Gelişmiş Arama
Ziyaret
10762
Güncellenme Tarihi: 2010/01/20
Soru Özeti
Dine dayalı ahlakın manası nedir?
Soru
Size göre dine dayalı ahlak ne anlama gelmektedir? Ahlakın dine dayalı olduğunu ileri süren kimselerin düşüncesini açıklar mısınız?
Kısa Cevap

Din ve ahlak arasındaki ilişki bağlamında ahlaki değerlerin temelleri hususunda iki genel bakış vardır:

1. Ahlak dinden bağımsız bir disiplindir ve din bir ile ilişkisi yoktur.

2. Ahlak din, iman ve Allah’a inanmayla bağlantı kurmaksızın gerçekleşmez.

Batı toplumlarında bu konu geniş bir şekilde gündeme gelmiştir ve bunun tarihsel geçmişi Rönesans’tan sonra meydana gelen gelişmelere dayanmaktadır; çünkü Rönesans’tan önce bu toplumlarda yaygın olan Hıristiyanlık dini bilim, kültür, toplum, ahlak ve diğer konuları içeren halkın hayatının tüm yönlerine egemendi. Kilisenin değişik alanlarda yenilgiye uğramasıyla birlikte halk da din ve dinsel eğilimlerden soğudu ve tanrıya yönelme yerine hümanizme yönelmek günün konusu oldu ve yavaş yavaş dinden bağımsız ahlakın var olabileceği düşüncesi ortaya çıktı. Bu düşünce tedricen güçlendi ve son asırlara dek tanrısız ahlak olarak resmi bir şekilde dile getirildi. Bunun karşısında ise bazıları ahlakın dinsel temellerini vurgulamış ve din olmadan ahlakın gerçekleşmeyeceğine inanmıştır. Dine dayalı ahlakı açıklarken şu hususu hatırlatmak zorunluluk addeder: Bir ahlaki sistemi öne sürmek, içinde ahlaki sistemin kabul edildiği özel bir dünya görüşünü kabul etmeyi gerektirir. Bildiğimiz gibi dinsel dünya görüşüne göre insanın yetkinliği Allah’a ulaşma ve O’na yakın olmadadır; bu yüzden bu hedefe ulaşmada insana yardımcı olan amel ahlaki sayılır. Bu esası kabul ettikten sonra tekâmül yolunda veya bu etkinliğin başlangıç merhalesinde bulunan bir insanın kat etmesi gereken yolu tam anlamıyla bilip bilmediğini sormak gerekir. İnsan kendini bu hedefe ulaştıracak bir yol ve ahlaki sistemin varlığından bağımsız sayılır mı, bir kılavuza ihtiyaç duymayabilir mi? Doğal olarak eğer insanın hedefi Allah’a ulaşmak ise onun ahlakı da ilahi olmalıdır. Bu ahlakın esaslarında ve detaylarında insan ilahi ve vahyani kaynaktan müstağni olamaz. Elbette burada şu noktayı hatırlatmak gerekir: Ahlakın dine dayalı olmasından söz ederken, eşyanın güzellik ve çirkinliğinin ve amellerin ahlaki ve ahlak dışı oluşunun ilahi emir ve sakındırmadan türemiş olduğu kast edilmez. Bilakis kastedilen şey güzellik ve çirkinliğin zati olmasıyla birilikte birçok yönlerde bu hususları şeriat ile tanımanın ve aklı tüm detaylarda bağımsız bilmemenin gerekliliğidir.  

Ayrıntılı Cevap

Ahlak, tüm dünya halkının dilinde yaygın bir sözcüktür, lakin ahlak tanımlanırken en zor ve ipham taşıyan sözcüklerden biri haline gelir. Ahlak hakkında bilginler ve âlimler arasında görüş birliği azdır; çünkü felsefi, dini ve içtimai her bakış ve her grup sahip olduğu dünya görüşü ile ahlak ve ahlaki eylem hakkında özel bir tanım ileri sürmüştür. Lakin bu yazıda din ve ahlak arasındaki ilişkiye değinen ahlak ve ahlaki değerlerin temelleri hakkındaki iki temel görüşe işaret edilmesi daha uygundur. Bu iki bakış şunlardan ibarettir:

1.  Ahlak dinden bağımsız bir disiplindir ve din bir ile ilişkisi yoktur.

2. Ahlak din, iman ve tanrıya iman ile ilişki kurmaksızın gerçekleşmez.

Konunun Geçmişi:

Din ve ahlak ilişkisi bağımsız bir şekilde İslam toplumunda çok az incelenmiştir. Bunun nedeni dinsel öğretilerin İslam toplumlarında yaygınlaşmasıyla, din ve ahlak arasında ne gibi bir farkın olduğu ve hangisinin temel sayıldığı konusu sorulmamış ve pek önemsenmemiştir. Ama bizim toplumumuzun tersine batı toplumlarında bu konu geniş bir şekilde ele alınmıştır. Konunun tarihsel geçmişi Rönesans’tan sonra meydana gelen olaylardır; çünkü Rönesans öncesi dönemde batı toplumunda hâkim olan Hıristiyanlık dini bilim, kültür, toplum, ahlak ve diğer tüm meseleler kabilinden insanların hayatının tüm yönlerine egemendi. Kilisenin değişik alanlarda yenilgiye uğramasıyla birlikte batı toplumu da din ve dini eğilimlerden soğudu ve tanrıya eğilim göstermek yerine hümanizme yakınlaştı ve tedricen dinden bağımsız bir ahlakın var olabileceği düşüncesi meydana geldi. Bu düşünce tedrici olarak güçlendi ve son asırlara dek resmi olarak tanrıdan bağımsız ahlak sıfatıyla dile getirildi. Elbette bunun mukabilinde bazıları bir takım karşı tutumlar sergiledi ve ister Hıristiyanlık olsun ister başka bir din olsun ahlakın dinden bağımsız bir şekilde gerçekleşmeyeceğini savundurlar.[1]

Dine Dayalı Ahlak

Dine dayalı ahlakı açıklarken şu noktayı hatırlatmak zorunludur: Bir ahlaki sistemi sunmak içinde ahlaki sistemin kabul edildiği özel bir dünya görüşünün kabul edilmesini gerektirir; çünkü her dünya görüşü esasınca insanın yetkinliğinin zirvesi özel bir şekilde tanımlanır ve ahlaki davranış insanı bu yetkinliğe yakın kılan amele denir. Dinsel dünya görüşü esasınca insanın yetkinliği Allah’a ulaşmadadır; bu yüzden insana bu hedefe ulaşmasında yardımcı olan davranış ahlaki davranış sayılır. Bu esası kabul ettikten sonra tekâmül yolunda olan ve beklide bu tekâmülün ilk merhalelerinde bulunan insanın kat etmesi gereken yolu kâmil bir şekilde bilip bilmediğine bakmak gerekir. İnsan yol belirleme ve nihai hedefine uygun bir ahlak belirleme noktasında bağımsız olabilir mi, bir kılavuzdan yoksun olabilir mi? Doğal olarak eğer insanın hedefi Allah’a ulaşmaksa onun ahlakı da ilahi olmalı ve esasta ve detaylarda bu ahlak vahyani ve ilahi kaynaktan alınmalıdır. Bu bağlamda tanrısız ve hümanist bir ahlakın insanı tanrıya mı yoksa insanın kendi isteklerine mi ulaştıracağı belli değildir. Bu yüzden aklın bağımsızlık iddiası, özellikle beşeri sübjektivizm ve menfaat talep eden akılcılık, gerçek ve hakiki bir ahlak oluşturmada hedefin insanın Allah’a ulaşması olduğunu belirten görüş açısından kabul edilmeyecektir. Elbette insanın yetkinliğini ilahi hususlardan ayrı bir şekilde araştıran hümanist ahlak oluşturmak için dine hiçbir ihtiyaç yoktur, bilakis bu bakışta birçok dinsel ahlaki önerme anlamsız ve manasız olacaktır. Bundan dolayı din ve tanrısız bir ahlak iddiasında bulunan insanlar ister istemez beşerin sınırlı nefsini ahlakın kaynağını addederler. İnsanın üstün ve tanrı eksenli benliğini ve aşkınlık talep eden aklını eksene almazlar; çünkü bu üstün akıl her zaman vahiy ile birliktedir ve onun ışıldamasıyla aydınlanır. Oysaki egoizmde manasızlığa ulaşan menfaat talep ve dünya eksenli akıl tanrısız ahlak inşa etmede de anlamsızlığa ulaşır. Dostoyevski’nin “eğer tanrı olmazsa her şey caizdir”[2] diye meşhur olan sözü, belirtilen bu hakikate işaret eder; insan ilahi kimlikten arı bir şekilde ahlaki amel için hiçbir dürtü taşımaz. Ahlak otantik olduğu oranda insanda ilahi ve dinsel kimliğin belirginleşmesinin göstergesi olur ve bu ilahi kimlik tanrıyla irtibata geçmeksizin gerçekleşmez. Bundan dolayı dine dayalı ahlak, ahlaki sistem ileri sürme noktasında bu bağımsız ve hümanist anlayışla çelişir ve dinsiz ahlakın ne tasavvur edilebileceğine ve ne de gerçekleşebileceğine inanır. Ahlakın esas ve detaylarında vahiyden yardım alınmalıdır. Elbette burada şu noktayı hatırlatmak gerekir: Ahlakın dine dayalı olmasından eşyanın güzellik ve çirkinliğinin ve amellerin ahlaki veya ahlak karşıtı olmasının ilahi emir ve yasaklamadan türediği kastedilmemektedir. Aksine kastedilen şey, birçok yerde güzellik ve çirkinliğin zati olmasının yanı sıra, şeriatın açıklamasından bunun alınması ve aklı tüm detaylarda bağımsız bilmemek gerektiğidir. Bundan dolayı burada vahyin rolü sübut bağlamında değil, ispat bağlamındadır.[3]

İlgili başlıklar:

Din ve insan, 226 (Site: 2128).

Din ve kültür, 5297 (Site: 5489).

Ahlakta dinsel kaynakların rolü, 8094 (Site: 8161).

 


[1] Misbah, Muhammed Taki, Durusu Felsefe-i Ahlak, s. 195, İntişaratı ittilaat, Tahran, 1376.

[2] Mutahhari, Murtaza, Felsefe-i Ahlak, s. 195, İntişaratı sadra, Tahran, 1381.

[3] Durusu Felsefe-i Ahlak, s. 170.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • geçici nikahın aktı için kullanılan lafızlar nelerdir? Şartları ve Hükümleri nasıldır?
    7192 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/05/03
    Geçici nikâhın aktini okumak için birkaç şart gereklidir: Aktin sıgasını okumak; şöyle ki süreli akitte bayan ve erkek’in rızası tek başına yeterli değildir. Belki bunun yanı sıra akit için okunan has lafızların okunması şarttır. İhtiyati vacip gereğince aktin sıgası sahih Arapça ile ...
  • Yaşayan anne ve babaya yönelik yapılan hayırlar doğru mudur?
    19582 Pratik Ahlak 2011/04/11
    Her insan iyi işler yapıp sevabını başkalarına ve bu cümleden olmak üzere anne ve babasına bağışlayabilir. Böyle bir durumda bu hayırlı amelin sevabı onlara ulaşacak ve buna ek olarak aynı sevabın benzeri veya hatta ondan daha fazlası ameli bağışlayan için de göz önünde bulundurulacaktır. ...
  • Hamd, medh ve şükür’ün farkı nedir?
    12760 Eski Kelam İlmi 2012/02/14
    Lügatte ve Istılahta Hamd, Medh ve Şükür1- Hamd lügatte sena ve övgü manasına gelmektedir.[1] Istılahta ise iradeyle yapılan güzel iş ve sıfata denir.[2] 2- Medh ...
  • Mübarek Ramazan ayının 21’inde yolculuk yapmanın hükmü nedir?
    5215 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/14
    Mübarek ramazan ayında yolculuk yapmanın sakıncası yoktur, ancak oruçtan kaçmak için olursa mekruhtur.[1] insan yolculuktan dolayı tutamadığı orucunu ramazan ayından sonra tutmalıdır. Bu hükümderamazanın ayının 21’i ile diğer ...
  • Domuzun parçaları gibi necasetlerin bazı kısımları Müslüman olmayan kimselere satılabilinir mi?
    5962 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah’el - Uzma Mekarim Şirazi (Allah ömrünü uzun etsin): Eğer bu konu hakkında yakininiz varsa onun alınıp satılması sakıncalıdır. Hz. Ayetullah’el - Uzma Safi Gülpeygani (Allah ömrünü uzun etsin): Soruda gelen konu hakkında bilgim yok ama eğer söz konusu maddeler ...
  • Yasin Suresi’nin altıncı ayetiyle İsra Suresi’nin on beşinci ayeti arasında bir uyuşmazlık mı var?
    10831 Tefsir 2008/08/12
    Bu iki ayet arasında herhangi bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Çünkü ikinci ayette (İsra Suresi, on beşinci ayet) bir peygamber göndermedikçe azap olmadığını söylüyor ancak birinci ayette (Yasin Suresi, altıncı ayet) “ataları uyarılmamış” diyor ve herhangi bir azaptan bahsetmiyor. ...
  • Sürmeyle abdest veya gusül alınabilir mi?
    38418 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/14
    Abdest ve gusül alırken bedende, suyun deri ve uzuvlarına ulaşmasına engel olacak herhangi bir şeyin olmaması gerekir. Buna göre sürme, gözün içine çekilirse abdest ve guslün doğruluğuna zarar vermez. Ama gözün etrafına veya kaşlara çekilirse bakılmalıdır, abdest veya gusül uzuvlarına suyun ulaşmasına engel midir, değil midir?
  • Kızla oğlanın doğru bir şekilde (günaha düşmeden) cinsel ilişkiye girmelerinin bir yolu var mı?
    51581 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/11/10
    İslama göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar. Hekim olan Allah bu ikisini sükunet bulsun, duygusal, ruhsal ve cinsel ihtiyaçlarını karşılasınlar diye birbirleri için yaratmıştır. İslam iki tarafında ihtiyaçlarının giderilmesi ve kadınla erkeğin her türlü ilişkisinin belli bir sınır ...
  • Neden Peygamber (s.a.a) Talha ve Zübeyir’e İslam’ın kılıcı lakabını vermiştir?
    11310 تاريخ بزرگان 2011/01/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    10355 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...

En Çok Okunanlar