Gelişmiş Arama
Ziyaret
6428
Güncellenme Tarihi: 2011/09/21
Soru Özeti
Kendi şer’i vazifelerine karşı kayıtsız olan anne ve babanın oruç ve namazının karşısında oğlunun vazifesi nedir?
Soru
Kendi hayatında sağlam ve salim olup yılda yaklaşık bir ay namaz kılan bir kimse vefat ettikten sonra kendisi için namaz ve oruç satın almanın hükmü nedir?
Kısa Cevap

Fıkıhçıların çoğuna göre Babanın yerine getirmediği oruç ve namazının kazası en büyük oğlanının üzerinde farzdır. Yani babanın vefatından sonra kazaya kalmış namaz ve orucunu ya büyük oğlu bizatihi kendisi veya başka birisini kiralayarak yerine getirmesi gerekir. Elbette taklidi mercilerin bir kısmı da anne ve baba yani her ikisinin namaz ve orucunun kaza edilmesini vacip olduğunu söylemişlerdir.

Dikkat edilmesi gerekir ki bazı fakihler şöyle buyuruyorlar: bu teklif (babanın veya baba ve annenin kazaya kalmış namaz ve oruçlarının kaza edilmesi) hatta eğer baba ve anne Allaha karşı isyan ederek namaz ve oruçlarını yerine getirmemiş olsalar bile yine bu teklif büyük oğlana yönelir. Ama bazıları bu durumda büyük oğlu tarafından kaza edilmesi gerekmez veya kaza edilmesi müstehaptir diyor.

Örnek olsun diye fakihlerin bu bağlamdaki görüşlerini gözden geçiriyoruz:   

Hz. İmam Humeyni (r.a.):

Eğer baba kendi orucunu tutmazsa, orucunu Allaha karşı isyan ederek tutmazlık yapmamış ve kaza yapabilir olduğu halde kaza yapmamış ise vefatından sonra kazası büyük oğlu üzerinde farzdır. Veya yerine getirilmesi için birisini kiralaması gerekir. Belki hatta eğer isyan kastıyla da terk etmiş olsa bile bu şekilde amel etmesi gerekir. Hakeza! Yolculukta tutmadığı oruçları hatta kaza edememiş olsa bile büyük oğlu tarafından kaza edilmesi vaciptir. Veya kaza edilmesi için birisini kiralamalıdır.

Ayetullah Eraki (r.a.):

Eğer baba ve anne üzerlerine farz olan orucu yerine getirmemiş olsalar ve yerine getirmemiş olması Allaha karşı isyandan dolayı değil ve kaza edebiliyorlardı ama yapmamış ise büyük oğlu üzerinde ölümlerinden sonra kazası vaciptir. Veya yerine getirilmesi için birisini kiralamalıdır. Hatta eğer isyandan dolayı yerine getirmemiş olsalar bile bu şekilde amel etmesi büyük oğlu üzerinde vaciptir. Hakeza! Yolculukta tutmadıkları orucu hatta eğer kaza edememiş olsalar bile büyük oğlu kaza etmelidir veya kaza edilmesi için birisini kiralamalıdır.

Ayetullah Mekarim-i Şirazi:

Vefat etmiş anne ve babadan Allaha isyan etmek kastiyle değil ve kaza yapabilir gücünde oldukları halde kazaya kalmış oruç ve namazları büyük oğulları (yani onların ölümünden sonra hayatta olan en büyük oğlu) tarafından kaza edilmesi farzdır. Belki hatta eğer isyan etme kastıyla terk etmiş olsalar bile ihtiyat-i müstahap gereğince bu şekilde amel etmelidir. Hakeza! Eğer yolculukta tutmadığı oruçları kaza etmesi için fırsat bulmamış olsalar bile ihtiyati müstahap gereğince büyük oğulları tarafından yerine getirilmesi vaciptir.

Ayetullah Sistani:

Eğer baba namazını kılmamış olsa, kaza da yapabiliyordu ve isyan etme kastıyla nazmı terk etmemiş ise ihtiyat gereğince kazası büyük oğlu üzerinde farzdır.

Ayetullah Nuri:

Baba ve anne üzerinde farz olan namaz ve orucu yerine getirmemiş olsalar ve kaza da edebilirlerdi kaza etmemiş olarak vefat ederlerse vefatlarından sonra büyük oğlu tarafından kaza edilmesi vaciptir. Veya bunu yerine getirmek için birisini kiralamalıdır. Hakeza! Yolculukta tutmadıkları oruçları hatta kaza yapma fırsatı bulmamış olsalar bile vacibi ihtiyat gereğince büyük oğulları kaza etmelidir. Veya kaza edilmesi için birisini kiralamalıdır. Tuğyan ve isyandan dolayı anne ve babanın yerine getirmediği oruç ve namazların kazası büyük oğulları üzerinde farz değildir. Bu hüküm baba için sabittir anne için de ihtiyati vacip gereğince riayet edilmelidir.

Ayetullah Hamenei:

Bir baba tüm ibadi amellerini kasti olarak yerine getirmemiş. Acaba büyük oğlan üzerinde babanın terk etmiş olduğu bu namaz ve oruçları ki yaklaşık elli yıla kadar varmış durumdadır vacip midir? Sorusuna vermiş olduğu cevap şöyledir: eğer terk etmiş olduğu namaz ve oruçlar tuğyandan ötürü terk etmiş ise kazası büyük oğlan üzerinde farz değildir. Ama ihtiyat gereğince bu durumda bile kazası terk edilmesin.[1]



[1] İmam Humeyni, “tevziu’l-mesail (el-muhaşi lil imam Humeyni), c. 1, s. 761, m

Ayrıntılı Cevap
Bu sorunun ayrıntılı cevabı yoktur.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Göğe ne kadar çok çıkılsa oksijenin o oranda azaldığı bilimsel bir gerçektir. Kur’an’da bu gerçeğe işaret eden bir ayet var mı?
    13874 Tefsir 2010/12/28
    ‘Kur’an’ın kapsamlılığı’ hakkında görüş bildiren alim ve müfessirler, Kur’an’ın, pozitif bilimlerin bütün mesele ve ayrıntılarını ele alıp almadığı konusunda aralarında görüş birliği yoktur.Kimileri Kur’an’ın -bir ansiklopedi gibi- bilimsel konuların bütün detaylarını içerdiğini söylemekte, kimileri Kur’an, hiç bir bilimsel konuya değinmemiştir demekte, ...
  • Hazreti Muhammed’in (s.a.a) dokuz yaşında eşimi vardı?
    3807 پیامبر اکرم ص 2018/11/14
    İslam peygamberinin hayatını, eşlerinin özeliklerini ve peygamberin onlar ile olan ilişkilerini incelemek şu noktayı açığa çıkarır: Eğer Peygamber müteaddit eş edinmiş ise bu eylemin çeşitli hikmetleri bulunmaktadır. Burada onlardan bazılarına işaret edeceğiz. Öncelikle Peygamberin Ayşe ile olan evliliğinde şunu bilmemiz gerekir ki bu evlilik Ayşe’nin ...
  • Acaba din bir tane midir yoksa çeşitli midir?
    7115 Yeni Kelam İlmi 2010/01/02
    Dinden kasıt, Allah tarafından gönderilen ve Peygamberler (a.s.)'ın vasıtasıyla tebliğ edilen akaid, ahlak, kanunlar topluluğu ise bu durumda din tektir. Dinler arasında ki fark sadece hükümler arasında ki küçük ayrıntılardır ki, bireysel ...
  • Yüksek düzeyde kârla muzarebe yapmak doğru mudur?
    5646 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/29
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Peygamberin buyruğuna göre Kur’an’ın batın ve tefsirini açıklayan kimdir?
    9396 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Bu içerik değişik tabirlerle imamlar (a.s) hakkında zikredilmiştir. Oların imanın temsilcileri, Kur’an’ın gerçek müfessirleri, konuşan Kur’an ve Kur’an’ın emirlerini aşikâr kılanlar oldukları ve başlarında da İmam Ali’nin (a.s) yer aldığı belirtilmiştir. Elbette bu hususun İslam inançlarında kanıtsal bir desteği de mevcuttur. Buna örnek teşkil edecek rivayetler vardır. Bu cümleden ...
  • Ehl-i kitap, meadın cismani olduğuna inanıyor mu? Lütfen bu alanda bir kaç kitap tanıtır mısınız?
    7999 Tefsir 2010/12/28
    Cevabın daha iyi anlaşılabilmesi için birkaç noktaya dikkat çekmek gerekiyor:1-Ehl-i kitabın (ister Yahudi olsun, ister Hıristiyan, ister Zerdüşt) öğretilerinde cismani mead adı altında bir konudan özel olarak bahsedilmemiştir. Bu yüzden bu konuda söyleyeceğimiz şeyler Ehl-i kitabın dini kitaplarından mead inancı hakkında anladıklarımızdır.
  • Berzah âleminde ilmî tekâmül gerçekleşebilmektedir, ama amelî tekâmül mümkün değildir. Bu konu felsefî açıdan ispat edilebilir mİ?
    11767 İslam Felsefesi 2012/01/23
    Kur’an ve rivayet açısından berzah eksenli tekâmül kabul edilmiş bir konudur. Felsefe de buna değinmiş ve onun hakkında değişik bahisler dile getirilmiştir. İnsanın berzah âleminde farzları yerine getirerek ve haramlardan sakınarak daha yüksek bir tekâmüle ulaşması anlamında olan ilmî tekâmülün mümkün olmadığını ilkönce hatırlatmak gerekir; çünkü berzah âlemi yükümlülük ...
  • Şia’daki adaletin Mutezile ile farkı nedir?
    10518 Eski Kelam İlmi 2012/01/23
    Şia ve Mutezile’den ibaret her iki okul da adaleti kendi mezhep usullerinden biri olarak ilan etmekte ve her ikisi de aklî iyi ve çirkine inanmaktadır; yani bir takım konular hakkında hatta mukaddes şeriat tarafından bir hüküm belirtilmemişse dahi, insan aklı yalnız başına onların iyi veya kötü olduğunu ...
  • Ölümden sonra ruhun, dünyanın işleri ve olaylarından haberi olabilir mi?
    39809 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Kur’an-ı Kerim’den ve Masum İmamların (a.s) rivayetlerinden, öldükten sonra ruhların dünyaya gelebildikleri, yakınlarının, eş ve dostlarının vs. durumlarından haberdar oldukları anlaşılmaktadır. Meleklerinde bu işteki rolü reddedilmediği gibi buna açıkca değinilmiştirde.Rivayetlerde bu konuda şöyle buyurulmaktadır:1- ‘Şüphe yok ...
  • İkinci Halife, Hz. Ali (a.s)’ın damadı mıydı?
    12708 تاريخ بزرگان 2010/01/16
    İkinci halifenin Hz. Ali (a.s)’ın kızı Ümmü Kulsümle evlendiği konusu hem Şii, hem de Sünni rivayetlerde gelmiştir. Ama bu olayı anlatan rivayetler aynı olmayıp, birbirlerinden farklıdırlar. Sünni ve Şii rivayetlerde ortak olan nokta ikinci halifenin Ümmü Kulsüm’ü istediği, ama ...

En Çok Okunanlar