Gelişmiş Arama
Ziyaret
6597
Güncellenme Tarihi: 2012/04/07
Soru Özeti
Doğumundan sonra İmam Ali\'nin (a) Peygamber\'in (a.s.s) kucağında Kur\'andan bazı ayetleri tilavet ettiğini ifade eden bir hadis rivayet edilmiştir. Bu hadis, Peygamber\'in risaleti ve Peygamberin kendisine risalet gelmeden Kur\'anın muhtevasından haberdar değildir olmasıyla nasıl bağdaşıyor?
Soru
Doğumdan sonra İmam Ali, Peygamber\'i Ekremin kucağındayken ona şöyle buyurdu: İster misin sana Tevrat\'tan, İncil\'den ve..okuyayım? Sonra müminin suresinden bazı ayetler tilavet etti şeklinde rivayet edilmiştir. Acaba bu rivayet tarihi ve senet bakımından sahih midir? Bu hadis, Peygamber\'in risaleti konusuyla, İmam Ali Kur\'an ve diğer semavi kitablara hakim olduğu bir durumda, Peygamber\'in risaletten önce Kur\'an içeriğinden bihaber değildir olmasıyla bağdaşılması mümkün müdür?
Kısa Cevap

Bu rivayet bazı hadis kitaplarında vardır. Ancak hadis kitaplarında zikredilmiş var olan hadiste İmam Ali'in şöyle buyurduğunu: "Ey Peygamber! İstermisin sana Tevrat'tan, İncil'den okuyayım?" içermemektedir. Zikredilen rivayette yer alan şey şudur: "Selamdan sonra Müminin suresinden bazı ayetler Peygamber'e (a.s.s) için okudu".  Müminin süresinden bazı ayetleri okumuş olması, İslam Peygamber'inin risaletiyle çelişmediği gibi risaletten önce Peygamber Efendimizin Kur'an'ın muhtevasından habersiz olduğu sonucunu da vermez. Zira Kur'an öyle bir hakikata sahiptir ki onun birinci mertebesi, nur âleminde Resul'i Ekreme nazil olmuştu...

Bazı rivayetlerde Kur'an'ın nüzul mertebesinden bir mertebeye; ''El-hakaiku lilenbiya (paygamberler için hakikatler)" işaret edilmiştir. Bu gerçek zahiri elfazın ötesinde bir durumdur ve bu İslam'ın zuhur ettiği zamandan sonrasına münhasır bir şey değildir. Kur'an bütün peygamberlerin getirdiği kelamın hakikatidir. Her peygamber bu hakikatin bir mertebesiyle ittisal halinde olmuşlardır.

Bu nedenle İmam Ali (a.s.) doğumundan sonra müminler için kurtuluşun genel manasını ifade eden Kur'an'dan bazı rivayetleri peygamberin kucağında tilavet buyurdu. Bu Peygamber Efendimiz için yeni bir şey de değildi.

Nitekim Hz. İsa (a) doğumundan sonra şöyle buyurdu: "Ben Allah'ın kuluyum. O bana (semavi) kitabı verdi ve beni peygamber kıldı". Oysaki bunu dediği sırada elinde bir kitap yoktu. Öyle ise bu dünyaya ayak basmadan önce, nur âleminde kendisine ilahi kitap nazil olduğuna işaret etmektedir.

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzu yanıtlamadan önce bir kaç noktaya değinmek gerekir:

Evvela; mezkûr rivayet, hadis kaynaklarında gelmiştir. Ancak kaynaklarda yer alan bu rivayette İmam Ali'nin (a); ''Ey Peygamber! İster misin sana Tevrat'tan, İncil'den okuyayım'' şeklinde bir ifade yoktur. Sadece, İslam'dan sonra Allah Resulü için müminun süresinin bazı ayetlerini tilavet buyurduğu ifadesi, yer almıştır.[1]

Saniyen rivayetin senedi üzerine yapılan incelemede sened zincirinde yer almış bazı ravilerin muvassak olmadıkları veya sıke olup olmadıkları konusunda görüş ayrılığının bulunduğu ortaya çıktı. Lakin rivayetin muhtevasını şu temellere dayandırarak kabul edebiliriz;

Masum İmam, kâmil insanın hakiki mısdakı, Kuranı mücessem kılan ve Kuranı natık yani konuşan Kur'an'dır. Müslümanların elindeki hatlı ve baskılı Kur'an, samit (suskun)Kur'an'dır.[2] Kur'an'ın inişi –ki diğer semavi kitabları temamlayandır-  aşamalı olmuştur. Birinci aşma veya mertebede nur âleminde Resul'i Ekrem'in (a.s.s) ve mutahhar İmamların (a) nurlu kalblerine ifaze edilmiştir. Nitekim şu ayeti celile  '' Hiç süpesiz bu Kur'an sana, hikmet sahibi ve bilen bir kimse (Allah'ın) tarafından verilmektedir.''[3] Bu manaya işaret etmektedir; Peygamber'i Ekrem Kur'anın hakikatini meleğin vasıtası olmadan almış ve sonra mutahhar İmamların nurlu kalplerine ilham edilmiştir.[4]

Hatta bazı rivayetlerde Kur'an'ın nüzul mertebesinden bir mertebeye yani ''El-hakaiku lilenbiya (paygamberler için hakikatler)" işaret edilmiştir. Bu gerçek zahiri elfazın ötesinde bir durumdur ve bu İslam'ın zuhur ettiği zamandan sonrasına münhasır bir şey değildir. Kur'an bütün peygamberlerin getirdiği kelamın hakikatidir. Her peygamber bu hakikatin bir mertebesiyle ittisal halinde olmuştur.[5] Her nakadar bu hakikatın kâmil ve üstün mertebesi Peygamber Efindimiz'e (a.s.s) nazil olmuştur.

Bu noktalara dikkatle;

a) Söz konusu rivayet, ne İslam Peygamber'inin (a.s.s) risaletiyle bir çelişkisi var ne de risaletten önce Peygamber'in Kur'an'ın muhtevasından haberdar olmadığını doğuracak bir sonucu vardır. Zira Kur'an'ın nüzulü, mertebe mertebe gerçekleşmiştir. İlk mertebesi Nebiyyi Ekremin yüce kalbine inmiştir. Hz. Peygamber dünyadaki maddi bedenin ve zahiri cismin dışında bir hakikate sahiptir. Nitekim Hz. İsa (a) viladetinden sonra şöyle buyurmuştu: "(isa) Dedi ki: Şüpesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) bana Kitap verdi ve beni peygamber kıldı.''[6] Oysaki o sırada elinde bir kitap yoktu. Demek ki; bu dünyaya gelmeden önce nur âleminde onların nuru üzerine, ilahi kitaplar nazil olmuştur.

b) Nur âleminde Kur'an'ın nurlu hakikatı, İmam Ali'nin (a) kalbine ifaze olunmuştur. Bu nedenle doğuşundan sonra Peygamber (a.s.s) kucağındayken Kur'an'dan bazı ayetleri tilavet buyurmuştur. Bu durumunda Peygamber için yeni bir tarafı yoktu. Çünkü peygamber (s.a.a) kur'an'a olan ilim ve bilginin kendisiydi. O kuranın ve  varlık aleminin tüm hakikatlerine alim idi.

Daha çok bilgi edinmek için aşağıdaki indekslere müracaat ediniz:

"Peygamber'in İmamlara Karşı Üstünlükleri" Soru 9952 (Sayte: 9931)

"Şii İmamların Makamı Ve Peygamberler" Soru 10210 (Sayt: 10149)

"İmam Ali'nin (a) Vechullah Olması" Soru 8680 (Sayt: 9850)

 

[1] Şeyh Tusi, ''Emali'', İran/Kum: İntişarat'i Daru-Ssekafe, 1414h.k. , s.708   

  Meclisi, Muhammed Bakır,  ''Biharu'l Envar'', Lübnan/Beyrut: Muessesetu'l Vefa,1404k. c.35, s.18

[3]  Neml 6

[4]  Tayyip,Seyyid Abdulhüseyin, ''Atyebu'l Beyan Fi Tefsiri'l Kur'an'', İran/Tahran: İntişarati İslam, İkinci Baskı, 1378 h.ş., c.9,s.107,354, c.10,s.285,286

[5]  Bkz: "Kur'an'ın Hakikatleri Ve Mertebeleri" Soru 10688 (Sayt:12360) ''Kur'an'ın İniş Mertbeleri Ve Lafızların İlahi Vahiydeki Konumu''Soru 15084 (Site: 14904)''Kur'an'ın Nuzulu'' Soru 140 (Site:1017)

[6] Meryem 30

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar