Gelişmiş Arama
Ziyaret
6508
Güncellenme Tarihi: 2012/04/02
Soru Özeti
Hükümetin başında bir fakihin bulunması (veliyi fakih) dini istibdadın önünü alıyor mu yoksa istibdadın kendisine neden olacak mı?
Soru
Hükümetin başında bir fakihin bulunması (veliyi fakih) dini istibdadın önünü alıyor mu yoksa istibdadın kendisine neden olacak mı? Bu işin nasıllığı hakkında bir açıklama yapınız.
Kısa Cevap

Kendini beğenme, bencil ve nefis mihverlilik[i] istibdadi nizamların en önemli özelliklerindendir. Baskıcı hükümetler çok çeşitlilik içermesine rağmen aşağıdaki özelliklerde müşterektirler:

  1. Şahıs veya belli bir tabaka, halkın rızası olmadan onlara hükümet ediyor.
  2. Hükümetin gücünün genişliği kanundan daha üstündür ve hiçbir kanun onu sınırlayamaz.
  3. Ne halk tarafından nede nezaret edici bir kurum tarafından hükümet işlerini kontrol edecek kimse yoktur. Vilayeti fakih nizamında yukarıda belirtilen özelliklerden hiçbirisi yoktur ki İran İslam Cumhuriyeti anayasasına müracaat ederek böyle olmadığı açıklanabilir.

[i] Selfcentrism

 

Ayrıntılı Cevap

Konuya girmeden önce birkaç noktaya değinmemiz gerekmektedir:

  1. Veliyi fakih nahiyesinden nazara alınan istibdattan kasıt hükümetin başında bir kişinin var olması nedeninden ötürü ise bu eleştiri bütün siyasi nizamlar içinde geçerlidir. Günümüzde çoğu ülkelerde (hepsinde demesek de), bir şahıs (sadrazam, cumhurbaşkanı veya padişah) ülkeyi yönetmektedir ve doğal olarak bu şahıs ülkenin içinde var olan diğer güçlerden yararlanıyor.
  2. Eğer nazardaki istibdat, veliyi fakihin ihtiyarı veya başka bir tabirle “fakihin mutlak velayeti” sonucundan kaynaklanmaktaysa onun cevabını “ indeks: Soru: 9295 (Site: 9466) (Fakihin mutlak velayeti)” adresinden okuyabilirsiniz.

İstibdadın Manası:

Kendini beğenme, bencil ve nefis mihverlilik[1] baskıcı ve despot[2] nizamların en önemli özelliklerindendir. Bu özelliğin birçok farklı boyut ve cilveleri vardır. Onlarda bir kısmı şöyledir:

  1. Diktatör hükümetlerdeki nefis mihverlik, usulen belirli bir şahısın veya bir grubun nefsine tabi olma, kudrete talip olma esasınca şekillenir.  Oysaki din temeli itibariyle sultanlık, başkanlık peşinde olmakla zıttır, ona karşıdır. Hükümeti sadece umumun sevgi ve isteği ile beraber olan ilahi kaynaklı ve Allah eksenli[3] olduğu müddetçe kabul etmektedir.
  2. Şahsi menfaatleri toplumsal maslahatlara tercih edilmesi: Genellikle diktatör rejimlerde şahıs veya hâkim olan heyetin menfaat, arzu ve istekleri toplumun maslahat ve menfaatlerinden önce gelir. Tarih boyu diktatör hâkimler sadece sermayelerini çoğaltma arayışında ve toplumun değerli servetlerini yutma peşinde olmakla birlikte umumi kaynak ve sermayeleri yutmakta en küçük ayrıntısına kadar ellerinden gelen her şeyi yapmışlardır. Oysaki dini hükümette hâkim veya hâkimler bütün varlıklarıyla kendilerini topluma hizmet etmek için vakfetmeliler ve ferdi istekleri ve toplumun maslahatları çelişkiye düştüğünde öncelik toplum ve umumun menfaatine vermeleri gerekmektedir.
  3. Kanunların şahsın isteklerine göre yönlendirilmesi: Genellikle diktatör rejimlerde onaylanan kanunlar, ellerinden geldiği kadar hâkim veya hâkim tabakanın dünya perestlik istek ve menfaatlerini temin etmeye yönelik şekilleniliyor.

Bu nedenle baskıcı hükümetler çok çeşitlilik içermesine rağmen aşağıdaki özelliklerde müşterektirler:

  1. Şahıs veya belli bir tabaka halkın rızası olmadan onlara hükümet ediyor.
  2. Hükümetin gücünün genişliği kanundan daha üstündür ve hiçbir kanun onu sınırlayamaz.
  3. Ne halk tarafından nede nezaret edici bir kurum tarafından hükümet işlerini kontrol edecek kimse yoktur.[4]

Vilayeti Fakih Eksenli Nizamın İstibdat Eksenli Nizamla Olan Farklılıkları:

Vilayeti fakih nizamında yukarıda belirtilen özelliklerden hiçbirisi yoktur ki İran İslam Cumhuriyeti anayasasına müracaat ederek böyle olmadığı açıklanabilir:

  1. İran İslam Cumhuriyeti ana yasası, halkın büyük bir çoğunluğuyla yani yüzde 98.2 ile onaylanmıştır. Aynı şekilde anayasada yapılacak her türlü değişiklikte de halkın onayına sunulması gerekmektedir.

Anayasa kanunları esasınca halk “uzmanlar Şurası”nın (Şurayı Hubregan) üyelerini seçme yoluyla “veliyyi fakihi” tayin etmede dehalet ederler. Aynı şekilde halk İslami şura meclisindeki milletvekillerini ve cumhurbaşkanını seçme yoluyla da hükümetin yasama ve yürütme mecralarında rol oynarlar. Halkın bu üç şekil dehaleti hiçbir baskıcı hükümette olmadığı gibi en iyi halk yanlısı hükümetlerde bile halkın böyle geniş dehalet ve müşareketi yoktur.

  1. Anayasada veliyi fakihin güç sınırı iki şekilde sınırlanır ki istibdat esasına dayalı hükümetlerdeki güçle farklılaşır:
  1. Anayasanın dördüncü maddesinde şöyle gelmiştir: “Bütün medenî, cezaî, malî, iktisadî, idarî, kültürel, askerî, siyasî ve diğer bütün kanun ve kararlar İslâmî ölçülere dayanmalıdır.” Yani İslam kanunları veliyi fakihin gücünü sınırlayan ilk unsurdur veya daha dakik bir tabirle veliyi fakihin ihtiyaratlarını belirleyendir.
  2. Veliyi fakih anayasa kanunlarına uymak için taahhüt etmiştir. İslam hükümlerinin icrası için Allah’a verdiği kendi taahhüdünün yanı sıra anayasa kanunları mecrasında velayet makamını kabullenmesiyle birlikte anayasaya nispet taahhüdü vardır. Bu durumda feshedilme hakkı olmayan bu gerekli (caiz manasında değil) taahhüt, onun için ek taahhüt sayılmaktadır ve onun anayasa kanunlarına uymaması adaletten çıkması ve sonuçta da vilayet makamından azledilmesi gerekmektedir. Netice itibari ile anayasa kanunlarında veliyi fakihin ihtiyaratları İslam kanunları ve anayasa kanunlarınca kayıtlı ve sınırlıdır. Bu sınırlar istibdadi nizamlarda yoktur.

İlgili indeksler:

1-Veliyi fakihin vahdeti, Soru: 7164 (Site: 7938).

2- Veliyi Fakihin şartları, Soru: 4072 (Site: 4346).

3- Çokluk ve Veliyi fakihin vahdeti, Soru: 7178 (Site: 7937).

 


[1] Selfcentrism 

[2] despotism

[3] Theocentric

[4] Por siman Cd’sinin bazı bölümlerinden yararlanılmıştır.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Fakirlere infak etmenin felsefesi nedir?
    7541 Tefsir 2012/06/11
    Bazen falankes fakirdir ve mutlaka bir şey yaptığı için Allah onun fakir kalmasını istiyor; biz zenginiz ve mutlaka işlediğimiz bir amelden dolayı Allah’ın lütfü kapsamına girmişiz, o halde ne onların fakirlikleri ve ne de bizim zenginliğimiz hikmetsiz değildir!! Denilir. Hâlbuki infak emrinin çeşitli hikmet ve felsefeleri vardır. ...
  • İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı suları az olmasına rağmen Aşura günü nasıl gusül aldılar?
    7925 Masumların Siresi 2010/02/06
    İmam Hüseyin (a.s)'ın Ehl-i Beyt'i ve ashabının susuzluğuna ait rivayetlerle İmam (a.s) ve ashabının Aşura sabahı gusül, abdest ve temizlik yaptıklarına dair olan rivayetler hakkında söylemek gerekir ki, İmam (a.s)'ın kafilesinin suya ulaşmaması için muhasaraya alındığı ve İmam Hüseyin (a.s)'ın şehadet anında susuz ...
  • Bir süredir tüm inançlarımı elden vermişim ve akıbetimden korkuyorum. Ne yapmalıyım?
    5362 Pratik Ahlak 2011/10/29
    Genel itibariyle gençler eleştirme ve şüphecilik ruhiyesine sahiptirler. İnançlar bazında gençler arasında şüpheciliğin var olması doğal bir durumdur. Ama sonuçta bu sorulara cevap bulunmasının gerekli olduğuna teveccüh edilmesi gereklidir. Bu dönemlerde insanı kendi istediği hedefler doğrultusunda yönlendirmek şeytan ve şeytanın vesveseleri çok çok fazlalaşır.
  • Acaba din bir tane midir yoksa çeşitli midir?
    6873 Yeni Kelam İlmi 2010/01/02
    Dinden kasıt, Allah tarafından gönderilen ve Peygamberler (a.s.)'ın vasıtasıyla tebliğ edilen akaid, ahlak, kanunlar topluluğu ise bu durumda din tektir. Dinler arasında ki fark sadece hükümler arasında ki küçük ayrıntılardır ki, bireysel ...
  • Dünyayı sevmekten kurtulmanın yolu nedir?
    15686 Pratik Ahlak 2010/08/08
    Dünya “edna”nın müennesi olup (ahret hayatı karşısında) daha aşağı ve daha değersiz şey anlamındaki “deni” ve “denaet”ten veya (ahret hayatı karşısında) daha yakın anlamındaki “denev”den türemiştir. Kur’an ve rivayetlerin açıklamasında dünya yerilen dünya ve övülen dünya diye iki kısma ayrılır. Dünyadan söz eden ve insanları onun ...
  • Babam şehid olmuştur ve ben o dönemde ergin değildim ve onun ne kadar namaz kazası olduğunu bilmiyorum. Yükümlülüğüm nedir?
    5270 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Büyük taklit mercilerinin görüşüne göre, eğer babanın kazası varsa, onun vefat etmesinden sonra en büyük oğlunun kaza namazlarını yerine getirmesi farzdır. Babanın vefat ettiği zamanda oğlun ergin olup olmaması bir şeyi değiştirmez.[1] Eğer oğul kaza namazlarının sayısını bilmiyorsa, kesin ...
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    7255 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Ayetleri birbirini nefyeden ve düzelten Kur’an nasıl insana daima yol gösterebilir?
    10397 Kur’anî İlimler 2010/03/13
    Kur’an kendi tanıklığıyla evrensel bir kitaptır: ‘Bu ancak alemlere bir öğüttür.’Belli bir zaman, mekan ve millete ait değildir: ‘Korkutucudur insanları.’Allah’ın nazil ettiği ...
  • Zifaf gecesinin adabı nasıldır?
    23184 Pratik Ahlak 2011/07/18
    Zifaf gecesi gelinle güveyin (damat) şer’i yolla karı koca olama akdini yaptıktan sonra birlikte kalacakları ilk gecedir. Bu gece her fert için kendi hayatında çok önemli ve çok mübarek bir gecedir. Bu nedenle İslami kaynaklarda bu gece için birçok adap zikredilmiştir. Mübarek oluşuna kaynaklık yapan evlilik hakkında ...
  • Nehc’ül Belağa’nın altıncı mektubuna göre üç halifenin hilafeti resmilik kazanaz mı?
    11346 Eski Kelam İlmi 2008/08/18
    Continue... ...

En Çok Okunanlar