Gelişmiş Arama
Ziyaret
7301
Güncellenme Tarihi: 2011/01/20
Soru Özeti
Masum olmayan bir kimse Allah’ın halifeliğinin örneği olabilir mi?
Soru
On dört mukaddes nur dışında başka bir kimse Allah’ın halifesi olabilir mi?
Kısa Cevap

Allah’ın halifeliğinin örneklerine değinmeden önce Allah’ın halifesinin kim ve vasıflarının ne olduğunu açıklamak gerekir. Hilafet ve halifelik kavramının batınında halife kılanın halifede zuhur etmesi manası saklıdır ve halife ise halife kılan özneye kimliği bağlı olan kimsedir. Halifenin ondan ayrı bir mana ve hakikati yoktur. Bu yüzden bir zerre gayrilik veya kendini gösterir ve de onun fiili dışında bir iş yaparsa, artık halife olmaz. “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım”[i] ayetinde belirtilen hilafet, Hz. Âdem’e (a.s) özgü değildir ve tüm insanlarda ortak olan insaniyet makamıyla ilgilidir. Bundan dolayı ilahi halifeliğin eksen ve mihveri tüm isimleri bilmektir. İlmin dereceleri vardır. Hilafetin de dereceleri vardır. Herkes ilahi isimlerin mazharı olduğu ölçüde ilahi hilafetten bir pay alır.

Allah’ın Halifeliğinin Örnekleri

Önceki konular, Hakk’ın ilk zuhurunu Hz. Peygamber (s.a.a) olarak tanıtan “Allah ilk olarak benim nurumu yarattı”[ii] gibi hadisler, “Allah için benden daha büyük bir ayet yoktur”[iii] diye buyuran müminlerin önderinin sözü, Camia Kebire duasının yüce içeriği, diğer rivayetler ve Kur’an’da Ehli Beytin (a.s) tavsifi esasınca Allah’ın halifeliğinin en kâmil örnekleri on dört masumdur. Tüm peygamber ve elçiler de bu nurani varlıkların alt kademesinde yer alan kâmil insanlar olup onların vasıtasıyla Allah’ın halifeleridirler. On dört masum ve peygamberlerden sonraki merhalede ilahi arifler ve bazı üstün, dindar ve ilim ve salih amel sahibi insanlar da taşıdıkları ilim ve ilahi isimler oranınca peygamberlerin alt kademesinde yer alır ve onların aracılığıyla Allah’ın halifeliğinin örnekleri olurlar.



[i] “Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti.” (Bakara, 30).

[ii] Biharu’l-Envar, c. 15, s. 24.

[iii] Biharu’l-Envar, c. 23, s. 206.

Ayrıntılı Cevap

Bu soruya halife kimdir ve vasıfları nedir ve de onun örnekleri kim veya kimler olabilir diye iki mihverde yanıt veriyoruz:

1. Allah’ın Halifesi Kimdir?

Hilafet ve halifelik kavramının batınında halife kılanın halifede zuhur etmesi manası saklıdır ve halife ise halife kılan özneye kimliği bağlı olan kimsedir. Halifenin ondan ayrı bir mana ve hakikati yoktur. Bu yüzden bir zerre gayrilik veya kendini gösterir ve de onun fiili dışında bir iş yaparsa, artık halife olmaz. Birincisi, Allah halife olma kabiliyetini insana ruhunu üfleyerek kendisine vermiştir. Nitekim hilafetin verilmesinin isim cümlesi ile beyan edildiği ve isim cümlesinin de hilafetin verilmesinin devamlılığına delalet ettiği “ben ona ruhumdan üfledim”[1] ve “ben yeryüzünde bir halife yaratacağım”[2] ayetleri ve bu ayetle ilgili diğer tefsir delillerinden[3] anlaşıldığı üzere hilafet Hz. Adem’e özgü değildir ve tüm insanlar bu liyakati taşımaktadırlar. İkincisi, bunu canlandırmanın ve hayata geçirmenin yolu da semavi kitaplar ve bu yolu doğruca kat eden ve bu makama kâmil olarak ulaşan insanlar tarafından sağlanır; yani peygamber ve elçiler bunu insanlara gösterebilir. İlahi halifeliğin mihver ve ekseni isimleri bilmek olduğundan ve ilimin de derece ve mertebeleri bulunduğundan halifeliğin de dereceleri vardır. Herkes ilahi isimlerin mazharı olma oranında ilahi halifelikten bir pay alır. Elbette “tüm isimleri bilme” ile açıklanan halifeliğin verilmesi ayetlerinde[4] tam ve kâmil hilafet ve halifeye işaret edilmektedir. Bu esas uyarınca hilafetin dereceleri bir tahlilde şu şekilde açıklanabilir:

A. Bir grup bu yoldan sapmış ve şeytanın yolunu takip etmektedir. Bunlar şeytanın halifeleridirler.

B. İlahi isimleri zayıf derecede dahi kendinde eyleme geçirmeyip yeti olarak Allah’ın halifesi olan kimseler.

C. Tüm isimlerin zayıf veya orta olarak kendilerinde bulunduğu ve de isimlerin ve ilahi kemallerin kendileri için “hal” haddinde olduğu kimseler. Bunlar, onları bazen taşır ve bazen de taşımaz. Yahut “meleke” haddindedir; yani isimleri bulundurmak kendileri için kolaydır ve kendilerinde isimlerin zail olması ise yavaşça gerçekleşmektedir. Bunların hilafeti de hal ve meleke haddindedir.

D. İlahi sıfat ve isimlerin zahir oluşu bir grupta meleke haddinden öteye geçip kimlik ve varlıklarının aynısı olur. Bu yüzden asla onlardan ayrılmaz; zira zatın aynısı olan bir şeyin zattan ayrılması, şeyin kendinden ayrılması demektir ve bu da muhaldir. Böyle bir insandaki hilafet de onun kimliğinin aynısı olup asla ondan ayrılmaz.

Son merhale kâmil insana özgüdür. Diğer merhaleler ise orta ve zayıf insanların payıdır. Aynı şekilde belirtilen her merhalenin de mertebeleri vardır.[5] Hilafet, halife kılanın halifede zahir olması anlamında olduğundan ilk zahir olan varlık, Hakk’ın ilk halifesidir. İlahi zat (mutlak kemal) yerinde ispatlanan felsefi kaide esasınca yalın olduğundan ve yalın bir birimden de birden başka bir şey çıkmayacağından ve yalın birim cüz taşımadığından bir cüzün zahir olması ve bir diğer cüzün zahir olmaması kendi hakkında düşünülemeyeceğinden mutlak kemal tüm kemal yönleriyle zuhur edecek ve O’nun ilk mazharı da en kâmil varlık olacaktır. Böyle bir varlık vasıtasız halife olan kâmil insanın ta kendisidir. O da kemal ve yalınlığı ardıllık ile taşır, Hakk’ın yalınlık ve kemalliğinin aynası olur ve başka her halife onun yalınlığıyla Allah’ın halifesi sayılır. Gerçekte o, Allah’ın halifesi ve diğerleri de onun halifesi sayılır. Hilafet silsilesi boylamsaldır, enlemsel değildir. Dolayısıyla eğer bir zamanda iki fert hilafet makamını taşırsa, biri diğerini tabi olur; tıpkı Ali’nin (a.s) Peygamber (s.a.a) zamanında ona tabi olması ve Hasan ve Hüseyin’in (a.s) Ali (a.s) döneminde kendisine tabi olmaları gibi. Hilafetin iki ciheti vardır. Birincisi, şimdiye dek bahsedilen Allah tarafından olan kısmıdır. İkincisi ise evrene halifelik etmektir. Kamil halife tüm evrende hazırdır. Tüm feyizlerin vasıtası ve varlık düzeni silsilesinin yönetici ve yönlendiricisidir. O, hem Hakk’ın ilim, kudret, hayat, rızık verme ve hidayet sıfatlarının mazharı ve hem de yaratıklara ilim, rızık, hayat, hidayet vb. unsurların ulaşma vasıtasıdır. Nitekim “sizin vasıtanızla hayır ve bereket kapıları halka açılır. Evrenin sona ermesi ve tükenmesi sizin kâmil varlığınızladır. Sizin varlığınızla Allah her şeyi mahveder ve sabit tutar”[6] diye belirtilen bu rivayet ve diğer rivayetler de Ehli Beyt için ispatlanmıştır.

2. Allah’ın Halifeliğinin Örnekleri Kimlerdir?

Buraya kadar belirtilen konular, Hakk’ın ilk zuhurunu Hz. Peygamber (s.a.a) olarak tanıtan “Allah ilk olarak benim nurumu yarattı”[7] gibi hadisler, “Allah için benden daha büyük bir ayet yoktur”[8] diye buyuran müminlerin önderinin sözü, Camia Kebire duasının yüce içeriği, diğer rivayetler ve Kur’an’da Ehli Beytin (a.s) tavsifi esasınca, Allah’ın halifeliğinin en kâmil örnekleri on dört masumdur. Tüm peygamber ve elçiler de bu nurani varlıkların alt kademesinde yer alan kâmil insanlar olup onların vasıtasıyla Allah’ın halifeleridirler. Nitekim bu ayette Hz. Adem (a.s) ve bir takım rivayetlerde de bazı peygamberler için açıkça hilafet kavramı kullanılmıştır.[9] Aynı şekilde ayet ve hadislerde bazı ilahi fiiller peygamberlere isnat edilmiştir. Musa’nın (a.s) eliyle denizin ikiye ayrılması, Hz. İbrahim (a.s) için ateşin bahçeye dönüşmesi, rüzgâr ve diğer şeylerin Hz. Süleyman’ın (a.s) hizmetine girmesi, İsa’nın (a.s) emriyle körlerin şifa bulması ve ölülerin diriltilmesi ve evrende tasarrufta bulunmanın numuneleri olan diğer başka örnekler, onların ilahi hilafetini göstermektedir. On dört masum ve peygamberlerden sonraki merhalede bazı üstün, dindar ve ilim ve salih amel sahibi insanlar da taşıdıkları ilim ve ilahi isimler oranınca peygamberlerin alt kademesinde yer alır ve onların aracılığıyla Allah’ın halifeliğinin örnekleri olurlar. Nitekim numune sıfatıyla Kur’an’da Yüce Allah savaşçıların cihadını kendine isnat etmektedir. Tıpkı “siz onları öldürmüyordunuz, Allah onları öldürüyordu”[10] ve “onlarla savaşın, Allah sizin ellerinizle onları cezalandıracaktır”[11] gibi ayetler. Bu ayetlerde sakınan mücahitlerin eliyle zahir olan birçok eylem Allah’a isnat edilmiştir. Aynı şekilde rivayetlerde Selman[12], Ebuzer ve Fizze gibi bazı sahabeler “ehli beytimizdendir” sıfatını almıştır. Bu da taşıdıkları ontolojik enginlik oranınca kendilerinin Ehli Beytin vasıtasız ve Allah’ın vasıtalı halifeleri olduğunu yansıtmaktadır. Ad ve halleri biyografi yazarlarının kitaplarında belirtilen kamil arif ve keramet ehli kimseler de Allah’ın halifeliğinin örnekleri olarak anılabilir.

Daha fazla bilgi için şu kaynaklara müracaat edilebilir:

1. el-Mizan Tefsiri, Bakara suresi, 30 ila 34. ayetlerin tefsiri.

2. Tefsir-i Tesnim, Cevad Amuli, Abdullah, c. 3, s. 17-321.   


[1] Hicr, 29.

[2] “Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti.” (Bakara, 30).

[3] Bkn: Tefsir-i Tesnim, c. 3, s. 41 ve 293.

[4] Bakara, 30-33.

[5] Bkn: Tesnim, c. 3, s. 53-56 ve 94-99.

[6] Mefatihü’l-Cenan, Ziyaret-i evvel ez heft ziyaret-i mutlak-ı İmam Hüseyin (a.s) ve Ziyaret-i Camia Kebire.

[7] Biharu’l-Envar, c. 15, s. 24.

[8] “Allah için benden daha büyük bir ayet yoktur.” Biharu’l-Envar, c. 23, s. 206.

[9] Bkn: Biharu’l-Envar, c. 32, s. 417; Tefsir-i Nuri’l-Sakaleyn, c. 1, s. 48; Tefsiru’l-Burhan, c. 1, s. 75.

[10] “Siz onları öldürmüyordunuz, Allah onları öldürüyordu.” (Enfal, 17)

[11] “Onlarla savaşın ki, Allah onlara sizin ellerinizle azap etsin, onları rezil etsin…” (Tevbe, 14).

[12] Biharu’l-Envar, c. 17, s. 170.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hafızayı takviye etmenin yolları nelerdir?
    8761 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/04
    Peygamber efendimiz ve masum İmamlardan bizlere ulaşan rivayetlerin bir kısmı bazı bitkilerin özellikleri, ilaçlar ve yiyecekler hakkındadır. Birçok rivayette hafızayı takviye etmenin yolları ve hangi yiyecekler ve ilaçların kullanılması gerektiği açıklanmıştır. Zikri geçen rivayette İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Her kim biraz halis safranı, ayak otu ve ...
  • İnsan kıyamette bu dünyada sevdiği ve ilgi duyduğu insanlarla mı haşır olacak?
    3207 Hadis 2020/01/20
  • Hz. Fatıma Zehra (a.s) nerede toprağa verildi?
    47421 تاريخ کلام 2011/10/23
    Fatıma Zehra (a.s), İslam Peygamberinin (s.a.a) elçiliğe seçilmesinden sonra[1] ve hicretten sekiz yıl önce (peygamberliğin beşinci yılında) Mekke’de doğmuş[2] ve dokuz yaşındayken İmam Ali (a.s) ile evlenmiştir.[3] Peygamberden (s.a.a) sonra Hz. Fatıma’ya (a.s) zulüm ...
  • İslamın beşer medeniyetinin ilerlemesindeki rolü nedir?
    10791 Fıkıh Tarihi 2012/02/15
    Medeniyet her milletin yücelişi ve ilerlediğinin göstergesidir. İslami ülkelerdeki medeniyetin icat edilişinin geçmişi şu anlamdadır: Müslümanlar fikir, düşünce, servet, sermaye ve hakeza kudret üretmiş olmalarıdır. Eğer böyle bir durum olmamış olsaydı hiç bir medeniyet şekillenmezdi.Medeniyet şu anlamdadır: Şehirleşmeyi, düzen ve kanunu, ...
  • Hac ve umre giderlerini hayırlı işlerde kullanmak hac ve umrenin sevabını taşır mı?
    14834 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/14
    Tüm ömür boyunca bir defalığına Allah’ın evini ziyaret etmek gerekli şartları taşıyan herkese farzdır ve bu farzdan yüz çevirmek diğer farzlarda olduğu gibi hiçbir bahaneyle caiz değildir. Ama müstehap hac ve umre gibi müstehap amellerin tümüyle ilgili olarak genel bir kaide vardır ve bu kaide esasınca içinde ...
  • Ehlisünnetin kadınları kabirleri ziyaret etmekten men etmesinin nedeni nedir?
    8975 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Ehlisünnet kitaplarında kadınların kabir ziyaretinde bulunmasının mekruh veya haram olduğunu yansıtan bir takım rivayetler mevcuttur. Lakin böyle ziyaretlerin caiz olduğunu belirten daha güçlü hadislerin varlığı ve birinci grup hadislerin senet ve muhtevasındaki zayıflık, birçok Ehlisünnet âlimini şer’i şart ve durumlara riayet etmesi halinde kadınların da erkekler gibi ...
  • Namazda kırattan sonra rükû’a gitmeden önce azıcık beklemek gerekiyor mu? Rükû’a bitişik kıyamın hükmü nedir?
    11569 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Namazda kırattan sonra biraz bekleme ve rüku’a bitişik kıyamın hükmü konusunda büyük taklit mercilerinin görüşleri şöyledir: Ayetullah Uzma Hamanei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Cevap 1: Durmak vacip değildir ve tekbirin söylenmesi de farz değil, müstehaptır. Cevap 2: Rükün olan ...
  • Hz. Ali’ye (a.s.) göre vacip nedir? Vacipten daha vacip nedir? Zor nedir? Daha zor nedir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Yakın nedir? Yakından daha yakın olan nedir?
    13965 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/14
    Allame Meclisi’nin “Biharu’l Envar” adlı kitabında da naklettiği bir rivayette: Şahsın birisi Hz Ali’den (a.s) şu sorularına cevap vermesini istedi; vacip nedir? Vacipten daha vacip hangisidir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Zor olan hangisidir? Zordan daha zor olan nedir? Yakın nedir? Yakından daha ...
  • Güvercin oynatmanın İslamdaki hükmü nedir?
    10378 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/29
    Bu işin kendiliğinden şer’i bir sakıncası yoktur, ancak genel olarak başkalarını ve komşuları rahatsız ve eziyet edecekse ve bazı bölgelerede bunu yapan ciddiye alınmayacaksa sakıncalı olduğu söylenebilir. Bütün bunları göz önüne alan büyük taklit merciileri şöyle fetva vermişlerdir:Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu:
  • Anne rızası olmadan Müslüman olmayan bir kızla evlenmenin hükmü nedir?
    9048 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/09/22
    İslam dini insanların bozulması ve yozlaşmasını önlemek ve ahlakî yozlaşmalardan kaynaklanan problemlerden birey ve toplumu korumak ve aynı şekilde aile müessesesini güçlendirmek için evlenmeyi çok tavsiye etmiştir. Elbette gencin hayatı ve geleceği için karar alabileceği bir erginlik ve rüşt yaşına ermesi de İslam dini tarafından önemsenen ...

En Çok Okunanlar