Gelişmiş Arama
Ziyaret
12277
Güncellenme Tarihi: 2011/07/26
Soru Özeti
Cafer Kezzab'ın geçmişi neydi ve kimler ona uydular?
Soru
Cafer b. Ali (Kezzab) niçin imamet iddia etti? Onun geçmişi neydi ve kimler ona bağlandılar.
Kısa Cevap

 Cafer Kezzab olarak meşhur olan Cafer b. Ali, Hz. İmam Ali Naki'nin oğludur. 226 yılında dünyaya geldi o ayyaş ve içkici birisiydi. İmam Ali Naki (a.s) onun hakkında şöyle demiştir: "Oğlum Cafer'den uzak durun, onun bana nisbeti Ken'an'ın Hz. Nuh'a olan konumu gibidir." Cafer babasının şehit olmasından sonra imamet iddiasında bulundu. Ancak İmam Hasan Askeri (a.s) ona tezahür ve faaliyet fırsatı vermedi. Fakat İmam Hasan Askeri'nin (a.s) şehadetinden ve gayebet-i suğra'nın başlamasından sonra tekrar imamlık iddiasında bulunmak fırsatını ele geçirdi ve bir grup insanı kendi etrafında toplayarak saptırdı. Bu yüzden Şia arasında Cafer-i kezzap lakabını aldı. Tarihçiler onun akıbeti hakkında iki görüşe sahiptirler. Bazıları onun ömrünün sonuna kadar kendi yalan iddiası üzerinde ısrarlı olduğunu söylerken diğer bir grup araştırmacı, onun kendi iddiasından vazgeçtiğini ve tövbe ettiğini bu yüzden bunu bilen Şiiler ona Cafer-i Kezzap yerine Cafer-i taip (tövbe eden Cafer) lakabını verdiğini yazarlar.

Ayrıntılı Cevap

Cafer Kezzab olarak meşhur olan Cafer b. Ali Hz. İmam Ali Naki'nin oğludur. 226 yılında dünyaya geldi, o ayyaş ve içkici birisiydi. İmam Ali Naki (a.s) onun hakkında şöyle demiştir: "Oğlum Cafer'den uzak durun, onun bana nisbeti Ken'an'ın Hz. Nuh'a olan konumu gibidir."[1] İmam Hasan Askeri'nin yaranından biri olan Ebu'l-edyan Cafer-i Kezzap hakkında şöyle diyor: "O şarap içen, kumar oynayan ve çalgı çalan biriydi."[2]

Cafer babasının şehit düşmesi üzerine imamlık iddiasında bulundu. O: "Halkın imamı, kardeşim Hasan Askeri değil benim" diyordu. Bu yüzden dönemin halifesinin yanına giderek ona şöyle demiştir: "Sana yirmi bin altın sikke vereceğim kardeşimin değil de benim imam olduğumu dair emir yayınlayasın."[3] Ancak İmam Hasan Askeri (a.s) ona her türlü tezahür fırsatı vermedi. Fakat İmam Hasan Askeri (a.s) şehit düşüp gaybet-i suğra dönemi başlayınca o tekrar imamlık iddiasını yenilemek için fırsat buldu ve böylece halktan bir grubu saptırmayı başardı. İşte bu yüzden ona Cafer-i Kezzap (yalancı Cafer) ismini verdiler. İmam Zeynelabidin altıncı İmam olan Cafer-i Sadık'ın (a.s) Sadık lakabını alması hakkında şöyle demiştir. "Bunun sebebi onun beşinci soyundan Cafer isimli bir kişinin dünyaya geleceği ve onun yalan olarak imamlık iddiasında bulunacağıdır."[4]

İbn-i Babeveyh muteber bir senetle Ebu'l-edayan'dan şöyle nakleder: Ben İmam Hasan Askeri'nin huzuruna gelir ve onun mektuplarını şehirlere ulaştırırdım. Vefatıyla sonuçlanan hastalığı döneminde İmam beni çağırdılar ve Medain'e birkaç mektup yazdılar, mektupları Medain şehrine götürmemi emrettiler ve şöyle buyurdular: "On beş gün sonra sen tekrar bu şehre (Samira'ya) döneceksin. O zaman benim evimden ağlamak sesinin duyulduğunu göreceksin. Ebu'l-adyan diyor ki ben böyle bir olay olursa İmamlık görevini kim üstlenecek, diye sordum İmam şöyle buyurdu: "Mektupların cevabını senden isteyen kişi benden sonra İmamdır." Ben: "Başka bir alamet de buyurun", dedim. İmam şöyle buyurdu: "Kim bana namaz kılarsa o benim halifemdir." Ben: Başka bir alamet de buyurun, dedim. İmam: Kim keselerde ne olduğunu derse o sizin İmamınızdır", dedi. Ebu'l-edyan diyor ki İmam'ın heybeti hangi keselerden söz ettiğini sormama engel oldu. Oradan dışarı çıktım ve mektupları Medain'deki adamlara ulaştırdım ve cevaplarını aldım İmam'ın dediği üzere geri döndüm. On beşinci gün Samira'ya vardım. Ağlama ve figan sesi İmam'ın evinden duyuluyordu. Oraya varınca Cafer-i Kezzab'ın evin kapısında oturduğunu ve Şiilerin onun etrafına toplanıp ona taziyette bulunduklarını ve İmametini tebrik ettiklerini gördüm. Ben kendi kendime şöyle dedim "Eğer bu adam imam ise artık imamlık da değişmiş demek, dedim; çünkü ben bu adamı tanıyordum o şarap içer, kumar oynar ve çalgı çalardı. Ben ileri gidip ona taziyette bulundum. Bu durumda Akıd isimli hizmetçi dışarıya çıktı ve Cafer-i Kezzab'a "Kardeşini kefenlediler gel ona namaz kıl" dedi Cafer kalktı ve şiiler de onunla birlikte kalktılar evin avlusuna varınca İmam Hasan Askeri'nin mübarek bedenini kefene sardıklarını ve tabuta bırakmış olduklarını gördük. Cafer öne geçip cenaze namaz kılmak istedi tekbir almak istediğinde buğday tenli, saçları kıvırcık ve dişleri hafif aralı bir çocuk çıka geldi onun yüzü ay gibi parlıyordu. Cafer'in abasında tutup çekti ve "Ey amca! arkaya çekil, ben babamın cenazesine namaz kılmada senden daha evlayım," dedi. Bunu üzerine Cafer geri çekildi ve yüzünün rengi değişti. O çocuk önde durup babasının cenaze namazı kıldırdı. Sonra bana dönerek "Ey Basralı yanında mektupların cevaplarını ver" dedi. Ben de ona teslim ettim. ve Kendi kendime: "Bu iki alamet dedim. Kaldı keseler," dedim…  

   Ebu'l-Edyan yine şöyle diyor: "Ertesi gün Kum'lulardan bir grubun İmam Hasan Askeri'yle görüşmek için Samira'ya geldiklerini gördüm. Onlar İmam'ın dünyadan gittiğini öğrenince "Bugün yeryüzünün İmam'ı ve hücceti kimdir?" diye sordular. Bir grup Cafer-i Kezzab'ı gösterdiler. Kumlular Cafer'in yanına gelip ona selam verdiler ve: "Yanımızda İmam'a vermek için getirdiğimiz büyük bir meblağ vardır, dediler onu size getirdik." O paraların alınması için emir verdi. Onlar şöyle dediler: "Biz İmam Askeri'nin yanın vardığımızda ve nakit para getirdiğimizde o paraların sahiplerinin ismini söyler ve meblağın miktarını da dirhem ve dinar olarak bize açıklardı siz de İmam iseniz ve kardeşinizin halifesi iseniz paraların miktarını ve sahiplerinin isimlerini söyle, dediler" Cafer: (sinirlenerek) "Halk bizden gayb ilmini istiyor, kardeşim gayb ilmini mi biliyordu", dedi. Kumlular: "O zaman biz paraları sana veremeyiz", dediler. Onlar şehirden ayrılmak istediklerinde on ikinci İmam'ın hizmetçisi onlarla görüşüp onları İmam Mehdi'nin huzuruna çıkmaları için davet etti…[5]

İmam Hasan Askeri'nin şehadetinden sonra Cafer zalim Abbasi Devletinin memurlarını İmam Mehdi'yi bulup yakalamaları için İmam'ın evine getirtmiş ama Allah'ın iradesiyle İmam'ı bulamamışlardır.

 

Tarihçiler Cafer b. Ali'nin sonu hakkında farklı görüşler ortaya atmışlardır. Bazıları onun ömrünün sonuna kadar kendi yalan iddiası üzerinde ısrarlı olduğunu söylerken, diğer bir grup onun kendi iddiasından vazgeçtiğini, tövbe ettiğini ve bunu bilen şiilerin ona Cafer-i Kezzap yerine Cafer-i taip (tövbe eden Cafer) lakabını verdiğini yazmışlardır.

Hz. Mehdi'nin (Allah zuhurunu yakın eylesin) özel naiplerinden olan Muhammed b. Osman'nın naklettiği bir rivayet göre, Hz. Mehdi bir tevki'inde onun tövbe ettiğine işaret ederek şöyle buyurmuştur: "Cafer'in durumu Yusuf'un kardeşlerinin durumu gibidir. O sonunda tövbe etmiştir".

Cafer'in yaşayışı kısa sürmüş ve o 271 yılında Samira'da dünyadan gitmiştir.[6]



[1] Muhammedi İştihardi, Muhammed, Hz. Mehdi, Furuğ-i Tavan-i velayet, Mescid-i Mukaddes-i Cemkeran yay. 2. baskı

[2] Kemalu'd-din ve tamau'n-nime, tashih Ali Ekber Gaffari, s. 476

[3] Kummi, H. Şeyh Abbas, Munteha'l-A'mal, c. 2 s. 261

[4] Dairetu'l-Mearif teşeyyu, c. 5

[5] Kemalu'd-din ve tamau'n-nime, tashih Ali Ekber Gaffari, s. 476

[6] Dairetu'l-Mearif teşeyyu, c. 5; Kamusu'r-Rical, c. 2; el-Maarif ve Maariif c. 2; Dairetu'l-Maarif eş-Şia el –amme c. 7

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Tevrat ve İncil’de beş ferdin isimleri zikredilmiş midir?
    27447 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    Bazı hadislere göre Peygamber-i Ekrem (s.a.a), İmam Ali (a.s), Hz. Zehra (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin’den (a.s) ibaret olan aba ehli beş ferdin isimleri İncil ve Tevrat’ta zikredilmiştir. Bu cümleden olmak üzere İmam Rıza’nın (a.s) Caslik (kilise önderlerinden bir fert) ve Rasu’l-Calut (Yahudilerin önderi) ...
  • Kartlar, kumar aletlerinden midir?
    6176 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Sorunuz taklit mercilerinin bürolarına gönderildi ve aşağıda şimdiye kadar elimize ulaşan cevapları yayınlıyoruz.Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu: Kartlar örfte kumar aletlerinden sayılmaktadır ve onunla oynamak her halükarda hatta bahis şartı olmazsa bile haramdır. Hz. Ayetullah Mekarim Şirazi’nin ...
  • Din neden siyasete müdahale eder?
    12471 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Dinin siyasetten ayrı olduğu görüşü, insanın değişik hayat alanlarında dinin rolünü silme ve minimum dereceye indirmeyi savunur. Bu görüş esasınca insan akıl ve bilim aracılığıyla kültür, siyaset, hukuk, ekonomi, iletişim, adap ve birlikte yaşam kanunlarını öğrenip yasalaştırabilir ve hayatı idare etmede dinin müdahale etmesine bir gerek yoktur. ...
  • Hz. Adem (a.s)’ın çocukları kimlerle evlendiler?
    51967 Kur’anî İlimler 2010/03/07
    Hz. Adem (a.s)’ın çocuklarının evlenmesi konusunda İslam alimleri arasında iki görüş vardır: 1-     O zamanlar Allah tarafından kız ve oğlan ...
  • Rad suresinin 31. Ayetin “Kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı, ya da ölülerin konuşturulacağı bir Kur’an olacak olsaydı (o yine bu kitap olurdu). Fakat bütün emir yalnız Allah’ındır” açıklaması nasıldır benim için açıklar mısınız?
    11568 Tefsir 2012/02/15
    Şu ayetten “kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı, ya da ölülerin konuşturulacağı bir Kur’an olacak olsaydı (o yine bu kitap olurdu). Fakat bütün emir yalnız Allah’ındır” maksadın ne olduğu konusunda müfessirler tarafından iki görüş ortaya atılmıştır:1-
  • Musa Mubarka’nın yaşamı hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
    6954 تاريخ بزرگان 2010/12/28
    Ebu Cafer Musa Mubarka’, İmam Muhammed Cevad b. Ali Rıza b. Musa b. Cafer’in (a.s) oğludur. O, h.k. 296 yılının rebiü’s sani’ ayında vefat etmiştir.[1]Umdet-ut Talib kitabında onun hakkında şöyle yazılıdır: O, İmam ...
  • Oruç insan üzerinde ne gibi eğitici eserler bırakır?
    7212 Pratik Ahlak 2012/05/12
    Oruç, nefsin tehzip (ruhi temizlik) ve tezkiyesi için bir çeşit alıştırma ve insanın kendi nefsine tasallutunun tahakkuku için uygun bir yöntem ve nefsanî heveslerle mücadeledir. Oruç, ferdi ve içtimai iki boyutta olmak üzere, insanın bedensel boyutta bıraktığı eserlerin yanı sıra insanın ruhi boyutunda da eğitici ...
  • Acaba Allame Meclisi Safeviye hükümetinin övücüsü müydü? Yoksa dinin tebliğcisi miydi?
    8163 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Şia âlimlerinin Safeviye hâkimleri ya da diğer yöneticilerle işbirliği içinde olmaları bu hâkimlere meşruiyet vermek veya onları teyit etmek cihetiyle değil, Şia Mezhebi ve Şia camiası için son derece olumlu faydaları olan toplumsal ve dini maslahatları dikkate almaları cihetiyledir.Allame Meclisinin siyasi kimliği ve siyasi faaliyetlerine yapılan eleştiriler onun Safevi ...
  • İnsanın bilgisi nispî midir yoksa mutlak mıdır?
    7603 Yeni Kelam İlmi 2011/08/17
    Göründüğü kadarıyla nispî bilgi ve mutlak bilgi hakkında hissî ve tecrübî örnekler ile aklî örnekler arasına fark koymamız gerekmektedir; zira hissî ve tecrübî örneklerde bilgimizin nispî ve sadece özel hususların tecrübe edilmiş olması mümkündür. Bazı hususlarda his ve tecrübenin hata yapması muhtemeldir. Ama aklî hususlar böyle değildir; zira aklî ...
  • Ebu Süfyan zorlamayla mı Müslüman oldu?
    7411 Tarih 2014/05/28
    Hiçbir muteber tarihi kaynakta Mekke fethinden önce Ebu Süfyan’ın Müslüman olması nakledilmemiştir. Ancak Ebu Süfyan önderliğindeki Kureyş kâfirlerinin merkezi karargâhı ve siyasi başkentinin düşmesinden sonra o ve kendisi gibi düşünenler Müslüman olduklarını ilan etmişlerdir. Doğal olarak bu, onların Müslümanlığının bir tür mecburiyetten kaynaklandığına delalet etmektedir. Kendilerinin sonraki ...

En Çok Okunanlar