Gelişmiş Arama
Ziyaret
14097
Güncellenme Tarihi: 2010/03/10
Soru Özeti
“Eğer melekler birbirleri ile tartışırlarsa Cebrail (a.s) Ali’nin (a.s) yanına nazil olur ve melekler arasında hüküm vermesi için Ali’yi (a.s) göğe çıkarır,” diye belirtilen hadis hakkında görüşünüz nedir?
Soru
Şii hadislerinin birinde şöyle belirtilmiştir: Eğer melekler birbirleri ile tartışacak olursa Cebrail (a.s) Ali’nin (a.s) yanına nazil olur ve Ali’yi (a.s) melekler arasında hüküm vermesi için göğe çıkarır. (el- İhtisas, s. 213, Şeyh Mufid) Bu hadis hakkında sizin görüşünüz nedir? Bu hadis sahih midir?
Kısa Cevap

Dinsel öğretiler esasınca biz meleklerin kendilerine verilmiş görevler doğrultusunda hareket ederken hiçbir sapma ve itaatsizlik sergilemediklerine inanırız. Yüce Allah melekleri nitelerken şöyle buyurmaktadır: Onlar asla Allah’ın buyruğuna muhalefet etmezler ve emredildikleri şeyi (kâmil bir şekilde) yerine getirirler; yani melekler ilahi emir ve buyrukları kabul eder ve onlara bağlı kalırlar. Bu esas uyarınca onlar arasında bir ihtilafın olmaması gerektiği apaçıktır. Bu nedenle melekler arasında tartışma ve çekişme olmaz; konuşma, diyalog, sorma ve cevaplama gerçekleşir. Soruda belirtilen rivayetin delalet ve senet açısından problemi bulunmaktadır; zira rical kitaplarımızda bu ravilerin (Ahmed b. Abdullah, Abdullah b. Muhammed b. Abbasi, Hamad b. Selma, A’gmaş ve Ziyad b. Vehep) çoğunun güvenilirliği onaylanmamış ve kendileri teyit edilmemiştir. Bu hadis dört kitap da dâhil olmak üzere hiçbir muteber hadis kitabında yer almamaktadır. Sadece Şeyh Mufid’in İhtisas kitabında ve Allame Meclisinin Biharu’l Envar’ında yer almaktadır. Buna ek olarak hadisin orijinalinde yer alan ve melekler hakkında kullanılan “teşacur” kelimesi genellikle kavga ve çekişme anlamında kullanılır ve biz melekler hakkında bu hususun doğru olmadığını belirttik. Neticede rical ve hadis ilmi kaideleri esasınca belirtilen rivayetin muteber oluşuna hükmetmek mümkün değildir.

Ayrıntılı Cevap

Soru iki bölüm halinde belirtilmiştir ve biz tam ve kâmil bir şekilde yanıtlamak için onu birkaç bölüme taksim ediyoruz:

1. Melekler masum ve nefsani arzulardan arı olmaları nedeniyle onlar arasında bir tartışma ve çekişmenin olması mümkün müdür?

Dinsel öğretiler esasınca biz meleklerin kendilerine devredilen işlerde hiçbir sapma ve itaatsizlik göstermediklerine inanırız. Yüce Allah melekleri nitelerken şöyle buyurmaktadır: Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah’ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır.[1] Yani melekler ilahi emir ve buyrukları kabul eder ve onlara bağlı kalırlar.[2] Elbette meleklerin itaat etmesi ve itaatsizlik göstermemesi teşrii değil bir tür tekvini itaattir. Tekvini itaat her zaman mevcuttur ve başka bir ifadeyle onlar ilahi buyrukları iradi bir şekilde büyük bir eğilim ve temayül göstererek yerine getirecek şekilde yaratılmışlardır.[3] Meleklerin masumiyeti hakkında daha fazla bilgi edinmek için 1740 sayılı soruya (Site: 2139) (Meleklerin masumiyeti) müracaat edebilirsiniz. Meleklerin yükümlülüğü de biz insanların yükümlülüğü gibi değildir… Onlar temiz ve nur bir öze sahip olup Allah’ın irade ettiği bir şeyden başka hiçbir şeyi irade etmezler ve Allah’ın kendilerini görevlendirdiği işleri yapmaktan başka bir iş yapmazlar. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmuştur: Onlar Allah’tan önce söz söylemezler ve hep O’nun emriyle iş görürler.[4] Bu nedenle melekler âleminde ceza ve ödül, sevap ve günah bulunmamaktadır. Gerçekte melekler teşrii emir ve yasakları değil, tekvini yükümlülükleri yerine getirmekle yükümlüdürler. Onların tekvini yükümlülükleri de kendi aralarında bulunan derece farklılığı nedeniyle muhteliftir.[5] Bu esas uyarınca meleklerin birbirleri ile ihtilaf taşımaması gerektiği çok açıktır.

2. Melekler arasında eğilim ve görüş farklılığı olması mümkün müdür?

Yukarıda belirtilen hususlara binaen melekler arasında kesinlikle tartışma ve çekişme manasında bir ihtilaf mevcut değildir. Bir olasılıkla eğilimler hususunda onlar arasında ihtilaf ve farklılık olacağı söylenebilir. Yüce Allah Kur’an’da son peygamber tarafından şöyle buyurmaktadır: “Aralarında tartıştıkları sırada, yüce topluluğa (ileri gelen melekler topluluğuna) dair benim hiçbir bilgim yoktu.”[6] Çok açık olduğu üzere eğer ayetin orijinalinde geçen “ihtisam” (görüş ayrılığı) eğer hadislerden de[7] istifade edildiği üzere tartışma ve çekişme olmayıp[8] kendi aralarında konuşmaları, diyalog kurmaları ve soru sorup cevap vermeleri ise, bu bizim iddiamızı destekler.[9]

3. Melekler ruh ve insanlar ise cisim (ve ruh) olması nedeniyle bu husus nasıl gerçekleşebilir?

Dini ve Kur’an öğretileri esasınca her ne kadar melekler ruh olsa da ilahi izinle değişik suretlere ve insan şekline bile bürünebilecek bir güce sahiptirler. Örnek:

A. Ehlisünnet ve Şia’nın hadis ve tefsir kaynaklarında bulunan değişik rivayetler esasınca Cebrail (a.s) Dahiyyeyi Kelbi suretinde Hz. Peygamberin (s.a.a) yanına gelirdi.[10]

B. Sınamak için Davut’a (a.s) nazil olan melekler iki insan şekline bürünmüştü. Onlar birbirleri ile ihtilaf ettiklerini göstermekte ve Davud’un (a.s) onlar arasında yargıda bulunması için onun yanına geldiklerini yansıtmaktaydılar.[11]

C. İbrahim (a.s) ve Lut’a (a.s) nazil olan melekler misafir sıfatıyla onların yanına gelmişti.[12]

D. “Harut” ve “Marut” iki melek olup sihri iptal etme gayesiyle sihir yapma yolunu halka öğretmek için nazil olmuşlardı.[13]

Belirtilen öncüllere binaen insanın melekler arasındaki görüş ayrılığını (bunun gerçekleşmesi durumunda) gidermek için onların yanına gitmesi ve ihtilafı gidermesi hususunda hiçbir engel ve sakınca bulunmamaktadır. Nitekim insan ilk yaratıldığı zaman varlıkların isimlerini (sırlarını) meleklere bildirmiştir![14]

Bundan dolayı başka bir kâmil insanın onların arasına gitmesinin ve yargıç sıfatıyla onlara bir şeyler öğretmesinin ve onlar arasında yargıda bulunmasının bir engeli bulunmamaktadır. Bütün bunlar meselenin olasılıkla ilgili boyutudur, lakin böyle bir şeyin gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda kesin bir delil mevcut değildir.

Hadisin Delalet Ve Senet Açısından İncelenmesi

Ahmet b. Abdullah, Abdullah b. Muhammed İsa’dan, Abdullah b. Muhammed İsa Hammad b. Selma’dan,  Hammad b. Selma A’gmaş’tan ve A’gmaş Ziyad b. Veheb’ten aktardığı üzere Abdullah b. Mesut şöyle demiştir: Fatıma’nın (s.a) yanına vardım ve eşin nerededir diye sordum. Fatıma (s.a), Cebrail (a.s) onu göğe çıkardı dedi. Ben niçin diye sordum. Kendisi bir grup melek bir mesele hakkında birbirleri ile tartışmış, Allah’tan insanlardan birinin kendileri hakkında aralarında hakemlik etmesini istemiş, yüce Allah kendiniz seçiniz diye buyurmuş ve onlar da Ali bin Ebu Talib’i (a.s) seçmişlerdir.[15] Bu hadis senet ve delalet açısından bir takım problemler taşımaktadır.

Delalet Açısından

Hadisin orijinalinde melekler hakkında kullanılan “teşacür” kelimesi genellikle kavga ve çekişme manasındadır[16] ve biz daha önce melekler hakkında bu meselenin doğru olmadığını belirttik. Bu yüzden bu hadisin söz konusu iddiaya dönük hiçbir delaleti bulunmamaktadır. Hatta zayıftır ve itibardan yoksundur.

Hadisin Senet Kritiği

1. Bizim rical kitaplarımızda belirtilen rivayetin zikredilen senet silsilesi mevcut değildir ve buna ek olarak bu ravilerin güvenilirlikleri onaylanmamış ve kendileri teyit edilmemiştir.[17]

2.  Bu hadis dört kitap da dâhil olmak üzere hiçbir muteber hadis kitabında yer almamaktadır. Sadece Şeyh Mufid’in İhtisas kitabında ve Allame Meclisinin Biharu’l-Envar’ında nakledilmiştir. Elbette Meclisi’de hadisi İhtisas’tan nakletmiştir. Neticede rical ve hadis ilmi kaideleri esasınca belirtilen rivayetin muteber olduğuna hükmetmek mümkün değildir. 

 


[1] Tahrim Suresi, 6. ayet.

[2] Fahru’d Din Razi, Ebu Abdullah Muhammed bin Ömer, Mefatihu’l Gayb, c. 30, s. 573, Naşir: Daru İhyau’t Turas’ıl Arabi, Beyrut, çapı sevvum, 1420 h.k.

[3] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsiri Numune, c. 24, s. 288.

[4] Enbiya Suresi, 27. ayet.

[5] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, Tercüme El- Mizan, Musevi Hamedani, Seyyid Muhammed Bakır, c. 19, s. 561 – 562, Naşir: Defteri Tebligatı İslamiyi Camiayı Muderrsini hovzei ilmiyeyi Kum, Kum, çapı pencum, 1374 h.ş.

[6] Sad Suresi, 69. ayet.

[7] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l Envar, c. 18, s. 375, Müessese-i El- Vefa, Beyrut Lübnan, 1404 h.k.

Hz. Peygamber (s.a.a) yarenlerinden birine yukarıdaki melekelerin ne hakkında konuştuklarını ve diyalog kurduklarını biliyor musun diye sorar ve bu sahabe hayır der. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurur: “Onlar, kefaret (günahları telafi eden filler) ve dereceler (insanın derecelerini artıran şeyler) hakkında konuşurlar. Kefaret, kış soğuğunda çok suyla abdest almak, cemaat namazına gitmek ve bir namazdan sonra başka bir namazı beklemektir. Dereceler ise çok selam vermek, yemek vermek ve insanlar uyurken geceleyin namaz kılmaktır.”

[8] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsiri Numune, c. 19, s. 333.

[9] Elbette burada da birçok kimse kastedilen şeyin meleklerin kendileriyle değil, Allah ile konuşması olduğuna inanır. Daha fazla bilgi edinmek için ilgili ayetin tefsirlerine müracaat ediniz. 

[10] Kuleyni Muhammed bin Yaku, Kafi, cç 2, s. 587, Daru’l Kutubu’l İslamiye, Tahran, 1365 h.ş; Sahihi Muslim (2451), http://www.al-islam.com, Mektebtu’ş Şamile sitesi; Tefsiri İbni Kesir, c. 6, s. 406, Ebu’l Fida İsmail bin Ömer bin Kesir El- Kurşi Ed- Demeşki, Tefsiri Kur’an-i’l Azim, Naşir: Daru Tayyibe Li’n Nwşr ve’t Tevzii, çapı dovvum, 1420 h.k, 1999 m. 

[11] Sad Suresi, 24. ayet.

[12] Hud Suresi, 62 - 83. ayet.

[13] Bakara Suresi, 102. ayet.

[14] Bakara Suresi, 33. Ayet; Allah, şöyle dedi: “Ey Âdem! Onlara bunların isimlerini söyle.” Âdem, meleklere onların isimlerini bildirince Allah, “Size, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ki ben bilirim, yine açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da ben bilirim demedim mi?” dedi.

[15] Şeyh Mufit, El- İhtisas, c. 213, İntişaratı Kongreyi Cihani Şeyh Mufit Kum, 1413 h.k.

[16] Tureyhi, Mucmeu’l Beyan, c. 3, s. 343, Naşir: Kitapfuruşiyi Murtezevi, Tahran, çapı sevvum, 1375 h.ş.

[17] Rical kitaplarında “Ahmed b. Abdullah, Abdullah b. Muhammed Abesi, Hamad b. Seleme, A’maş ve Ziyad b. Veheb” adlarına bakınız.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zikir nedir ve türleri nelerdir?
    17221 Pratik İrfan 2012/09/24
    Zikir ve Allah’ı anmanın birçok ruhi ve ahlaki yapıcı etkisi vardır ve bunun karşısında Allah’ın kulunu hatırlaması, kalbin aydınlanması, kalp huzuru, Allah’a itaatsizlik etmeden korkmak, günahların bağışlanması ve ilim ve hikmet bunlardan sayılır. Genellikle zikir kalpsel ve dilsel olarak iki türe ayrılır. Dille yapılan zikre “vird” de ...
  • Hz. Muhammed (s.a.a) Nerede Toprağa Verilmiştir?
    8777 تاريخ بزرگان 2011/10/23
    İslam Peygamberi, Ebrehe’nin askerleriyle[1] Allah’ın evine hücum ettiği yılda doğmuş ve kırk yaşındayken Hira mağarasında ibadetle meşgulken Allah tarafından peygamberliğe seçilmiştir. Hz. Muhammed (s.a.a) çağrısını ilkönce gizli olarak başlatmış ve Allah’ın emriyle açık çağrısına da yakınlarından başlamıştır.[2] Hz. Peygamberin ...
  • Astıma müptela olan oruçlu bir şahsın sprey kullanmasının hükmü nedir?
    7095 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/18
    Mercilerin çoğu, ilaç yerine istifade edilen iğne ve serum gibi şeylerin kullanımını caiz bilmektedir. Elbette belirtilen hususların yemek yerine istifade edildiği yerde onlardan sakınmak gerekir.[1] Aynı şekilde nefes darlığı için kullanılan sprey eğer ilacı sadece akciğere aktarırsa, orucu bozmaz.
  • Gönüllerine göre eş bulamayan, evlilik zamanı gelmiş kızların duası hangisidir?
    18099 Pratik Ahlak 2012/07/21
    Saygıdeğer okuyucumuz; Sizin nazarınızdaki dua Şeyh Abbas Kummi’nin “Mefatihu’l Cinan” kitabında zikredilmiştir ve o dua şöyledir: Şeyh ve Seyyid, Mufazzal bin Ömer’den şöyle rivayet etmektedir: Bir gün İmam Cefer-i Sadık’ı (a.s) Cafer-i Tayyar namazını kılarken gördüm ve namazı kıldıktan sonra ellerini kaldırarak nefesi ...
  • İslami düşüncenin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir proje sunmak mümkün müdür?
    8247 Eski Kelam İlmi 2007/08/23
    İslam, gönderilmiş olan son ve en mükemmel dindir. Bundan dolayı insan hayatını ilgilendiren bütün toplumsal ve ferdi alanlarda bu dinin yol gösterici olması beklentisi içerisindeyiz. “İslam’da sistematik düşünce teorisi “ İslam dininin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir teoridir. ...
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    13833 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12435 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...
  • Abdest ve teyemmümün felsefesi nedir?
    10117 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/04/12
    Banyo yapıldığı zaman ortaya çıkan şey dış temizliktir. Dış temizliğin yanı sıra, manevi temizlikte namazın şartlarındandır. Bu da ancak abdest ve gusülle gerçekleşir. Su kullanma imkanı yoksa, manevi ve batıni taharet için, abdest ve guslün yerine teyemmüm alınır. Ama bu, teyemmümün dış temizliğe faydası olmadığı ...
  • Biz bütün âlemde Müslüman ya da Şia olmayan insanları görmekteyiz...
    10641 Eski Kelam İlmi 2007/09/18
    İslam dinine inanmayan insanlar iki grupturlar:Diğer bir ibaretle İslam dinine iman etmeyen insanlar iki gruptur:1- Terim olarak cahil-i mukassir ve inatçi kâfir olan grup. Yani İslam onlara ulaşmış ve onun hak olduğunu anlamışlar ama inat ve isyancılıkları yüzünden hakkı kabul etmemişlerdir. Bu grup, azabı ve ...
  • Niçin insan (intihar ederek) hayatı kendinden selb edemiyor?
    7274 Ahlak 2010/11/09
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar