Gelişmiş Arama
Ziyaret
32845
Güncellenme Tarihi: 2009/08/23
Soru Özeti
Niçin ezan Arapça okunmaktadır?
Soru
Niçin ezan her memleketin kendi diliyle değil de Arapça okunmaktadır?
Kısa Cevap

Ezanın Arapça okunmasının gerekliliğinin en önemli delili ezanın bir ibadet oluşudur. Bu ibadet Peygamber-i Ekrem’in sünneti gereği olduğu gibi korunmuştur. Her ibadetin şekli ve biçimi Allah Teala’nın belirlediği, emrettiği şekilde olmalıdır.

Buna ek olarak bu ibadetin asırlar boyunca tahriften uzak kalması, bozulmaması ve içerdiği derin manaların sonraki nesillere ulaşmasının en güzel yolu onun olduğu gibi korunmasıdır.

Diğer yandan İslam evrensel bir dindir. Bütün Müslümanların bir cephede, bir safta ve birlik ve beraberlik içinde olmalarını istemektedir. Böyle bir topluluğun oluşturulması ortak bir kültür ve ortak simgeler olmadan mümkün değil. Arapça dünyanın en yaygın dillerinden biri olarak Müslümanlar arasında ortak ibadetlerin dili kılınmıştır. Böylece Müslümanlar için ezan ve ibadetler birlik ve beraberliğin simgesi olmuştur.
Ayrıntılı Cevap

Eğer sorudan maksat ezanın niçin Arapça yerine başka bir dille olmadı şeklinde ise o zaman yine aynı dil için de niçin bu dille oldu da başka bir dille olmadı sorusu geçerli olur. Bu durumda bir dille olması gerektiğinden Arapça olmuştur şeklinde cevap vermek yeterlidir. Ama eğer maksat niçin herkes ana dilinde veya kendi beldesinin dilinde ezan okumamaktır şeklinde ise o zaman bu sorunun cevabının anlaşılabilmesi için aşağıdaki noktalara dikkat edilmelidir.

1.     Ezanın Arapça okunmasının gerekliliğinin en temel delili ezanın bir ibadet oluşu ve Peygamberi Ekrem’in sünneti olmasıdır. Çünkü ibadetin şekli ve biçimi Allah’ın emriyle belirlenmiş ve Peygamber tarafından bildirilmiştir.[1]

Buna ek olarak İslam, ezan gibi dinin simgesi olan ibadetlerin asırlar boyunca hiçbir tahrif ve bozulmaya uğramadan ebedi olarak kalmasını istemektedir. Eğer ezanı herkes kendi ana dilinde veya bölgesel dillerde okunmasına izin verilseydi bu ibadetin tahrif edilmesi ve hurafe ve temelsiz şeylerle iç içe girmesi kaçınılmaz olurdu. Böylece asıl ezan unutulur ve yeni şeyler onun yerini alır ve ezanın eşsiz derin içeriği sonraki nesillere aktarılamazdı. Acıktır ki bir şeyin tarihte kalıcı olması için belirli ölçü ve miyarlara sahip olması gerekmektedir. Bu ölçü ve miyarlar değişmez olmalıdır.

Örneğin insanlar kendi sosyal hayatlarında bazı birimlerin kapsayıcı ve kalıcı olmasını sağlamak için milimetre, santimetre, metre gibi uzunluk veya gram, kilo gram gibi ağırlık ölçülerine belirli bir standart getirmişlerdir. Aynı şekilde ibadetler için de din namaz ve ezan gibi belirli ölçü ve değerler belirlemiştir. Bu ölçülerden biri de ezan ve namazın Arapça olması şartıdır.

2.     İslam evrensel bir dindir. Bütün Müslümanların bir cephede, bir safta ve birlik ve beraberlik içinde olmalarını istemektedir. Böyle bir topluluğun oluşturulması ortak kültür ve simgeler olmadan mümkün değil. Araştırmacıların da itiraf ettikleri gibi Arapça dünyanın en geniş ve temel dillerinden biridir. Uluslararası bir dil olarak Müslümanlar için ezanın ve namazın ortak dili olarak Müslümanların birlik ve beraberliğinin sembol ve simgesi sayılır. Bu ilke, dinin diğer desturlarında da görülmektedir: Örneğin ortak kıbleye namaz kılmak belirli zaman ve mekanda hac amellerini yerine getirmek de bu tür emirlerden sayılır.

3.     Zihinlerde şu soru oluşabilir: Arapçaya hâkim olmayan insanları ezan ve namazı bu dilde yerine getirmeye zorlamak onları zorluğa düşürmek ve haksızlık sayılmaz mı?

Cevap olarak şu noktaya işaret etmek gerekir ki İnsan Allah’ın kendisine verdiği öğrenme ve kavrama gücü sayesinde günlük ihtiyaçlarını gidermek için sürekli yeni kelime ve terim öğrenme gücüne sahiptir. Bunu normal hayatlarında sürekli yaşayan insanlar rahatlıkla namaz ve ezanda kullanılan kelimelerin manalarını öğrenebilirler. Ayrıca bu kelimelerin zahiri manaları oldukça anlaşılır ve basittir. Elbette aynı zamanda bu kelimeler çok derin ve geniş manaları içermektedirler.

4.     Dil bilimcilere göre Arapça, dünyanın en kâmil dillerinden biridir. Bu dilde geniş ve derin manaları çok güzel kalıplarda kısa sözcüklerle ifade etmek mümkündür.[2]

 



[1] Yani bu ameli Allahü telanın belirttiği biçim ve şekilde yerine getirmek gerekir.

[2] Elmizan, c 4, s 160,tefsiri numune, c 9, s 300 ve c 13, s 311.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yabancı ülkelerde ve İslami olmayan muhitlerde nasıl imanımızı koruyabiliriz?
    3762 Pratik Ahlak 2019/09/23
    İnsani, İslami değerlere sahip çıkmak, dini desturlara amel etmek ve onları ihya etmek dünya hayatındaki saadet ve afiyete direkt etkisi olan unsurlardır. Beşerin hayvani güdülerle kurduğu aşağılık ve rezil hayatı temiz, pak bir yaşama dönüştürmektedir. İfrat ve tefritte kalmadan, hurafelereden uzak saf ve sahih dine gerçekten uyan ...
  • Berzahta veya kıyamette ezan okunacak mı?
    7663 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/03
    1- Berzah aleminde ezan okunması konusunda hadis kaynaklarında herhangi bir şey yoktur. 2- Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resul-i Ekrem (s.a.a) miraca gittiğinde geçmiş bütün Peygamberler Onun yanına geldiler. Cebrail, Allah’ın emriyle ezan okudu ve kamet getirdi.[1] 3- ...
  • Peygamber Efendimizin (a.s.s) mubarek dişinin kırılmasından sonra Üveysi\'n, kendisi de kendi dişini kırdığı şeklinde söylentiler derde doğru mudur? Üveys Karani\'nin hayatı ve şahsiyeti hakkında bilgi verebilirmisiniz?
    21869 تاريخ بزرگان 2012/05/12
    Künyesi Ebu Amr olan Üveys Bin Amir Muradi Karani, tabiinlerin büyüklerinden olup ünlü zahitlerdendi. Öyleki, ühdü, takvası ve ahlaki faziletleri havas ve avam için emsal olmuştu. Üveys, İslam Peygamber'i (a.s.s) zamanında iman getirmiş Onun ziyaretine muvaffak olmadı. Annesine itiatkar oluşu nediyle Medine'den ...
  • Şer’i yükümlülük için erginliğin şart olmasına binaen, çocukların yaptığı iyi ve kötü işlerin hükmü nedir?
    7318 Eski Kelam İlmi 2012/05/27
    Her ne kadar insanın Allah tarafından belirlenmiş şer’i yükümlülük şartı erginlik yaşına ermek olsa da tüm çocukların bütün çocukluk döneminde tamamen başıboş oldukları ve her işi yapabilecekleri sanısı akla gelmemelidir. İslam fakihleri iyi ve kötüyü anlayabilecek olan çocukları istisna etmişlerdir. Onların fetvasına göre eğer işleri ayırt edebilen ...
  • Yüzüğün kaşını avuç içine döndürmenin (çevirmenin) kaynağı nedir?
    10256 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/11/13
    Bu konuda “Vesailu’ş-Şia” kitabında rivayet zikredilmiştir, rivayet şöyledir:Hz. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurur: “Parmağında akik yüzüğüyle sabahlayan ve hiç kimseyle görüşmeden önce yüksüğün kaşını avuç içine döndürerek “Kadir” Suresini sonuna kadar okuyup ardından “ Amentü billahi vahdehu la şerikeleh ve amentü bıserri âli muhammedi ve alaniyyetihim” duasını tilavet eden ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    10067 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6800 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...
  • Mübarek Ramazan ayının 21’inde yolculuk yapmanın hükmü nedir?
    5485 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/14
    Mübarek ramazan ayında yolculuk yapmanın sakıncası yoktur, ancak oruçtan kaçmak için olursa mekruhtur.[1] insan yolculuktan dolayı tutamadığı orucunu ramazan ayından sonra tutmalıdır. Bu hükümderamazanın ayının 21’i ile diğer ...
  • Ahlakla tevekkülün arasında nasıl bir bağlantı vardır?
    9932 Teorik Ahlak 2011/03/03
    İnsanın nefsinde ‘meleke’ haline gelen sıfatlara ahlak denir. Meleke ise, insanın ruhunda nüfuz eden öyle bir sıfattır ki, o sıfata uygun amel ve davranışlar kendiliğinden yapılır. Ahlak, fazilet ve rezalet olmak üzere ikiye ayrılır. Tevekkül ise, ahlaki faziletlerden biri olup kulun Allah’a güvenmesi ve bütün işlerini ona havale ...
  • Kısaca Hz. Nuh (a.s)’ın kıssasını açıklarmısınız?
    9179 نوح 2019/10/21
     Bazı tarihi nakiller ‘Muteşelh’in oğlu ‘Lemek’in Nuh (a.s)’ın babası olduğunu ve ‘Brakil’in kızı ‘Kaynuş’unda annesi olduğunu yazmaktadır.[1]Ayrıca Hz. Nuh (a.s)’ın Hz. Adem (a.s)’ın vefatından 126 yıl sonra doğmuştur. Böylece Hz. Adem (a.s)’ın dünyaya gelmesinden  1056 yıl sonra doğmuş olmaktadır.[2]

En Çok Okunanlar