Gelişmiş Arama
Ziyaret
12727
Güncellenme Tarihi: 2010/02/01
Soru Özeti
Anne ve babanın emir ve yasakları birbiriyle çakışırsa evladın görevi nedir?
Soru
Anne evladına bir şeyi yapmayı emrederken babada aynı şeyin tersini emrediyor. Bu durumda o evladın görevi nedir?
Kısa Cevap

Kur’an’da tevhide davet ve şirkten sakındırmadan sonra anne babaya saygı emredilmiştir. Onlar birbirlerinin tersi olan emirler verirse ve evlat her iki isteği yerine getiremezse bu konuda iki grup rivayet vardır. Bir grupta anneye iyilik ve ihsana öncelik tanınmış, diğer grup da evladın üzerinde en büyük hakkın babaya ait olduğu belirtilmiştir. İşte burada iki grup rivayet arasında şöyle bir uzlaşma sağlayabiliriz: Bakire kızın evliliği vb. gibi babanın kesin velayeti olduğu yerlerde ve babanın kesin bir emri söz konusu olduğu konularda velayet sahibinin sözü önceliklidir. Böyle olmayan yerlerde annenin isteklerine önem verilir.

Ayrıntılı Cevap

Allah-u Teala Kur’an-ı Kerim’de insanları şirkten sakındırtıktan sonra anne ve babaya iyilik etmeyi emretmiştir. Allame Tabatabai diyor ki:

‘Tevhidden sonra en büyük ilahi vaciplerden biri anne babaya iyiliktir.[1] İhsan ve iyilik yapmakta mü’min anne babayla kafirin arasında fark yoktur. Zira Kur’an herhangi bir kayıt getirmeden ‘Anne ve babaya ihsan edin.’[2] diye buyurmaktadır.

 

Sorunuzun cevabına gelince:

a) Anne ve baba günah ve haram bir işe emrederlerse, bu durumda onlara itaat etmek vacip değildir. Kur’an bu konuda şöyle buyuruyor: ‘İnsana, baba ve annesine iyi davranmasını tavsiye ettik. Eğer onlar, seni hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşmaya zorlarsa onlara itaat etme.’[3]

İmam Ali (a.s) buyuruyor: ‘ilahi günahı işlemekte yaratılmışlara (Kim olurlarsa olsunlar) itaat etmek kabullenilemez.’[4]

Bir başka hadiste ‘Babanın hakkı şudur ki, evladı ona, Allah’a karşı günah işlemenin dışında itaat etmesidir.’[5] diye buyurmaktadır.

İmam Rıza (a.s)’da şöyle buyuruyor: ‘Müşrik de olsalar anne ve babaya iyilik etmek vaciptir. Ama Allah’a isyanı emrederlerse itaat edilmez.’[6]

Bunun dışında, yani müstehap, mekruh ve mubahlarda onlara itaat gereklidir. Bu yüzden fakihler buyurmuşlardır ki:

1-             Anne ve baba çocuğunu müstehap oruçtan men ederlerse vacip ihtiyata göre oruç tutmamalıdır. Yine müstehap oruç anne ve babanın eziyet çekmesine neden olacaksa tutmamalı, tutarsa yemelidir.[7]

2-             Anne veya baba çocuğuna namazı cemaatle kılmasının emrederse, anne ve babaya itaat vacip olduğu için vacip ihtiyat gereği namazı cemaatle kılmalı ve müstehap kastı yapmalıdır.[8]

3-             İlk vakitte namaz kılmak müstehaptır, ama baba çocuğunu müstehap veya mubah başka bir işe emrederse onlara itaat etmek gerekir ve ilk vakitte namaz kılmaktan önceliklidir.[9]

b) Bazen ebeveynlerden biri çocuğunu dine uygun bir şeye, diğeri de günaha emrederse bu durumda dine uygun olanı yapmalıdır.

c) Bazen ebeveyn insandan mubah bir iş ister, ama biri onun yapılmasını, diğeri de yapılmamasını emreder. Bu durumda, bakire kızın evliliği vb. gibi babanın velayetinin olduğu yerlerde velayet sahibinin sözü önceliklidir.[10] Ama ebeveynden her hangi birinin velayetinin söz konusu olmadığı yerlerde rivayetler iki gruptur. Bir taraftan dini kaynaklarda Resul-u Ekrem (s.a.a)’den rivayet edilen şu hadis var: Bir gün adamın biri Onun (s.a.a) huzuruna gelerek ‘Kime iyilik yapayım’ diye sorduğunda ‘Annene’ diye buyurdu. Adam yeniden sorduğunda ‘Annene’ diye buyurdu, adam üçüncü kez sorduğunda Allah Resulü (s.a.a) yine ‘Annene’ diye buyurdu. Adam dördüncü kere bir daha sorduğunda bu sefer ‘Babana’ diye buyurdular.[11]

 

Diğer taraftan bazı rivayetlerde şöyle gelmiştir: Allah Resulünden (s.a.a) ‘İnsanın boynuna gelen en büyük hak kimindir?’ diye sorulduğunda ‘Babanın hakkı diye.’ buyurdu.[12]

Veya bir başka rivayette buyuruyor: ‘Sen ve sahip olduğun bütün malın babanındır.’[13]

Bu rivayetlerden nasıl bir netice alınabilir? Bu iki grup rivayetleri nasıl cem edebiliriz? Bu konuda şöyle diyebiliriz: Ebevyne itaatin vacip olması konusunda,[14] günaha emir ve vaciplere engel olmanın dışında kısmen icma vardır. Dini kaynaklardan böyle yerlerde çocuk daha çok annesini kırmamaya özen gösterirse daha iyi olur.[15]

 

Delillerimiz şunlardır:

 

1-             Daha öncede belirtildiği gibi Allah Resulü (s.a.a) üç defa anneye iyilik yapmayı, dördüncü kerede babaya iyilik yapılmasını buyurmuştur.

2-             Her ne kadar bir rivayet babanın hakkının en büyük hak olduğunu söylüyorsa da başka rivayetlerden annenin hakkının büyük olduğu anlaşılmaktadır. Örneğin Allah Resulünden (s.a.a) ‘Babanın hakkı nedir? diye sorulduğunda ‘Yaşadığı sürece ona itaat etmendir.’ diye buyurdu. ‘Annenin hakkı nedir’ diye sorulduğunda da ‘Heyhat, heyhat! Çöldeki kum taneleri ve yağmurun damlaları kadar annenin hizmetinde olsan yinede onun karnında olduğun bir günün karşılığı olamaz.’ diye buyurdu.[16]

3-             Annenin ruhsal yapısı daha hassas olduğundan daha fazla sevgi istemektedir. Annenin sözünün öncelikli olması böyle yerlerde tekvine daha uygundur.

Kısacası, unutulmaması gereken şey şudur: Çocuk böyle yerlerde mümkün olduğu ölçüde annenin emrine itaat ederken öyle yol izlemeli ki babaya da eziyet ve rahatsızlık vermesin.  



[1] - Muhammed Hüseyin Tabatabai, el-Mizan (Farsça tercüme), c.13, İsra/14 ve 23. ayetler.

[2] - En’am/151; yine bir rivayetinde İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘İster kötü olsun, ister iyi anne ve babaya iyilik edin.’ (Bihar-ul Envar, c.71, s.56, Vefa baskısı, Beyrut)

[3] - Ankebut/8, Lokman/15. devamında şöyle buyuruyor: ‘Onlarla dünyada iyi geçin.’

[4] - Nehc-ul Belağa, Kısar-ul Hikem, No: 165

[5] - Nehc-ul Belağa, Kısar-ul Hikem, No:399

[6] - Meclisi, Bihar-ul Envar, c.71, s.72

[7] - İmam Humeyni, Tevzihu’l-Mesail, c.1, s.966, 1741.Mesele

[8] - İmam Humeyni, a.g.e. s.769, 1406. Mesele

[9] - Merhum Şehid, Kavaid’de şöyle buyuruyor: Başkalarına göre vacip ya da haram lan bir şey anne ve babaya göre de vaciptir. Aşağıda anne ve babanın sahip olduğu bazı özellikleri getiriyoruz:

a) Mubah ya da müstahap yolculuğa anne-baba razı olmazlarsa haramdır.

b) Anne-babaya her zaman itaat vaciptir, hatta şüphe edilen bir konuda bile; zira üpheyi terk etmek müstehaptır ve onlara itaat etmek vaciptir.

c) Ebeveyn onu çağırdığı zaman ve namazın da ilk vakti olursa namaz kılmayı geciktirmeli, onlara cevap vermelidir.

d) Cemaat namazına katılmaya engel olsalar doğruya yakın olan görüş buna uymanın zorunlu olmadığıdır, ama eğer yatsı veya sabah namazlarında karanlık olduğu için ebeveyn için çocukları için endişe etmelerine sebep olur ve bu durum onlar için çok zor olursa o zaman gidemez.

e) Cihad etmek tayini değil de kifai olsa, cihada gitmeye engel olabilirler.

f) Sünnet namazı kılıyorsa ve ebeveynde onu çağırıyorsa namazı yarıda kesip onlara cevap vermelidir.

g) Baba izin vermezse çocuk müstahap namaz kılamaz.

Bütün bunlar imkanlar dahilindedir. (el-Kavaid ve’l Fevaid, c.2, s.47-49)

[10] - Şeyh Hürr Amuli, Vesail-uş Şia, c.14, s.11-120 (İslamiyye baskısı).

[11] - Meclisi, Bihar-ul Envar, c.71, Bab-ı Hukuk-u Valideyn; el-Kafi, c.2, s.159.

[12] - Şeyh Hürr Amuli, a.g.e. c.14, s.112, h. 253000 (İslamiyye baskısı).

[13] - Şeyh Saduk, Maan-il Ahbar, c.1, s.257 (Camia-yı Müderrisin baskısı)

[14] - Ancak fakihlerin, ebeveyne itaatin vacipliği veya onlara eziyet etme konusunda

örüşleri farklıdır. Bazılarına göre itaat vacip değildir, ama eziyet haramdır. Bu grup diyor i: Ebeveyne eziyet eden ve çocuğa vacip olmayan işi yapmamak gerekir. Ya onlardan gizli yapmalı ya da onları razı etmelidir. Ama ebeveyn olarak onlara itaat etmesi vacip değildir (sadece eziyet etmek haramdır). Cevad Tebrizi, İstiftaat-ı Cedid, 2230. Mesele (Surur yayınları); Muhammed Fazıl, Cami-ul Mesail, c.1, 2188. Mesele; İmam Humeyni, Tevzih-ul Mesail-i Meraci’, c.2, Mesail-i Müteferrika, s.675, 85. Mesele, 1. baskı, İslami yayınevi

[15] - Bkz: Merhum Mirza Kummi, Cami-uş Şitat Fi Ecvibet-is Sualat, c.1, s.241. O şöyle buyuruyor: Ebeveynden hangisinin rızalığını alma konusunda tereddüde düşerse ve ikisini de razı etme imkanı olmazsa anneyi babadan öne geçirmelidir.

[16] - Müstedrek-ul Vesail, c.15, s.204, h. 19-18014.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir malın humusu verildikten sonra ona yeniden humus vacip olur mu?
    5411 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bilindiği üzere humus, füru-u dinden olup İslam’ın önemli farzlarından biridir ve ibadet sayılmaktadır. Bu yüzden kurbet kastıyla (Allah’ın emrini yerine getirmek niyetiyle) yerine getirilmelidir.Mal ve sermayeye humus geldiğinde bir kere humusları verilirse üzerinden uzun yıllar geçse de ona artık humus gelmez. Ama mal ...
  • Kur’an’da gelen ‘Sadugatihinne ve ‘Ucurehunne’ neyin hakkındadır?
    6206 Tefsir 2012/02/22
    ‘Sadugatihinne’[1] daimi evlilik hakkındadır ve mehir için ‘Sıdak’ denmiştir.[2] Bu kelimenin geçtiği ayet, kadınların kesin haklarının birinden bahsetmekte ve koca, karısı bağışlamadığı sürece[3] karısının mehrini ödemesi ...
  • Hz Ali’nin kendi hilafeti döneminde omzunda kırbaç taşıyarak sokak ve çarşıda hareket ettiği ve suçluları cezalandırdığına dair nakledilen hadis doğru mudur?
    6452 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Hz Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu: Bu içerikte nakledilen rivayet sadece Hz Ali’nin Küfe’de bulunduğu, çarşıda gezdiği ve halkın tavsiyeleri ciddiye alması için yanında belirtilen kırbacı yanında taşımasıyla ilgilidir. Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpeygani’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu:
  • Ehl-i beyt’i neden birkaç kişide sınırlıyorsunuz?
    6841 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Ehl-i Beyt’in on dört masumlarda sınırlandırılması, beşeri bir sınırlandırma değildir. Tathir ayetinden ve Peygamber (s.a.a.)’den gelen rivayetlerden anlaşılan bir sınırlamadır.Bu iddianın ispatlanması için birçok rivayet delil olarak getirilebilir.1) Kuran-ı Kerim, Peygamber (s.a.a)’e Arapça olarak indirilen ilahi bir kelamdır. Allah’ın ...
  • Eğer taklit mercileri zamanın imamı (a.s) tarafından seçiliyorsa müçtehit ve veliyy-i fakihi tanıtan diğer kaynakların rolü nedir?
    5068 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    Dikkatleriniz için teşekkür ederiz. 1393. sorunun yanıtında işaret ettiğimiz gibi İmam belirgin bir şahsı hâkimiyete atamamış, sadece fakihleri genel bir şekilde atamıştır. Bundan dolayı zamanın imamı (a.s) tarafından mercilerin seçilme ve teyit edilmesinden kasıt, özel bir şahsın seçilmesi ve teyit edilmesi değildir. Sadece masum (a.s) ...
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    6900 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    19865 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...
  • Babam şehid olmuştur ve ben o dönemde ergin değildim ve onun ne kadar namaz kazası olduğunu bilmiyorum. Yükümlülüğüm nedir?
    5088 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Büyük taklit mercilerinin görüşüne göre, eğer babanın kazası varsa, onun vefat etmesinden sonra en büyük oğlunun kaza namazlarını yerine getirmesi farzdır. Babanın vefat ettiği zamanda oğlun ergin olup olmaması bir şeyi değiştirmez.[1] Eğer oğul kaza namazlarının sayısını bilmiyorsa, kesin ...
  • Bütün amellerimizi nasıl halis niyetle yerine getirebiliriz?
    10593 Teorik Ahlak 2009/12/20
    İhlâs; yapılan her işte ve kullukta asıl hedefin, başkalarının değil de Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için olmasıdır. Bunun için öncelikle ihlâsa mani olan şeyleri yani; riyakârlığı, dünyaya bağlılığı ve şeytanın vesveselerini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Sonra imanı güçlendirme, Allah-u Teâlâ’yı tanıma, ihlâsın değeri ...
  • Mecbur kalınca günah işlemenin hükmü nedir?
    8733 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Dini öğretilere göre şer’i sorumluluklar insanın ihtiyar ve özgür iradesine bağlıdır; yani insan özgür iradesiyle güzel bir ameli yaparsa mükafatı hakkeder. Dolayısıyla şia fıkhında sorumluluğun kaldırıldığı yerlerden biri mecburiyettir. Müslüman biri haram müzik dinlemek gibi özgür iradesiyle yapmayacağı bir ameli mecburiyetten dolayı yaparsa burada ...

En Çok Okunanlar