Gelişmiş Arama
Ziyaret
26218
Güncellenme Tarihi: 2013/07/15
Soru Özeti
Neden Bedir savaşında Peygamberin yardımını gelen Melekler Uhut savaşında ganimetlerin toplamasına giden askerlerin önünü almadılar? Neden İmam Hasan (a.s.) ve İmam Hüseyin’in (a.s.) yardımına gitmediler?
Soru
Ali İmaran suresinin 123. Ayeti şöyle buyuruyor: “Andolsun, siz son derece güçsüz iken Allah size Bedir’de yardım etmişti. O hâlde Allah’a karşı gelmekten sakının ki şükretmiş olasınız”. Devamında 124. Ayette şöyle buyuruyor: “Hani sen mü’minlere, “Rabbinizin, indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun”. Bir sonraki ayette şöyle devam ediyor: “Evet, sabrettiğiniz ve Allah’a karşı gelmekten sakındığınız takdirde; onlar ansızın üzerinize gelseler bile Rabbiniz nişanlı beş bin melekle size yardım eder”. Neden meleklerden müteşekkil olan bu ordu Uhud savaşında ganimet toplamak için yerleştirilmiş olan bölgeyi bırakan askerlerin önünü almadılar ve İslam ordusunun yenilmesine neden oldu; Neden bu ordu İmam Hasan’ın (a.s.) Muaviye ile savaştığında İmam Hasan’ın (a.s.) yardımına gitmedi. Yüzde yüz 5000 kişilik Allahın askerleri (melekler) sahip oldukları güç normal insanların sahip oldukları güce oranla on kat olmalıdır. Neden bu 5000 melek imam Hüseyin’in (a.s.) yardımına gitmedi?
Kısa Cevap

Bedir savaşı Müslümanların İslam tarihinde tecrübe ettikleri ilk savaştır. İslam dini yeni ve olağan üstü hassasiyete sahipti. Bunun karşısında İslam’ı yok etmek dışında hiçbir şeye rıza göstermeyen put perest ve müşrik bir toplum yer almıştı. Bunları dikkate aldığımızda Müslümanların dolaysız bir şekilde Allah ve melekleri tarafından yardım edilmesi zorunlu bir durum olduğu ortaya çıkmaktadır.

Biz şu inançtayız ki Uhud savaşında da Mülsümanlar gaybi yardımlardan mahrum bırakılmamıştı. Allah u Teala Müslümanların düşmanlarının kalbine korku ve vahşet icat etti. İşte bu korku ve dehşet onların kaçmalarını sağladı. Rivayetler esasınca melekler İmam Hüseyin’in (a.s.) yardımına gelmişti. Ama o kabul etmedi.

Ayeti kerimenin açık bir şekilde dile getirdiğine göre yardım için gelen melekler sadece Müslümanları teşvik etmek ve onlara müjde vermek ve hayallerini rahatlatmak içindi. Ellerine kılıç alıp onlarla birlikte düşmana karşı savaşmak değildir. Yani İsrail oğulları gibi bir köşede oturarak Allah’ı savaşmakla görevlendirmek doğru değildir. Onların yaptığının aynısını bizimde yapmamız kesinlikle doğru olmaz. Onlar köşelerine çekinip şöyle dediler: Ey Musa onlar (düşmanlarının) orada bulundukları sürece biz oraya girmeyeceğiz. Öyle ise biz burada oturacağız sen Rabbinle git onlarla savaş. Bu anlayış doğru bir anlayış değildir.

Şu halde sizden soracağımız soru şudur: Hz. İbrahim’i Nemrut’un ve Musa’yı da Firavun’un pençesinden kurtaran Allah Hz. Zekeriya ve Hz. Yahya’yı zalim olan Horudis’in ve diğer peygamberleri de İsrail oğulları ve diğer zalimlerden kurtaramaz mıydı? O zaman neden onları kurtarmadı?

Ayrıntılı Cevap

Bu soruyu cevaplandırmak için bazı noktaları hatırlatmak zaruridir:

  1. İçinde yaşadığımız dünyaya bazı kurallar ve usuller hakimdir. Bu kural ve kanunlar bu dünyayı bir düzün haline ve bir hedefe sahip hale getirmiş.

Dünyayı sarmış olan kanun ve kurallar gereğince Allah u Teala her kesi çalıştığı ve göstermiş olduğu çabaya uygun bir neticeye kavuşturur. Bu durumda ister iyi ve doğru bir insan olsun ister kötü ve yanlış bir insan olsun. Yapmış olduğu iş de ister iyi bir iş olsun ister kötü bir iş olsun.[1] Bu esasa göre şunu görüyoruz ki Hz. Zekeriya Hz. Yahya ve peygamberden nakledilen bir rivayete göre kırk üç peygamber ve onlarla birlikte emri bil maruf ve nahyi anil münker yapan Allahın kullarından yüz on iki kişi bir günde İsrail oğulları tarafından öldürülmüştür. Allah u Teala Bakara suresinde şöyle buyuruyor: “Size herhangi bir peygamber, hoşunuza gitmeyen bir şey getirdikçe, kibirlenip (onların) bir kısmını yalanlayıp bir kısmını da öldürmediniz mi”?[2]

  1. Bazı hikmet ve maslahatlar gereğince bazen Allah illetleri esersiz eder veya malulü bilinen illete dayandırmaksızın meydana getirir. İşte bu doğrultuda zati itibariyle yakıcı olan ateş İbrahim (a.s.) hakkında soğuyor, İsa (a.s.) da babasız doğuyor. Gerçi bu olaylar varlık alemine hakim olan kanun ve kuralar dışında gerçekleşmiş değildir. Belki aynı kurallar doğrultusunda gerçekleşmiş olaylardır. Ama doğal ve tabii kural ve kanundan istisna edilmiş olağan üstü v e mucize şeklinde gerçekleşen bazı olaylar şeklinde tahakkuk bulmuştur. Bu esasa göredir ki İsrail oğulları Hz. İsa’yı öldürme kararını aldıkları vakit Allah u Teala düşmanlarından birisini onun şekline gerdirdi ki Hz. İsa’nın yerine onu öldürsünler ve Hz İsa’yı da göğe kaldırdı.[3]
  2. Allah u Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır”.[4] Bu ayeti kerime müminleri cihada teşvik ediyor ki eğer onlar Allaha yardım ederlerse o da onlara yardım edeceğine dair söz veriyor. “Allah’a yardım etmekten” maksat sadece Allah yolunda cihat etmek ve sadece Allah dinini teyit ve kelimetullahı yüceltmek için cihat etmektir. Toprakları kazanmak veya ganimet ele geçirmek için cihat etmek değildir. Kendi sanatkar olduğunu veya cesur olduğunu ilan etmek için de değil. “Allah da size yardım eder”den maksatta düşmanlara karşı galip gelmek için gerekli nedenleri sizler için oluşturmaktır. Örneğin düşmanlarınızın sizden korkmalarını sağlamak için kalplerine korku sokar. İşlerin sizin lehine ve düşmanlarınızın aleyhine gelişmesini sağlar. Kalplerinizi sağlamlaştırır ve cesur kılar.[5]  
  3. Allah u Teala şöyle buyuruyor: “Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla yatışsın diye yaptı. Yardım ve zafer ancak mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah katındadır”.[6] Açıklanan noktalara dikkatle halli (tahlili) ve nakdi (eleştirel) olmak üzere cevabı iki bölümde vereceğiz:
  1. Bedir savaşı Müslümanların İslam tarihinde tecrübe ettikleri ilk savaştır. İslam dini yeni ve olağan üstü hassasiyete sahiptir. Bunun karşısında İslam’ı yok etmek dışında hiçbir şeye rıza göstermeyen put perest ve müşrik bir toplum yer almıştı. Bu nedenle Müslümanların dolaysız bir şekilde Allah ve melekleri tarafından yardım edilmesi zorunlu olduğu açıktır. Biliyoruz ki, Uhut savaşında peygamber’in (s.a.) ashabından dikkate alınacak kadar bir sayı komutanın düsturuna muhalefet ederek okçular dağını (cebelul ayneyn) terk ederek aşağıya indiler. Onların bu işi düşmanlarının yeniden İslam ordusuna saldırmasına ve nihayet zahiri olarak Müslümanların yenilmesine ve düşmanların galip gelmesine neden oldu. Şimdi bizim soracağımız soru şudur: Acaba Uhut savaşında Allah u Teala Müslümanların yardımına gelmedi mi? Acaba şimdiye kadar şunun üzerinde düşünmüş müsünüz ki neden hizipler ve müşrikler zahiri galibiyetten sonra Medine’ye girmediler? Neden peygamberi araştırmaya girip onu bulamadılar? Neden İslam ve Müslümanların işini bitiremediler? Belki onlar döndükten sonra peygamber bir kısım Ashapla onları takibe aldı ve bu durum “humraul esed” ile meşhur oldu.[7]

Buna binaen biz şu inançtayız ki Uhut savaşında da Müslümanlar gaybi yardımlardan nasipsiz kalmadılar. Allah u Teala düşmanlarının kalbine korku ve vahşet icat etti ve bu korku ve vahşet onların kaçmalarını sağladı.

İmam Hasan ve imam Hüseyin konusunda da dikkat ediniz, onun ve sayısı az olup ama gerçekten onlarla birlikte düşmanlarına karşı savaşmak isteyen ve sayısı az olan yaranlarının karşısında zahiri olarak Müslüman idiler ki imamlar ve ashapları gibi namaz kılıyorlardı ve oruç tutuyorlardı… buna binaen evvela her şeyin mucize ve olağan üstü bir şekilde gerçekleşmesi kararlaştırılmamış saniyen; dünya imtihan yeridir ve her iki grup imtihana tabi tutulması gerekiyordu. Bunun yanı sıra bazı rivayetler esasınca bazı melekler imam Hüseyin’in yardımına geldi ama imam onların yardımını kabul etmedi.[8] Bizde normal yaşamımızda nicelerce meleklerin yardım ve imdatlarına maruz kalmışız. Ama dikkat etmemişiz ve onları görmemişiz.

Özellikle dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: ayeti kerimenin açık bir şekilde ifade ediyor ki yardım için gelen melekler sadece teşvik emek, müjde vermek, hayallerine itminan kazandırmak ve ruhiyelerini güçlendirmek içindir. Bunu dördüncü noktada açıklamıştık.

Ellerine kılıç alıp onlarla birlikte düşmana karşı savaşmak için melekler inmiyor. Yani İsrail oğulları gibi bir köşede oturup Allah’ı savaşmakla görevlendirme anlayışı doğru değildir. Onların yaptığının aynısını bizde yaparsak kesinlikle doğru olmaz. Onlar köşelerine çekinip oturdular ve şöyle dediler: Ey Musa onlar (düşmanlarının) orada bulundukları sürece biz oraya girmeyeceğiz. Öyle ise biz burada oturacağız sen Rabbinle git onlarla savaş.[9] Her toplumun kendisi kendi alın yazısını çizer ve ondan o sorumludur.

  1. Şimdi sorulması gereken soru şudur: Hz. İbrahim’i Nemrut’un ve Musa’yı da Firavun’un pençesinden kurtaran Allah Hz. Zekeriya ve Hz. Yahya’yı zalim olan Horudis’in ve diğer peygamberleri de İsrail oğulları ve diğer zalimlerden kurtaramaz mıydı? Yapılan açıklamalara geçici bir göz atarsak şöyle bir neticeye varırız: Mucize varlık alemine hakim olan kuralların dışında gerçekleşen bir durum değil bilakis aynı kurallar doğrultusundadır. Ama doğal ve tabii olan kanunlardan ayrı ve müstesna olan olaylar da vardır ki olağan üstü gerçekleşiyor. Bu da Allahın maslahat gördüğü vakitlerde gerçekleşiyor.

 

 


[1]Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim”. (Ali İmran, 195).

[2] Bakara, 87.

[3]Bir de inkârlarından ve Meryem’e büyük bir iftira atmalarından ve “Biz Allah’ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük” demelerinden dolayı kalplerini mühürledik. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler”, (157).

[4] Muhammed, 7.

[5] TABATABAİ, Muhammed Hüseyin, “ Tefsiri el-Mizan ”, farsça tercümesi: MUSEVİ HEMEDANİ, seyit Muhammed Bakır, baskı, 5, Kum: Defter-i İntişarat-i İslami, c. 18, s. 346-347.

[6] Ali İmran, 126.

[7] EBU AMRU Yusuf b. Abdullah b. Abduber, “el-İstiab-u fi marifeti’l-Ashap ”, baskı, 1, Beyrut: Daru’l-Cebel, el-Behavi, Ali b. Muhammed, c. 3, s. 1428.

[8] Bu bağlamda daha fazla bilgi edinmek için bkz: indeks, “ Komek Cinniyan ve fırıştegan bı İmam Hüseyin (a.s.) der ruz-i aşura ”, şomare:  7503 ; indeks: “ Adem-i cılogiri hudavend ez koşte şoden İmam Hüseyin ”, şomare: 7605 .

[9] Maide, 24.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dininde hatemiyetin hakikati nedir ve Sayın Suruş’un görüşünün eleştirileri nelerdir?
    10888 Yeni Kelam İlmi 2010/06/02
    Birkaç noktaya dikkat etmek faydalı olabilir:1. Peygamberliğin son bulması ve buna tabi olarak İslam dinin son din olması, Ahzab Suresinin 40. ayetinde belirtilmiştir ve bu ayet mana itibariyle, İslam dininin son din olması vesilesiyle peygamberlikte sona ermiş ve artık peygamberin gelmesi mümkün değildir.2. Bir açıdan hatemiyetin sırrı şunlara ...
  • İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi hangi alanları kapsamına alır?
    9392 Politika Felsefesi 2011/04/11
    İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi onun temel görüşlerinden bir parça sayılır ve çeşitli alanlardaki düşünceleri ile ilişki içindedir. Çok yönlü bir şahsiyet olan İmam Humeyni'den irfan, fıkıh, felsefe, kelam ve siyaset alanlarında bir çok eser kalmıştır. O İslami düşünceye dayalı bir düzenin kurucusu ve lideri olduğu ...
  • Yaratanla yaratılmış arasındaki benzerliği reddeden ayetler hangileridir? Bu ayetler Allah’ın ruhunu insana üflemesi meselesiyle nasıl bir uyum sağlamaktadır?
    16190 Tefsir 2011/10/20
    Tevhid inancından, ister insan olsun ister başka şey, hiç bir şeyin Allah’a benzeme imkanının olmadığı manası çıkmaktadır. Kur’an’da birçok ayet yaratanla yaratılmış arasındaki benzerliği reddetmektedir. Örneğin:1- ‘Ve ona, bir tek eşit ve benzer yoktur.’2- ‘Ona hiçbir benzer yoktur’3- ‘Artık Allah'a eşit varlıklar tanımayın; şüphe yok ki Allah ...
  • İslamî olmayan devletlerin bankalarından borç almanın hükmü nedir?
    6785 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/22
    “Borç almak devlet bankasından olsa dahi zatı itibariyle şerî otoritenin iznine bağlı değildir ve faizli olsa bile durum hükmü açısından doğrudur. Ancak faizli olması durumunda ister Müslüman’dan veya Müslüman olmayandan, ister İslam devletinden veya İslamî olmayan bir devletten alınmış olsun sorumluluk açısından haramdır. Harama bulaşmayı caiz ...
  • Bakire kızla geçici evlilik yapmanın hükmü nedir?
    13636 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/09/07
    Günümüzde ki taklit merciilerin çoğunluğu bakire kızın geçici veya daimi evliliğinde babanın izninin şart olduğunu söylüyorlar. Baba olmadığı zaman babanın babasından izin alması gereklidir. Eğer bakire olmazsa veya baba ve babanın babası olmazsa izine ...
  • Neden Kur’an sizler kadınlarınızı dövebilirsiniz diye buyurmaktadır?
    8943 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/22
    Kur’an’da tavsiye edilmiş üçüncü taktik (öğüt verme ve yataktan uzaklaştırmadan sonra) hakkında, ilk bakışta insan, istediği şekilde kadına davranması ve yumruk, tokat ve tekmeyle onu teslim alması için İslam’ın erkeğe imkan tanımak istediği sanısına kapılabilir. Oysaki durum asla bundan ibaret değildir. Kadınların isyan etmesi, vazife ve sorumluluklarına sırt çevirmede ...
  • İslam Peygamber’inin mektuplarını padişahlara kim ulaştırmaktaydı?
    3462 Tarih 2020/01/20
  • Habil ve Kabil kimle evlendiler?
    82846 Tefsir 2009/06/17
    Tarih ve hadis kaynaklarına göre bugünkü insan soyu ne Habil nede Kabil’in soyundandır. Bu günkü insanlar Hz. Adem’in diğer oğlu olan Şeys veya Hibetu’llah’ın soyundandır.Ancak, Hz. Adem’in çocuklarının evlenmesine gelince Müslüman bilginler bu konuda farklı görüşlere sahiptirler ve genelde şu iki görüşten birini ...
  • Kur’an’da kaç tane kelime vardır?
    15688 Kur’anî İlimler 2011/04/28
    Müslümanlar, İslamın başlangıcından bu yana semavi kitapları Kur’an’a her yönüyle büyük önem vermiş, onun bütün kelimelerini hatta Mekki ve Medeni olanları bile ayrı ayrı saymışlardır. Bu sayımdan elde edilen rakamlar şöyledir:Mekki kelimeler 45653, Medeni kelimeler 32154’tür. Buna göre Kur’an-ı Kerim’deki kelimlerin toplamı: 77807’dir.
  • Örfün geçerliliği ne ölçüdedir ve onu belirlemek kime aittir? Acaba örf değişebilir mi?
    7680 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/18
    Örfün lügatte iki manası vardır:a) Beğenilen işb) Marifet ve TanımaFakihler ...

En Çok Okunanlar