Gelişmiş Arama
Ziyaret
5771
Güncellenme Tarihi: 2010/11/08
Soru Özeti
Bir parça arsası olan ve bunu satma niyeti taşıyan bir şahıs arsasını satma durumunda onun humusunu vermesi gerekir mi ve hac kendisine farz olur mu?
Soru
Büyükbabam yaklaşık seksen beş yaşında olup büyük bir zorlukla hayatını sürdürmektedir ve kendisinin ve etrafındakilerin hayatında bir değişiklik yaratmak için satmak istediği bir arsaya sahiptir. (Bu durumda) Arsanın humusunu vermesi gerekir mi ve hac kendisine farz olur mu?
Kısa Cevap

Bu soru iki açıdan ipham taşımaktadır:  

Birincisi, sizin taklit merciiniz belli değildir. İkincisi, arsanın niteliği belli değildir; yani bu arsanın miras mı ya da hibe mi veya satın alınan bir arsa mı olduğu malum değildir. Bu nedenle meselenin tüm farzlarına işaret edilecektir:

Mezkûr arsa miras olursa:

Çağdaş Şia fakihlerinin görüş birliğiyle insana ulaşan mirasın humusu yoktur. Ancak:

1. Uzak bir akrabadan olur ve böyle bir akrabanın olduğunu insan bilmezse (neticede böyle bir miras beklentisi içinde olmazsa) burada yıllık harcamasından fazla olmazsa yine humusu yoktur. Ama yıllık harcamasından fazla gelirse bir grup fakih şöyle demektedir: Zorunlu ihtiyaç gereği humusunu ödemelidir.[1] Bir başka grup ise bunu gerekli görmeyip humusunu vermeyi müstehap bilmektedir.[2]

2. Kendisine bir miras kalır ve mal miras bırakan kimsenin onun humusunu vermediğini bilirse, humusunu ödemelidir.[3]

3. Mezkûr malın humusu olmazsa ancak malı miras bırakan şahsın humus borcu olduğunu insan bilirse, bu durumda o maldan humusu ödemelidir.[4]

Ama bu arsa hediye ise:

Hediye ve bağıştan ibaret olan hibenin bir humusunun olup olmadığı hakkında fakihler arasında değişik görüşler vardır. Genel şekliyle aşağıdaki görüşlerde onları özetlemek mümkündür:

1. Humusu yoktur.[5]

2. Yıllık harcamadan fazla gelirse yani humus yılının başına dek fazla gelirse, onun humusunu ödemelidir.[6]

3. Humus yılının başına dek fazla gelirse, zorunlu ihtiyat gereği onun humusunu ödemelidir.[7]

Eğer söz konusu hediyelik mala daha önce humus gerekli kılınmışsa, takriben tüm fakihler onun humusunu ödemeyi hediyeyi alana farz görmektedir.[8]

Ama mezkûr arsayı satın almışsa, bu durumda birkaç hal tasavvur edilmektedir:

1. Eğer humus ve zekâtını vermediği bir parayla bir mülk satın alırsa, borcunu ödemelidir ve o mülkteki tasarrufu haram ve ondaki namazı da geçersizdir.[9]

2. Eğer mezkûr mülkü taahhüt ile satın alırsa ve satın aldığı esnada humus ve zekatını ödemediği maldan vermeyi niyet ederse, borcunu ödemelidir.[10] Ama onun tasarrufu ve o mülk üzerinde namaz kılması hakkında değişik görüşler vardır:

A. Mezkûr mülkteki tasarrufu haram ve üzerinde kıldığı namaz da geçersizdir.[11]

B. Zorunlu ihtiyat gereği ondan sakınmalıdır.[12]

C. Onun mezkûr mülkteki tasarrufu haram değildir ve üzerinde kıldığı namaz da sahihtir[13].[14]

Ayetullah Mekarim Şirazi (bürosundan sorulan soru uyarınca) şöyle buyurmuştur: Humus hakkında eğer zorluktaysanız onun humusunun yarısını size bağışlıyorum ve yarısını ise tedricen eda edin.

Hac:

Bir kimse hac farzının şartlarını taşırsa, hayatta bir defa Allah’ın evini ziyaret etmek kendisine farz olur.

Hac Farzının Şartları:

1, 2 ve 3. İnsanın ergin, akil ve özgür olması.

4. Hacca gitme vesilesiyle önemi hacdan daha çok olan haram bir işi yapmaya veya önemi hacdan daha fazla olan bir farzı terk etmeye mecbur olmaması.

5. Kudret taşıması; yani ekonomik güç sahibi olması ve onu yapmak için sağlık, sıhhat ve güç taşıması.

6. Hac amellerini yapacak kadar vaktinin bulunması.[15]

Buna göre, tüm kudret şartlarının tahakkuk etmesi suretinde hac insana farz olur ve onu şerî bir gerekçe olmadan terk etmek de büyük bir günah sayılır. Netice itibariyle, eğer insan kudret şartlarını taşıyorsa ve önemli bir engel de yoksa kudretli sayılır ve haccı yerine getirmesi farz olur. Kudret şartlarının birinin eksikliği durumunda hac kendisine farz olmaz. Nitekim Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi (bürosundan sorulan son soru üzerine) şöyle buyurmuştur: Arsanın parasına ihtiyacınız varsa, hac size farz değildir.     



[1] Büyük Ayetullahlar Hoyî, Tebrizî, Fazıl, Safi, Zencanî ve Behçet.

[2] İmam Humeyni, Tevzihü'l-Mesail, el-Mahşi, c. 2, s. 9, mesele. 1754.

3 Büyük Ayetullahlar İmam Humeyni (r.a), Hoyi (r.a), Behçet: Zorunlu ihtiyata göre. Sistanî ve Zencanî: İster ölünün malından versin veya kendi malından humusu verip sonra ölünün malından alsın ve ister kendi malından karşılıksız olarak versin bir şekilde onun borcunu gidermesi gerekir. Fazıl: Eğer söz konusu mal ölüm yılının gelirinden ise, bu şahıs onun humus borcunu vermelidir. Mekarim: (Göründüğü kadarıyla onun humusunu vermesi farz değildir, diyen merhum Tebrizî dışında kalanlar genel olarak görüş birliği içindedir).

[4] Bu görüş üzerinde ittifak edilmiştir.

[5] Büyük Ayetullahlar İmam Humeyni (r.a), Hamaney ve Nuri.

[6] Büyük Ayetullahlar Safi, Sistanî; (Zencanî: Eğer yıllık harcamasından çok gelirse ve kazandığı mal değerli olması takdirde humusunu ödemelidir. İhtiyat gereği mal değerli değilse bile onun humusunu ödemelidir).

[7] Büyük Ayetullahlar Behçet, Fazıl, Mekarim. Bkn: İmam Humeyni, Tevzihü'l-Mesail, el-Mahşi, c. 2, s. 8, mesele. 1753; Ahkâm-i Danuşcuy-i; Ahkâm-i Humus, Seyit Mücteba Hüseynî, s. 49.

[8] Çağdaş fakihler arasında sadece büyük Ayetullahlar Sistanî ve Tebrizî humusun ödenmesini verene ait olduğunu ve ona farz olduğunu söylemektedir. Bkn: a.g.e., s. 50.

[9] İmam Humeyni, Hoyî, Gülpeyganî, Erakî, Tebrizî, Mekarim, Fazıl, Safi, Nuri, Zencanî (müstehap ihtiyat gereği onda namazı da geçersizdir).

[10] Borcunu ödemesi hususunda bir görüş ayrılığı yoktur.

[11] İmam Humeyni (r.a).

[12] Ama büyük Ayetullahlar Fazıl ve Mekarim şöyle demektedir:

[13] Ayetullah Sistanî ve Ayetullah Erakî.

[14] Tevzühü'l-Mesail (el-Mahşi lil-İmam Humeyni), c. 1, s. 486, mesele. 873.

[15] Tevzühü'l-Mesail (el-Mahşi lil-İmam Humeyni), c. 1, s. 186, mesele. 2036.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar