu söylüyorlar. Baba olmadığı zaman babanın babasından izin alması gereklidir. Eğer bakire olmazsa veya baba ve babanın babası olmazsa izine ...
  • Neden Kur’an sizler kadınlarınızı dövebilirsiniz diye buyurmaktadır?
    8943 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/22
    Kur’an’da tavsiye edilmiş üçüncü taktik (öğüt verme ve yataktan uzaklaştırmadan sonra) hakkında, ilk bakışta insan, istediği şekilde kadına davranması ve yumruk, tokat ve tekmeyle onu teslim alması için İslam’ın erkeğe imkan tanımak istediği sanısına kapılabilir. Oysaki durum asla bundan ibaret değildir. Kadınların isyan etmesi, vazife ve sorumluluklarına sırt çevirmede ...
  • İslam Peygamber’inin mektuplarını padişahlara kim ulaştırmaktaydı?
    3462 Tarih 2020/01/20
  • Habil ve Kabil kimle evlendiler?
    82846 Tefsir 2009/06/17
    Tarih ve hadis kaynaklarına göre bugünkü insan soyu ne Habil nede Kabil’in soyundandır. Bu günkü insanlar Hz. Adem’in diğer oğlu olan Şeys veya Hibetu’llah’ın soyundandır.Ancak, Hz. Adem’in çocuklarının evlenmesine gelince Müslüman bilginler bu konuda farklı görüşlere sahiptirler ve genelde şu iki görüşten birini ...
  • Kur’an’da kaç tane kelime vardır?
    15688 Kur’anî İlimler 2011/04/28
    Müslümanlar, İslamın başlangıcından bu yana semavi kitapları Kur’an’a her yönüyle büyük önem vermiş, onun bütün kelimelerini hatta Mekki ve Medeni olanları bile ayrı ayrı saymışlardır. Bu sayımdan elde edilen rakamlar şöyledir:Mekki kelimeler 45653, Medeni kelimeler 32154’tür. Buna göre Kur’an-ı Kerim’deki kelimlerin toplamı: 77807’dir.
  • Örfün geçerliliği ne ölçüdedir ve onu belirlemek kime aittir? Acaba örf değişebilir mi?
    7680 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/18
    Örfün lügatte iki manası vardır:a) Beğenilen işb) Marifet ve TanımaFakihler ...

En Çok Okunanlar