Gelişmiş Arama
Ziyaret
22245
Güncellenme Tarihi: 2011/10/22
Soru Özeti
Mecusiler Kimlerdir?
Soru
Mecusiler Kimlerdir?
Kısa Cevap

Arap dilinde Zerdüşt dinine mensup olanlar için kullanılan “Mecusi” kavramı, Yunancaya girdikten sonra “magus” şeklini alın kadim Farsçadaki “meguş” veya “megu” kavramından alıntılanmıştır. (İngilizcedeki magic kavramı bu kavramdan alıntılanmıştır). Bu kavram Arap diline girdikten sonra “Mecusi” şekline bürünmüştür. Mecusilerin dini olan Zerdüşt dini, kutsal kitaplar (Tevrat ve İncil) ile irtibatlıdır. Kutsal kitapta bu addan söz edilmemiştir, ama Tevrat’ın sekiz sayfasında İran sultanlarından söz edilmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Zerdüşt gelmeden ve Medlerin padişahlarından önce, İran’ın Arya ırkına mensup olmayan yerlileri “Mağan dini” denilen bir dine bağlıydılar. “Meğ” (meguş) kelimesi eski İran dilinde hizmetçi anlamındaydı.[1] Arap dilinde Mevguş’a Mecusi denmekte ve Zerdüşt dininin takipçileri için kullanılmaktadır. Ama gerçekte “Mecusi” Zerdüşt’ün taraftarlarına denmemektedir. Bugün Mecusi’nin Zerdüşt’ten önce yaşayan Medlerin takipçilerine söylendiği ispatlanmıştır. Avesta’da “Mecusi” kavramı Zerdüşt karşıtları için kullanılmıştır. Ama Arap toprakları ve Şam bölgelerinde Med ehli “Mevguş” olarak meşhur olduklarından Zerdüşt’ün takipçilerine de “Mecusi” denmiştir.[2] Kur’an-ı Mecid’te Mecusi kavramı sadece bir defa zikredilmiş[3] ve müşrikler karşısında ve semavî dinleri betimlemede kullanılması nedeniyle, onların din, kitap ve peygamber sahibi oldukları anlaşılmaktadır. Bazı rivayetlerimiz de bu konuyu teyit etmektedir. Bir gün Eşas b. Kays, İmam Ali’den (a.s) şöyle sorar: Mecusilerden nasıl vergi alıyorsunuz (çünkü sadece ehli kitaptan cizye almak caizdir), zira onların semavî kitabı yoktur? İmam cevap olarak şöyle buyurdu: Sandığın gibi değildir! Onların semavî kitabı vardı ve Allah kendileri için bir elçi göndermişti…”[4] Bugün Zerdüşt’ün takipçilerine Mecusi dendiği noktasında bir kuşku yoktur[5] yahut en azından Zerdüşt’ün takipçileri onların büyük bir kısmını teşkil etmektedir. Lakin Zerdüşt’ün tarihi açık değildir. Zerdüşt takipçileri “Mecusi”, “Gebr” ve “Parsi” adlarıyla anılmaktadırlar.[6] Meşhur olan teoriye göre, Zerdüşt (Zerdüşt dininin peygamberi), M.Ö. 660 yılında dünyaya gelmiş ve M.Ö. 630 yılında (otuz yaşındayken) peygamberliğe seçilmiştir. Onun M.Ö. 583 yılında yetmiş yedi yaşında Belh (Afganistan) ateş mabedinde Turanlıların eliyle öldürüldüğü söylenmektedir. Mecusilerin dini olan Zerdüşt dini, kutsal kitaplar (Tevrat ve İncil) ile irtibatlıdır. Kutsal kitapta bu addan söz edilmemiştir, ama Tevrat’ın sekiz sayfasında İran sultanlarından söz edilmiştir. İncillerin birinci kitabında (Matta İncili) şöyle okumaktayız: Yeni doğmuş İsa’nın görmeye gelen ilk şahıslar, kendilerine “Meğ” denilen Doğu tarafındaki birkaç bilgeydi.[7] Zerdüşt dinine mensup Yahuva, Kuroş’u kendi “Mesih”i olarak anmaktadır.[8] Geçen birkaç yüzyıllık dönem boyunca, dünyadaki Zerdüşt dini mensupları, dünyadaki tüm dinlere nazaran bir miras haline bürünmüş bu dini korumuşlardır. Gerçekte bugün Zerdüşt dini mensupları, sayı olarak çok azdır ve dünyadaki teşkilatlı ve diri on bir din arasında en küçük dinsel topluluğu oluşturmaktadır.[9] Bugün onların yaklaşık yüz elli bin bireyi Hindistan’da ve yaklaşık elli bin bireyi de (İran’ın) Yezd, Kirman ve Tahran kentlerinde yaşamaktadır.[10] 

Zerdüşt Mensuplarının Kitabı

Avesta, Zerdüşt mensuplarının kitabı olup esas, temel ve metin anlamındadır. Bu kitap, kadim İran’a ait olan ve Pehlevî ve Sanskrit dillerinde de kökeni bulunan Avesta yazısı ve diliyle yazılmıştır. Zerdüşt mensupları, Avesta’ya ek olarak “Zend Avesta” adlı bir tefsire ve Pehlevî dilinde olan başka kutsal kitaplara da sahiptirler.[11]     

Zerdüşt mensuplarının inançları hakkında 184. Soruya (site: 2504) müracaat ediniz.  



[1] Tevfiki, Hüseyin, Aşinayi Ba Edyan-ı Bozorg, s. 56, Neşr-i Semt, Tahran, 1386.

[2] Şeyh Mufid, Muhammed b. Muhammed, Tashihü’l-İtikadat, s. 134, paveraki.

[3] Hac, 17 "إِنَّ الَّذِینَ آمَنُوا وَ الَّذِینَ هادُوا وَ الصَّابِئِینَ وَ النَّصارى‏ وَ الْمَجُوسَ وَ الَّذِینَ أَشْرَکُوا إِنَّ اللَّهَ یَفْصِلُ بَیْنَهُمْ یَوْمَ الْقِیامَةِ إِنَّ اللَّهَ عَلى‏ کُلِّ شَیْ‏ءٍ شَهِیدٌ"

[4] Arusi Cuveyzi, Abd-ı Ali b. Cuma, Tefsir-i Nuru’l-Sakaleyn, c. 3, s. 457, İsmailiyan, Kum, 1415.

[5] Mekarim, Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 14, s. 44, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1374.

[6] Aşinayi Ba edyan-ı Bozorg, s. 57.

[7] Rabert Hum, Edyan-ı Zinde-i Cihan, tercüme-i Abdurrahim Gevahi, s. 268, Defter-i Neşr-i Ferheng-i İslamî, 1369.

[8] Kitab-ı Eşiyay-i Nebi, bab-ı çehlû pencom, ayet. 1, be nakl az kitab-ı Edyan-ı Zinde-i Cihan.

[9] Edyan-ı Zinde-i Cihan, s. 269.

[10] Aşinayi Ba Edyan-ı Bozorg, s. 62.

[11] Aşinayi Ba Edyan-ı Bozorg, s. 58 ve 59.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar