Gelişmiş Arama
Ziyaret
6152
Güncellenme Tarihi: 2011/04/12
Soru Özeti
Neden Peygamberin şahsiyeti güç kazandığında değişmektedir?
Soru
Neden Peygamberin şahsiyeti güç kazandığında değişmektedir?
Kısa Cevap

Her ne kadar bu iddiaya yönelik bir delil belirtilmemişse de her davranış değişikliğinin şahsiyet değişiminin göstergesi olmadığını bilmemiz gerekmektedir. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) değişik durumlarda içinde bulunduğu zaman, mekân ve konum gereği zahirde farklı davranışlarda bulunmuş olabilir, ama bunların hiçbirini onun şahsiyetindeki farklılığa isnat edemeyiz. Bunun birçok başka delili vardır ve ayrı bir şekilde incelenmesi gerekmektedir.

Ayrıntılı Cevap

Bu soru daha dikkatli bir bakışla iki bölümde incelenebilir:

1. Her davranış değişikliği olumsuz sayılır mı ve Peygamberin şahsiyetinin değiştiğinin delili addedilir mi?

2. Zahiri gücü artıktan sonra yüce İslam Peygamberinin şahsiyetinde olumsuz değişiklikler meydana gelmiş midir?

Birinci bölüm hakkında, her davranış değişikliğini şahsiyet değişikliğinin göstergesi olarak

eğerlendiremeyeceğimizi ve onu olumsuz bir husus sayamayacağımızı söylememiz gerekir. Numune olarak akıl ve din perspektifinde negatif olmayan bir takım değişikliklere işaret ediyoruz.

1-1- Bazen insan başkalarıyla samimi bir ilişki içinde bulunur ve yaşamının birçok vaktini onlar için ayırır, ama sonraları kendi iş konumunda bir takım değişiklikler meydana gelir ve bu da fırsatının sınırlanmasına neden olur. Bu yüzden geçmişte olduğu gibi arkadaşlarının tümünü görmeye gidemez ve bundan ötürü ilişkilerini telefonla sürdürür. Böyle bir davranış değişikliği onun şahsiyetinde meydana gelen bir dönüşüm olarak değerlendirilemez ve kendisi yerilemez. Lakin aynı şahıs belirli bir konuma geldikten sonra dostlarının selamına cevap vermezse veya onlarla olan eski tanışıklığını temelden inkâr ederse, onun şahsiyetinin negatif cihette değiştiği neticesi alınabilir! Bu durumun bir benzerini yeni bir evlatları olduktan sonra anne ve babanın önceki evlatlarına yönelik davranışlarında da gözlemlemek mümkündür.

1-2- Eğer bir şahsa dindar ve tevazu sahibi olduğu için özel bir saygı gösteriyorsak, ama sonra kendisi dünyevî bir makama ulaşınca mütekebbir ve dinsiz bir insana dönüşüverirse, kesinlikle bizim ona karşı davranışımız da değişecektir. Böyle bir davranış değişikliğinin nedeni bizim şahsiyetimiz değildir, karşı tarafın şahsiyetindeki dönüşümdür!

1-3- Eğer davrandığımız insan Müslümanlar ile savaşa kalkışmış kâfir ve dinsiz bir şahıssa, savaşırken ona karşı alacağımız tavır sert ve şiddetli olacaktır.[1] Ama aynı şahıs İslam dini hakkında bir araştırma yapma kararı alırsa, Allah’ın buyruğu esasınca onun için azami güvenlikli bir ortam oluşturmakla yükümlü oluruz.[2] Hatta böyle bir kararı olmasa bile yanı başımızda komşumuz veya misafirimiz olursa, dinî öğretiler ona karşı saygılı bir şekilde davranmamızı gerektirir.[3] Aklî ve dinî açıklaması da olan bu gibi davranış değişikliklerinden birçok örnek verilebilir. Bu anlamda, mevcut sebeplerden ötürü veya benzer durumlar nedeniyle Peygamber-i Ekrem’de de önceki davranışından farklı gözüken bir davranış gözlemlememiz muhtemeldir ve bu husus sorunuzun ikinci bölümünü teşkil etmektedir. Örneğin nakledildiği üzere Peygamber (s.a.a) bir gün misafirle dolu olan evine gelir ve Cerir adındaki yarenlerinden biri de evin içinde yer olmadığından evin dışında oturmuştur. Peygamber (s.a.a) onu görünce kendi elbisesinin bir parçasını katlar, ona verir ve onu yere ser ve üzerinde otur diye buyurur! Bu sahabe Allah Resulü’nden (s.a.a) böyle bir saygı görünce, elbiseyi yere sermek yerine onu öper ve yüzüne sürer![4] Dikkat edin: Peygamber (s.a.a) böyle bir davranışı sayılı yarenlerine yapabilme imkanına sahipti, ama Allah Resulü’nün takipçileri yüz binlere varsaydı ve hepsi de onunla görüşmek ve oturmak isteseydi, böyle bir davranışın sürmesi onun şahsi ve toplumsal hayatını sekteye uğratmaz mıydı?! Bu nedenle Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber’in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez…”[5] Bundan dolayı bu iki tarihsel vakıayı kıyaslayarak Peygamberin (s.a.a) şahsiyetinin değiştiği ve kendisinin takipçilerine eskisi gibi davranmadığı neticesini alamayız. Aksine değişen şartlar insan için bu şekilde davranmayı zorlaştırmış ve hatta imkânsız kılmıştır. Peygamberin davranışının değiştiği başka örneklere rastlamamız durumunda da onları detaylıca incelemeli ve delillerini öğrenmeliyiz. Yoksa kendisinin şahsiyeti güce ulaştıktan sonra değişmiştir diye hızlı bir şekilde netice almamalıyız! Siz sorunuzda bu iddiaya dönük bir örnek aktarmadığınızdan zihninizde olan şey hakkında tam bir tahlilde bulunmamız olanaksızdır. Allah’ın yardımıyla bu husustaki iphamlarınızı bertaraf edebilmemiz için arzu etmeniz halinde onları tek tek ve belirgin bir şekilde bize yollayabilirsiniz. Ama kesin olan husus şudur: Peygamber (s.a.a) hayatı boyunca şahsiyetinde istikrar taşımıştır ve bizzat kendisi yeni konumlara gelebilmek için şahsiyet sarsılmasına duçar olan bireylere itiraz etmiş ve onları eleştirmiştir. Bu doğrultuda İmam Ali’ye (a.s) hitaben şöyle buyurmaktadır: Benim için elimi dirseklerime kadar zehirli bir yılanın ağzına koymam sonradan görmüş kimselerden bir istekte bulunmaktan daha kolayıdır![6] Bu konuyla ilgili başka birçok tarihsel delil daha mevcuttur ve biz iki örneğe işaret edeceğiz:

1. İmam Bakır (a.s), Peygamberden (s.a.a) şöyle aktarmaktadır: Ben beş işi ölünceye dek terk etmeyeceğim ve onlar köleler ile birlikte yerde ve sofra olmadan yemek yemek, bir süslü olmayan bineğe binmek, elimle keçi sütü sağmak, yün elbise giymek ve çocuklara selam vermekten ibarettir. Bütün bunları başkalarının da benim gibi davranması için yapmaktayım.[7] Biz de kendisinin ahdine vefa gösterdiğine ve bu tarzı mübarek ömrünün sonuna dek sürdürdüğüne tanıklık etmekteyiz.

2. Sahabelerden biri Peygamberin (s.a.a) yanına gelir, bedeninde hasır izinin kaldığını görür ve keşke daha iyi bir yatak seçseydiniz diyiverir! Peygamber (s.a.a) şöyle cevap verir: Benim dünyayla ne işim var? Ben dünyadan istifade etmede sıcak bir yaz günü bir ağacın gölgesinde bir süre istirahat eden ve sonra yola koyulan bir misafir gibi davranmaktayım![8]

Evet, tüm dünya ve içindekileri helak olmuş ve sadece Allah’ı baki ve daim bilen[9] yüce şahsiyetler, dünyevî hayatlarındaki değişiklikler ile kendilerini kaybetmekten, kibirli davranmaktan ve Allah’ın buyruğundan başka şeyler yapmaktan öteye bir şahsiyet taşırlar. Biz de Peygamberimizin bu çizgisinin takipçisi olmayı ümit ediyoruz. Elbette belirtildiği gibi tüm insanlar ve bu cümleden olmak üzere Peygamber (s.a.a) kendi hayatında değişik konumlar sebebiyle değişik davranışlar sergileyebilir, ama bu onların şahsiyetinin değiştiğine delil teşkil etmez.



[1] Fetih, 29; Tevbe, 73.

[2] Tevbe, 6.

[3] Eş-Şairi, Tacuddin, Camiu’l-Ahbar, s. 84, Daru’r-Razi lil-Neşr, Kum, 1405 h.k.

[4] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c. 16, s. 235, Müessese-i el-Vefa, Beyrut, 1404 h.k.

[5] Ahzab, 53.

[6] Hür Amıli, Muhammed b. el-Hasan, Vesailu’ş-Şia, c. 9, s. 440, rivayet. 12439, Müessese-i Alû’l-Beyt, Kum, 1409 hk.

[7] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c. 16, s. 214, rivayet, 2.

[8] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c. 16, s. 249.

[9] Kasas, 88.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar