Gelişmiş Arama
Ziyaret
75496
Güncellenme Tarihi: 2010/06/17
Soru Özeti
Hz. Fatıma’nın (s.a) lakap ve künyesi olan Betül ve Ümmü Ebiha’nın manası nedir?
Soru
Hz. Fatıma’nın (s.a) lakabı olan Betül ve Ümmü Ebiha’nın manası nedir? Betül, asla aylık adet görmeyen kadına mı denir? Bu, Hz. Fatıma’nın (s.a) yetkinliğiyle çelişmez mi? Çünkü yetkinlik halkın adet ve tarzıyla çelişmediği bir durumda değerlidir.
Kısa Cevap

Ümmü Ebiha, babasının annesi anlamındadır ve Betül ise erkeklere yönelik hiçbir meyil ve şehveti olmayan kadına denir. Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Betül, asla adet görmeyen kadına denir; zira adet peygamber kızları için güzel değildir. Her ne kadar belirli ve normal bir yaşta bütün kadınların bedenlerinden adet kanının çıkması gerekiyorsa da yüce Allah kendi özel inayetiyle bazı kadınların bu kaideden müstesna olmasını irade etmiştir. Kadınlar için adet görmemek bir erdemdir. Hz. Fatıma’ya (s.a) ek olarak Hz. Meryem (s.a) ve diğer peygamber kızları da asla adet görmemiştir. Bundan dolayı bir olgunun olağan dışı olması onun değer ve erdem ile çelişmesine neden olmaz. Nitekim Hz. İsa’nın (a.s) beşikteyken konuşması olağanüstü bir şeydi, lakin bu husus büyük bir mucize sıfatıyla Hz. İsa’nın (a.s) nübüvveti ve yüce annesi Hz. Meryem’in (s.a) iffetinin deliliydi.

Ayrıntılı Cevap

Hz. Fatıma’nın (s.a) lakap ve künyelerinden biri Ümmü Ebiha ve bir diğeri ise Betül’dür. Ümmü Ebiha Hz. Peygamber’in (s.a.a) kızına verdiği babasının annesi anlamına gelen bir lakaptır. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.a) küçük yaşlarda annesini yitirmiş ve tüm bereketli ömrünü zorlukla geçirmişti. Hz. Hatice ile evlenmeden önce ve hatta ondan sonra sürekli müşriklerin eziyetine maruz kalmıştı. Bu durumlarda kendisinin aziz kızı Hz. Fatıma (s.a) küçük bir çocuk olmasına rağmen bir kelebeğin mum etrafında dönmesi gibi babasının etrafında dönüyor, hiçbir zaman ondan ayrılmıyor, onun hüznünü giderme noktasında elinden ne geliyorsa yapıyor ve babasına teselli veriyordu. Hz. Peygamber (s.a.a) onun bu şefkatini görünce gözyaşı dökmekte ve o babasının annesidir diye buyurmaktaydı. Bu künyeyi Şii ve Sünniler nakletmiş ve manası hakkında bir takım beyanatlarda bulunmuşlardır. Belirtilenlere ek olarak bunun manası bağlamında belki de en önemli yön “Üm” (anne) sözcüğünün sözlükte maksat ve gaye anlamında da belirtilmiş olmasıdır. Hz. Fatıma (s.a) peygamberlik ağacının semeresi ve son Peygamberin (s.a.a) ömrünün hâsılı olması nedeniyle ona babasının annesi demekteydiler. Hz. Peygamberin (s.a.a) hayatının gerçek hedefi, semeresi ve gayesi oydu.

Betül “betel” kökünden türeyip kesmek manasına gelir ve değişik manalarda kullanılır:

1. Betül, erkeklere yönelik hiçbir meyil ve şehvet taşımayan kadına denir.[1]

2. Betül, diğer kadınlar ile temel farklılıkları olan kadına denir. Bazı kaynaklarda belirtildiği üzere Hz. Meryem ve Hz. Fatıma’ya (s.a) Betül denmesinin sebebi, kendi zamanlarının kadınlarından erdem, din ve soy olarak farklı olmalarıdır.

3. Betül, dünyevi ve maddi ilgilerden uzak olan kimseye denir. Hz. Meryem ve Hz. Fatıma’ya (s.a) Betül denmesinin nedeni onların dünya ile ilişkilerini koparıp yüce Allah’a yönelmiş olmalarıdır.[2]

4. Betül, adet görmeyen kadına denir. Hz. Zehra’ya (s.a) Betül lakabının verilmesinin sebebi onun hiçbir zaman adet görmemiş olmasıdır.

Şeyh Saduk, Hz. Ali’den (a.s) şöyle nakleder: Allah Resulü’nden (s.a.a) Betül’ün manası nedir; sizden duyduğumuza göre hem Hz. Meryem ve hem de Hz. Fatıma’nın Betül olduğunu buyurmuşsunuz bunun anlamı nedir, diye sorulur. Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurur: Betül, adet görmeyen kadına denir; zira adet görmek peygamber kızları için güzel değildir.[3] Aynı şekilde bir rivayette İmam Bakır (a.s) atalarından şöyle nakletmiştir: Hz. Peygamberin kızı Hz.Fatıma (s.a.a)Tahire olarak adlandırılmıştır; zira Hz. Fatıma (s.a) her türlü kirden arıdır ve hiçbir zaman adet ve nifas kanı görmemiştir.[4] Lakin bu hal Hz. Fatıma’ya (s.a) özgü değildir, ayeti şerife (A’li İmran, 42), Şii ve Sünni fırkalardan nakledilen rivayetler ve de ilgili ayet hakkında yapılan yorumlar esasınca Hz. Meryem’de asla adet görmemiştir.[5] Yüce Allah bunu Hz. Meryem için bir erdem olarak beyan etmektedir. Aynı şekilde nakledilen rivayetlere göre tüm peygamber kızları da bu şekildedir; Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Adet görmek, Peygamber kızları için güzel değildir.[6] Olağandışı bir özellik, değer telakki edilebilir mi? Bunun her zaman değer telakki edilemeyeceğini söylemek gerekir. Lakin birçok yerde olağandışı ve olağanüstü özellikler taşımak büyük bir değer sayılır. Hz. İsa (a.s) doğduğu ilk günlerde beşikteyken konuşmuş ve şöyle demiştir: “Şüphesiz ben Allah’ın kuluyum. Bana kitabı (İncil’i) verdi ve beni bir peygamber yaptı. Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekâtı emretti.Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı.Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm (esenlik verilmiştir).”[7]Bu şekilde konuşmak normal değil, olağandışıdır. Lakin bu, Hz. İsa’nın (a.s) büyük mucizelerinden ve kendisinin muhteşem erdemlerinden biri sayılır. Hz. İsa (a.s) bu mucizesi ile annesinin iffetini kötü kimselerin iftiralarından korumuştur. Dolayısıyla her ne kadar adet yaşında olan kadınların adet görmemesi çok tehlikeli bir hastalığın göstergesi olabilse ve bunun bir takım zararlar meydana getirmesi muhtemel olsa da yüce Allah’ın kudret ve hikmeti göz önünde bulundurulduğunda, bu zararların Allah’ın özel olarak seçtiği kimselere zarar vermesinin önü alınabilir ve onların adet görmemesi bir üstünlük sayılabilir. Zira kadınlar belirli günlerde bir özür nedeniyle (adet gibi) namaz kılamaz, oruç tutamaz, Mescidü’l Haram ve Mescid-i Nebi’ye giremez, mescitlerde duramaz ve Kur’an lafız ve kelimelerine dokunamazlar. Lakin Hz. Zehra (s.a) yüce Allah’ın özel inayet ve ilgisi sayesinde bu tür kısıtlamalara sahip değildir.  

 


[1] Ferahidi Halil b. Ahmet, el-Ayn, c. 8, s. 124, Naşir: İntişaratı Hicret, Kum, 1410 h.k, çapı dovvum.

[2] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’lEnvar, c. 43, s. 15.

[3] İlelu’şŞerayi, c. 1, s. 181, hadis 144.

[4] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’lEnvar, c. 43, s. 19, hadis 20.

[5] Alusi, Seyyid Mahmut, Ruhu’lMeani fi Tefsiri’lKur’ani’l Azim, c. 2, s. 32, Daru’lKutubu’l İlmiye, Beyrut, çapı evvel, 1415 h.k; Endulisi, Ebu Hayyan Muhammed b. Yusuf, el-Behr’ul Muhit fi’t Tefsir, c. 3, s. 146, Daru’l Fikir, Beyrut, 1420 h.k; Fahru’d Din Razi, Ebu Abdullah Muhammet b. Ömer, Mefatihu’lGayb, c. 8, s. 218, Daruİhyau’tTurasu’l Arabi, Beyrut, 1420 h.k;  Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’lEnvar, c. 14, s. 193; Tabatabai, Muhammed Hüseyin, Tefisiru’l Mizan, Musevi Hamedani, Seyyid Muhammed Bakır, c. 3, s. 295, Naşir: Defteri İntişaratı İslami camiayı MuderrisiniHovzei ilmiyeyi Kum, Kum, çapı pencum, 1374 h.ş. ve…

[6]Saduk, İlelu’şŞerayi, c. 1, s. 181, hadis 144, naşir: Daveri.

[7] Meryem Suresi, 30-33. ayetler.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hatim merasimi ve mezarlığa çocukları götürmenin bir keraheti var mıdır?
    24562 Pratik Ahlak 2012/04/04
    Çocukları dinsel meclis ve merasimlere ve de mescide veya Muharrem ayındaki matem merasimlerine götürmek veyahut bayram namazı ve dinsel bayramlara katılmasını sağlamak kendilerinin dinsel duygularının gelişmesi için çok önemlidir. Ergin gençleri hatim merasimi ve mezarlığa götürmek hakkında ise, rivayetlerde ve fıkhi kitaplarda yaptığımız inceleme neticesinde bu işin ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    9489 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • İranlıların matem, şenlik ve dini bayramlardaki gelenekleri neden diğer Müslümanlarla ve hatta diğer Şiilerle farklıdır?
    8187 Eski Kelam İlmi 2009/07/11
    Dini kutlamalar için genel kurallar olmasının yanı sıra ancak mukaddes İslam dininin görüş belirtmediği yerlerde her bölge örf ve adetlerine göre bu merasimleri yerine getirilebilir. Başka bir deyişle dinin önem verdiği şey örneğin İmam Hüseyin (a.s) için matem merasimlerinin düzenlenmesidir. Ama bunun yapılma şekli halkın kendisine bırakılmıştır. ...
  • Mastürbasyonun evlilikten farkı nedir?
    18619 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/08/08
    Mastürbasyon insanın ihtiyacını gerçek şekilde gidermez ve sahte bir doyumdur. İnsanın şehvanî ihtiyacı sadece meninin çıkmasıyla giderilmez. Bunun aşk, duygu, yakınlık ve sevgi ile beraber olması gerekir. Bu nedenle bu fiili işleyenler içlerinde eksiklik hissederler. Bu da cismanî ve ruhî hastalıkları peşinden getirebilir. Ama evlilik şehvanî ...
  • Yüzüğü sağ ele takmak mutlaka gerekli mi?
    53679 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/20
    Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmamları(a.s)’nın sünnetlerinden biri ele yüzük takmaktır. Rivayetlerde yüzüğün çeşidi ve üzerindeki nakış hakkında da çeşitli bilgiler verilmiştir. Bir de yüzüğün sağ ele takılması tavsiye edilmiştir. Ancak İslam’daki yüzük takmak ile ilgili hükümlerin hepsi müstehap türündendir ve farz değildir. Sadece erkeklerin ...
  • Dinî ilimleri öğrenmenin önemi nedir?
    16342 Pratik Ahlak 2011/05/21
    Öğrenmek bazen amel ve yükümlülüğü yerine getirmek için ve bazen de başkalarını eğitmek ve yetiştirmek içindir. Birinci kısım genel bir sınıflandırmayla iki bölüme ayrılmaktadır: Birinci bölüm tüm Müslümanlar ile ilgili hükümler olup özel bir iş, uzmanlık ve cinsiyetle bağlantılı değildir. İlk etapta tüm yükümlüler ile ilgilidir. Namaz, oruç ve ...
  • Hamd suresinden sonra Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin söylemek sadece tabi olanlar için mi müstehaptır, yoksa cemaat imamı için de müstehap mıdır?
    7350 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu:Tabi olanlar için müstehaptır.  Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Namazda müstehap olan şey, imamın arkasında namaz kılan fertlerin imamın Hamd suresini okumasının ardından Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin cümlesini söylemesi ve namazda tevhid suresini şahsen okuyan kimsenin de ”kezalik Allah” ...
  • Küfe mescidinin amellerinin çokluğu göz önüne alındığında kimi kafilelerin çeşitli makamların amellerini bir mekanda yerine getirmeleri doğru mudur? Böyle yaptıklarında tam sevap alabilirler mi?
    9026 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/10
    Küfe ve Sehle mescidlerindeki amellerin faziletleri hakkındaki rivayetlere baktığımızda Masum İmamlardan (a.s) bu mescitlerin bütün amellerinin bir arada yapılmasına dair bir emir gelmemiştir. Bir sahabesine bir dua ve namaz öğretirken, bir başkasına başka bir namaz ve dua öğretmiştir. Bu yüzden ziyaretçileri mescitlerin tüm amellerini yerine getirmek veya ...
  • Eğer idrar sonrası istibra yapılıp abdest alınırsa ve daha sonrasında bir damla idrar gelirse hükmü nedir?
    8890 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/08/06
     Ayetullah uzma Hamaney’in bürosu:Eğer gelen sıvının idrar olduğuna eminseniz abdest batıldır ve o bölge necis olmuştur. Eğer idrar olduğuna emin değilseniz taharete hükmedilir ve abdesti bozmaz.Ayetullah uzma Sistani’nin bürosu:Eğer idrar olduğundan şüpheniz varsa taharete hükmedilir.Ayetullah ...
  • Kendimizi yetiştirmeye ve nefsimizi arındırmaya nereden başlamalıyız?
    11343 Pratik Ahlak 2010/05/06
    Tezkiye, nefsi arındırmak ve temizlemek anlamına gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de nefsi arındırmanın önemi hakkında birçok ayet bulunmaktadır. Ama şu bilinmelidir ki; nefsi arındırmaya başlama noktası her insana göre değişir. İslam’ı henüz kabul etmemiş birisinin nefsi temizlemeye başlayacağı ilk aşama, İslam’ı kabul etmesidir. Müminler için ilk basamak, ...

En Çok Okunanlar