Gelişmiş Arama
Ziyaret
10430
Güncellenme Tarihi: 2008/05/04
Soru Özeti
Fena (yok olma), irfanda ne anlama gelmektedir?
Soru
Fena (yok olma), irfanda ne anlama gelmektedir?
Kısa Cevap

Arapça olan fena kelimesi, sözlükte yokluk ve yok olma ve irfani terimlerde ise, kulun beşeri yönünün, hakkın ilahlığında mahvolacağı şekilde hakta kaybolması anlamına gelmektedir. Allah’a giden yolun peşinde olan ve giden salikler, Allah’a ulaşma yolunu merhalelere ayırmışlar ve fena merhalesini Allah’a olan yolculuğun en son noktası olarak kabul etmişlerdir.

Örneğin Attar, bu yolda yedi merhalenin olduğuna inanmaktadır: talep, aşk, marifet, istiğna (muhtaç olmamak), tevhit, hayret ve fakirlik ve fena.

Ariflerden bazıları da birkaç kısma ayırmışlardır: birincisi, fiillerin fenası olan zahiri fena, ikincisi, sıfatların fenası olan batını fena, üçüncüsü, zatın fenası.

Onlar şöyle diyorlar: Allah’ın dergâhında fena (yok) olan, kalıcı olur.

Ayrıntılı Cevap

Arapça olan fena kelimesi, sözlükte yokluk ve yok olma[1] ve irfani terimlerde ise, kulun beşeri yönünün, hakkın ilahlığında mahvolacağı şekilde hakta kaybolması anlamına gelmektedir.

Söylenen konuların açıklığa kavuşması için şu ön bilgilere dikkat edilmelidir:

1) Bilindiği üzere Allah-u Teala kendi hekim iradesi gereği, insanı, hayatı boyunca sürekli mutlak kemale ulaşmayı ve onun sayesinde kendisinin kalıcılığı ve sürekliliğini düşüneceği ve bu hedefe ulaşmak için de hiçbir şeyden kaçınmayacağı bir şekilde yaratmıştır. O, sahip olmadığı her şeyi arayarak onun peşinden gider ve ona ulaştığı zaman da, ondan daha iyi ve mükemmel olana karşı vücudunda istek ve şevk oluşur ve onu hiçbir zaman kendi haline bırakmaz:

İstemekten vazgeçmem ta ki mutluluğa ereyim

Ya vücudum canana ulaşır ya can vücudumdan çıkar

Tabiî ki dikkat edilmesi gerekir ki bu içten gelen his ve arzuların çıkış noktası, hayali ve sanal bir şey değil, bir hakikattir. Bu insanın makamı ve konumuyla uyumlu bir gerçektir ve bu ona mahsus olarak kendisini en aşağı dereceden en yüce derecelere ulaştırması, ilk ve asıl yerine dönmesi için bağışlanmış bir güdüdür:

Herkes ki uzak kalmış kendi aslından

Tekrar arasın kendisine ulaştığı günleri

2) İnsan, iki yükseliş ve alçalış dönemecinde sonsuza kadar gidecek şekilde serbest ve irade sahibi bir varlıktır.

3) İnsanın önünde kemale giden yolda, ariflerin “ferdi taayunat[2] ve eniyyat[3]” olarak tabir ettikleri engeller vardır. İnsan bu tayyunat kurtulmadığı ve önündeki engelleri kaldırmadığı sürece kendi hedefine ulaşamaz. Bunlar, hakkın nurunun ulaşmasını engelleyen toz ve hicaplardır.

Sen ki tabiat âleminden çıkmıyorsun dışarı

Nerede tarikatın yolundan geçebilirsin

Yârin cemalinin peçe ve perdesi yoktur ama

Tozları kaldır ki bakabilesin

Bu ön bilgilerin doğrultusunda şöyle söylüyoruz: Salik bu merhaleleri sırasıyla kat etiği zaman, bütün eniyyat, tayyunat, maddi ve manevi bağlılıklardan kurtulmuş ve Allah-uTeala’da eriyip yok olarak fena makamına ulaşmış demektir. Böylesi bir durumda kendisini unutarak maşukun cemalinde mahvolmuş ve nereye baksa sadece ve sadece onu görmektedir.

Marifet ehli, (Enel hak) diyenin ilahlık iddiasında bulunmadığını söylemektedirler. Sadece kendi eniyyetini yok saymaktadır; yani, ben kendi vücudumda kendimi görmüyorum, seni görüyorum demek istemiştir. Kendisi de bunu şöyle söylemektedir:

Benimle senin aranda benimle çekişen ben var

Kaldır fazlınla beni ortadan

Gel ve hafızın varlığını onun önünden kaldır

Ki senin vücudunla kimse duymasın benden beni

Konunun devamında şu iki noktaya da değinmek yerindedir:

1) Arifler, Allah’a giden yolu merhale ve kısımlara ayırmışlar[4] ve fena merhalesini Allah’a olan yolculuğun en son noktası bilmişlerdir. Örneğin Attar, bu yolda yedi merhalenin olduğuna inanmaktadır: talep, aşk, marifet, istiğna(muhtaç olmamak), tevhit, hayret ve fakirlik ve fena.

 

2) Ariflerden bir kısmı fena makamı için kısımlar zikretmişlerdir[5]:

a) Fiillerin fenası olan zahiri fena, yani arifin bütün işleri ve fiilleri Allah’tan bilmesidir. Nafile ibadetlerin yakınlaştırmasıyla ilgili olan meşhur bir hadiste şöyle gelmiştir: Peygamber-i Ekrem(s.a.a.) şöyle buyuruyor: “…Allah-u Teala şöyle buyurmaktadır: kulum, ben onu sevene kadar, nafile ibadetlerle bana yaklaşır. Ben onu sevdiğim zaman da onun işiten kulağı, gören gözü, konuştuğu dili ve alıp verdiği eli olurum ve bana dua ettiği zaman, duasına icabet ederim ve benden istediği zaman ona isteğini veririm.”[6]

b) Sıfatların fenası olan batını fena, yani insani sıfatların, ilahi sıfatlara dönüşmesidir.

Nasiruddin Tusi şöyle buyuruyor:

Arif kendisinden geçerek hakka bağlandığında bütün kudretleri onun, âlemdeki her şeyi kaplayan kudretinde, bütün ilimleri onun, varlıkların hiç birisinin gizli kalmadığı ilminde, bütün istekleri onun, hiçbir varlığın kaçınmadığı isteğinde kaybolmuş olarak görür.[7]

c) Zatın fenası, bu mertebe arifin melekuti ve ruhani olan yolculuğunun en son hedefidir ve bu mertebeye sadece bazı saliklerin ulaşması mümkün olmaktadır. Bu merhalede isim ve sıfat nuru hicapları da ortadan kalkar ve gaybi olan zati tecellilere de nail olurlar. Bu müşahedede hakkın her şeyi kapsadığını ve kedi zatının yok olduğunu (fenasını) görür. Açıkça kendi vücudunu ve diğer bütün varlıkları hakkın gölgesinde müşahede eder: “Müminin ruhunun Allah’ın ruhuna olan bağlılığı, güneş ışınlarının güneşe olan bağlılığından daha fazladır.”[8]



[1] Ferheng-i Farsi, Amid, s: 1551.

[2] Büyüklenme ve ferdi özellikler.                                            

[3] Varlık.

[4] Tabiî ki arifler tarafından bu merhalelerin sayı hakkında değişik görüşler öne sunulmuştur.

[5] Şu kitaba başvurunuz: İrfan şerhli Hafız’ın divanı, Ahmet Danişger, s: 144–145.

[6] Usul-u Kâfi, İman ve Küfür Kitabı, Müslümanlara eziyet eden ve onları küçümseyenler babı, 8. hadis; Muhasin Berki, s: 291.

[7] İşaratın Şerhi, İbn,i Sina, c: 3, Ariflerin Makamları, s: 390.

[8] Usul-u Kâfi, İman ve Küfür Kitabı, Müminin kardeşliği babı, 4. Hadis. Şu kitaba başvurunuz: Kırk Hadis, İmam Humeyni, s: 382.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Lütfen Hz. Yusuf kıssasındaki önemli noktaları açıklar mısınız?
    45081 Masumların Siresi 2010/11/08
    Kur’an’daki en güzel kıssa olarak nitelendirilen Hz. Yusuf (a.s) kıssası ders, ibret ve şahsi, ahlakî, içtimai ve ailevî erdemleri içermektedir. Bu erdemlerden bazıları şunlardır: 1. İnsanları Allah’a doğru çağırma yolunda Peygamberlerin ifa ettikleri rolü ve çektikleri sıkıntıyı tanımak
  • Mü’minun Suresinin 101. Ayeti ile Saffat surenin 27 ve 50. ayetleri arasında var olan çelişkiyi nasıl bertaraf ediyorsunuz?
    8956 Tefsir 2012/06/10
    Genel anlamda kuranı kerim ayetleri arasında ve özel anlamda soruda zikredilen ayetler arasında çelişki ve tezat bulunmamaktadır. Zira “o günde hiç kimse başka bir kimseden sual etmez ve yârdim dilemez” şeklindeki ayetler, dirilmenin ilk merhalesine işaret etmektedir. Bu da o günün çok dehşetli bir gün ve o ...
  • Hz. Abbas su getirirken hangi şiiri okudu?
    15574 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2011/12/20
    Eskiden savaşçılar savaşlarda kendi safındakilere moral vermek, düşmanların da moralini bozmak için şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı da aşura günü anlamlı ve etkili şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmamın (a.s) değerli kardeşi Hz. Ebulfazl Abbas da aşura gününde güzel ve eşsiz şiirler ...
  • 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözü bir hadis midir? Hadis ise senet ve itibarı ne ölçüdedir?
    11651 Masumların Siresi 2009/02/22
    Hadis kitaplarında 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözünün Masumlara (a.s) ait olduğuna dair bir delile rastlamadık. Ancak bu söz Kerbela olayı hedef ve maksadını ifade etmek yönünden güzel bir anlamı ifade eden anlamlı mesajlar içeren bir sözdür. Zira İmam Mehdi (a.s) zuhur edip zalimlerin kökünü ...
  • Bir insan Cuma gecesi veya günü ölürse, her zaman için kabir baskısından güvende olur, diye söylenen söz doğru mudur?
    10870 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Hafta içinde Cuma gecesi ve gününün özel bir üstünlük ve değeri vardır ve bunlardan birisi şudur: Eğer mümin bir insan bu vakitte dünyadan göçerse, onun bereket ve değeriyle kabir ve berzah âlemindeki bazı sorun ve hadiseler ondan uzak kılınır. Peygamber-i Ekrem’den (s.a.a) şöyle rivayet edilmiştir: Cuma, günlerin efendisidir ve ...
  • Neden Allah cennetin çoğunu maddi hususlar ile nitelemiştir?
    6922 Eski Kelam İlmi 2012/05/27
    Kur’an-ı Kerim’de cennet ve cehennem hem maddi özellikler ve hem de ruhani ve manevi özellikler ile betimlenmiştir. Maddi nimetler ile nitelemek, birçok insanın manevi ve ruhani nitelemeler aracılığıyla bilgi edinmesinin zor ve hatta imkânsız olması nedeniyledir. Zira insanların zihni daha çok maddi konulara alışıktır ve bu nedenden ...
  • Evrendeki boylamsal silsileyi açıklar mısınız?
    7155 İslam Felsefesi 2010/09/22
    Meşa, İşrak ve Aşkın Hikmet ekolü taraftarı dâhil tüm ilahî bilgeler “bir kaidesi” esasınca şöyle demektedir: Yüce Allah yalın ve birdir. Hakeza bir cihete sahiptir. Bu nedenle yaratılış evreni ve birçok sonucun bir ve yalın olan ilahî zattan sadır olması muhaldir. Bundan dolayı bilgeler akıllar ...
  • İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamında şehitlerden kaç tanesi Allah Resulü’nün (s.a.a) ashabındandı?
    7876 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2012/08/26
    Son Aşura araştırmacıları arasında ve yaptıkları tahkikat sonucu, İmam Hüseyin’in (a.s) yarenleri arasında beş kişinin Peygamber’in (s.a.a) ashabından olduğu ve Aşura kıyamında şahadete eriştikleri meşhurdur. Bu beş kişi şunlardır: Enes b. Haris, Hani b. Urve, Müslim b. Evsece, Habip ibni Mezahir ve Abdullah b. Yektar ...
  • Pak ve tertemiz olan ehlibeyt İmamlarının (a.s.) kabirleri hangi şehirlerdedir?
    13840 تاريخ بزرگان 2011/09/21
    Pak ve tertemiz olan ehlibeyt İmamlarının (a.s.) kabirleri aşağıdaki Şehir ve Ülkelerdedir:1-  İmam Ali’nin (a.s.) mübarek kabri Irak’ın Necef şehrinde.
  • Niçin bir erkeğin şahitliği iki kadının şahitliği ile eşittir?
    21658 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/07/04
    Yüce Allah tarafında insanlar için belirlenen kanunlar yaratılış âlemi, evrenin gerçekleri ve insanın yaratılışı ile uyum içindedir. Kadının yaratılışı erkeğin yaratılış ve yapısı ile farklı olduğu için Bu iki varlığın görev ve hükümleri de farklıdır. Bu görevlerden biri mahkemede şahitlik yapmaktır Bu görev hislerin etkisinde kalınmadan ve ...

En Çok Okunanlar