Please Wait
10022
Rükû zikri hakkında insanın rükûda her zikri söylemesinin yeterli olacağını söylemeliyiz. İhtiyat olarak[1] zikrin üç defa “sübhanallah” veya bir defa “sübhane rabbiye’l-azim ve bihamdihi” ölçüsünde olması gerekir.[2] Rükûda söylenebilecek zikirler hakkında bize ulaşan bir takım rivayetler mevcuttur: Nakledilen bir rivayette Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ben rükû ve secdelerde okumaktan men edildim. O halde rükûda Allah’ı yüceltin ve secdede çok dua edin; zira kabul olma olasılığı yüksektir.”[3] İmam Sadık (a.s) değerli babasından ve o da müminlerin önderi Hz. Ali’den (a.s) şöyle rivayet etmiştir: Rükû ve secdelerde okumak yoktur. Rükû ve secdelerde sadece Allah azze ve celleyi övmek ve ondan sonra da talep ve dua vardır. O halde duadan önce Allah azze ve celleyi övmek ve O’na senada bulunmak ile işe başlayın sonra da dua edin.”[4] Bundan dolayı rükûda dua etmek men edilmemiştir ve her duanın rükûda iyi olduğu söylenebilir. Allame Meclisi bu hadisin açıklamasında şöyle demiştir: Bu hadis rükûda zikir ve duanın müstehap olduğuna delalet etmektedir.[5] Zikirden önce veya sonra rükûda salâvat zikrini söylemek de müstehaptır[6] ve bunun kendisi de bir tür duadır. Aynı şekilde İmam Bakır’dan (a.s) nakledilen bir hadisteki şu dua da müstehaptır: Rükûa gitmek istediğin zaman ayaktayken Allahu Ekber söyle ve sonra rükûa git ve şöyle söyle: “Ey Allahım senin için rükûa gittim, sana teslim oldum, sana iman ettim, sana tevekkül ettim, sen benim rabbimsin ve kalbim, kulağım, gözüm, saçım, derim, etim, kanım, beynim, kemiğim, damarım ve attığım adımlarım gurur, tekebbür ve hasret olmadan sana boy eğmiştir. Sonra üç defa sübhane rabbiyel azim ve bihamdihi söyle.”[7] Son olarak belirtmeliyiz ki eğer arif ve âlim birinin namazında sahih rivayetlere isnatta bulunarak bir amelde bulunduğunu ve ilmihallerdeki taklit mercilerinin fetvaları açısından bir engel olmadığına dikkat ettiğini biliyorsak, bunun sakıncası yoktur; aksi takdirde o isnat ve esasınca amel edilemez.
[1] Bu ihtiyat, İmam Humeyni (r.a) açısından vacip olan ihtiyattır.
[2] Tevzihü’l-Mesail-ı Meraci’, c. 1, s. 562.
[3] Vesailu’ş-Şia, c. 6, s. 309: Muhammed b. Harun Zencanî’nin Ali b. Abdülaziz’den ve onun da Ebi Ubeyd b. Kasım b. Sellam’dan Peygambere (s.a.a) ulaşan bir senetle naklettiğine göre Hz Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Ben rükû ve secdelerde okumaktan men edildim. O halde rükûda Allah’ı yüceltin ve secdede çok dua edin; zira kabul olma olasılığı yüksektir.
[4] Abdullah b. Cafer Humeyri Kumî, Korbu’l-Esnad, s. 66. Vesailu’ş-Şia, c. 6, s. 309, h. 8047: Abdullah b. Cafer’in Korbu’l-Esnad’ta es-Sendi b. Muhammed’ten, Sendi b. Muhammed’in Ebi Bahteri’den, Ebi Bahteri’nin Cafer’den ve Cafer’in de babasından naklettiğine göre Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Rükû ve secdelerde okumak yoktur. Rükû ve secdelerde sadece Allah azze ve celleyi övmek ve ondan sonra da talep ve dua vardır. O halde duadan önce Allah azze ve celleyi övmek ve O’na senada bulunmak ile işe başlayın sonra da dua edin.
[5] Allame Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 82, s. 105.
[6] Seyit Yezdî, el-Ûrvetü’l-Vûska, c. 2, s. 553.
[7] Muhammed b. Yakub Kuleynî, el-Kâfi, c. 3, s. 319.