Gelişmiş Arama
Ziyaret
11904
Güncellenme Tarihi: 2009/05/13
Soru Özeti
İslam inancındaki şefaatten maksat nedir? Lütfen şefaati açıklayınız.
Soru
İslam inancındaki şefaatten maksat nedir? Lütfen şefaati açıklayınız.
Kısa Cevap

“Şefaat” kelimesinin sözlük anlamı, iki şeyin birbirine iliştirilmesidir ve halk arasında ise, makamı ve değeri olan bir kimsenin büyük bir makama sahip olan birisinden bir suçun cezasını affetmesini veya yapılan bir hizmetin karşılığını artırmasını istemesi anlamına gelmektedir.

Şefaat kelimesinin bu gibi konularda kullanılmasının sebebi, suçlu kimsenin tek başına bağışlanmaya veya hizmette bulunan kimsenin tek başına daha fazla karşılık almaya hakkının olmaması ama şefaat edenin de isteğinin eklenmesi sayesinde böyle bir hakka sahip olmasıdır.

İslam kültürüne göre şefaat, bir kimseye bir hayır ulaştırmak veya ondan bir şerri uzaklaştırmak için Allah katında yapılan bir aracılıktır. Ama burada, bu yolun Allah tarafından ebedi rahmeti almaya az layık olan kimseler için açılmış olduğuna ve bunun için de bazı şart ve kuralların belirlenmiş olduğuna dikkat edilmelidir.

Şefaatin aslı, örneğin suçlu bir kimse kendi amellerini Allah-u Teala’ya sunmaya layık görmemektedir ve bu yüzden istenilmeyen durumundan ve cezalandırılmaktan kurtulmak için bazı sebepleri oluşturmakta ve bir şefaatçi sayesinde kendisini daha iyi bir duruma getirerek Allah’ın rahmet ve affına mazhar olmaya çalışmaktadır.

İslam dinine göre şefaat kayıtsız ve şartsız bir konu değildir. Suçun, şefaat edenin ve şefaat olunanın durumuna göre bazı şartlar vardır ve bu şartlar gerçekleşmediği sürece şefaat de gerçekleşemez. Şefaate inanmanın, günahkâr kimselerin düzelmesi ve eğitilmesinde ve daha yüksek kemallere ulaşmak için çaba sarf etmelerinde çok önemli etkisi vardır.

Ayrıntılı Cevap

Şefaat “şef’ (çift)” kökünden gelmektedir; bir şeyi kendisi gibi başka bir şeye eklemek anlamında kullanılmaktadır. Bu kelimenin karşısındaki zıt kelime ise “vitir (tek)” kelimesidir. Sonuç olarak şefaat kelimesi daha güçlü ve daha yüce bir ferdin daha zayıf bir ferde yardım etmek için onun yanında yer alması anlamında kullanılmaktadır.

Şefaat halk arasında, şefaat eden kimsenin kendi konumundan istifade ederek güç ve kudret sahibi birisinin eli altındakileri cezalandırma hususundaki görüşünü değiştirmesi anlamında kullanılmaktadır ve bu iş bazen şefaat edenin nüfuzundan istifade ederek ve bazen de duygusal konulardan yaralanarak veya kudret sahibinin suçlu hakkındaki görüşünü değiştirerek ve… gerçekleşmektedir. Bütün bu durumlarda şefaat, suçlunun ruh yapısında, fikrinde ve düşüncesinde bir değişiklik yapmamaktadır ve bütün etkisi şefaatte bulunulan kimse üzerindedir.

Bu tür şefaatin İslam dininde ve Kuran-ı Kerim'de bir yeri yoktur; çünkü ne Allah-u Teala bir hata yapmaktadır ki ta O’nun görüşünü değiştirme ve düzeltme gereği olsun; ne O’nda harekete geçirmek için insanda olan duygular gibi duygular vardır; ne de bir kimsenin nüfuzunu göz önünde bulundurur veya ne de kimseden korkar ve adaletli olmayan karşılık veya azap da O’nun hakkında düşünülemez ki bu hatasını düzeltmesi istensin.

Ama İslam dininde ve Kuran ayetlerinde üzerinde durulan şefaat, şefaat olunan kimsenin konumunun değişmesi çerçevesinde olan şefaattir; yani şefaat olunan, şefaat edenle arasında bir irtibat kurarak istenilmeyen bir durumdan ve azap edilmekten kurtulup bağışlanarak iyi bir duruma gelmeye çalışmasıdır. Böylesine bir şefaate inanmak, gerçekte günahkâr kimselerin ıslah edilmeleri ve terbiye edilmeleri için yüce bir eğitim okuludur. Çünkü çok ağır günaha bulaşan kimseler, eğer bir taraftan vicdan azabına duçar olurlar ve diğer taraftan da Allah’ın bağışlamasına ve rahmetine karşı ümitsiz olarak doğru yola geri dönmeyi imkânsız görürlerse, kendi amellerinde bir değişiklik yapma düşüncesine hiçbir zaman girmezler; çünkü bunu yapmanın hiçbir faydası olmadığını düşüneceklerdir. Bazen de tam tersine daha fazla sapıklık ve isyana dalmalarına veya "bu toplum bizim bu duruma düşmemize neden oldu" diyerek kendi günahlarını ve suçlarını toplumun üzerine atıp daha fazla suç işleyerek bu toplumdan intikam almaya çalışmalarına sebep olmaktadır. Ama şefaate inanmak, onlara ümit kapısı açarak onların kendi amellerini değiştirme düşüncesine girmelerini ve hatta geçmişi telafi etmeye çabalamalarını sağlayacaktır ve bu durum günahkâr kimselerin terbiyesine ve toplumda emniyetin sağlanmasına sebep olacaktır.

Diğer taraftan da şefaatin genel olmaması ve günah, suç, şefaat eden ve şefaat olunan yönünden bazı şartlarının olması, bu konuya inanan kimselerin bu çok değerli fırsatı elden kaçırmamak için onun şartlarını hazırlamaya çalışmak ve zulüm, şirk vb. gibi şefaat edilmeyen günahlardan kaçınmak zorunda olacaklardır ve bu şekilde şefaate nail olmaya çalışacaklardır.

Bütün bunlar; Kuran ayetlerinin üzerinde durduğu şefaatin, ilahi peygamberlerin gönderiliş nedeni olan toplum fertlerinin tezkiyesi ve terbiyesi yönünde olan çok değerli bir vesile olduğuna dair delildir.[1]

Başka bir tabirle şefaat halk arasında, makamı ve değeri olan bir kimsenin büyük bir makama sahip olan birisinden bir suçun cezasını affetmesini veya yapılan bir hizmetin karşılığını artırmasını istemesi anlamına gelmektedir. Ama bilindik durumlarda, şefaat edenin şefaatini kabul eden kimsenin kendisine göre bazı delilleri ve şartları olabilir ama bu delil ve şartlar Allah-u Teala hakkında geçerli olmayabilir.

Allah-u Teala tarafından izin verilmiş olan şefaatçilerin şefaat hakları, onlardan korkulduğu veya onlara ihtiyaç duyulduğu için değildir tam tersine Allah tarafından ebedi rahmeti almaya az layık olan kimseler için açılmış olan ve bunun için de bazı şart ve kuralların belirlendiği bir yoldur.

Elbette şefaat kelimesi İslam kültüründe bazen daha geniş anlamda kullanılmaktadır ve bir başka vesileyle insanda her hayırlı etkinin ortaya çıkması anlamına da gelmektedir. Anne ve babanın çocuklarına karşı veya öğretmenlerin öğrencilerine karşı veya hatta müezzinin, onun ezanıyla namazı hatırlayan ve camiye giden kimselere karşı şefaat edeceklerinin söylenmesi, gerçekte, dünyada sahip oldukları o etkilerin hayırlarının kıyamet gününde şefaat şeklinde ortaya çıkacağı anlamına gelmektedir.

Aynı şekilde tövbe etmek, günahkârlar için bu dünyada bir çeşit şefaattir ve hatta başkalarına dua etmek ve onların ihtiyaçlarının Allah-u Teala tarafından giderilmesini istemek de “Allah katında şefaat” anlamına gelmektedir; çünkü bütün bunların hepsi, Allah-u Teala katında bir kimseye bir hayır ulaştırmak veya birinden bir şerri uzaklaştırmaktır.[2]-[3]



[1] Numune Tefsiri, c: 1, s: 223–246.

[2] Akait Dersleri, Misbah Yezdi, s: 482 ve 483.

[3] Daha fazla bilgi edinmek için şu kaynaklara başvurabilirsiniz: Numune Tefsiri, c: 2, s: 267 ve El-Mizan Tefsirinin tercümesi, c: 1, s: 239–277; konu: kıyamet günü şefaatin yeri, 440. soru (site: 470)

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar