Gelişmiş Arama
Ziyaret
9540
Güncellenme Tarihi: 2011/10/22
Soru Özeti
Kur’an’ın her yerinde “arz” tekil olarak zikredilmesine rağmen neden Konut duasında yedi yere işaret edilmiştir?
Soru
“Arz” Kur’an’ın her yerinde tekil olarak zikredilmesine rağmen neden Konut duasında
"... رب السموات السبع و رب الارضین السبع..." denilerek yedi yere işaret edilmiştir?
Kısa Cevap

Yedi yer her ne kadar Kur’an-ı Kerim’de açıkça zikredilmemiş ve çoğul kipiyle (arzin) gelmemişse de Kur’an ayetlerinin birinde yedi yere ve onların yaratılışına işaret edilmiştir. Talak suresinin on ikinci ayeti ilgili ayettir. Bu ayette Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Allah, yedi göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır. Allah’ın emri bunlar arasından inip durmaktadır ki, Allah’ın her şeye kadir olduğunu ve Allah’ın her şeyi ilmiyle kuşattığını bilesiniz.” Birçok müfessire göre bu ayetteki “bir o kadarı” sözcüğünden maksat sayısal benzerliktir; yani Allah yedi göğü yarattığı gibi, yedi yeri de yaratmıştır.

Ayrıntılı Cevap

“Arz” kelimesi yer anlamındadır ve Kur’an’da 461 defa zikredilmiştir.[1] Bu kelime her zaman tekil kipiyle gelmiştir. Elbette rivayetlerde ve Nehcü’l-Belağa’da çoğul (arzun ve arzin) kipleriyle de zikredilmiştir.[2] Kur’an-ı Kerim’in birkaç ayetinde yedi göğün yaratılmasından söz edilmiştir.[3] Ama hiçbir ayette açık bir şekilde yedi gökten söz edilmemiştir. Bu nedenle bir grup, Kur’an’da “yer” tekil olarak zikredildiği için birden fazla yerin olmadığına inanmaktadır. Evet, Konut duası gibi bazı dualarda yedi gökten söz edilmiştir. Bütün bu konulara rağmen, Kur’an ayetlerinin birinde yedi yere ve onun yaratılışına işaret edildiğini belirtmek gerekir. Talak suresinin on ikinci ayeti ilgili ayettir. Bu ayette Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Allah, yedi göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır. Allah’ın emri bunlar arasından inip durmaktadır ki, Allah’ın her şeye kadir olduğunu ve Allah’ın her şeyi ilmiyle kuşattığını bilesiniz.”[4] Ayetin Arapçası şöyledir: «اللَّهُ الَّذِی خَلَقَ سَبْعَ سَماواتٍ وَ مِنَ الْأَرْضِ مِثْلَهُنَّ..» Bu ayetin metnine dikkat edildiği taktirde “misil” kelimesi ve “hunne” zamirinin tıpkı gök gibi yedi yerin yaratılışına delalet ettiği anlaşılacaktır. “Misil” kelimesinden neyin kastedildiği hakkında müfessirler[5],[6] sayısal benzerliğe inanmaktadır; yani Allah yedi göğü yarattığı gibi, yedi yeri de yaratmıştır. Merhum Allame Tabatabai şöyle buyuruyor: “وَ مِنَ الْأَرْضِ مِثْلَهُنَّ cümlesinin zahirinden, misilden kastedilenin sayısal benzerlik olduğu anlaşılmaktadır; yani gök yedi tane olduğu gibi, yer de onun gibi yedi tanedir.”[7] Hakeza Şia ve Ehli Sünnetin rivayetlerinde de yedi yerin yaratılışına işaret edilmiştir. İmam Sadık (a.s), aziz İslam Peygamberinden (s.a.a) naklettiği uzun bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.a) bir kadına yaptığı açıklamada yedi yere ve onların yaratılışına işaret etmektedir.[8] İmam Rıza da detaylı bir hadiste göklerin yaratılışı ve yedi yeri beyan etmektedir. Bu hadisin bir bölümünde şöyle buyuruyor: “Biz sadece dünyanın yeri ve göğünü görmekteyiz. İkinci yer birinci göğün yukarısındadır. İkinci göğün yukarısında bir kubbe vardır ve üçüncü yer ikinci göğün yukarısındadır. Üçüncü göğün yukarısında bir kubbe vardır. Dördüncü yer üçüncü göğün yukarısındadır. Dördüncü göğün yukarısında bir kubbe vardır. Beşinci yer dördüncü göğün yukarısındadır. Beşinci göğün yukarısında bir kubbe vardır. Altıcı yer beşinci göğün yukarısındadır. Altıncı göğün yukarısında bir kubbe vardır. Yedinci yer altıncı göğün yukarısındadır. Altıncı göğün yukarısında bir kubbe vardır. Rahman olan Allah’ın arşı yedinci göğün yukarısındadır. O halde “Allah, yedi göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır”[9] diye Allah tarafından buyrulan bu ayetin manası budur.[10] Ehli Sünnet kanalıyla nakledilen rivayetlerde de bu manayı aziz İslam Peygamberine (s.a.a) isnat etmişlerdir.[11] Ama yedi yerden maksadın ne olduğuna bakılmalıdır. Bu hususta birkaç ihtimal belirtilmiştir ve biz her birine özetle işaret ediyoruz:

1. Yedi yer, yapıları bizim yaşadığımız yerküre türünden olan yedi gök küre anlamındadır.

2. Yedi yer, yedi tabakası olan bizim yerküremizdir; çünkü bu tabakalar soğan tabakaları gibi üst üste yer almakta ve tüm küreyi kuşatmaktadır. En basit tabakası da bizim üzerinde bulunduğumuz tabakadır.

3. Yedi yer, yeryüzündeki yedi parça ve yedi kısımdır. Eski coğrafya bilimciler yeryüzünü yedi kısım veya kıtaya taksim etmişlerdir.

Bunlar, her birinin taraftarı bulunan birkaç yorumdur.[12] O halde “arz” lafzı her ne kadar Kur’an’da sürekli tekil kipiyle gelmişse de Talak suresinin on ikinci ayeti esasınca yedi gök gibi, yedi yer de mevcuttur.



[1] Karaşi, Seyid Ali Ekber, Kamus-ı Kur’an, c. 1, s. 59, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, çap-ı şeşom, 1371 h.ş.

[2] Subhi Salih, Nehcü’l-Belağa, hutbe. 130, s. 188, İntişarat-ı Daru’l-Hicre, Kum.

[3] Muminun, 86; İsra, 44; Nuh, 15.

[4] Talak, 12 "اللَّهُ الَّذِی خَلَقَ سَبْعَ سَماواتٍ وَ مِنَ الْأَرْضِ مِثْلَهُنَّ. یَتَنَزَّلُ الْأَمْرُ بَیْنَهُنَّ لِتَعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ عَلى‏ کُلِّ شَیْ‏ءٍ قَدِیرٌ وَ أَنَّ اللَّهَ قَدْ أَحاطَ بِکُلِّ شَیْ‏ءٍ عِلْماً"

[5] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, el-Mizan Fi Tefsiri’l-Kur’an, Musevi Hemedani, c. 19, s. 546, Naşir: Defter-i İntişarat-ı İslamî Camia-i Müderrisin-i Hovze-i İlmiye-i Kum, Kum, çap: pencom, 1374 ş; Mekarim, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 24, s. 260, Naşir: Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, çap-ı Tahran, 1374 ş; İbn-i Kesir, Tefsiri’l-Kur’ani’l-Azim, c. 8, s. 177, Daru’l-Kütübi’l-İlmiye, Beyrut, 1419.

[6] Tayyib, Seyid Abdülhüseyin, Etibu’l-Beyan Fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 13, s. 66, İntişarat-ı İslam, Tahran, 1378.

[7] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, el-Mizan, Musevi Hemedani, c. 19, s. 546.

[8] Arusi Cuveyzi, Abd-ı Ali b. Cuma, c. 5, s. 364,İntişarat-ı İsmailiyan, Kum, 1415 k.

[9] Talak, 12.

[10] Behrani, Seyid Haşim, el-Burhan Fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 5, s. 414, Neşr-i Bonyad-ı Biset, Tahran, 1416.

[11] Deruze, Muhammed İzzet, et-Tefsirü’l-Hadis, c. 8, s. 345 – 346, Daru’l-İhyai’l-Kütübi’l-Arabiye, Kahire, 1383 k.

[12] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, el-Mizan Fi Tefsiri’l-Kur’an, Musevi Hemedani, c. 19, s. 546.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar