Please Wait
9549
Cennet ve cehennem insanların kendi iradelerine göre yaptığı amellerin soucudur. Öyleyse yolun sonu olan cennet, dünya ve salih amel olmadan kazanılmaz. Bu, Allah’ın mutlak feyyaz olmasıyla çelişmez. Çünkü Allah’ın feyzi, ilahi hikmet üzerinedir. Burada Allah’ın hikmetiyle çakışma denen şey söz konusu değildir. Ve insan Allah’ın sıfatlarından birine yönelip, diğerlerinden gafil olmamalıdır.
İnsanların ve bütün varlıkların yaratılışı öyle planlanmış ki, hepsi özel bir hedefi gütmektedir. Allah-u Teala Kur’an’da şöyle buyurmaktadır: ‘Allah gökleri ve yeri hak üzere yarattı.’[1] Göklerin ve yerin yaratılışı Allah’a nisbet verildiğinden boş ve anlamsız değildir.
Allah-u Teala, Kur’an’da açıkca insanın yaratılış hedefinin ibadet olduğunu söylüyor ve şöyle buyuruyor: ‘Cin ve insanı bana kulluk etsinler diye yarattım (ki tekamüle ersinler ve bana yakın olsunlar). ‘[2]
İbadetin Manası
Arapçada, ram, yumuşak ve muti olan, öyleki isyan ve itaatsizliğin asla olmadığı şeye taabbud denir. Bu yüzden düz yola Tarik-i Muabbad denmiştir.[3] Allah’a teslim ve muti olan, hiç bir şekilde isyanı olmayan kimseyede abid denir.
İbadet ve teslim olmak, insan için itaat ve tuğyan etme imkanı olduğu zaman mana kazanmaktadır. Yani insan isyan ve itaatin arasından itaatı seçmelidir. Başka bir deyişle insanın diğer varlıklardan ayrıcalığı irade ve seçim gücünün olmasıdır. Allah insanın içinde çeşitli güçler halketmiştir. İnsanın tekamül yolu bu muhalif güçlerden geçmektedir.
Emir-ul Mümin Ali (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Allah-u Azze ve Celle, meleklere şehvetsiz akıl, hayvanlara akılsız şehvet vermiştir, insana ise her ikisinde vermiştir. Kim aklını şehvetine galip ederse meleklerden de üstündür ve kim şehvetini aklına galip ederse hayvandan da aşağıdır.’[4]
Diğer bir noktada şudur: Cennet ve cehennem insanların kendi iradelerine göre yaptığı amellerin soucudur. Kur’an şöyle buyuruyor: ‘(Ey Peygamber!) De ki: ‘De ki: Bu mu daha hayırlıdır, yoksa çekinenlere vaadedilen ebedilik cenneti mi? Bu, onlara bir mükafattır ve dönüp varacakları yer.’[5] Ve sabretikleri için cennet ve ipekten elbiseler onlar içindir. Öyleyse yolun sonu olan cennet dünya ve salih amel olmadan kazanılmaz.[6]
Ve bu Allah’ın mutlak feyiziyle çelişmez. Çünkü Allah’ın feyzi, ilahi hikmet üzerinedir, yoksa Allah’ın hikmetiyle çakışma denen şey söz konusu değildir. İnsan Allah’ın sıfatlarından birine yönelip, diğerlerinden gafil olmamalıdır.
[1] -Ankebut/44.
[2] -Zariyat/56.
[3] -Müfredat-ı Rağib.
[4] -Asuman ve Cihan (es-Sema ve’l Alem’in çevirisi, Bihar-ul Envar, c.4, s.273). el-İlel, babasından, o da Saad b. Abdullah’tan, o da Ahmed b. Muhammed b.İsa’dan, o da Ali b. Hakem’den, o da Abdullah b. Senan’ın şöyle dediğini rivayet eder: Eba Abdullah Cafer b. Muhammed-is Sadık’tan (a.s), ‘melekler mi üstündür yoksa Ademoğlu mu’ diye sorduğumda şöyle buyurdu: Emir-ul Müminin Ali b. Ebi Talib (a.s) şöyle buyuruyordu: Allah Azze ve Celle meleklere şehvetsiz...
[5] -Furkan/15.
[6] -İnsan/12.