Gelişmiş Arama
Ziyaret
13480
Güncellenme Tarihi: 2010/03/10
Soru Özeti
“Eğer melekler birbirleri ile tartışırlarsa Cebrail (a.s) Ali’nin (a.s) yanına nazil olur ve melekler arasında hüküm vermesi için Ali’yi (a.s) göğe çıkarır,” diye belirtilen hadis hakkında görüşünüz nedir?
Soru
Şii hadislerinin birinde şöyle belirtilmiştir: Eğer melekler birbirleri ile tartışacak olursa Cebrail (a.s) Ali’nin (a.s) yanına nazil olur ve Ali’yi (a.s) melekler arasında hüküm vermesi için göğe çıkarır. (el- İhtisas, s. 213, Şeyh Mufid) Bu hadis hakkında sizin görüşünüz nedir? Bu hadis sahih midir?
Kısa Cevap

Dinsel öğretiler esasınca biz meleklerin kendilerine verilmiş görevler doğrultusunda hareket ederken hiçbir sapma ve itaatsizlik sergilemediklerine inanırız. Yüce Allah melekleri nitelerken şöyle buyurmaktadır: Onlar asla Allah’ın buyruğuna muhalefet etmezler ve emredildikleri şeyi (kâmil bir şekilde) yerine getirirler; yani melekler ilahi emir ve buyrukları kabul eder ve onlara bağlı kalırlar. Bu esas uyarınca onlar arasında bir ihtilafın olmaması gerektiği apaçıktır. Bu nedenle melekler arasında tartışma ve çekişme olmaz; konuşma, diyalog, sorma ve cevaplama gerçekleşir. Soruda belirtilen rivayetin delalet ve senet açısından problemi bulunmaktadır; zira rical kitaplarımızda bu ravilerin (Ahmed b. Abdullah, Abdullah b. Muhammed b. Abbasi, Hamad b. Selma, A’gmaş ve Ziyad b. Vehep) çoğunun güvenilirliği onaylanmamış ve kendileri teyit edilmemiştir. Bu hadis dört kitap da dâhil olmak üzere hiçbir muteber hadis kitabında yer almamaktadır. Sadece Şeyh Mufid’in İhtisas kitabında ve Allame Meclisinin Biharu’l Envar’ında yer almaktadır. Buna ek olarak hadisin orijinalinde yer alan ve melekler hakkında kullanılan “teşacur” kelimesi genellikle kavga ve çekişme anlamında kullanılır ve biz melekler hakkında bu hususun doğru olmadığını belirttik. Neticede rical ve hadis ilmi kaideleri esasınca belirtilen rivayetin muteber oluşuna hükmetmek mümkün değildir.

Ayrıntılı Cevap

Soru iki bölüm halinde belirtilmiştir ve biz tam ve kâmil bir şekilde yanıtlamak için onu birkaç bölüme taksim ediyoruz:

1. Melekler masum ve nefsani arzulardan arı olmaları nedeniyle onlar arasında bir tartışma ve çekişmenin olması mümkün müdür?

Dinsel öğretiler esasınca biz meleklerin kendilerine devredilen işlerde hiçbir sapma ve itaatsizlik göstermediklerine inanırız. Yüce Allah melekleri nitelerken şöyle buyurmaktadır: Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah’ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır.[1] Yani melekler ilahi emir ve buyrukları kabul eder ve onlara bağlı kalırlar.[2] Elbette meleklerin itaat etmesi ve itaatsizlik göstermemesi teşrii değil bir tür tekvini itaattir. Tekvini itaat her zaman mevcuttur ve başka bir ifadeyle onlar ilahi buyrukları iradi bir şekilde büyük bir eğilim ve temayül göstererek yerine getirecek şekilde yaratılmışlardır.[3] Meleklerin masumiyeti hakkında daha fazla bilgi edinmek için 1740 sayılı soruya (Site: 2139) (Meleklerin masumiyeti) müracaat edebilirsiniz. Meleklerin yükümlülüğü de biz insanların yükümlülüğü gibi değildir… Onlar temiz ve nur bir öze sahip olup Allah’ın irade ettiği bir şeyden başka hiçbir şeyi irade etmezler ve Allah’ın kendilerini görevlendirdiği işleri yapmaktan başka bir iş yapmazlar. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmuştur: Onlar Allah’tan önce söz söylemezler ve hep O’nun emriyle iş görürler.[4] Bu nedenle melekler âleminde ceza ve ödül, sevap ve günah bulunmamaktadır. Gerçekte melekler teşrii emir ve yasakları değil, tekvini yükümlülükleri yerine getirmekle yükümlüdürler. Onların tekvini yükümlülükleri de kendi aralarında bulunan derece farklılığı nedeniyle muhteliftir.[5] Bu esas uyarınca meleklerin birbirleri ile ihtilaf taşımaması gerektiği çok açıktır.

2. Melekler arasında eğilim ve görüş farklılığı olması mümkün müdür?

Yukarıda belirtilen hususlara binaen melekler arasında kesinlikle tartışma ve çekişme manasında bir ihtilaf mevcut değildir. Bir olasılıkla eğilimler hususunda onlar arasında ihtilaf ve farklılık olacağı söylenebilir. Yüce Allah Kur’an’da son peygamber tarafından şöyle buyurmaktadır: “Aralarında tartıştıkları sırada, yüce topluluğa (ileri gelen melekler topluluğuna) dair benim hiçbir bilgim yoktu.”[6] Çok açık olduğu üzere eğer ayetin orijinalinde geçen “ihtisam” (görüş ayrılığı) eğer hadislerden de[7] istifade edildiği üzere tartışma ve çekişme olmayıp[8] kendi aralarında konuşmaları, diyalog kurmaları ve soru sorup cevap vermeleri ise, bu bizim iddiamızı destekler.[9]

3. Melekler ruh ve insanlar ise cisim (ve ruh) olması nedeniyle bu husus nasıl gerçekleşebilir?

Dini ve Kur’an öğretileri esasınca her ne kadar melekler ruh olsa da ilahi izinle değişik suretlere ve insan şekline bile bürünebilecek bir güce sahiptirler. Örnek:

A. Ehlisünnet ve Şia’nın hadis ve tefsir kaynaklarında bulunan değişik rivayetler esasınca Cebrail (a.s) Dahiyyeyi Kelbi suretinde Hz. Peygamberin (s.a.a) yanına gelirdi.[10]

B. Sınamak için Davut’a (a.s) nazil olan melekler iki insan şekline bürünmüştü. Onlar birbirleri ile ihtilaf ettiklerini göstermekte ve Davud’un (a.s) onlar arasında yargıda bulunması için onun yanına geldiklerini yansıtmaktaydılar.[11]

C. İbrahim (a.s) ve Lut’a (a.s) nazil olan melekler misafir sıfatıyla onların yanına gelmişti.[12]

D. “Harut” ve “Marut” iki melek olup sihri iptal etme gayesiyle sihir yapma yolunu halka öğretmek için nazil olmuşlardı.[13]

Belirtilen öncüllere binaen insanın melekler arasındaki görüş ayrılığını (bunun gerçekleşmesi durumunda) gidermek için onların yanına gitmesi ve ihtilafı gidermesi hususunda hiçbir engel ve sakınca bulunmamaktadır. Nitekim insan ilk yaratıldığı zaman varlıkların isimlerini (sırlarını) meleklere bildirmiştir![14]

Bundan dolayı başka bir kâmil insanın onların arasına gitmesinin ve yargıç sıfatıyla onlara bir şeyler öğretmesinin ve onlar arasında yargıda bulunmasının bir engeli bulunmamaktadır. Bütün bunlar meselenin olasılıkla ilgili boyutudur, lakin böyle bir şeyin gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda kesin bir delil mevcut değildir.

Hadisin Delalet Ve Senet Açısından İncelenmesi

Ahmet b. Abdullah, Abdullah b. Muhammed İsa’dan, Abdullah b. Muhammed İsa Hammad b. Selma’dan,  Hammad b. Selma A’gmaş’tan ve A’gmaş Ziyad b. Veheb’ten aktardığı üzere Abdullah b. Mesut şöyle demiştir: Fatıma’nın (s.a) yanına vardım ve eşin nerededir diye sordum. Fatıma (s.a), Cebrail (a.s) onu göğe çıkardı dedi. Ben niçin diye sordum. Kendisi bir grup melek bir mesele hakkında birbirleri ile tartışmış, Allah’tan insanlardan birinin kendileri hakkında aralarında hakemlik etmesini istemiş, yüce Allah kendiniz seçiniz diye buyurmuş ve onlar da Ali bin Ebu Talib’i (a.s) seçmişlerdir.[15] Bu hadis senet ve delalet açısından bir takım problemler taşımaktadır.

Delalet Açısından

Hadisin orijinalinde melekler hakkında kullanılan “teşacür” kelimesi genellikle kavga ve çekişme manasındadır[16] ve biz daha önce melekler hakkında bu meselenin doğru olmadığını belirttik. Bu yüzden bu hadisin söz konusu iddiaya dönük hiçbir delaleti bulunmamaktadır. Hatta zayıftır ve itibardan yoksundur.

Hadisin Senet Kritiği

1. Bizim rical kitaplarımızda belirtilen rivayetin zikredilen senet silsilesi mevcut değildir ve buna ek olarak bu ravilerin güvenilirlikleri onaylanmamış ve kendileri teyit edilmemiştir.[17]

2.  Bu hadis dört kitap da dâhil olmak üzere hiçbir muteber hadis kitabında yer almamaktadır. Sadece Şeyh Mufid’in İhtisas kitabında ve Allame Meclisinin Biharu’l-Envar’ında nakledilmiştir. Elbette Meclisi’de hadisi İhtisas’tan nakletmiştir. Neticede rical ve hadis ilmi kaideleri esasınca belirtilen rivayetin muteber olduğuna hükmetmek mümkün değildir. 

 


[1] Tahrim Suresi, 6. ayet.

[2] Fahru’d Din Razi, Ebu Abdullah Muhammed bin Ömer, Mefatihu’l Gayb, c. 30, s. 573, Naşir: Daru İhyau’t Turas’ıl Arabi, Beyrut, çapı sevvum, 1420 h.k.

[3] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsiri Numune, c. 24, s. 288.

[4] Enbiya Suresi, 27. ayet.

[5] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, Tercüme El- Mizan, Musevi Hamedani, Seyyid Muhammed Bakır, c. 19, s. 561 – 562, Naşir: Defteri Tebligatı İslamiyi Camiayı Muderrsini hovzei ilmiyeyi Kum, Kum, çapı pencum, 1374 h.ş.

[6] Sad Suresi, 69. ayet.

[7] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l Envar, c. 18, s. 375, Müessese-i El- Vefa, Beyrut Lübnan, 1404 h.k.

Hz. Peygamber (s.a.a) yarenlerinden birine yukarıdaki melekelerin ne hakkında konuştuklarını ve diyalog kurduklarını biliyor musun diye sorar ve bu sahabe hayır der. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurur: “Onlar, kefaret (günahları telafi eden filler) ve dereceler (insanın derecelerini artıran şeyler) hakkında konuşurlar. Kefaret, kış soğuğunda çok suyla abdest almak, cemaat namazına gitmek ve bir namazdan sonra başka bir namazı beklemektir. Dereceler ise çok selam vermek, yemek vermek ve insanlar uyurken geceleyin namaz kılmaktır.”

[8] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsiri Numune, c. 19, s. 333.

[9] Elbette burada da birçok kimse kastedilen şeyin meleklerin kendileriyle değil, Allah ile konuşması olduğuna inanır. Daha fazla bilgi edinmek için ilgili ayetin tefsirlerine müracaat ediniz. 

[10] Kuleyni Muhammed bin Yaku, Kafi, cç 2, s. 587, Daru’l Kutubu’l İslamiye, Tahran, 1365 h.ş; Sahihi Muslim (2451), http://www.al-islam.com, Mektebtu’ş Şamile sitesi; Tefsiri İbni Kesir, c. 6, s. 406, Ebu’l Fida İsmail bin Ömer bin Kesir El- Kurşi Ed- Demeşki, Tefsiri Kur’an-i’l Azim, Naşir: Daru Tayyibe Li’n Nwşr ve’t Tevzii, çapı dovvum, 1420 h.k, 1999 m. 

[11] Sad Suresi, 24. ayet.

[12] Hud Suresi, 62 - 83. ayet.

[13] Bakara Suresi, 102. ayet.

[14] Bakara Suresi, 33. Ayet; Allah, şöyle dedi: “Ey Âdem! Onlara bunların isimlerini söyle.” Âdem, meleklere onların isimlerini bildirince Allah, “Size, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ki ben bilirim, yine açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da ben bilirim demedim mi?” dedi.

[15] Şeyh Mufit, El- İhtisas, c. 213, İntişaratı Kongreyi Cihani Şeyh Mufit Kum, 1413 h.k.

[16] Tureyhi, Mucmeu’l Beyan, c. 3, s. 343, Naşir: Kitapfuruşiyi Murtezevi, Tahran, çapı sevvum, 1375 h.ş.

[17] Rical kitaplarında “Ahmed b. Abdullah, Abdullah b. Muhammed Abesi, Hamad b. Seleme, A’maş ve Ziyad b. Veheb” adlarına bakınız.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Lütfen Hz. Yusuf kıssasındaki önemli noktaları açıklar mısınız?
    45081 Masumların Siresi 2010/11/08
    Kur’an’daki en güzel kıssa olarak nitelendirilen Hz. Yusuf (a.s) kıssası ders, ibret ve şahsi, ahlakî, içtimai ve ailevî erdemleri içermektedir. Bu erdemlerden bazıları şunlardır: 1. İnsanları Allah’a doğru çağırma yolunda Peygamberlerin ifa ettikleri rolü ve çektikleri sıkıntıyı tanımak
  • Mü’minun Suresinin 101. Ayeti ile Saffat surenin 27 ve 50. ayetleri arasında var olan çelişkiyi nasıl bertaraf ediyorsunuz?
    8956 Tefsir 2012/06/10
    Genel anlamda kuranı kerim ayetleri arasında ve özel anlamda soruda zikredilen ayetler arasında çelişki ve tezat bulunmamaktadır. Zira “o günde hiç kimse başka bir kimseden sual etmez ve yârdim dilemez” şeklindeki ayetler, dirilmenin ilk merhalesine işaret etmektedir. Bu da o günün çok dehşetli bir gün ve o ...
  • Hz. Abbas su getirirken hangi şiiri okudu?
    15574 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2011/12/20
    Eskiden savaşçılar savaşlarda kendi safındakilere moral vermek, düşmanların da moralini bozmak için şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı da aşura günü anlamlı ve etkili şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmamın (a.s) değerli kardeşi Hz. Ebulfazl Abbas da aşura gününde güzel ve eşsiz şiirler ...
  • 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözü bir hadis midir? Hadis ise senet ve itibarı ne ölçüdedir?
    11651 Masumların Siresi 2009/02/22
    Hadis kitaplarında 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözünün Masumlara (a.s) ait olduğuna dair bir delile rastlamadık. Ancak bu söz Kerbela olayı hedef ve maksadını ifade etmek yönünden güzel bir anlamı ifade eden anlamlı mesajlar içeren bir sözdür. Zira İmam Mehdi (a.s) zuhur edip zalimlerin kökünü ...
  • Bir insan Cuma gecesi veya günü ölürse, her zaman için kabir baskısından güvende olur, diye söylenen söz doğru mudur?
    10870 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Hafta içinde Cuma gecesi ve gününün özel bir üstünlük ve değeri vardır ve bunlardan birisi şudur: Eğer mümin bir insan bu vakitte dünyadan göçerse, onun bereket ve değeriyle kabir ve berzah âlemindeki bazı sorun ve hadiseler ondan uzak kılınır. Peygamber-i Ekrem’den (s.a.a) şöyle rivayet edilmiştir: Cuma, günlerin efendisidir ve ...
  • Neden Allah cennetin çoğunu maddi hususlar ile nitelemiştir?
    6922 Eski Kelam İlmi 2012/05/27
    Kur’an-ı Kerim’de cennet ve cehennem hem maddi özellikler ve hem de ruhani ve manevi özellikler ile betimlenmiştir. Maddi nimetler ile nitelemek, birçok insanın manevi ve ruhani nitelemeler aracılığıyla bilgi edinmesinin zor ve hatta imkânsız olması nedeniyledir. Zira insanların zihni daha çok maddi konulara alışıktır ve bu nedenden ...
  • Evrendeki boylamsal silsileyi açıklar mısınız?
    7155 İslam Felsefesi 2010/09/22
    Meşa, İşrak ve Aşkın Hikmet ekolü taraftarı dâhil tüm ilahî bilgeler “bir kaidesi” esasınca şöyle demektedir: Yüce Allah yalın ve birdir. Hakeza bir cihete sahiptir. Bu nedenle yaratılış evreni ve birçok sonucun bir ve yalın olan ilahî zattan sadır olması muhaldir. Bundan dolayı bilgeler akıllar ...
  • İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamında şehitlerden kaç tanesi Allah Resulü’nün (s.a.a) ashabındandı?
    7876 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2012/08/26
    Son Aşura araştırmacıları arasında ve yaptıkları tahkikat sonucu, İmam Hüseyin’in (a.s) yarenleri arasında beş kişinin Peygamber’in (s.a.a) ashabından olduğu ve Aşura kıyamında şahadete eriştikleri meşhurdur. Bu beş kişi şunlardır: Enes b. Haris, Hani b. Urve, Müslim b. Evsece, Habip ibni Mezahir ve Abdullah b. Yektar ...
  • Pak ve tertemiz olan ehlibeyt İmamlarının (a.s.) kabirleri hangi şehirlerdedir?
    13840 تاريخ بزرگان 2011/09/21
    Pak ve tertemiz olan ehlibeyt İmamlarının (a.s.) kabirleri aşağıdaki Şehir ve Ülkelerdedir:1-  İmam Ali’nin (a.s.) mübarek kabri Irak’ın Necef şehrinde.
  • Niçin bir erkeğin şahitliği iki kadının şahitliği ile eşittir?
    21658 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/07/04
    Yüce Allah tarafında insanlar için belirlenen kanunlar yaratılış âlemi, evrenin gerçekleri ve insanın yaratılışı ile uyum içindedir. Kadının yaratılışı erkeğin yaratılış ve yapısı ile farklı olduğu için Bu iki varlığın görev ve hükümleri de farklıdır. Bu görevlerden biri mahkemede şahitlik yapmaktır Bu görev hislerin etkisinde kalınmadan ve ...

En Çok Okunanlar