Gelişmiş Arama
Ziyaret
42879
Güncellenme Tarihi: 2010/03/14
Soru Özeti
Hz. Adem (a.s) yaratılmadan önceki cinlerin peygamberleri kendi cinslerinden mi idi?
Soru
Hz. Âdem (a.s) yaratılmadan önce yeryüzünde cinler vardı. Yine herkesin (her kavmin) hidayet olması için bir peygamber gönderilmiştir. Ama cinlerden hiç peygamber yoktur, peygamberler hep insanlardan gelmiştir. Buna göre onlar (cinler) insandan önce yaşadıkları halde nasıl bir peygamberleri olmaz? Böyle bir düşünce -Allah’a sığınırız- Allah’ın rahmet ve adaletinin dışında kalır. Lütfen geniş bir şekilde açıklama yapar mısınız?
Kısa Cevap

Kur’an-ı Kerim’de cinlerin varlığı teyit edilmiş ve özellikleri beyan edilmiştir.

Cinler hakkındaki bilgilerimiz az olmasına rağmen Hz. Âdem (a.s) yaratılmadan önceki cinlerin kendi cinslerinden peygamberleri olduğunu ortaya koyan çeşitli deliller vardır. Söz konusu deliller şunlardır:

1- Cinler de insanlar gibi sorumlu varlıklardır. Sorumluluk ise tebliğ, beşaret ve uyarıyla meydana gelir. Öyleyse bu önemli mesele için Allah-u Teala tarafından mutlaka Peygamberler gönderilmiştir.

2- Bu varlığın da insan gibi haşrı, meadı, cezası ve mükafatı vardır. Ceza ve mükafat hüccetin tamamlanmasına, hüccetin tamamlanması ise peygamberlerin gönderilmesine bağlıdır.

3- Kur’an buyuruyor: ‘Ey cin ve insan topluluğu, içinizden, size ayetlerimi nakleden ve içinde bulunduğunuz şu günün bir zaman olup geleceğini haber vererek sizi korkutan peygamberler gelmedi mi?’[i] Bu ayet-i kerime Hz. Adem (a.s) yaratılmadan önceki dönemi de kapsamaktadır.

4- Şamlı biri Hz. Ali (a.s)’dan ‘Acaba Allah cinlere de peygamber göndermiş midir?’ diye sorduğunda şöyle buyurdu: ‘Evet, onların peygamberi Yusuf adında biriydi ve O onları Allah’a davet ediyordu, onlarda Onu şehid ettiler.’  



[i] - En’am/130

Ayrıntılı Cevap

Kur’an-ı Kerim’de cinlerin varlığı teyit edilmiş ve özellikleri de şu şekilde beyan edilmiştir:

1- Cinler, insanlar gibi topraktan değil ateşten yaratılmıştır.[1]  

2- İlimleri, algılamaları, hak ve batılı ayırma güçleri, mantıkları ve istidlalleri vardır.[2]

3- Sorumlulukları olan varlıklardır.[3]

4- Haşredilecekler ve meadları vardır.[4]

5- Onlarında mü’min ve salihleriyle müşrik ve kafirleri vardır.[5]

6- Göklere musallat olabiliyor, haber alabiliyor ve dinleme yapabiliyorlardı.[6]

7- Bazı insanlarla irtibata geçerek sınırlı olarak bildikleri sırları onlara verip insanları kandırıyorlardı.[7]

8- Onların bazılarının güçleri fazladır.[8]

9- Onlar insanların bazı ihtiyaçlarını gidermeye yetecek güçleri vardır.[9]

10- Onlar insan yeryüzünde yaratılmadan önce vardılar.[10]

11- İnsanların makamı onlardan daha üstündür. Bu yüzden Allah-u Teala İblise insana secde etmesini emretti. İblis, cinlerin büyüklerindendi.[11]

 

Cinlerin peygamberleri var mıydı? Sorusuna gelince, daha öncede belirtildiği gibi cinler için iki zaman dönemi farz edilmektedir. Biri insan yaratılmadan önceki dönem, diğeri de insan yaratıldıktan sonraki dönemdir.

İkinci dönemde, yani cinle insanların ortak dönemi olan insanın yaratılışından sonraki dönemde (ister İslam’dan önce olsun, ister İslam’dan sonra) Kur’an’a göre cinlerde insanlar gibi sorumlu varlıklar olup insanlar için gönderilen ve insan cinsinden olan peygamberleri takip etmek zorundaydılar.[12] Buna göre bir çok cin peygamberlere iman getirmiş, kimileri de iman getirmeyip kafir olmuşlardır.

 

Ama insanın yaratılmadığı ve sadece cinlerin olduğu dönemde acaba cinlerin hidayeti için peygamberler gönderilmiş miydi? Gönderilmiş ise acaba o peygamberler cinlerin kendi cinslerinden miydi?

Cevap şudur: Hz. Adem yaratılmadan önce cinlerin kendi cinslerinden peygamberler vardı, zira:

1- Kur’an-ı Kerim, insan ve cinlerin yaratılış hedeflerinin ubudiyet ve tekamüle ulaşmak olduğunu belirterek: ‘Cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.’[13] Diye buyuruyor. Gerçek kemal olan gerçek ubudiyyet makamına ulaşmak sorumluluk yüklenmeden olmaz. Bu yüzden cinlerin de mükellef olduklarını söyleyebiliriz.[14] Buna Kur’an da tanıklık etmektedir.[15]

Öte yandan hikmet sahibi olan Allah, cinleri mükellef edip onlara mükellefiyetlerini öğretmeyip, kılavuzsuz bırakmaz. Dolayısıyla insan ve cinin mükellef olması nebilerin gönderilmesine bağlıdır. Nebi gelmediği sürece yükümlülükte caiz değildir.

2- Allah-u Teala adil ve hekim olduğundan boş ve anlamsız iş yapmaz. Nitekim şöyle buyuruyor: ‘Andolsun ki cehennemi, cinler ve insanlarla (günahkar ve imansızlarıyla) dolduracağım.’[16] Adil ve hekim olan Allah, Peygamber göndermeden ve hücceti tamamlamadan onlara azap edebilir mi? Haşa, asla böyle bir şey yapmaz. Peygamber göndermeden ve hücceti tamamlamadan mükellefin azap edilmesi kabihtir. Kabih bir fiil de Allah’tan beklenmez. Cinler de bu genel kaidenin dışında değillerdir. Ayrıca Kur’an’ın kendisi de şöyle buyuruyor: ‘Biz, peygamber göndermedikçe hiçbir topluluğu azaplandırmayız.[17] Öyleyse kesinlikle onlarında peygamberleri vardı.

 

3- ‘Ey cin ve insan topluluğu, içinizden, size ayetlerimi nakleden ve içinde bulunduğunuz şu günün bir zaman olup geleceğini haber vererek sizi korkutan peygamberler gelmedi mi?’ ayetinden açıkça cinlerin, Hz. Adem (a.s) yaratılmadan önce ve sonra var oldukları, hatta İslam’dan önce ve sonra peygamberleri olduğu anlaşılmaktadır. Ancak insan yaratılmadan önce bu peygamber kendi cinslerinden idi.[18] Bunun delili şu ayettir: ‘Şüphe yok ki biz seni gerçek üzere bir müjdeci ve bir korkutucu olarak gönderdik ve hiçbir ümmet yoktur ki içlerinden bir korkutucu çıkmasın.’[19]

4- Bir rivayette Şamlı biri Hz. Ali (a.s)’dan ‘Acaba Allah cinlere de peygamber göndermiş midir?’ diye sorduğunda şöyle buyurdu: ‘Evet, onların peygamberi Yusuf adında biriydi ve O onları Allah’a davet ediyordu, onlar da Onu şehid ettiler.’[20] Bu rivayet cinlerin de peygamberlerinin olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Buraya kadar söylediklerimizden cinlerin de mükellef oldukları, insan yaratılmadan önce onların hidayeti için peygamberlerin gönderildiği anlaşılmaktadır, ama bu gönderilişin nasıl olduğu konusu bize malum değildir.



[1] - er-Rahman/15

[2] - Cin suresinin çeşitleri ayetleri

[3] - Cin ve er-Rahman sureleri

[4] - Cin/15

[5] - Cin/11

[6] - Cin/9

[7] - Cin/6

[8] - Neml/39

[9] - Sebe/12-13

[10] - Hicr/27

[11] - Kehf/50

[12] - Ancak unutmamak gerekir ki, bu mesele Hz. Musa (a.s) ve Hz. Peygamber (s.a.a) hakkında kesindir. İnsan cinsinden olan diğer peygamberler hakkında müfessirlerin görüşleri farklıdır. Ahkaf/29. ve 30. ayetler bu konuda hakkındadır: ‘An o zamanı ki hani cinlerin bir bölüğünü, Kur'an dinlesinler diye senin bulunduğun tarafa yollamıştık; oraya gelince birbirlerine, susun demişlerdi; okunuşu bitince de korkutmak için kavimlerine dönmüşlerdi de,. Ey kavmimiz demişlerdi, gerçekten de biz, Musa'dan sonra indirilmiş bir kitap duyduk ki önceki kitapları gerçeklemede, gerçeği ve doğru yolu göstermede.’ Bu ayette İncil’den bahsedilmemesinin nedeni Tevrat’ın asıl olup Hıristiyanların da şer’i hükümleri şimdi bile ondan almalarından dolayıdır. (Bkz: Tefsir-i Nümune, c.21, s.370). Allame Tabatabai’de Tefsir-ul Mizan’da açıkça şöyle diyor: ‘Ayetin ‘Gerçekten de biz, Musa'dan sonra indirilmiş bir kitap duyduk ki önceki kitapları gerçeklemede’ bölümü cinlerin Hz. Musa (a.s)’ın dinine ve kitabına mümin olduklarını göstermektedir.’ (Bkz: el-Mizan, c.18, s.350).

İslam’dan sonraki dönem hakkında ise deniliyor ki: Resul-ü Ekrem (s.a.a), Mekke’den Taif’teki Ukkaz pazarına orada toplanan büyük topluluğu İslam’a davet etmek için gittiğinde kimse davetine icabet etmedi. Dönüşte Cin Vadi’si denen yere geldi. Gece orada kaldı ve Kur’an okumaya başladı. Bir grup cin bu ayetleri duyup iman getirdiler. Ve kavimlerine tebliğ için geri döndüler. (Bkz: Tersir-i Nümune, c.25, s.100, Cin/1. ve 2. ayetlerin tefsirinde).

Ancak kimileri de ‘Ey cin ve insan topluluğu, içinizden, size ayetlerimi nakleden ve içinde bulunduğunuz şu günün bir zaman olup geleceğini haber vererek sizi korkutan peygamberler gelmedi mi?’ ayetinin ‘içinizden…sizi korkutan peygamberler gelmedi mi?’ bölümünden Adem (a.s)’ın yaratılışından sonrada cinlerin peygamberlerinin kendi cinslerinden olduğunu anlamışlardır. Ama İslam Peygamberinin (s.a.a) cin, insan bütün herkesin peygamberi olduğunu kabul etmekteler. (Bkz: Tefsir-u Ruh-ul Maani, c.3, s.105; İsmail Hakkı Bursevi; Tefsir-i Rahnema, c.5, s.354;

Bir başka grup müfessir ise bu görüşü redderek diyorlar ki: ‘Cin suresinin ayetlerinden İslam ve Kur’an’ın herkes için hatta onlar için bile nazil olduğu ve İslam Peygamberi (s.a.a)’in de herkes için gönderildiği anlaşılmaktadır. Ancak Peygamber (s.a.a) tarafından onların kendilerinden elçiler görevlendirilmesinin de sakıncası yoktur. ‘İçinizden’ kelimesi de herkesin peygamberinin kendi cinsinden olacağına delil olmaz; zira bir topluluğa ‘sizden bir grup…’ dendiğinde bu grup bir topluluktan ya da bütün topluluktan olabilir. (Bkz: Tersir-i Nümune, c.5, s.443). Yani ‘İçinizden’ kelimesi, peygamberlerin kendi cinslerinden ve genel olarak insan ve cinlerin kendilerinden olmasından fazlasına delil değildir. Genel olarak insan ve cinler için gönderilmişlerdir. Allah-u Teala, peygamberleri meleklerin cinsinden göndermedi yoksa onları gördüklerinde korkuya kapılırlardı, dillerini anlamazlardı. Ayet Cinler için kendi cinslerinden, insanlar içinde kendi cinslerinden bir Peygamber gönderme konusuna delil olmamaktadır. (Bkz: el-Mizan, c.7, s.540; Tefsir-u Menhec-us Sadikin, c.3, s.452).

[13] - Zariyat/56

[14] - Bihar-ul Envar, c.60, s.311

[15] - ‘Bunlar, öyle kişilerdir ki, onlardan önce cinden ve insanlardan gelip geçen ümmetler içinde, onlara da, azaba uğrayacaklarına dair söylenen söz hak olmuştur; şüphe yok ki onlar, ziyana uğramışlardır.’ (Ahkaf/18)

[16] - Secde/13, Hud/119

[17] - İsra/15

[18] - Bu nokta bazı müfessirlere göre, ‘içinizden…peygamberler gelmedi mi?’ cümlesinden çıkıyor. Bu da bütün zamanları içine almaktadır. Ama Hz. Musa (a.s) ve İslam Peygamberi (s.a.a)’in dönemleri bunun dışındadır. O dönemler peygamberleri onların kendi cinslerinden değildi.

[19] - Fatır/24

[20] - Bihar-ul Envar, c.10, s.76

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Tevrat ve İncil’de beş ferdin isimleri zikredilmiş midir?
    27447 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    Bazı hadislere göre Peygamber-i Ekrem (s.a.a), İmam Ali (a.s), Hz. Zehra (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin’den (a.s) ibaret olan aba ehli beş ferdin isimleri İncil ve Tevrat’ta zikredilmiştir. Bu cümleden olmak üzere İmam Rıza’nın (a.s) Caslik (kilise önderlerinden bir fert) ve Rasu’l-Calut (Yahudilerin önderi) ...
  • Kartlar, kumar aletlerinden midir?
    6176 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Sorunuz taklit mercilerinin bürolarına gönderildi ve aşağıda şimdiye kadar elimize ulaşan cevapları yayınlıyoruz.Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu: Kartlar örfte kumar aletlerinden sayılmaktadır ve onunla oynamak her halükarda hatta bahis şartı olmazsa bile haramdır. Hz. Ayetullah Mekarim Şirazi’nin ...
  • Din neden siyasete müdahale eder?
    12471 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Dinin siyasetten ayrı olduğu görüşü, insanın değişik hayat alanlarında dinin rolünü silme ve minimum dereceye indirmeyi savunur. Bu görüş esasınca insan akıl ve bilim aracılığıyla kültür, siyaset, hukuk, ekonomi, iletişim, adap ve birlikte yaşam kanunlarını öğrenip yasalaştırabilir ve hayatı idare etmede dinin müdahale etmesine bir gerek yoktur. ...
  • Hz. Adem (a.s)’ın çocukları kimlerle evlendiler?
    51967 Kur’anî İlimler 2010/03/07
    Hz. Adem (a.s)’ın çocuklarının evlenmesi konusunda İslam alimleri arasında iki görüş vardır: 1-     O zamanlar Allah tarafından kız ve oğlan ...
  • Rad suresinin 31. Ayetin “Kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı, ya da ölülerin konuşturulacağı bir Kur’an olacak olsaydı (o yine bu kitap olurdu). Fakat bütün emir yalnız Allah’ındır” açıklaması nasıldır benim için açıklar mısınız?
    11568 Tefsir 2012/02/15
    Şu ayetten “kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı, ya da ölülerin konuşturulacağı bir Kur’an olacak olsaydı (o yine bu kitap olurdu). Fakat bütün emir yalnız Allah’ındır” maksadın ne olduğu konusunda müfessirler tarafından iki görüş ortaya atılmıştır:1-
  • Musa Mubarka’nın yaşamı hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
    6954 تاريخ بزرگان 2010/12/28
    Ebu Cafer Musa Mubarka’, İmam Muhammed Cevad b. Ali Rıza b. Musa b. Cafer’in (a.s) oğludur. O, h.k. 296 yılının rebiü’s sani’ ayında vefat etmiştir.[1]Umdet-ut Talib kitabında onun hakkında şöyle yazılıdır: O, İmam ...
  • Oruç insan üzerinde ne gibi eğitici eserler bırakır?
    7212 Pratik Ahlak 2012/05/12
    Oruç, nefsin tehzip (ruhi temizlik) ve tezkiyesi için bir çeşit alıştırma ve insanın kendi nefsine tasallutunun tahakkuku için uygun bir yöntem ve nefsanî heveslerle mücadeledir. Oruç, ferdi ve içtimai iki boyutta olmak üzere, insanın bedensel boyutta bıraktığı eserlerin yanı sıra insanın ruhi boyutunda da eğitici ...
  • Acaba Allame Meclisi Safeviye hükümetinin övücüsü müydü? Yoksa dinin tebliğcisi miydi?
    8163 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Şia âlimlerinin Safeviye hâkimleri ya da diğer yöneticilerle işbirliği içinde olmaları bu hâkimlere meşruiyet vermek veya onları teyit etmek cihetiyle değil, Şia Mezhebi ve Şia camiası için son derece olumlu faydaları olan toplumsal ve dini maslahatları dikkate almaları cihetiyledir.Allame Meclisinin siyasi kimliği ve siyasi faaliyetlerine yapılan eleştiriler onun Safevi ...
  • İnsanın bilgisi nispî midir yoksa mutlak mıdır?
    7603 Yeni Kelam İlmi 2011/08/17
    Göründüğü kadarıyla nispî bilgi ve mutlak bilgi hakkında hissî ve tecrübî örnekler ile aklî örnekler arasına fark koymamız gerekmektedir; zira hissî ve tecrübî örneklerde bilgimizin nispî ve sadece özel hususların tecrübe edilmiş olması mümkündür. Bazı hususlarda his ve tecrübenin hata yapması muhtemeldir. Ama aklî hususlar böyle değildir; zira aklî ...
  • Ebu Süfyan zorlamayla mı Müslüman oldu?
    7411 Tarih 2014/05/28
    Hiçbir muteber tarihi kaynakta Mekke fethinden önce Ebu Süfyan’ın Müslüman olması nakledilmemiştir. Ancak Ebu Süfyan önderliğindeki Kureyş kâfirlerinin merkezi karargâhı ve siyasi başkentinin düşmesinden sonra o ve kendisi gibi düşünenler Müslüman olduklarını ilan etmişlerdir. Doğal olarak bu, onların Müslümanlığının bir tür mecburiyetten kaynaklandığına delalet etmektedir. Kendilerinin sonraki ...

En Çok Okunanlar