Gelişmiş Arama
Ziyaret
10060
Güncellenme Tarihi: 2011/11/12
Soru Özeti
Dünya Siyonizm’i nedir?
Soru
Dünya Siyonizm’i nedir?
Kısa Cevap

Dünya Siyonizm’i, 1897 tarihinde yaklaşık yüz elli yıl önce çeşitli ülkelerin Yahudilerden iki yüz kırk ileri gelen Yahudi aracılığıyla İsviçre’de kurulan bir teşkilatın adıdır.

Tarihi kaynaklarda belirtildiğine göre “Dünya Siyonizm”inin kuruyucusu Theoder Hortzel adında bir şahıstır. Dünya Siyonizm’i 1897 tarihinde İsviçre’de düzenlenen ilk toplantıda teşkilatlandırıldı. Ama daha doğru olan bir görüş ise şöyledir: Theodor Herzl’den yaklaşık otuz kırk sene önce Benesker isminde Rusyalı bir Yahudi “Siyonizm’i Sevenler Cemiyeti”ni kurdu. Benesker bu cemiyette, Yahudilerin dünyada hor ve hakir olduklarını, yabancı ve zelil, sürgün halinde ve baskı altında yaşadıklarını ortaya atarak, Yahudileri teşkilatlandırmalıyız anlayışını ortaya koydu. Bu bağlamda ortaya atılan ilk öneriye göre bunlar, Rusya camiasıyla birleşip tek bir camia oluşturmak ve tüm Yahudileri davet edip oraya yerleşmelerini sağlamaktı. Elbette başka bir görüşe göre Benesker, bu cemiyetin adını “Siyonist” koymuştur. Sion ise Kudüs’e ve beytül –mukaddes’e işrafı (ihatası) olan bir dağın adıdır. Muhtemelen Benesker, Yahudileri Rus toplumuyla birleştirip sonra onları Rusya’dan Filistin’e götürmeyi planlamıştı. Her halükarda tarihi verilerde sıkça bahsedilen görüşe göre Benesker, Yahudileri bir milliyet çatısı altında toplayıp onları dağınıklıktan kurtararak tek bir bölgede birleştirmek inancını taşıyordu. Fakat o öldü ve onun ömrü bu doktrini gerçekleştirmeye kâfi gelmedi.

Ayrıntılı Cevap

Dünya Siyonizm’i, 1897 tarihinde yaklaşık yüz elli yıl önce çeşitli ülkelerin Yahudilerden iki yüz kırk ileri gelen Yahudi aracılığıyla İsviçre’de kurulan bir teşkilatın adıdır.

Dünya Siyonizm’inin Şekillenmesi

Tarihi kaynaklarda belirtildiğine göre “Dünya Siyonizm”inin kuruyucusu Theoder Hertzel adında bir şahıstır. Dünya Siyonizm’i 1897 tarihinde İsviçre’de düzenlenen ilk toplantıda teşkilatlandırıldılar. Ama daha doğru bir görüş is şöyledir: Theodor Hertzel’den yaklaşık otuz kırk sene önce Benesker isminde Rusyalı bir Yahudi “Siyonizm’i Sevenler Cemiyeti”ni kurdu. Benesker bu cemiyette, Yahudilerin dünyada hor ve hakir olduklarını, yabancı ve zelil, sürgün halinde ve baskı altında yaşadıklarını ortaya atarak, Yahudileri teşkilatlandırmalıyız anlayışını ortaya koydu. Bu bağlamda ortaya atılan ilk öneriye göre bunlar, Rusya camiasıyla birleşip tek bir camia oluşturmak, sonra tüm Yahudileri davet edip oraya yerleşmelerini sağlamaktır. Elbette başka bir görüşe göre Benesker, bu cemiyetin adını Siyonist koymuştur. Sion ise Kudüs’e ve beytül –mukaddes’e işrafı (ihatası) olan bir dağın adıdır. Muhtemelen Benesker, Yahudileri Rus toplumuyla birleştirip sonra onları Rusya’dan Filistin’e götürmeyi planlamıştı. Her halükarda tarihi verilerde sıkça bahsedilen görüşe göre Benesker, Yahudileri bir milliyet çatısı altında toplayıp onları dağınıklıktan kurtararak tek bir bölgeye yerleştirme inancını taşıyordu. Fakat o öldü ve onun ömrü bu doktrini gerçekleştirmeye kâfi gelmedi.  

Daha sonra Theodor Hortzel, Benesker’in düşüncelerine değinmeksizin ve onun takipçisi ve taraftarı olduğunu belirtmeksizin yaklaşık 1890 lı yıllarında “Yahudi Kitabı” isminde bir kitap yazdı. 1897 tarihinde yaklaşık yüz yirmi yıl önce İsviçre’de bir kongre düzenliyor. Bu kongreye Dünyanın çeşitli yerlerinden Yahudilerin önde gelenlerinden iki yüz kırk kişi katılıyor. Ama bunların büyük çoğunluğu Almanya, Rusya, Çekoslovakya ve Polunya’dan idiler. Kongrede yapılan bir haftalık konuşmalar ve görüş alış verişler neticesinde üç tane sorumluluk ve yükümlülük taşıyacak “Dünya Siyonizm Teşkilatı” adı altında bir teşkilatın kurulmasına karar verildi. Bu teşkilata yükletilmiş üç sorumluluk ve yükümlülük şunlardır:

1. Yahudilere milliyet kimliğini kazandırmak: Teşkilat üyelerinin görüşüne göre, Yahudi isminde bir millet yoktur, Yahudiler, dünya milletleri içinde dağınıktır ve milli bir hüviyet ve kimlikleri yoktur;

2. Yahudiler için bir vatanın bulunması;

3.Ve Onlar için bir Devletin oluşturulması.

1897 den 1948 yılına kadar (bu doğrultuda yapılan çalışmalar neticesinde) İsrail devleti resmi olarak varlığını ilan etti ve daha sonra yaklaşık senede bir kongre olmak üzere – bazen bu kongreler bir takım sebeplere binaen gecikmeli de olsa – şimdiye kadar otuz kongre (bu teşkilat tarafından) düzenlenmiştir. Bu kongrede alınan ilk karar, “Dünya Siyonizm Teaşkilatı”’nın kurulmasıydı. Daha sonraki kongrelerde, “Milli Yahudiler Yardımlaşma Sandığı” kurulması hususunda ortak karar alındı. Böylelikle teşkilatın mali kaynakları belirlenecek ve ileriki faaliyetlerin tamamının mali desteğini bu sandık oluşturacaktı. Üçüncü ve dördüncü kongrenin temel konusu “Vatan nerede olacak?” sorusuydu. Bundan öce teşkilat üyelerinin her biri, Yahudilerin hangi konum ve imkânlar içinde oluğunun belirlenmesi için, dünyadaki Yahudilerin tanınması ve her biri için bir dosya oluşturulması hedefi güdüldü.

Belirlenen bu işleri yaklaşık üç dört senede tamamladılar ve Yahudilerin sayımı ve tanınmasını gerçekleştirerek, üçüncü ve dördüncü kongrelerde yaklaşık bir çeşit Yahudi milliyeti belirlediler. Bu kongrelerde “Vatan neresidir?” sorusu üzerinde duruldu ve dördüncü kongrede de iki değişik görüş ortaya atıldı. Görüşlerden birisi, vatanın Uganda, ikincisi ise Filistin olması doğrultusundaydı. Tarihteki nakillere göre o zaman İngilizlilerin seçilecek vatanın neresi noktasındaki görüşü Uganda’ya yönelikti, ama Rusya, Amerika, Polonyalı Yahudilerin çoğunluktaki görüşü Filistin’e yönelikti. Güney Afrika ve Arjantin gibi yerlerde söz konusuydu ama Uganda ve Filistin’i ön gören görüş etrafında yoğunlaşıldı. Sonunda bu iki ülkede ne kadar Yahudi yaşadığını, hangi şartlar altında olduklarını ve Yahudi toplumunun yerleştirilmesi için ne kadar elverişli olduğunun araştırılması için bir heyet teşkil edilmesine karar verildi.

Araştırma ve raporların hazırlanmasından sonra bir sonraki kongrede, söz konusu vatanın Filistin olmasına karar verildi ve maalesef yirminci yüz yılın başlarında düzenlenen altıncı kongrede bu karar kesinleştirildi. Daha sonraki kongreler ve toplantılarda kendi çalışmalarını Filistin’e Yahudi cemiyetinin yerleştirilmesi ve dünyadaki Yahudilerle irtibatlı konularla ilgilenme bağlamında görev taksimatını yapıp bu çerçevede faaliyet yapmalarını sürdürmekti. Bu bağlamda oluşturulan guruplardan birisi, İşgal edilmiş Filistin’e gidecek ve orada faaliyet göstererek Yahudiler için gerekli alt yapı ve güvenceyi sağlayacaktı. Guruplardan bir diğeri de Filistin dışındaki Yahudilerle ilgili konular üzerinde çalışacaktı.

Sekizinci ve dokuzuncu Dünya Siyonizm kongrelerinin konusu “Acaba biz, slogan ve fikirlerimizi bağımsız olarak mı yürütmeliyiz? Veya büyük güçlerle mi? Sorusu etrafındaydı. Bu konuda ihtilaf vardı; bazıları “Bizim büyük güçlerle (Britanya başta olmak üzere Amerika ve Almanya o zamanın büyük güçleri sayılıyordu) işimiz olmamalı ve bunlardan bağımsız olarak işlerimizi yürütmeliyiz” diyordu. Kongrede sunulan etkin ve baskın diğer bir görüşü benimseyenler ise “Biz tek başımıza bir millet, bir vatan ve bir devlet oluşturamayız ve bu iş, büyük güçlerin yardımları olmaksızın mümkün olamaz” diyorlardı. Sonuçta İngiltere’nin nüfuzunda teşkilata katılan ve Britanya ile ilişki içinde olan azınlık, Britanya’nın işbirliği olmaksızın bu işlerin yapılamayacağını pekiştirdi. Sekizinci kongrede ya da yirminci yüz yılın ilk onlu yıllarının yarılarında yani yaklaşık olarak 1905 de Britanya ve diğer büyük ülkelerin yardımlarıyla bu fikirlerin takip edilmesi kararlaştırıldı.

Sonraki kongrede konu, 1948 de İsrail devletinin kurulmasından sonra acaba bu teşkilatın görevi bitmiş mi oldu, teşkilat çalışmalarına devam mı edecek yoksa durdurulacak mıdır? Soruları etrafında idi. Sonuçta Amerika’da olan “Dünya Siyonizm Teşkilatı” ve “Uluslar Arası Yahudi Ajansı”nın İsrail devletinin annesi ve destekçisi unvanında Amerika’da baki kalması ve kendi faaliyetlerine devam etmesi ve Siyonist rejimin de Filistin’de kendiişlerini yürütmesi kararlaştırıldı. Gerçekte böyle bir karar üzerinde birleşilmesi, belki de yirminci yüz yılın kırklı yıllarında yani, 1940 tarihinden sonra gerçekleşmiş olabilir. Ellinci yıla tekabül eden bir sonraki oturum ve kongrede “Dünya Siyonizm Teşkilatı” Uluslar Arası bağlamda çalışma ve İsrail devleti de bölgesel bağlamda çalışma görevini üstlenme kararı alınıyor. Aslında şöyle bir iş taksimatı yapılıyor: Siyonizm rejimi bölgede kendi menfaat ve görüşlerini takip etmek için pratik bir güç gibi, adata bir ordu tarafından bu bağlamda bölgeye sevk edilmiş bir taburdur. Bu ordunun asıl merkezi Amerika’da olan “Uluslar Arası Yahudi Ajansı” ve “Dünya Siyonizm Teşkilatı”dır.

Genel itibariyle şöyle bir sonuca varıyoruz: (Hali hazırda var olan) “İsrail devletinin” kendisi ve Siyonistlerin şuan dünyada yaptıkları diğer faaliyetlerin tümü, yaklaşık yüz yirmi yıl önce faaliyetine başlayan ve şuan Amerika’da bulunan “Dünya Siyonist Teşkilatının” ürünüdür.

İsrail, bölgedeki Yahudilerin menfaatini koruma görevinin yanı sıra Amerika’nın menfaatlerini de korumakla görevlidir. Gerçekte İsrail Devleti hem Amerika ve diğer güçlerin menfaatlerini Orta Doğu, İslam dünyası ve Fars Körfezi bölgelerinde temin etmeli hem Yahudilerin düşüncelerini ve ideallerini gerçekleştirme doğrultusunda çalışmalar yapmalıdır. Amerika’da bulunan “Dünya Siyonizm Teşkilatı” dünya çapında (global) bir rol oynamaktadır. Yani tüm dünyada Yahudi menfaatlerini ve ideallerini takip etmektedir. Eğer günümüzde Amerika’da nüfuzu varsa ve gerçekte kendi fikirlerini Amerika siyasetleri vesilesiyle takip ediyorsa, bunların tamamı söz konusu edilen görev paylaşımı esasıncadır.

“Uluslar Arası Yahudi Ajansının” ya “Dünya Siyonizm Teşkilatı’nın” asıl şubeleri Almanya, İngiltere, Rusya, Polonya ve Çekoslovakya gibi ülkelerdir. Başka ülkelerde ise mevsimlik kurumları var olmaktadır. Diğer ülkelerdeki bu kuruluşları ikinci dereceli kuruluşlardır. Fransa, Romanya, Avusturya, Güney Afrika, Bulgaristan ve Hollanda gibi ülkelerde ise feri ofisleri olup bunların her birinin belirlenmiş görevleri vardır.[1]


[1] Bkz: 1. Dergahı merkezi mutalaat ve pejuheşhayi hewze’yi ilmiye; 2. Çistiyi sihyonizm”.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cemaat namazında saf nasıl tutulur? Hareket etmek namazı batıl eder mi?
    12279 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Karşılaştığınız olay (cemaat namazında saf oluşturmak) fıkıh kitaplarındaşöyle anlatılır:  1- Me’mum imamdan önde olmamalıdır.[1]2- Me’mum bir erkek ise imamın ...
  • Beyin ölümünden sonra organ bağışı hakkında taklit mercilerinin görüşünün ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
    5981 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/12
    Aşağıdaki cevaplar taklit mercilerinin bürolarından alınmıştır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Eğer diğer hastaları tedavi etmek için söz konusu hastaların beden organlarından istifade etmek kendilerinin ölümlerini çabuklaştırır ve hayatlarının noktalanmasına neden olursa, caiz değildir. Bu ...
  • Allah bir işi yapamayacak kadar güçsüz müdür ve bir başkasının O’nun işini yapması gerekir mi?
    7555 Eski Kelam İlmi 2012/06/23
    Bu soruda dile getirilen iddia ve varsayım şudur: Her nerede Allah’ın zatı bir işi yapmaya güç yetirebiliyorsa O’nun kendisi bu işi yapar ve eğer buna güç yetiremezse sebeplerden istifade eder. Allah’ın her işe güç yetirebildiğini bildiğimizden dolayı O’nun fillinin nedenler kanalıyla gerçekleşmesi muhaldir ve her kim bir ...
  • Öldürmenin çeşitlerini ayrıntılarıyla anlatınız.
    6619 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/03
    Öldürme, çeşitli yönlerden kısımlara ayrılabilir. Aşağıda kısaca onlara değiniyoruz:1- Haklı ve haksız olarak öldürme.2- Öldürmenin ne zaman yapıldığı3- Öldürmenin idamla, silahla veya sopayla olması, yine taşlanmak ve diğer şekillerde cezaları yönünden gerçekleşmesi. 4- Öldürmenin kasıtlı, kasıtlıya ...
  • İnsanın üstünlüğünü tehdit eden amiller nelerdir?
    7493 Pratik Ahlak 2012/01/23
    Kur’an-ı Kerim’in bakışında gerçekte insanın insanî makam ve üstünlükten düşmesine neden olan ahlakî düşüş, değişik etkenlere bağlıdır: Bir grup Kur’an ayeti, insanların gaflet, akıl ve düşünceyi kullanmama ve bunların gerekleriyle amel etmeme nedeniyle insanî üstünlüklerini yitirdiğini beyan etmektedir. Başka Kur’an ayetleri ise nefis hevesi ve dünya sevgisini ...
  • Kur’an’da Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı kaç defa zikredilmiştir?
    17590 Kur’anî İlimler 2011/05/21
    Yüce İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı Kur’an’da dört defa gelmiş ve aşağıdaki surelerde zikredilmiştir:1. Ali İmran, 144. Ayet: “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar ...
  • Hazreti Muhsin Kimdir ve nasıl şehit edildi, onun katili kimdir?
    33885 تاريخ بزرگان 2012/09/20
    Şia ve ehlisünnetin rivayet ve tarihi kaynaklara göre hazreti Muhsin (a.s.) Hz. Ali ve hazreti Fatma’nın çocuklarındandır. Ömer veya Kunfüz hazreti Fatma’yı (a.s.) duvar ile kapı arasına sıkıştırdı ve onun bu işi o kadar şiddetli ve baskısı o denli bastırıcı idi ki o hazretin kaburgalarının kırılmasına ve ...
  • Şüphesine itina etmemesi gereken kesirü’ş-şekk, şüphelerinin hiç birisine mi itina etmemelidir?
    7487 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/15
    ‘Kesirü’ş-Şekk’in (Çok Şüphe Edenin) şüphesi yoktur.’ kaidesine göre çok şüphe eden kimse şüphesine itina etmemelidir. Fakihlerin çoğuna göre bu kaide sadece namaza özgü olmayıp, abdest, gusül ve teyemmüm gibi namazın mukeddamatını da kapsarken hac, muameleler, itikatlar gibi terkipli ibadetleri de içine almaktadır. Bu görüşte olanlar ‘Kesirü’ş-Şekkin şüphesi ...
  • Bidat ve onun İslam’daki ölçüsü nedir?
    9155 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    “Bidat” sözlükte yeni ve geçmişi olmayan iş manasındadır. Istılahta ise “dinde olmayan bir şeyi dine sokmak” anlamındadır; yani din ve şeraitin bir cüzü olmayan ve de hiçbir İslam kanun ve buyruklarıyla uyuşmayan bir şeyi dine isnat etmektir. Bu yüzden İslam’ın tümel buyruklarını yeni ve modern hususlara ...
  • Peygamberden (s.a.a) gelen kırk hadis ezberleme hakkındaki rivayetler sahih midir? Bu kırk hadisin ölçütlerini söyleyiniz.
    12558 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/15
    Şii[1] ve bazı sünni[2] kaynaklarda çeşitli ibarelerle İslam Peygamberinden (s.a.a) ‘Erbain’ diye meşhur olan hadiste, kırk hadis ezberlemeye önemle tavsiye edilmiştir. Örneğin: ‘Ümmetimdem kim, halkın ihtiyaç duyduğu hadislerimden kırkını ezberlerse Allah ...

En Çok Okunanlar