Gelişmiş Arama
Ziyaret
7006
Güncellenme Tarihi: 2011/07/26
Soru Özeti
Hz. Mehdi'den gelen tevki'lerin doğru olduğuna nasıl güvenebiliriz?
Soru
Hz. Mehdi'den gelen tevki'lerin doğru olduğuna nasıl güvenebiliriz?
Kısa Cevap

Masumlardan bize ulaşan hadisler sözlü ve yazılı olarak iki kısma ayrılır. Masum İmam'ın yazılı olarak sorulara verdiği cevaba tevki' denir. Buna göre tevki'ler yazılı hadisler sınıfına girer. Bu hadislerin Hz. Mehdi'den geldiğini bilmek için izlenen yol diğer hadislerin doğruluğunu belirlemekle ayınıdır. Aslında rical ve diraye ilimleri hadis ve rivayet kaynaklarında yer alan hadislerini sahih olanını teşhis etmek için oluşturulmuşlardır. Bu ilimle güvenilen hadisleri güvenilmeyen hadislerden ayırt etmek mümkündür.

Ayrıntılı Cevap

Al-Ayn kitabının yazdığına göre "tevki' bir şeyi eklemeye denir"[1] Ama bu sözcük terim olarak Hidayet İmamlarından bize ulaşan yazı ve mektuplara denir.

 Masumlardan bize ulaşan hadisler sözlü ve yazılı olarak iki kısma ayrılır. Masum İmam'ın yazılı olarak sorulara verdiği cevaba tevki' denir. Buna göre teki'ler yazılı hadisler sınıfına girer. Yazılı hadis; sahih, hasan, muvassak ve zaif çeşitlerinden olabilir.[2]

Buna göre, Hz. Mehdi (a.s)'dan bize ulaşan tevki'ler hadis kaynaklarında var olan yazılı rivayetlerdendirler. Bu hadislere güven sağlamanın yolu diğer hadisler e güvenmek için izlenen yolun aynısıdır.

Başka bir ifade ile tevki'ler de diğer rivayetler gibi rivayettirler. Bunların doğruluğunu ve sahih olduklarına nasıl güven sağlanır? Ne yolla uydurma oldukları bilinir?

Bu gibi soruların cevabını bilmek için şu noktaya dikkat etmek gerekir ki her rivayetin bir senedi vardır. Bu senette onu nakleden raviler zinciri yazılmıştır. Yani eğer bir kişi bir hadisi doğrudan Masum'dan duymuşsa, "ben İmam'dan böyle duydum" diye nakleder. Eğer o adam hadisi İmam'dan hadisi duyan bir raviden duymuşsa "ben falanca raviden ve O da Masum İmam'dan duymuştur" diye nakleder. Eğer aradaki vasıtalar çok ise yene bunu sırasıyla zikredeler ve sonunda Masum İmam'ın ismini zikrederlerdi. Bizim elimizde bulunan hadislerin çoğu bu türden yani müsned[3] hadislerdir. Bu da sorunun büyük ölçüde çözümlemektedir. Ama yine de şu soru ortaya çıkar ki senette yer alan ravilerin güvenilir ve doğru insanlar oldukları nasıl bilinir?

Bu sorunun çözümü için rical ilmi meydana gelmiştir. Bu ilim ciddi ve dakik olarak bu sorunu çözümünü üstlenmiştir. Bu ilimde ravilerin her birinin durumu ve güvenirliği incelenmiştir.

Bu ilimle ilgili olarak günümüze kadar Şia'da yazılan en kamil kitap Ayetullah Uzma Hoi'nin Mu'cem Rical'il-Hadis kitabıdır. Elbette bu ilimle ilgili ilk eserler ravilerle aynı asırda yaşayan veya ravilerin yaşadığı asra yakın olan bir dönemde yaşayan kişiler tarafında yazılmıştır. Bunlar Şeyh Tusi gibi meşhur alimlerdir ve bu kişilerin raviler hakkında bunların sözlerine güven hasıl olur.

Buna göre hadis kaynaklarında yer alan rivayetlere güvenmek için o hadis ve rivayetin senedine yeni raviler zincirinin kopuk olmamasına bakmamız gerekir. Eğer bu senetler kopuk olursa o zaman o hadisi senet açısından zayıf sayılır. Bu durumda özel bir takım şartlar dışında (örneğin o hadisi nakleden kişinin kendi kitabında sadece muteber hadislere yer verdiğini bilmemiz veya benzeri karinelerin olması dışında) o hadise güvenemeyiz. Ama o hadisin raviler zinciri masuma varıncaya kadar aralıksız ve kopuksuz olursa bu durumda o silsilede var olan ravilerin hepsi güvenilir kişi olup olmadıkları yönünden araştırılmalıdır. Eğer onların tümünün İmamiye şiası ve adil kişiler oldukları belli olursa bu hadise "sahih hadis" denir. Eğer o ravilerin hepsi yalan konuşmayan kişiler olur ama aralarında mezhebi şia olmayan kişi olursa o zaman o hadise muvassak (güvenilir) hadis denir.[4] Bu iki kısım hadise güvenmeliyiz. Çünkü bütün ravilerinin tanınmış ve güvenilir kişiler oldukları bellidir. Ama senet zincirinde eğer bir kişi bile sika (güvenilir) kişi olmazsa bu hadise zayif hadis denir ve ona güvenemeyiz. Elbette bu açıklama haber-i vahit hakkındadır, yani tevatür haddine ulaşmayan hadisler için geçerlidir ama hadis senet açısından tevatür haddine ulaşırsa yanı rivayetin senetleri yalan konuşma ihtimali mümkün olmayacak derecede çok olursa o zaman senetteki kişileri güvenilir olmak yönünden incelemeye ihtiyaç kalmaz.

Senetleri incelemek ve hadislerin sahih olup olmadıkları hakkında görüş belirtmek herkesin işi değildir. Sadece bu konuyla ilgili ilimlere vakıf olan, ­ gerekli aşamaları kat eden ve rical ilminde mütehassıs olan kişiler bu görevi üstlenirler.

Demek ki ya kendimiz rical ilminde görüş sahibi olmalıyız ya da mütehassıs olan birisine başvurmalıyız ancak bu yolla sahih olan hadisi diğer hadislerden ayırt etmek mümkündür.



[1] Halil b. Ahmed, al-Ayn, c. 3 s. 176

[2] bk Mamkani, Abdullah, Mikbasu'l-hidaye fi ilmid'diraye, c. 1 s. 383, Alu'l-bayt 1. baskı, H. 1411; Mueddeb, Seyyid Rıza, İlmu'l-hadis, Ahsenu'l-hadis yay.

[3] El-Madhal ila ilmi'rical ved'diraye Seyyid Muhammed Kazvini, s. 301 1. baskı, Veliyyiasr (a.s) Muessesei yay. Kum H. 1434

[4] ade s. 199

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Birbirini seven ve ilişkilerinde günaha düşmek istemeyen kız ve oğlan hangi şer’i yolla sorunlarını giderebilirler?
    17665 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/22
    İslam’a göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdır. Hekim olan Allah bu ikisini birbiri için yaratmıştır. Çünkü onlar birbirinin huzur kaynağıdır, birbirlerinin duygusal, ruhsal ve cinsel isteklerini karşılamaktadırlar.İslam iki tarafın da ihtiyaçlarının karşılanması için evliliğin (geçici veya daimi) çerçevesini belirlemiştir. Kadınla erkek ...
  • Oğlanları sünnet ederken sünnet bölgesinden alınan derinin yaratılış nedeni nedir?
    44231 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/27
    Sünnet, taşıdığı bir takım olumlu fayda ve eserler nedeniyle İslam gibi bazı dinlerde farz kılınmıştır. Erkeklerin sünnet edilmesinin bazı eser ve faydaları şunlardan ibarettir: Yeni doğmuş ve süt emen çocukların idrar sisteminin iltihaplanmasını önlemek, kansere müptela olmanın önüne geçmek ve AİDS hastalığını önlemek. Bu azanın ...
  • Kur’an’da kötümserliğin anlamı nedir?
    12588 Pratik Ahlak 2011/11/12
    Kötümserlik, içsel bir halet olup çok kötü bir sıfattır ve çeşitli açılardan incelenebilir. Zira bireysel, toplumsal, ruhi, cismi, uhrevi ve dünyevi birçok menfi etkileri vardır. İslam kaynaklarında kötümserliğin etki ve sebeplerinin açıklanmasının yanı sıra, bu hastalığın tedavi yolları da zikredilmiştir. ...
  • Humus yılının sonunda kalan harcama kalemleri humusunun hesap şekli nasıldır?
    6341 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/08
    Yüce rehberlik makamı bu husustaki bir sorunun cevabında şöyle buyurmuştur: “Pirinç, yağ vb. günlük kullanılan ihtiyaçlardan artı kalan ve humus yılının başına kadar duran her şeyin humusu vardır.”[1] Humus bizzat kalemlere düşer; mesela humus yılının başında beş kilogram pirinç ...
  • Dünyayı sevmekten kurtulmanın yolu nedir?
    15740 Pratik Ahlak 2010/08/08
    Dünya “edna”nın müennesi olup (ahret hayatı karşısında) daha aşağı ve daha değersiz şey anlamındaki “deni” ve “denaet”ten veya (ahret hayatı karşısında) daha yakın anlamındaki “denev”den türemiştir. Kur’an ve rivayetlerin açıklamasında dünya yerilen dünya ve övülen dünya diye iki kısma ayrılır. Dünyadan söz eden ve insanları onun ...
  • Bilim ve teknoloji öğrenmenin bizlerin dünya ve ahretine ne faydası var?
    3435 فضایل اخلاقی 2019/06/15
    İslam dini ilim ve bilim öğrenmeyi toplumun gelişme, ilerleme ve yetkinleşme etmeni olarak saymaktadır. İslam Peygamberin’den şöyle nakledilmiştir: “Çinde dahi olsa ilmin peşinde olun. Zira ilim öğrenmek her müslümana farzdır.”[1] Teknolojinin günümüz dünyasında insanoğlunun maddi ve fikri hayatına yapmış olduğu hizmeti kimse inkar edemez. ...
  • Müşriklere karşı arılar tarafından savunma altına alınan sahabenin ismi nedir?
    7847 تاريخ کلام 2010/11/22
    Arılar tarafından bedeni savunma altına alınıp muhafaza edilen sahabenin adı Asım b. Sabit Ansari, ebu Aflah veya ibni Aflahdır. Ama "Hamiyu Duber" (lakabı) ile tanınıyor."Zatu'r-Racii" savaşında –düşmanlardan birisi olan- Huzeyl tarafından Asım şehit edildikten sonra, müşrikler bedenini müsle[1] (parça parça) yapmak istediler. Düşmanlardan cenazesinin ...
  • Hz. Fatıma (s.a) yüzük takar mıydı? Taktığı yüzüğünün kaşında bir yazı var mıydı?
    8182 ویژگی ها و مناقب 2015/06/21
    Hz. Zehra’nın (s.a) israf yönü bulunmayan normal süslerden yararlanmaması için herhangi bir neden bulunmamaktadır. Bazı hadis kitaplarında nakledildiği üzere Hz. Fatıma (s.a) gümüş türünden bir yüzüğe sahipti.[1] Bu yüzüğün kaşı üzerinde bir takım zikirlerin yazıldığı ve bunların da şunlar olduğu aktarılmıştır: 1. Tevekkül edenler ...
  • Ehli kitabı öldürmekle irtibatlı olan tevbe suresinin 29. ayetini nasıl tefsir ediliyor?
    6087 Tefsir 2015/04/19
    kuranı kerimedeki ayet şöyledir: “Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslâm'ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın”.[1] Ayeti kerimede savaş anlamını veren “katilu” kelimesi öldürmek ...
  • İmamın (a.s) varlığının lütuf olması onun devlet ve hilafete ulaşmamasıyla nasıl bağdaşmaktadır?
    5489 Eski Kelam İlmi 2011/05/21
    Yüce Allah’ın hikmeti; peygamber gönderme ve insanların manevi tekâmülünü sağlama ile ilintili olan kendi hedefinin tahakkuk etmesi için peygamberlerin sonuncusu ve peygamberliği sonlandırıcı olan Peygamber-i Ekrem’den sonraki zaman için Peygamberin vazifelerini ondan sonra yerine getirmeleri gayesiyle bir takım imamlar belirlemeyi gerektirmektedir. Bu esas uyarınca Şia, imamın Allah tarafından belirlendiğine, ...

En Çok Okunanlar