Gelişmiş Arama
Ziyaret
12327
Güncellenme Tarihi: 2010/08/22
Soru Özeti
Dinin afetleri nelerdir?
Soru
Dinin afetleri nelerdir?
Kısa Cevap

Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, dinsel bilgi türü ve dindarlık tarzı ile ilgilidir. Dinin afetlerinin değişik kolları vardır; zira dinin afetlerinden bir bölümü dindar ve mütedeyyin şahsın imanına yöneliktir. Bu afet bazen dini tanıma ve öğrenme merhalesinde (din araştırması afetleri) ve bazen de dinin riayet edilmesini vacip kıldığı hüküm ve buyruklara göre amel etme ve hüküm, had ve haklara riayet etme merhalesinde gerçekleşir. Tıpkı kıskançlık, kendini beğenmişlik ve övünme gibi. Dinin afetlerinden sayılan diğer bir bölüm ise dinin toplumsal meselelerinde gündeme gelen ve dinin korunması, muhafaza edilmesi ve yayılmasını tehdit eden hurafeler, tahrifler ve zevk uygulamaları gibi afetlerdir.

Ayrıntılı Cevap

Din, insan türü için Hakk’ın rahmaniyetinin en güzel tecellisidir ve dindarlık da bu rahmaniyete yöneliş ve hidayet yolunda yürümektir. Bu yolda din ve dindarlığın afetleri şekliyle sürekli eşkıyalar zuhur etmiştir. Onları tanımak ve dindarlığın sıhhatine değinmek böyle bir yolculuğun önemli adaplarından sayılır. Elbette din aşkın bir hakikat ve kutsî bir olgudur ve bu yüzden hasar ve afetten münezzehtir. Başka bir ifadeyle ilahî hususlarda hata, yanlış, hasar ve afet mümkün değildir. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, dinsel bilgi türü ve dindarlık tarzı ile ilgilidir. Bu hususlar her zaman ihtilaf konusu olup hasar ve afet ile karşı karşıyadır. Dindarlık hem tanıma, bilme ve düşünme merhalesini ve hem de amel merhalesini kapsar; yani düşünce, bilgi, dinsel inanç ve iman ve de dinsel ikrar, hareket, davranış ve tarzı içerir. Dindarlığın hasar görmesi ve afete duçar kalması nedeniyle insana ait alanlar ve toplumsal hareket sınırları sallanır ve çeşitli zulüm, insafsızlık ve haksızlıklar baş gösterir. Dindarlığın yokluğu, değişik alanlarda ihanet etmenin ortaya çıkmasına neden olur. Zira insanı değişik alanlarda korumak ve kötülük ve bitişe batmasını engellemek dinin işlevlerinden sayılır. Eğer din doğru olursa, insanı en iyi şekilde korur, doğru yola iletir ve muhafaza eder. Din ne kadar daha çok doğru ve güçlü olursa, insanın hayattaki doğruluk ve gücü de daha çok olur. Din ve dindarlığın kırmızı çizgilerinin çiğnenmesiyle, insanın her şeyi hasar ve afete maruz kalır. Bu noktaya dikkatle, genel bir sınıflandırmayla din ve dindarlığın hasarları iki bölüme ayrılabilir:

1- Dindar ve mütedeyyin şahsın imanını tehdit eden afetler.

Peygamber-i Ekrem (s.a.a) insanların şahsî imanları hakkında şöyle buyurmuştur: “İman kalp ile tanıma, dil ile ikrarda bulunma ve azalar ile amel etmektir.”[1] Bütün bu hususlar yani dinsel düşünce, inanç, iman ve dinsel ikrar, amel, davranış ve hareket tümüyle hasar ve afete maruz kalmaktadır. Bu bahislerdeki hasar ve afet; eksiklik ve noksanlığın meydana gelmesi, doğal durumdan çıkılması ve bozulmanın başlaması anlamındadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a), Müminleri Emiri Ali (a.s) ve diğer masum imamların (a.s) sözlerinde dinin afet ve hasarları sıfatıyla değişik hususlar tanıtılmıştır ve biz onların bazılarına işaret ediyoruz:

1-1- Hevese Tapınma: Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Heves afettir.”[2]

1-2- Dünyaya Tapınma: Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dünyaya tapınma, dinin afetidir.”[3]

1-3- Kötü Zan: Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin afeti, (Yüce Allah’a) kötü zanda bulunmaktır.”[4]

1-4- Yalan: Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yalanın çokluğu, dini bozar.”[5]

1-5- Kıskançlık ve Kin: Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Kıskançlık, yalancılık ve kini bırak; zira onlar dini kötü kılan üç haslettir.”[6]

1-6- Kendini Beğenmişlik ve Övünme: İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kıskaçlık, kendini beğenmişlik ve övünmek dinin afetleridir.”[7]

Bu rivayetlerin birbirleriyle çelişmediği açıktır. Bu hadislerde dinin afetleri sıfatıyla sayılan hususlar münhasır değildir; İmam, sadece kötü zan veya kıskançlık veya kendini beğenmişlik veyahut övünmek dinin afetidir ve diğer şeyler değildir demek istememektedir. Bilakis bu rivayetlerde zikredilenler afetin numuneleridir ve gerçekte bir şekilde dini tehlike ve yok olmaya maruz kılan her şeyin dinin afeti olduğunu söylemek gerekir. Bu hadislerde de bunun en önemli maddelerine işaret edilmiştir.

2- Dini toplumsal alanda tehlikeye atan ve din hakkında gerçek dışı bir görünüm sergileyen afetler. Örneğin dindeki zühdün yanlış anlaşılması, insanın yaşamın doğal halinden çıkması ve hayatın ifrat ve tefritin tuzağına düşmesine neden olur… Aynı şekilde kaza ve kader, tevekkül, zuhuru bekleme (İmam Mehdi’nin gelişini beklemek), sabır, şefaat, takiyye ve diğer hususların yanlış anlaşılması da din ve dindarlığın hasar görmesine neden olmuştur. Belirtilen anlamıyla hasarın muhtelif şekilleri, değişik mertebeleri ve güçlü ve zayıf dereceleri vardır. Bu anlamıyla din ve dinî yaşamın derin kavranmaması, dinsel kavramların yanlış anlaşılması, dinsel inanç ve amellerin zayıflaması, ahlakî temellerin gevşemesi, dinsel değerlerin değersizleşmesi, din ve dinsel hususlara inanmamak, dinsel kayıtsızlık ve her dinî konudan kaçmak gibi örnekleri ve benzerlerini mertebeler ve güçlü ve zayıf dereceler göz önünde bulundurarak değerlendirmek mümkündür. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dinin afeti üç şeydir: A) Kötü davranışlı ve günahkâr bilgin. B) Zalim rehber ve önder. C) Bilgisiz mukaddesatçı.”[8] Aynı şekilde dine hurafe ve bidat sokmak, dar görüşlülük, diğer İslamî fırkaların görüşlerine tahammül edememek ve onları sapıklık, şirk ve küfür ile itham etmek, din hakkında haşin ve gerçek dışı bir çehre sunmak vb. insanlık camiasında dinin kalıcılığı ve yayılması önündeki çok tehlikeli afet ve hasarlardandır. Din ve dindarlığın bu hasar ve afetlerini başka bir sınıflandırmayla din içi hasarlar ve din dışı hasarlar diye taksim etmek de mümkündür. Din içi hasarlardan kasıt; dinde zorlama ve baskı, dini kötü anlama, yönlendirme ve yetiştirmede tedriç ve aşamalara dikkat etmemek gibi dine bakış tarzı, dini anlama ve telaki etme şekli, dinsel epistemoloji türü ve dindarlık tarzı ile ilgili şeylerdir. Din dışı hasarlardan kasıt ise din ile bağı bulunan toplumsal, ekonomik ve siyasal etkenlerle ilgili olan şeylerdir.        


[1] Seduk, el-Hisal, c. 1, s. 178  239.

[2] Kenzu’l-Ummal, haber. 44121.

[3] Tahrirü’l-Mevaizü’l-Adediyye, s. 21.

[4] Tasnif-u Ğurerü’l-Hikem ve Durerü’l-Kelim, s. 263-5669.

[5] Tasnif-u Ğurerü’l-Hikem ve Durerü’l-Kelim, s. 221-4421.

[6] Tasnif-u Ğurerü’l-Hikem ve Durerü’l-Kelim, s. 299.

[7] el-Kafi, c. 2, hadis. 5307.

[8] Kenzu’l-Ummal, haber. 28954.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Şia düşüncesine göre imam nasıl her yerde hazırda bulunuyor?
    6341 Eski Kelam İlmi 2010/11/22
    İmam peygamberin (s.a.a.) yerine geçen halifedir. Peygamberin uhdesinde bulunan (vahiy almak hariç) bütün vazifeler imamın da uhdesindedir. Peygamber (s.a.a.) kendi uhdesinde bulunan vazifeleri yerine getirmek için fiziksel olarak her yerde bulunmasına gerek olmadığı gibi, imam da kendi uhdesinde bulunan teklifleri yerine getirmek için fiziksel olarak her yerde bulunmasına gerek yoktur. ...
  • Kur’an’ın adlarını nedir?
    27212 Kur’anî İlimler 2009/07/11
    Kur’an için birçok isim zikredilmiştir, elbette sadece bunlardan bazıları müslümanlar arasında meşhurdur. Ayrıca Kur’an için zikredilen isimlerden bazıları Kur’an’da, Kur’an’ın ismi değil vasfı olarak gelmiştir. Kur’an’ın isim ve vasıflarını birbirinden ayırmak konusundaki ihtilaf yüzünden Kur’an’ın isim ve vasıflarının sayısı konusunda farklı görüşler ortaya çıkmıştır.
  • Nübüvvetin felsefesi ve Peygamberlerin görevleri nelerdir?
    4598 Kelam İmi 2020/08/31
    Hem akli hem de nakli deliller ışığında Peygamberlerin varoluş zarureti kanıtlandıktan sonra görev, yetki ve vazifeleri açıklığa kavuşmalıdır.Özetle Allah Teala insanoğlunun dünyevi ve uhrevi saadete ve kemale ulaşması için peygamberleri insanlara kılavuzluk ve rehberlik etmesi için göndermiştir.Konuyu insanoğlu açısından tahlil edecek ...
  • Sorunun Özeti: Acaba “Ebu Mihnef ve bazı eserlerini ezcümle “Vakatu Taf” kitabını tanıtabilir misiniz?
    7128 Varie 2015/06/18
    Ebu Mihnef Kimdir? Lut b. Yahya b. Said ki Ebu Mihnef ile meşhurdur, imam Sadık’ın (a.s.) değerli ashaplarından birisidir. Şia ve güvenilir bir şahıstır.[1] O birinci asrın ikinci yarısında Şii bir ailede, belki de Küfe’nın en büyük Şii ailelerinden birsinde dünyaya geldi. Dedesi nebiyi ...
  • Masum İmamlar da iktidar savaşına girişirler miydi? Onlar da verasete dayalı iktidar mı istiyorlardı?
    5719 Eski Kelam İlmi 2012/03/04
    Birincisi, İmamların siretine baktığınızda Onların iktidar için savaşım vermediklerini gördüğümüz gibi asla iktidar peşinde olmadıklarını da görmekteyiz. Bazı zamanlar haklarını savundularsa bunun nedeni görevlerini yerine getirmek içindi. İmam Ali’nin (a.s) ‘Beni bırakın ve başkalarının yanına gidin.’ sözü bu iddiaya en güzel delildir. İkincisi, başkalarından daha üstün ...
  • Babam bir spor salonunda çalışıyor. Salonun beyazcamından kendi evimizden şahsi olarak istifade etmenin hükmü nedir?
    5369 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/22
    Halk elinde olan malların ya hakiki yönü ya da hukuksal yönü vardır; yani bunlar ya şahsi mallardır ya da devlete bağlı kurumlara ve özel şirketlere aittir. Başkasının (şahsi veya şahsi olmayan) mallarından izin ve müsaade alınmaksızın istifade etmek kesinlikle caiz değildir ve gasp hükmünü taşımaktadır.
  • Eğer bir kadın zinadan hamile kalır ve çocuğu düşürmediği takdirde büyük bir sıkıntıya girerse, ruh girmeden (dört aylık olmadan) onu düşürmesi caiz midir?
    50300 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/31
    İmam Humeyni ve diğer merciler şöyle demişlerdir: Eğer bir kadın zinadan hamile kalır. Eğer o kadın veya onunla zina eden erkek müslüman iseler o zaman kadının çocuğu düşürmesi caiz değildir.[1] Bu çocuk onun çocuğu sayılır ama miras almaz.
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11457 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Mukaddes Zebur hangi peygamberin ve hangi dinin kitabıdır?
    120199 Tefsir 2014/06/23
    Zebur Hazreti Davut’un (a.s.) kitabıdır. Allame Tabatabai “Andolsun, Zikir'den (Tevrat'tan) sonra Zebûr'da da, "Yere muhakkak benim iyi kullarım varis olacaktır" diye yazmıştık”[1] ayeti kerimenin tefsirinde şöyle diyor: zahiren Zebur’dan maksat Hazreti Davut’a verilen kitaptır. Zira kur’an’nın başka bir yerinde Allah Teala şöyle buyuruyor: “Davut’a ...
  • İmam Muhammed Bakır (a.s)‘ın biyografisini beyan eder misiniz?
    3060 Masumların Siresi 2020/01/19

En Çok Okunanlar