Gelişmiş Arama
Ziyaret
5563
Güncellenme Tarihi: 2012/03/04
Soru Özeti
Masum İmamlar da iktidar savaşına girişirler miydi? Onlar da verasete dayalı iktidar mı istiyorlardı?
Soru
‘Masum İmamlar iktidar savaşına girişirler miydi? Onlar da verasete dayalı iktidar mı istiyorlardı?’ diye soranlara cevabınız ne olur?
Kısa Cevap

Birincisi, İmamların siretine baktığınızda Onların iktidar için savaşım vermediklerini gördüğümüz gibi asla iktidar peşinde olmadıklarını da görmekteyiz. Bazı zamanlar haklarını savundularsa bunun nedeni görevlerini yerine getirmek içindi.

İmam Ali’nin (a.s) ‘Beni bırakın ve başkalarının yanına gidin.’ sözü bu iddiaya en güzel delildir.

İkincisi, başkalarından daha üstün ve layık olduktan sonra imametin verasetle olmasının sakıncası olmadığı gibi akıl ve şeriatta bunu onaylamaktadır. Başka bir ifadeyle nübüvvet için nasıl ki Allah’tan direkt ferman gelmişse ve O, risaletini kime vereceğini biliyorsa, aynı fermana göre imamet ve nübüvvetin aynı nesilden gelmesini de kabul etmek gerekir. Örneğin Hz. İbrahim’den sonra iki oğlu İsmail ve İshak peygamber oldular. İshak’tan sonra Yakup, Yakup’tan sonra Yusuf ve bu şekilde devam etti.

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzla ilgili olarak iki önemli noktayı dikkate almak gerekir:

1.Nokta: İmamların siretine baktığınızda Onların iktidar için savaşım vermediklerini gördüğümüz gibi asla iktidar peşinde olmadıklarını da görmekteyiz. Bazı zamanlar haklarını savundularsa bunun nedeni görevlerini yerine getirmek içindi, başka bir şey için değil. Aşağıda bu konu hakkında iki örnek getiriyoruz:

a) İkinci halife altı kişilik hilafet şurasını oluşturduğunda Zübeyr oyunu Hz. Ali’den, Talha Osman’dan, Saad b. Vakkas’ta Abdurrahman’dan taraf kullandıklarında geriye üç kişi kaldı. Hangisi diğerinin lehine çekilse o halife olacaktı. Abdurrahman, İmam Ali’nin yanına gelerek şöyle dedi: ‘Allah’ın kitabına, Peygamberin (s.a.a) sünnetine ve iki şeyhin (Ebubekr ve Ömer’in) siretine amel edersen sana biat ederim.’ İmam (a.s) ise: ‘Halife olursam Allah’ın kitabı, Peygamberin (s.a.a) sünnetine ve kendi siretime amel edeceğim, ama iki şeyhin siretine amel etmeyeceğim.’ diye buyurarak halifeliği reddetti.[1]

Bazı siyasetçilere göre İmam bu şartı görünüşte de olsa kabul etmeli, sonra onu bir kenara bırakmalıydı. Gerçekten dünya düşkünü ve makam sevdalısı herkes böyle düşünür. Oysa İmam böyle bir teklifi reddetmiştir.

b) Osmanı öldüren halk, Hz. Ali’nin evine akın ederek biat etmek istediklerinde ‘Benim müşavir ve yardımcı olmam size halife olmamdan daha iyidir... Beni bırakın, başkalarının yanına gidin.’[2] diye buyurdu

İktidar sevdalısı olan böyle bir şey yapar mı? Bu davranış, iktidar sevdasının hangi ölçüsüyle uyuşmaktadır?

Biz biliyoruz ki İmamlarımızın adalet dertleri olmasaydı asla iktidarda olmayı istemezlerdi. İmam Ali’nin (a.s) buyurduğu gibi böyle bir dert olmasaydı, dünyanın Onun yanında bir keçinin hapşırması kadar değeri yoktu.[3]

2. Nokta: Verasete dayalı nübüvvet, hilafet ve iktidar meselesi iki yönden incelenebilir:

I) Bir makam, layık olmadan, sadece akrabalık bağlarından dolayı birinden diğerine geçerse böyle bir veraseti ne İslam kabul ediyor, ne de akıl.

II) Akrabalık bağlarından ötürü değilde, yalnızca kendilerine ait olan üstünlüklerden dolayı makamı olan kimseler. Bu bölümle ilgili olarak önce peygamberler tarihine bakacak, sonra İmamların halifeliğine değineceğiz.

2.1- Hz. İbrahim, Allah tarafından imamete seçildikten sonra imametin kendi neslinden devam etmesi için dua ettiğinde Allah Teala şöyle buyurdu: ‘Benim ahdim asla zalimlere yetişmeyecektir.’[4]

2.2- Hz. Musa, Allah’tan kardeşi Harun’u kendisine vezir ve yardımcı etmesini istiyor.[5]

2.3- ‘Ve Süleyman, babası Davud’dan miras aldı.’[6]

Yukarıdaki şıkların tümünde bir tür veraset vardır. Kur’an’a göre baba, kardeş vb. konumlarda olanların özel liyakatları, onları peygamberliğe ulaştırması için yeterlidir.

Peygamberimizden (s.a.a) İmam Ali (a.s) ve onun neslinden gelen diğer İmamların hakkında gelen özel nassın yanı sıra Hz. Ali’nin (a.s) hakkında da ayrıca: ‘Sen benim varisimsin.’[7] diye buyurmuştur.

Diğer İmamların imametleri ise ikinci türün kapsamına girmektedir. Halifelik ve imamet için ölçü Allah’tan bize gelen emirdir. Zira O, risaletini kime vereceğini en iyi bilendir.[8] Bu emire göre hilafet ve imamet, layık olan bir nesile verilmişse onu kabul etmeliyiz. Tıpkı Hz. İbrahim’den sonra iki oğlu İsmail ve İshak’ın peygamber olmaları, İshak’tan sonra oğlu Yakup’un, ondan sonra da oğlu Yusuf’un ve Yusuf’tan sonra evlatlarının peygamber olmaları gibi.

Daha fazla bilgi için aşağıdaki dizinlere bkz:

-İmametin Peygamberin Neslinden Gelmesi: Soru: 10209 (Site: 10148)

-Resul-i Ekrem’in (s.a.a) Devlet Kurmasıyla İlahi Fıtratın İlişkisi: Soru:12305 (Site:12080)

-İmamlar ve Siyasi Rehberlik: Soru:7163 (Site:8068)

-İmamete ve İmamlara İtikadın Delilleri: Soru: 7011 (Site: 7122)

-Hz. Ali’nin Kadir-i Hum’daki Siyasi Velayeti: Soru: 13057 (Site: 13065)

 


[1] -Kuleyni, Usul-u Kafi, c.2, s.721 (Kemerei, Muhammed Bakır), İntişarat-ı Usve, 4. Baskı, Kum, HŞ.1365

[2] -Allame Meclisi, Biharu’l-Envar, c.32, s.7-8, Müessesetü’l-Vefa, Beyrut, HK.1404. 

[3] -Nehcü’l-Belağa, s.50, Daru’l-Hicret, Kum, Bi Ta

[4] -‘O zamanlar Rabbi, İbrahim'i bazı kelimelerle sınadı. O, bunları tam olarak yerine getirince dedi ki: ‘Ben seni insanlara imam edeceğim.’ İbrahim: ‘Soyumu da imam et.’ dedi. Allah: ‘Benim ahdime zalimler nail olamazlar.’ dedi.’ (Bakara/124)

[5] -‘Bana ailemden bir yardımcı ver. Kardeşim Harun’u.’ (Ta-Ha/29-30)

[6]  -Neml/16

[7] -Şeyh Saduk, Emali, s.364, İntişarat-ı Kitaphane-i İslamiyye, HŞ.1362.

[8] -‘Allah, risaletini kime vereceğini bilir.’ (En’am/124)

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hatim merasimi ve mezarlığa çocukları götürmenin bir keraheti var mıdır?
    24562 Pratik Ahlak 2012/04/04
    Çocukları dinsel meclis ve merasimlere ve de mescide veya Muharrem ayındaki matem merasimlerine götürmek veyahut bayram namazı ve dinsel bayramlara katılmasını sağlamak kendilerinin dinsel duygularının gelişmesi için çok önemlidir. Ergin gençleri hatim merasimi ve mezarlığa götürmek hakkında ise, rivayetlerde ve fıkhi kitaplarda yaptığımız inceleme neticesinde bu işin ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    9489 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • İranlıların matem, şenlik ve dini bayramlardaki gelenekleri neden diğer Müslümanlarla ve hatta diğer Şiilerle farklıdır?
    8187 Eski Kelam İlmi 2009/07/11
    Dini kutlamalar için genel kurallar olmasının yanı sıra ancak mukaddes İslam dininin görüş belirtmediği yerlerde her bölge örf ve adetlerine göre bu merasimleri yerine getirilebilir. Başka bir deyişle dinin önem verdiği şey örneğin İmam Hüseyin (a.s) için matem merasimlerinin düzenlenmesidir. Ama bunun yapılma şekli halkın kendisine bırakılmıştır. ...
  • Mastürbasyonun evlilikten farkı nedir?
    18619 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/08/08
    Mastürbasyon insanın ihtiyacını gerçek şekilde gidermez ve sahte bir doyumdur. İnsanın şehvanî ihtiyacı sadece meninin çıkmasıyla giderilmez. Bunun aşk, duygu, yakınlık ve sevgi ile beraber olması gerekir. Bu nedenle bu fiili işleyenler içlerinde eksiklik hissederler. Bu da cismanî ve ruhî hastalıkları peşinden getirebilir. Ama evlilik şehvanî ...
  • Yüzüğü sağ ele takmak mutlaka gerekli mi?
    53679 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/20
    Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmamları(a.s)’nın sünnetlerinden biri ele yüzük takmaktır. Rivayetlerde yüzüğün çeşidi ve üzerindeki nakış hakkında da çeşitli bilgiler verilmiştir. Bir de yüzüğün sağ ele takılması tavsiye edilmiştir. Ancak İslam’daki yüzük takmak ile ilgili hükümlerin hepsi müstehap türündendir ve farz değildir. Sadece erkeklerin ...
  • Dinî ilimleri öğrenmenin önemi nedir?
    16342 Pratik Ahlak 2011/05/21
    Öğrenmek bazen amel ve yükümlülüğü yerine getirmek için ve bazen de başkalarını eğitmek ve yetiştirmek içindir. Birinci kısım genel bir sınıflandırmayla iki bölüme ayrılmaktadır: Birinci bölüm tüm Müslümanlar ile ilgili hükümler olup özel bir iş, uzmanlık ve cinsiyetle bağlantılı değildir. İlk etapta tüm yükümlüler ile ilgilidir. Namaz, oruç ve ...
  • Hamd suresinden sonra Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin söylemek sadece tabi olanlar için mi müstehaptır, yoksa cemaat imamı için de müstehap mıdır?
    7350 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu:Tabi olanlar için müstehaptır.  Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Namazda müstehap olan şey, imamın arkasında namaz kılan fertlerin imamın Hamd suresini okumasının ardından Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin cümlesini söylemesi ve namazda tevhid suresini şahsen okuyan kimsenin de ”kezalik Allah” ...
  • Küfe mescidinin amellerinin çokluğu göz önüne alındığında kimi kafilelerin çeşitli makamların amellerini bir mekanda yerine getirmeleri doğru mudur? Böyle yaptıklarında tam sevap alabilirler mi?
    9026 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/10
    Küfe ve Sehle mescidlerindeki amellerin faziletleri hakkındaki rivayetlere baktığımızda Masum İmamlardan (a.s) bu mescitlerin bütün amellerinin bir arada yapılmasına dair bir emir gelmemiştir. Bir sahabesine bir dua ve namaz öğretirken, bir başkasına başka bir namaz ve dua öğretmiştir. Bu yüzden ziyaretçileri mescitlerin tüm amellerini yerine getirmek veya ...
  • Eğer idrar sonrası istibra yapılıp abdest alınırsa ve daha sonrasında bir damla idrar gelirse hükmü nedir?
    8890 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/08/06
     Ayetullah uzma Hamaney’in bürosu:Eğer gelen sıvının idrar olduğuna eminseniz abdest batıldır ve o bölge necis olmuştur. Eğer idrar olduğuna emin değilseniz taharete hükmedilir ve abdesti bozmaz.Ayetullah uzma Sistani’nin bürosu:Eğer idrar olduğundan şüpheniz varsa taharete hükmedilir.Ayetullah ...
  • Kendimizi yetiştirmeye ve nefsimizi arındırmaya nereden başlamalıyız?
    11343 Pratik Ahlak 2010/05/06
    Tezkiye, nefsi arındırmak ve temizlemek anlamına gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de nefsi arındırmanın önemi hakkında birçok ayet bulunmaktadır. Ama şu bilinmelidir ki; nefsi arındırmaya başlama noktası her insana göre değişir. İslam’ı henüz kabul etmemiş birisinin nefsi temizlemeye başlayacağı ilk aşama, İslam’ı kabul etmesidir. Müminler için ilk basamak, ...

En Çok Okunanlar