Gelişmiş Arama
Ziyaret
25067
Güncellenme Tarihi: 2013/07/15
Soru Özeti
Neden Bedir savaşında Peygamberin yardımını gelen Melekler Uhut savaşında ganimetlerin toplamasına giden askerlerin önünü almadılar? Neden İmam Hasan (a.s.) ve İmam Hüseyin’in (a.s.) yardımına gitmediler?
Soru
Ali İmaran suresinin 123. Ayeti şöyle buyuruyor: “Andolsun, siz son derece güçsüz iken Allah size Bedir’de yardım etmişti. O hâlde Allah’a karşı gelmekten sakının ki şükretmiş olasınız”. Devamında 124. Ayette şöyle buyuruyor: “Hani sen mü’minlere, “Rabbinizin, indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun”. Bir sonraki ayette şöyle devam ediyor: “Evet, sabrettiğiniz ve Allah’a karşı gelmekten sakındığınız takdirde; onlar ansızın üzerinize gelseler bile Rabbiniz nişanlı beş bin melekle size yardım eder”. Neden meleklerden müteşekkil olan bu ordu Uhud savaşında ganimet toplamak için yerleştirilmiş olan bölgeyi bırakan askerlerin önünü almadılar ve İslam ordusunun yenilmesine neden oldu; Neden bu ordu İmam Hasan’ın (a.s.) Muaviye ile savaştığında İmam Hasan’ın (a.s.) yardımına gitmedi. Yüzde yüz 5000 kişilik Allahın askerleri (melekler) sahip oldukları güç normal insanların sahip oldukları güce oranla on kat olmalıdır. Neden bu 5000 melek imam Hüseyin’in (a.s.) yardımına gitmedi?
Kısa Cevap

Bedir savaşı Müslümanların İslam tarihinde tecrübe ettikleri ilk savaştır. İslam dini yeni ve olağan üstü hassasiyete sahipti. Bunun karşısında İslam’ı yok etmek dışında hiçbir şeye rıza göstermeyen put perest ve müşrik bir toplum yer almıştı. Bunları dikkate aldığımızda Müslümanların dolaysız bir şekilde Allah ve melekleri tarafından yardım edilmesi zorunlu bir durum olduğu ortaya çıkmaktadır.

Biz şu inançtayız ki Uhud savaşında da Mülsümanlar gaybi yardımlardan mahrum bırakılmamıştı. Allah u Teala Müslümanların düşmanlarının kalbine korku ve vahşet icat etti. İşte bu korku ve dehşet onların kaçmalarını sağladı. Rivayetler esasınca melekler İmam Hüseyin’in (a.s.) yardımına gelmişti. Ama o kabul etmedi.

Ayeti kerimenin açık bir şekilde dile getirdiğine göre yardım için gelen melekler sadece Müslümanları teşvik etmek ve onlara müjde vermek ve hayallerini rahatlatmak içindi. Ellerine kılıç alıp onlarla birlikte düşmana karşı savaşmak değildir. Yani İsrail oğulları gibi bir köşede oturarak Allah’ı savaşmakla görevlendirmek doğru değildir. Onların yaptığının aynısını bizimde yapmamız kesinlikle doğru olmaz. Onlar köşelerine çekinip şöyle dediler: Ey Musa onlar (düşmanlarının) orada bulundukları sürece biz oraya girmeyeceğiz. Öyle ise biz burada oturacağız sen Rabbinle git onlarla savaş. Bu anlayış doğru bir anlayış değildir.

Şu halde sizden soracağımız soru şudur: Hz. İbrahim’i Nemrut’un ve Musa’yı da Firavun’un pençesinden kurtaran Allah Hz. Zekeriya ve Hz. Yahya’yı zalim olan Horudis’in ve diğer peygamberleri de İsrail oğulları ve diğer zalimlerden kurtaramaz mıydı? O zaman neden onları kurtarmadı?

Ayrıntılı Cevap

Bu soruyu cevaplandırmak için bazı noktaları hatırlatmak zaruridir:

  1. İçinde yaşadığımız dünyaya bazı kurallar ve usuller hakimdir. Bu kural ve kanunlar bu dünyayı bir düzün haline ve bir hedefe sahip hale getirmiş.

Dünyayı sarmış olan kanun ve kurallar gereğince Allah u Teala her kesi çalıştığı ve göstermiş olduğu çabaya uygun bir neticeye kavuşturur. Bu durumda ister iyi ve doğru bir insan olsun ister kötü ve yanlış bir insan olsun. Yapmış olduğu iş de ister iyi bir iş olsun ister kötü bir iş olsun.[1] Bu esasa göre şunu görüyoruz ki Hz. Zekeriya Hz. Yahya ve peygamberden nakledilen bir rivayete göre kırk üç peygamber ve onlarla birlikte emri bil maruf ve nahyi anil münker yapan Allahın kullarından yüz on iki kişi bir günde İsrail oğulları tarafından öldürülmüştür. Allah u Teala Bakara suresinde şöyle buyuruyor: “Size herhangi bir peygamber, hoşunuza gitmeyen bir şey getirdikçe, kibirlenip (onların) bir kısmını yalanlayıp bir kısmını da öldürmediniz mi”?[2]

  1. Bazı hikmet ve maslahatlar gereğince bazen Allah illetleri esersiz eder veya malulü bilinen illete dayandırmaksızın meydana getirir. İşte bu doğrultuda zati itibariyle yakıcı olan ateş İbrahim (a.s.) hakkında soğuyor, İsa (a.s.) da babasız doğuyor. Gerçi bu olaylar varlık alemine hakim olan kanun ve kuralar dışında gerçekleşmiş değildir. Belki aynı kurallar doğrultusunda gerçekleşmiş olaylardır. Ama doğal ve tabii kural ve kanundan istisna edilmiş olağan üstü v e mucize şeklinde gerçekleşen bazı olaylar şeklinde tahakkuk bulmuştur. Bu esasa göredir ki İsrail oğulları Hz. İsa’yı öldürme kararını aldıkları vakit Allah u Teala düşmanlarından birisini onun şekline gerdirdi ki Hz. İsa’nın yerine onu öldürsünler ve Hz İsa’yı da göğe kaldırdı.[3]
  2. Allah u Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır”.[4] Bu ayeti kerime müminleri cihada teşvik ediyor ki eğer onlar Allaha yardım ederlerse o da onlara yardım edeceğine dair söz veriyor. “Allah’a yardım etmekten” maksat sadece Allah yolunda cihat etmek ve sadece Allah dinini teyit ve kelimetullahı yüceltmek için cihat etmektir. Toprakları kazanmak veya ganimet ele geçirmek için cihat etmek değildir. Kendi sanatkar olduğunu veya cesur olduğunu ilan etmek için de değil. “Allah da size yardım eder”den maksatta düşmanlara karşı galip gelmek için gerekli nedenleri sizler için oluşturmaktır. Örneğin düşmanlarınızın sizden korkmalarını sağlamak için kalplerine korku sokar. İşlerin sizin lehine ve düşmanlarınızın aleyhine gelişmesini sağlar. Kalplerinizi sağlamlaştırır ve cesur kılar.[5]  
  3. Allah u Teala şöyle buyuruyor: “Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla yatışsın diye yaptı. Yardım ve zafer ancak mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah katındadır”.[6] Açıklanan noktalara dikkatle halli (tahlili) ve nakdi (eleştirel) olmak üzere cevabı iki bölümde vereceğiz:
  1. Bedir savaşı Müslümanların İslam tarihinde tecrübe ettikleri ilk savaştır. İslam dini yeni ve olağan üstü hassasiyete sahiptir. Bunun karşısında İslam’ı yok etmek dışında hiçbir şeye rıza göstermeyen put perest ve müşrik bir toplum yer almıştı. Bu nedenle Müslümanların dolaysız bir şekilde Allah ve melekleri tarafından yardım edilmesi zorunlu olduğu açıktır. Biliyoruz ki, Uhut savaşında peygamber’in (s.a.) ashabından dikkate alınacak kadar bir sayı komutanın düsturuna muhalefet ederek okçular dağını (cebelul ayneyn) terk ederek aşağıya indiler. Onların bu işi düşmanlarının yeniden İslam ordusuna saldırmasına ve nihayet zahiri olarak Müslümanların yenilmesine ve düşmanların galip gelmesine neden oldu. Şimdi bizim soracağımız soru şudur: Acaba Uhut savaşında Allah u Teala Müslümanların yardımına gelmedi mi? Acaba şimdiye kadar şunun üzerinde düşünmüş müsünüz ki neden hizipler ve müşrikler zahiri galibiyetten sonra Medine’ye girmediler? Neden peygamberi araştırmaya girip onu bulamadılar? Neden İslam ve Müslümanların işini bitiremediler? Belki onlar döndükten sonra peygamber bir kısım Ashapla onları takibe aldı ve bu durum “humraul esed” ile meşhur oldu.[7]

Buna binaen biz şu inançtayız ki Uhut savaşında da Müslümanlar gaybi yardımlardan nasipsiz kalmadılar. Allah u Teala düşmanlarının kalbine korku ve vahşet icat etti ve bu korku ve vahşet onların kaçmalarını sağladı.

İmam Hasan ve imam Hüseyin konusunda da dikkat ediniz, onun ve sayısı az olup ama gerçekten onlarla birlikte düşmanlarına karşı savaşmak isteyen ve sayısı az olan yaranlarının karşısında zahiri olarak Müslüman idiler ki imamlar ve ashapları gibi namaz kılıyorlardı ve oruç tutuyorlardı… buna binaen evvela her şeyin mucize ve olağan üstü bir şekilde gerçekleşmesi kararlaştırılmamış saniyen; dünya imtihan yeridir ve her iki grup imtihana tabi tutulması gerekiyordu. Bunun yanı sıra bazı rivayetler esasınca bazı melekler imam Hüseyin’in yardımına geldi ama imam onların yardımını kabul etmedi.[8] Bizde normal yaşamımızda nicelerce meleklerin yardım ve imdatlarına maruz kalmışız. Ama dikkat etmemişiz ve onları görmemişiz.

Özellikle dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: ayeti kerimenin açık bir şekilde ifade ediyor ki yardım için gelen melekler sadece teşvik emek, müjde vermek, hayallerine itminan kazandırmak ve ruhiyelerini güçlendirmek içindir. Bunu dördüncü noktada açıklamıştık.

Ellerine kılıç alıp onlarla birlikte düşmana karşı savaşmak için melekler inmiyor. Yani İsrail oğulları gibi bir köşede oturup Allah’ı savaşmakla görevlendirme anlayışı doğru değildir. Onların yaptığının aynısını bizde yaparsak kesinlikle doğru olmaz. Onlar köşelerine çekinip oturdular ve şöyle dediler: Ey Musa onlar (düşmanlarının) orada bulundukları sürece biz oraya girmeyeceğiz. Öyle ise biz burada oturacağız sen Rabbinle git onlarla savaş.[9] Her toplumun kendisi kendi alın yazısını çizer ve ondan o sorumludur.

  1. Şimdi sorulması gereken soru şudur: Hz. İbrahim’i Nemrut’un ve Musa’yı da Firavun’un pençesinden kurtaran Allah Hz. Zekeriya ve Hz. Yahya’yı zalim olan Horudis’in ve diğer peygamberleri de İsrail oğulları ve diğer zalimlerden kurtaramaz mıydı? Yapılan açıklamalara geçici bir göz atarsak şöyle bir neticeye varırız: Mucize varlık alemine hakim olan kuralların dışında gerçekleşen bir durum değil bilakis aynı kurallar doğrultusundadır. Ama doğal ve tabii olan kanunlardan ayrı ve müstesna olan olaylar da vardır ki olağan üstü gerçekleşiyor. Bu da Allahın maslahat gördüğü vakitlerde gerçekleşiyor.

 

 


[1]Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim”. (Ali İmran, 195).

[2] Bakara, 87.

[3]Bir de inkârlarından ve Meryem’e büyük bir iftira atmalarından ve “Biz Allah’ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük” demelerinden dolayı kalplerini mühürledik. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler”, (157).

[4] Muhammed, 7.

[5] TABATABAİ, Muhammed Hüseyin, “ Tefsiri el-Mizan ”, farsça tercümesi: MUSEVİ HEMEDANİ, seyit Muhammed Bakır, baskı, 5, Kum: Defter-i İntişarat-i İslami, c. 18, s. 346-347.

[6] Ali İmran, 126.

[7] EBU AMRU Yusuf b. Abdullah b. Abduber, “el-İstiab-u fi marifeti’l-Ashap ”, baskı, 1, Beyrut: Daru’l-Cebel, el-Behavi, Ali b. Muhammed, c. 3, s. 1428.

[8] Bu bağlamda daha fazla bilgi edinmek için bkz: indeks, “ Komek Cinniyan ve fırıştegan bı İmam Hüseyin (a.s.) der ruz-i aşura ”, şomare:  7503 ; indeks: “ Adem-i cılogiri hudavend ez koşte şoden İmam Hüseyin ”, şomare: 7605 .

[9] Maide, 24.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar