Gelişmiş Arama
Ziyaret
7933
Güncellenme Tarihi: 2010/10/12
Soru Özeti
Nasihatler edip sohbetler yapan alimlerin bunları yapmaya layık olduklarını nereden anlayacağız?
Soru
Binlerce Müslümanın olduğu bir toplumda yaşıyoruz ve bize göre alimliğe layık olmayan birçok alim var. Şii itikadına göre nasihat ve sohbet eden alimlerin bunları yapmaya layık olduklarını nereden anlayacağız?
Kısa Cevap

İslamın buyruklarına göre halkın dini anlayabilmesi için ya kendisi ilahi hükümleri araştırıp incelemeli veya din alimlerine başvurmalıdır. Halkın çoğu dini konularda araştırma yapma gücüne sahip olmadığından din alimlerine müracaat etmeleri gerekir. Masum İmamlar (a.s), salih ve değerli alimleri tanıtan ve Şiilerin işini kolaylaştıracak yolları açıklamışlardır. Örneğin: ‘Alimlerden nefsini kollayan, dinin koruyan, heva ve hevesine karşı gelen ve Allah’ın emrine itaat eden alimleri avamın taklit etmesi vaciptir.’ diye buyurmuşlardır.

Yine ‘Hikmet, mümin yitik malıdır; nerede bulursa ondan faydalanmalıdır, hatta kafirin yanında bile olsa.’ diye buyurmuşlardır.
Ayrıntılı Cevap

Cevabın anlaşılabilmesi için önce bir kaç noktayı açıklamamız gerekmektedir:

1- Alimin ilminin değeri: Allah-u Teala, ilmin fazileti ve alimin konumu hakkında söyle buyurmuştur: ‘De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’[1]

Bir başka ayette şöyle buyuruyor: ‘Allah, içinizden, gerçekten iman edenleri ve kendilerine bilgi verilenleri derece derece yüceltsin ve Allah, ne yapıyorsanız hepsinden de haberdardır.’[2]

Rivayetlerde de ilimin ve alimin değeri ve alime müracaat etmenin gerekliliği açık bir şekilde ortaya konmuştur.
Resulullah (s.a.a) şöyle buyuruyor: ‘İlimi ehlinden öğrenen ve ona amel eden kurtulmuştur.’[3]
Yine şöyle buyurmaktadır: ‘Alimin yüzüne bakmak ibadettir.’[4] Bir başka rivayette ilim öğrenmenin gerekliliğine hakkında şöyle buyuruyor: ‘İlim öğrenmek kadın erkek bütün Müslümanlara vaciptir.’[5]

2- Ayet ve rivayetlerden, İslam dininin ebedi ve kanunlarının kıyamete kadar icra edilmesi gereken bir din olduğu anlaşılamaktadır. Bu yüzden insan bütün hükümleri öğrenmek zorundadır. Onları öğrenmek içinde yalnızca iki yol vardır: Ya insanın kendisi ilmi birikimiyle fıkhi ve dini kaynaklara başvurarak, hüküm ve meseleleri onlardan çıkaracak veya ilmi birkimi olmadığı için uzman kişilere başvuracaktır.[6]

3- Resul-u Ekrem (s.a.a) ve Masum İmamlar (a.s) layık alimlerin ölçülerini belirlemişlerdir. Aşağıda o ölçülerden bazılarını getiriyoruz:

İmam Hasan Askeri (a.s) ‘Artık vay hallerine; kitabı kendi elleriyle yazanlara...’ ayetinin hakkında şöyle buyuruyor: ‘Bu ayet Yahudiler hakkında nazil olmuştur. Adamın biri İmam Sadık’a (a.s) şöyle arzetti: ‘Yahudi avamı, kitabı (Tevrat’ı) âlimlerinden öğreniyorlardıysa neden onları taklit edip kabul ettikleri için kınanmaktadırlar? İmam (a.s) cevap olarak şöyle buyurdu: ‘Bizim avamımızla Yahudi avamı arasında bir yönden fark, bir yönden de benzerlik vardır. Benzer oldukları yön şudur: Allah-u Teâlâ Yahudi avamını kınadığı gibi bizim avamımızıda taklitten dolayı kınamıştır. Farklı oldukları yön ise Yahudi avamı kendi âlimlerinin açıkca yalan söylediklerini, haram ve rüşvet yediklerini, Allah’ın hükümlerini değiştirdiklerini biliyorlardı. Onlar böyle insanların fasık olduklarını kesinlikle biliyorlardı.

Allah’la yarattıkları arasında veya Allah’la Allah’ın peygamberinin arasında vasıta olması uygun olmadığı halde yinede böyle alimlerin peşinden gidiyorlardı.

Bizim avamımıza gelince onlarda kendi âlimlerinden açık fısk, yersiz taassup, dünyaya ve haram mala düşkünlük gördüklerinde fasık âlimlerin peşinden giderlerse Allah’ın kınadığı Yahudiler gibi olacaklardır. Ve avam, fakihlerden nefsini koruyan, dinini hıfzeden, heva ve hevesine karşı gelen ve mevlasına itaatkar olan âlimleri taklit etsin. Bu da tüm Şia fakihlerinde değilde bazılarında vardır. Öyleyse alimlerden kötü ve çirkin işler yapanlar ve diğer fasıt fakihlerin yolundan gidenler, bizden bir şey naklederlerse kabul etmeyin ve hürmet etmeyin.’[7]

Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyuruyor: ‘Her alimle oturmayın; ancak sizi şu tehlikeli beş şeyden çekip beş faydalı şeye götürenler hariç: ‘Şüpheden yakine, tekebbürden tevazuya, gösterişten ihlasa, düşmanlıktan kardeşliğe, dünyaya düşkünlükten zühd ve dünyadan uzaklaşmaya götüren kimseler.’[8]

 

4- İslam’ın buyruklarına göre ilim ve hikmet müminin yitik malıdır, nerede ve kimin yanında bulursa onu almalıdır.[9] Yani mümin insan kendisini ıslah edecek ilmi ve hikmetin peşindedir; akıl ve hikmet esası üzerine olan her sözü kabul eder. Hz. Ali’nin (a.s) buyrduğu gibi söyleyene değil söylenene bakar.[10] Tabi bu yöntem, söyleyenin kişisel özellik ve davranışlarının bilindiği yerdedir. Sözü söyleyenle davranışı arasında uyumsuzluk varsa, hikmet üzerinede olsa bu durum o sözün etkisini azaltacaktır. Ancak bu durumda bile dini öğretilere dayanarak insan onun ilim ve hikmetinden faydalanabilir.


[1] -Zümer/9

[2] -Mücadele/11

[3] -Aval’il Leali, c.4, s.77; Kafi, c.1, s.46

[4] -Bihar, c.1, s.195.

[5] -Tenbih-ul Havatir, c.2, s.176

[6] -Ayetullah Subhani, Rahnama-i Hakikat, s.577.

[7] -el-Hayat (Ahmed Aram’ın Farsça tercümesi), c.2, s.571.

[8] -Bihar, c.1, s.38.

[9] -Kafi, c.8, s.167.

[10] -Gurer-ul Hikem, s.58.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zikir nedir ve türleri nelerdir?
    17221 Pratik İrfan 2012/09/24
    Zikir ve Allah’ı anmanın birçok ruhi ve ahlaki yapıcı etkisi vardır ve bunun karşısında Allah’ın kulunu hatırlaması, kalbin aydınlanması, kalp huzuru, Allah’a itaatsizlik etmeden korkmak, günahların bağışlanması ve ilim ve hikmet bunlardan sayılır. Genellikle zikir kalpsel ve dilsel olarak iki türe ayrılır. Dille yapılan zikre “vird” de ...
  • Hz. Muhammed (s.a.a) Nerede Toprağa Verilmiştir?
    8777 تاريخ بزرگان 2011/10/23
    İslam Peygamberi, Ebrehe’nin askerleriyle[1] Allah’ın evine hücum ettiği yılda doğmuş ve kırk yaşındayken Hira mağarasında ibadetle meşgulken Allah tarafından peygamberliğe seçilmiştir. Hz. Muhammed (s.a.a) çağrısını ilkönce gizli olarak başlatmış ve Allah’ın emriyle açık çağrısına da yakınlarından başlamıştır.[2] Hz. Peygamberin ...
  • Astıma müptela olan oruçlu bir şahsın sprey kullanmasının hükmü nedir?
    7095 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/18
    Mercilerin çoğu, ilaç yerine istifade edilen iğne ve serum gibi şeylerin kullanımını caiz bilmektedir. Elbette belirtilen hususların yemek yerine istifade edildiği yerde onlardan sakınmak gerekir.[1] Aynı şekilde nefes darlığı için kullanılan sprey eğer ilacı sadece akciğere aktarırsa, orucu bozmaz.
  • Gönüllerine göre eş bulamayan, evlilik zamanı gelmiş kızların duası hangisidir?
    18099 Pratik Ahlak 2012/07/21
    Saygıdeğer okuyucumuz; Sizin nazarınızdaki dua Şeyh Abbas Kummi’nin “Mefatihu’l Cinan” kitabında zikredilmiştir ve o dua şöyledir: Şeyh ve Seyyid, Mufazzal bin Ömer’den şöyle rivayet etmektedir: Bir gün İmam Cefer-i Sadık’ı (a.s) Cafer-i Tayyar namazını kılarken gördüm ve namazı kıldıktan sonra ellerini kaldırarak nefesi ...
  • İslami düşüncenin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir proje sunmak mümkün müdür?
    8247 Eski Kelam İlmi 2007/08/23
    İslam, gönderilmiş olan son ve en mükemmel dindir. Bundan dolayı insan hayatını ilgilendiren bütün toplumsal ve ferdi alanlarda bu dinin yol gösterici olması beklentisi içerisindeyiz. “İslam’da sistematik düşünce teorisi “ İslam dininin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir teoridir. ...
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    13833 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12435 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...
  • Abdest ve teyemmümün felsefesi nedir?
    10117 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/04/12
    Banyo yapıldığı zaman ortaya çıkan şey dış temizliktir. Dış temizliğin yanı sıra, manevi temizlikte namazın şartlarındandır. Bu da ancak abdest ve gusülle gerçekleşir. Su kullanma imkanı yoksa, manevi ve batıni taharet için, abdest ve guslün yerine teyemmüm alınır. Ama bu, teyemmümün dış temizliğe faydası olmadığı ...
  • Biz bütün âlemde Müslüman ya da Şia olmayan insanları görmekteyiz...
    10641 Eski Kelam İlmi 2007/09/18
    İslam dinine inanmayan insanlar iki grupturlar:Diğer bir ibaretle İslam dinine iman etmeyen insanlar iki gruptur:1- Terim olarak cahil-i mukassir ve inatçi kâfir olan grup. Yani İslam onlara ulaşmış ve onun hak olduğunu anlamışlar ama inat ve isyancılıkları yüzünden hakkı kabul etmemişlerdir. Bu grup, azabı ve ...
  • Niçin insan (intihar ederek) hayatı kendinden selb edemiyor?
    7274 Ahlak 2010/11/09
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar