Gelişmiş Arama
Ziyaret
9336
Güncellenme Tarihi: 2011/08/17
Soru Özeti
Ölüler için Kur’an okumak doğru mudur?
Soru
Ölüler için Kur’an okumak doğru mudur? Bu hususta hadisler var mıdır?
Kısa Cevap

Ölüler için Kur’an okumanın müstehap oluşu hakkında iki tür delil öne sürülebilir: Birinci türde genel olarak ölü ve göçmüşlerinizi hatırlayın ve kendi iyi işlerinizden onları faydalandırın diye belirten rivayetler mevcuttur. Çok açık olduğu üzere Kur’an okumak da iyi ve beğenilen işlerdendir. Hz. Peygamberden (s.a.a) şöyle nakledilmiştir: Kabirlerde dinlenen ölülerinizi unutmayın. Ölüleriniz sizin iyiliğinizi beklemektedir. Ölüleriniz hapistedir ve sizin iyi işlerinize göz dikmişlerdir. Onların bir iş yapacak güçleri yoktur, sizler sadaka ve dua onlara hediye edin.” İkinci türde ise ölüler için Kur’an okumanın eserlerini beyan hadisler mevcuttur. Mesela İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmaktadır: Herkim bir müminin kabrini ziyaret eder ve onun kenarında yedi defa Kadir suresini okursa, Allah onu kabir sahibiyle birlikte bağışlar.”

Ayrıntılı Cevap

Cevaptan önce bir takım noktaları açıklamak gerekmektedir.

1. İslam Bakışında Ölümün Manası:

İslam’ın bakışında ölümün manası insanın zail ve yok olması değildir. Bilakis ölümün manası, yok olmayan insan ruhunun bedenden ilişki ve irtibatını kesmesi, neticede bedenin yok olması, ruhun belirli bir zamana dek hayatına devam etmesi ve sonra yeniden bedene dönmesidir.[1] Yüce Allah şöyle buyuruyor: “(Kâfirler dediler ki:) Biz toprakta yok olduktan sonra mı, biz mi yeniden yaratılacakmışız? Hayır, onlar Rablerine kavuşmayı inkâr etmektedirler. De ki: Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.”[2] Yüce İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyuruyor: “Mümin bireylerin dünyadan ayrılması karanlık, darlık ve baskılardan aydın ve geniş bir fezaya giren bebeğin anne karnından çıkması gibidir.”[3] İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Ey insanlar biz ve sizler yok olmak için değil, baki kalmak için yaratıldık. Sizler ölüm ile dünyadan gitmemektesiniz, sadece bir evden başka bir eve taşınmaktasınız. Bundan dolayı tarafına hareket etmeniz gereken ve ebedi kalacağınız evin azık ve erzakını hazırlayın.”[4] İmam Hasan’dan (a.s) ölüm nedir diye soruldu ve kendisi şöyle buyurdu: “Ölüm mümine nasip olan en güzel sevinçlerdendir.”[5] İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyuruyor: “Ölüm sizi dünya dertlerinden Allah’ın refah ve lütfüne ulaştıran bir köprüdür ve Allah’ın düşmanları içinse saraydan zindana intikal etmektir.”[6] Neticede ayet ve rivayetler ölmeyle ve cesedin çürümesiyle ruha bir zarar gelmediğini göstermektedir. Ruhumuz olduğu gibi kalmakta ve kendi başına bağımsızlık ve öznellik taşımaktadır; zira bizim şahsiyetimiz beden ve cesedimizle değil, ruh ve canımız iledir. Ölüm yokluk, bitiş ve fena değildir. Sadece bir âlemden başka bir âleme intikal etmektir ve insan hayatı bir şekilde sürmektedir.

Ölüler İçin Kur’an Okumak

İnsan öldükten sonra kendisinin yakınları ve diğer müminlerin bazı farz amelleri yapması gerekir. Gusül, kefenleme, namaz, defnetme ve ölünün edebildiğince çabuk kaza edilmesi gereken farzları bu kabildendir. Yanı sıra ölüler için bazı amellerin yapılması da müstehaptır. Sadaka vermek, dua etmek ve Kur’an okumak bunlardan sayılır. Ölüler için Kur’an okumanın müstehap olduğunu ispat etmek hakkında ise iki tür delil öne sürülebilir: Birinci türde genel olarak ölü ve göçmüşlerinizi hatırlayın ve kendi iyi işlerinizden onları faydalandırın diye belirten rivayetler mevcuttur. Çok açık olduğu üzere Kur’an okumak da iyi ve beğenilen işlerdendir. Bu hususta bazı rivayetler mevcuttur ve onların bazılarına işaret ediyoruz:

1. Hz. Peygamberden (s.a.a) şöyle nakledilmiştir: Kabirlerde dinlenen ölülerinizi unutmayın. Ölüleriniz sizin iyiliğinizi beklemektedir. Ölüleriniz hapistedir ve sizin iyi işlerinize göz dikmişlerdir. Onların bir iş yapacak güçleri yoktur, sizler sadaka ve dua onlara hediye edin.”[7]

2. Hz. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Dirinin kendisine verilen hediyeden dolayı sevinmesi gibi, ölü de kendisi için istenen rahmet ve bağışlanmadan dolayı sevinir.”[8]

İkinci türde ise ölüler için Kur’an okumanın eserlerini beyan hadisler mevcuttur. Mesela İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmaktadır: Herkim bir müminin kabrini ziyaret eder ve onun kenarında yedi defa Kadir suresini okuyacak olursa, Allah onu kabir sahibiyle birlikte bağışlar.”[9]



[1] Tabatai, Seyid Muhammed Hüseyin, Amuzeş-i Din, Cem Averi, Telfik ve Tamzim: Ayetullahi, Seyid Mehdi, s. 133, Defter-i İntişarat-ı İslamî, Vabeste be Camia-i Müderrisin-i Havza-i İlmiye-i Kum, çap-ı çarom, 1375 ş.

[2] Secde, 10 ve 11.

[3] Gerdeaveri ve tercüme, Payande, Ebu’l-Kasım, Nehcü’l-Fesahe, hadis. 2645, sazman-ı Çap Ve İntişarat-ı Cavidan.

[4] Şeyh Mufid, İrşad, s. 229, tercüme-i Muhammed Bakır Saidi Horasani, İntişarat-ı İslamiye.

[5] Feyz Kaşani, Molla Muhammed Muhsin, Muhecebbetü’l-Beyza, c. 8, s. 255, Çaphane-i Saduk, Tahran.

[6] Muhecebbetü’l-Beyza, c. 8, s. 255.

[7] Yezdi, Şeyh Hasan b. Ali, Envaru’l-Hidayet, s. 115, Çaphane-i Numan, Necef.

[8] Muhecebbetü’l-Beyza, c. 8, s. 292.

[9] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c. 82, s. 169, Ez Menşurat-ı Çaphane-i İslamiye, Tahran.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir malın humusu verildikten sonra ona yeniden humus vacip olur mu?
    5411 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bilindiği üzere humus, füru-u dinden olup İslam’ın önemli farzlarından biridir ve ibadet sayılmaktadır. Bu yüzden kurbet kastıyla (Allah’ın emrini yerine getirmek niyetiyle) yerine getirilmelidir.Mal ve sermayeye humus geldiğinde bir kere humusları verilirse üzerinden uzun yıllar geçse de ona artık humus gelmez. Ama mal ...
  • Kur’an’da gelen ‘Sadugatihinne ve ‘Ucurehunne’ neyin hakkındadır?
    6206 Tefsir 2012/02/22
    ‘Sadugatihinne’[1] daimi evlilik hakkındadır ve mehir için ‘Sıdak’ denmiştir.[2] Bu kelimenin geçtiği ayet, kadınların kesin haklarının birinden bahsetmekte ve koca, karısı bağışlamadığı sürece[3] karısının mehrini ödemesi ...
  • Hz Ali’nin kendi hilafeti döneminde omzunda kırbaç taşıyarak sokak ve çarşıda hareket ettiği ve suçluları cezalandırdığına dair nakledilen hadis doğru mudur?
    6452 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Hz Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu: Bu içerikte nakledilen rivayet sadece Hz Ali’nin Küfe’de bulunduğu, çarşıda gezdiği ve halkın tavsiyeleri ciddiye alması için yanında belirtilen kırbacı yanında taşımasıyla ilgilidir. Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpeygani’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu:
  • Ehl-i beyt’i neden birkaç kişide sınırlıyorsunuz?
    6841 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Ehl-i Beyt’in on dört masumlarda sınırlandırılması, beşeri bir sınırlandırma değildir. Tathir ayetinden ve Peygamber (s.a.a.)’den gelen rivayetlerden anlaşılan bir sınırlamadır.Bu iddianın ispatlanması için birçok rivayet delil olarak getirilebilir.1) Kuran-ı Kerim, Peygamber (s.a.a)’e Arapça olarak indirilen ilahi bir kelamdır. Allah’ın ...
  • Eğer taklit mercileri zamanın imamı (a.s) tarafından seçiliyorsa müçtehit ve veliyy-i fakihi tanıtan diğer kaynakların rolü nedir?
    5068 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    Dikkatleriniz için teşekkür ederiz. 1393. sorunun yanıtında işaret ettiğimiz gibi İmam belirgin bir şahsı hâkimiyete atamamış, sadece fakihleri genel bir şekilde atamıştır. Bundan dolayı zamanın imamı (a.s) tarafından mercilerin seçilme ve teyit edilmesinden kasıt, özel bir şahsın seçilmesi ve teyit edilmesi değildir. Sadece masum (a.s) ...
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    6900 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    19865 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...
  • Babam şehid olmuştur ve ben o dönemde ergin değildim ve onun ne kadar namaz kazası olduğunu bilmiyorum. Yükümlülüğüm nedir?
    5088 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Büyük taklit mercilerinin görüşüne göre, eğer babanın kazası varsa, onun vefat etmesinden sonra en büyük oğlunun kaza namazlarını yerine getirmesi farzdır. Babanın vefat ettiği zamanda oğlun ergin olup olmaması bir şeyi değiştirmez.[1] Eğer oğul kaza namazlarının sayısını bilmiyorsa, kesin ...
  • Bütün amellerimizi nasıl halis niyetle yerine getirebiliriz?
    10593 Teorik Ahlak 2009/12/20
    İhlâs; yapılan her işte ve kullukta asıl hedefin, başkalarının değil de Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için olmasıdır. Bunun için öncelikle ihlâsa mani olan şeyleri yani; riyakârlığı, dünyaya bağlılığı ve şeytanın vesveselerini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Sonra imanı güçlendirme, Allah-u Teâlâ’yı tanıma, ihlâsın değeri ...
  • Mecbur kalınca günah işlemenin hükmü nedir?
    8733 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Dini öğretilere göre şer’i sorumluluklar insanın ihtiyar ve özgür iradesine bağlıdır; yani insan özgür iradesiyle güzel bir ameli yaparsa mükafatı hakkeder. Dolayısıyla şia fıkhında sorumluluğun kaldırıldığı yerlerden biri mecburiyettir. Müslüman biri haram müzik dinlemek gibi özgür iradesiyle yapmayacağı bir ameli mecburiyetten dolayı yaparsa burada ...

En Çok Okunanlar