Gelişmiş Arama
Ziyaret
6563
Güncellenme Tarihi: 2012/04/02
Soru Özeti
Hükümetin başında bir fakihin bulunması (veliyi fakih) dini istibdadın önünü alıyor mu yoksa istibdadın kendisine neden olacak mı?
Soru
Hükümetin başında bir fakihin bulunması (veliyi fakih) dini istibdadın önünü alıyor mu yoksa istibdadın kendisine neden olacak mı? Bu işin nasıllığı hakkında bir açıklama yapınız.
Kısa Cevap

Kendini beğenme, bencil ve nefis mihverlilik[i] istibdadi nizamların en önemli özelliklerindendir. Baskıcı hükümetler çok çeşitlilik içermesine rağmen aşağıdaki özelliklerde müşterektirler:

  1. Şahıs veya belli bir tabaka, halkın rızası olmadan onlara hükümet ediyor.
  2. Hükümetin gücünün genişliği kanundan daha üstündür ve hiçbir kanun onu sınırlayamaz.
  3. Ne halk tarafından nede nezaret edici bir kurum tarafından hükümet işlerini kontrol edecek kimse yoktur. Vilayeti fakih nizamında yukarıda belirtilen özelliklerden hiçbirisi yoktur ki İran İslam Cumhuriyeti anayasasına müracaat ederek böyle olmadığı açıklanabilir.

[i] Selfcentrism

 

Ayrıntılı Cevap

Konuya girmeden önce birkaç noktaya değinmemiz gerekmektedir:

  1. Veliyi fakih nahiyesinden nazara alınan istibdattan kasıt hükümetin başında bir kişinin var olması nedeninden ötürü ise bu eleştiri bütün siyasi nizamlar içinde geçerlidir. Günümüzde çoğu ülkelerde (hepsinde demesek de), bir şahıs (sadrazam, cumhurbaşkanı veya padişah) ülkeyi yönetmektedir ve doğal olarak bu şahıs ülkenin içinde var olan diğer güçlerden yararlanıyor.
  2. Eğer nazardaki istibdat, veliyi fakihin ihtiyarı veya başka bir tabirle “fakihin mutlak velayeti” sonucundan kaynaklanmaktaysa onun cevabını “ indeks: Soru: 9295 (Site: 9466) (Fakihin mutlak velayeti)” adresinden okuyabilirsiniz.

İstibdadın Manası:

Kendini beğenme, bencil ve nefis mihverlilik[1] baskıcı ve despot[2] nizamların en önemli özelliklerindendir. Bu özelliğin birçok farklı boyut ve cilveleri vardır. Onlarda bir kısmı şöyledir:

  1. Diktatör hükümetlerdeki nefis mihverlik, usulen belirli bir şahısın veya bir grubun nefsine tabi olma, kudrete talip olma esasınca şekillenir.  Oysaki din temeli itibariyle sultanlık, başkanlık peşinde olmakla zıttır, ona karşıdır. Hükümeti sadece umumun sevgi ve isteği ile beraber olan ilahi kaynaklı ve Allah eksenli[3] olduğu müddetçe kabul etmektedir.
  2. Şahsi menfaatleri toplumsal maslahatlara tercih edilmesi: Genellikle diktatör rejimlerde şahıs veya hâkim olan heyetin menfaat, arzu ve istekleri toplumun maslahat ve menfaatlerinden önce gelir. Tarih boyu diktatör hâkimler sadece sermayelerini çoğaltma arayışında ve toplumun değerli servetlerini yutma peşinde olmakla birlikte umumi kaynak ve sermayeleri yutmakta en küçük ayrıntısına kadar ellerinden gelen her şeyi yapmışlardır. Oysaki dini hükümette hâkim veya hâkimler bütün varlıklarıyla kendilerini topluma hizmet etmek için vakfetmeliler ve ferdi istekleri ve toplumun maslahatları çelişkiye düştüğünde öncelik toplum ve umumun menfaatine vermeleri gerekmektedir.
  3. Kanunların şahsın isteklerine göre yönlendirilmesi: Genellikle diktatör rejimlerde onaylanan kanunlar, ellerinden geldiği kadar hâkim veya hâkim tabakanın dünya perestlik istek ve menfaatlerini temin etmeye yönelik şekilleniliyor.

Bu nedenle baskıcı hükümetler çok çeşitlilik içermesine rağmen aşağıdaki özelliklerde müşterektirler:

  1. Şahıs veya belli bir tabaka halkın rızası olmadan onlara hükümet ediyor.
  2. Hükümetin gücünün genişliği kanundan daha üstündür ve hiçbir kanun onu sınırlayamaz.
  3. Ne halk tarafından nede nezaret edici bir kurum tarafından hükümet işlerini kontrol edecek kimse yoktur.[4]

Vilayeti Fakih Eksenli Nizamın İstibdat Eksenli Nizamla Olan Farklılıkları:

Vilayeti fakih nizamında yukarıda belirtilen özelliklerden hiçbirisi yoktur ki İran İslam Cumhuriyeti anayasasına müracaat ederek böyle olmadığı açıklanabilir:

  1. İran İslam Cumhuriyeti ana yasası, halkın büyük bir çoğunluğuyla yani yüzde 98.2 ile onaylanmıştır. Aynı şekilde anayasada yapılacak her türlü değişiklikte de halkın onayına sunulması gerekmektedir.

Anayasa kanunları esasınca halk “uzmanlar Şurası”nın (Şurayı Hubregan) üyelerini seçme yoluyla “veliyyi fakihi” tayin etmede dehalet ederler. Aynı şekilde halk İslami şura meclisindeki milletvekillerini ve cumhurbaşkanını seçme yoluyla da hükümetin yasama ve yürütme mecralarında rol oynarlar. Halkın bu üç şekil dehaleti hiçbir baskıcı hükümette olmadığı gibi en iyi halk yanlısı hükümetlerde bile halkın böyle geniş dehalet ve müşareketi yoktur.

  1. Anayasada veliyi fakihin güç sınırı iki şekilde sınırlanır ki istibdat esasına dayalı hükümetlerdeki güçle farklılaşır:
  1. Anayasanın dördüncü maddesinde şöyle gelmiştir: “Bütün medenî, cezaî, malî, iktisadî, idarî, kültürel, askerî, siyasî ve diğer bütün kanun ve kararlar İslâmî ölçülere dayanmalıdır.” Yani İslam kanunları veliyi fakihin gücünü sınırlayan ilk unsurdur veya daha dakik bir tabirle veliyi fakihin ihtiyaratlarını belirleyendir.
  2. Veliyi fakih anayasa kanunlarına uymak için taahhüt etmiştir. İslam hükümlerinin icrası için Allah’a verdiği kendi taahhüdünün yanı sıra anayasa kanunları mecrasında velayet makamını kabullenmesiyle birlikte anayasaya nispet taahhüdü vardır. Bu durumda feshedilme hakkı olmayan bu gerekli (caiz manasında değil) taahhüt, onun için ek taahhüt sayılmaktadır ve onun anayasa kanunlarına uymaması adaletten çıkması ve sonuçta da vilayet makamından azledilmesi gerekmektedir. Netice itibari ile anayasa kanunlarında veliyi fakihin ihtiyaratları İslam kanunları ve anayasa kanunlarınca kayıtlı ve sınırlıdır. Bu sınırlar istibdadi nizamlarda yoktur.

İlgili indeksler:

1-Veliyi fakihin vahdeti, Soru: 7164 (Site: 7938).

2- Veliyi Fakihin şartları, Soru: 4072 (Site: 4346).

3- Çokluk ve Veliyi fakihin vahdeti, Soru: 7178 (Site: 7937).

 


[1] Selfcentrism 

[2] despotism

[3] Theocentric

[4] Por siman Cd’sinin bazı bölümlerinden yararlanılmıştır.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Birbirini seven ve ilişkilerinde günaha düşmek istemeyen kız ve oğlan hangi şer’i yolla sorunlarını giderebilirler?
    17665 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/22
    İslam’a göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdır. Hekim olan Allah bu ikisini birbiri için yaratmıştır. Çünkü onlar birbirinin huzur kaynağıdır, birbirlerinin duygusal, ruhsal ve cinsel isteklerini karşılamaktadırlar.İslam iki tarafın da ihtiyaçlarının karşılanması için evliliğin (geçici veya daimi) çerçevesini belirlemiştir. Kadınla erkek ...
  • Oğlanları sünnet ederken sünnet bölgesinden alınan derinin yaratılış nedeni nedir?
    44231 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/27
    Sünnet, taşıdığı bir takım olumlu fayda ve eserler nedeniyle İslam gibi bazı dinlerde farz kılınmıştır. Erkeklerin sünnet edilmesinin bazı eser ve faydaları şunlardan ibarettir: Yeni doğmuş ve süt emen çocukların idrar sisteminin iltihaplanmasını önlemek, kansere müptela olmanın önüne geçmek ve AİDS hastalığını önlemek. Bu azanın ...
  • Kur’an’da kötümserliğin anlamı nedir?
    12588 Pratik Ahlak 2011/11/12
    Kötümserlik, içsel bir halet olup çok kötü bir sıfattır ve çeşitli açılardan incelenebilir. Zira bireysel, toplumsal, ruhi, cismi, uhrevi ve dünyevi birçok menfi etkileri vardır. İslam kaynaklarında kötümserliğin etki ve sebeplerinin açıklanmasının yanı sıra, bu hastalığın tedavi yolları da zikredilmiştir. ...
  • Humus yılının sonunda kalan harcama kalemleri humusunun hesap şekli nasıldır?
    6341 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/08
    Yüce rehberlik makamı bu husustaki bir sorunun cevabında şöyle buyurmuştur: “Pirinç, yağ vb. günlük kullanılan ihtiyaçlardan artı kalan ve humus yılının başına kadar duran her şeyin humusu vardır.”[1] Humus bizzat kalemlere düşer; mesela humus yılının başında beş kilogram pirinç ...
  • Dünyayı sevmekten kurtulmanın yolu nedir?
    15740 Pratik Ahlak 2010/08/08
    Dünya “edna”nın müennesi olup (ahret hayatı karşısında) daha aşağı ve daha değersiz şey anlamındaki “deni” ve “denaet”ten veya (ahret hayatı karşısında) daha yakın anlamındaki “denev”den türemiştir. Kur’an ve rivayetlerin açıklamasında dünya yerilen dünya ve övülen dünya diye iki kısma ayrılır. Dünyadan söz eden ve insanları onun ...
  • Bilim ve teknoloji öğrenmenin bizlerin dünya ve ahretine ne faydası var?
    3435 فضایل اخلاقی 2019/06/15
    İslam dini ilim ve bilim öğrenmeyi toplumun gelişme, ilerleme ve yetkinleşme etmeni olarak saymaktadır. İslam Peygamberin’den şöyle nakledilmiştir: “Çinde dahi olsa ilmin peşinde olun. Zira ilim öğrenmek her müslümana farzdır.”[1] Teknolojinin günümüz dünyasında insanoğlunun maddi ve fikri hayatına yapmış olduğu hizmeti kimse inkar edemez. ...
  • Müşriklere karşı arılar tarafından savunma altına alınan sahabenin ismi nedir?
    7847 تاريخ کلام 2010/11/22
    Arılar tarafından bedeni savunma altına alınıp muhafaza edilen sahabenin adı Asım b. Sabit Ansari, ebu Aflah veya ibni Aflahdır. Ama "Hamiyu Duber" (lakabı) ile tanınıyor."Zatu'r-Racii" savaşında –düşmanlardan birisi olan- Huzeyl tarafından Asım şehit edildikten sonra, müşrikler bedenini müsle[1] (parça parça) yapmak istediler. Düşmanlardan cenazesinin ...
  • Hz. Fatıma (s.a) yüzük takar mıydı? Taktığı yüzüğünün kaşında bir yazı var mıydı?
    8182 ویژگی ها و مناقب 2015/06/21
    Hz. Zehra’nın (s.a) israf yönü bulunmayan normal süslerden yararlanmaması için herhangi bir neden bulunmamaktadır. Bazı hadis kitaplarında nakledildiği üzere Hz. Fatıma (s.a) gümüş türünden bir yüzüğe sahipti.[1] Bu yüzüğün kaşı üzerinde bir takım zikirlerin yazıldığı ve bunların da şunlar olduğu aktarılmıştır: 1. Tevekkül edenler ...
  • Ehli kitabı öldürmekle irtibatlı olan tevbe suresinin 29. ayetini nasıl tefsir ediliyor?
    6087 Tefsir 2015/04/19
    kuranı kerimedeki ayet şöyledir: “Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslâm'ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın”.[1] Ayeti kerimede savaş anlamını veren “katilu” kelimesi öldürmek ...
  • İmamın (a.s) varlığının lütuf olması onun devlet ve hilafete ulaşmamasıyla nasıl bağdaşmaktadır?
    5489 Eski Kelam İlmi 2011/05/21
    Yüce Allah’ın hikmeti; peygamber gönderme ve insanların manevi tekâmülünü sağlama ile ilintili olan kendi hedefinin tahakkuk etmesi için peygamberlerin sonuncusu ve peygamberliği sonlandırıcı olan Peygamber-i Ekrem’den sonraki zaman için Peygamberin vazifelerini ondan sonra yerine getirmeleri gayesiyle bir takım imamlar belirlemeyi gerektirmektedir. Bu esas uyarınca Şia, imamın Allah tarafından belirlendiğine, ...

En Çok Okunanlar