Gelişmiş Arama
Ziyaret
12522
Güncellenme Tarihi: 2011/01/17
Soru Özeti
Erkek karısını dışarıda çalışmaya mecbur edebilir mi?
Soru
Erkek karısını dışarıda çalışmaya mecbur edebilir mi? Kocaya itaat etme açısından ve istemeden de olsa dışarıda çalışırsa bu, kadına sevap kazandırır mı?
Kısa Cevap

Aile düzeninde masrafların karşılanması erkeğin vazifesi olup, erkek bu konuda karısını çalışmaya zorlayamaz. Ama kadın kocasının rızasını kazanmak için yapacağı her işin karşılığında çok sevap alır, ancak yapacağı iş dini kural ve ölçülerle çelişmemelidir.

Ayrıntılı Cevap

Soruya dikkat edersek onun üç bölümden oluştuğunu göreceğiz:

1-Erkek, karısını dışarıda çalışmaya mecbur edebilir mi?

2-Dışarıda çalışmak kadına yakışır mı?

3-Kadın bu konuda kocasına itaat ederse sevap alır mı?

Aşağıda bunları kısaca inceleyeceğiz:

a) Birinci soru için Nisa/34[1] dikkate alındığında göreceğiz ki aile düzeninde erkeğin reis olmasının delillerinden birinin ailenin geçim masraflarını (her durumda) karşılamak erkeğin üzerine olmasıdır. Buna göre diyebiliriz ki, kadının görevi genel olarak Tevzih-ul Mesail’de ve medeni kanunda gelen şeylerle sınırlı olup evin masraflarını karşılamak ve para kazanmak konusunda hiçbir şer’i ve kanuni sorumluğu yoktur. Hatta daha önceden bir serveti var idiyse de onu evin işlerinde harcama mecburiyeti yoktur. Erkekte onu, servetinden harcaması için zorlayamaz. Büyük fakihlerin fetvalarıda bu yöndedir. Örneğin İmam Humeyni (r.a) şöyle buyuruyor: ‘Nafakanın farz olabilmesi için kadının fakir ve muhtaç olmasına gerek yoktur. Hatta kadın zenginde olsa kocası onun nafakasını vermek zorundadır.’[2] İşte İslam hukukunun kadınlara verdiği ayrıcalıklardan biri budur. Bu kanuna göre kadın evlendikten sonra bile, yapacağı işte kocasını gözettiği sürece, sermayesini istediği şekilde idare edebilir. Ve işin dikkat çeken yönü şu ki, erkeğin karısını ev işlerini yapmaya bile zorlama hakkı yoktur. Kadın en şefkatli iş için bile yani çocuğa süt verdiğinde de kocasından ücret alabilir.[3] Bunun kadının şahsiyetine hiçbir hakaret yönü yoktur. Aksine haklar ve görevlerin arasında bir çeşit uygunluk sağlanması için ailede erkeğin yöneticilik hakkına karşılık kadına verilmiş haklardandır. Bu esasa göre dışarıda (hatta evde) çalışmak konusunda kocasına itaat etmesi farz değildir. Nitekim İmam Humeyni (r.a) şöyle buyuruyor: ‘Kadının üzerine farz olmayan işlerde kocasına itaat etmemesi onu naşize (kocasına karşı gelen) konumuna düşürmez. Dolayısıyla kadın, karı koca ilişkisiyle ilgili olmayan eve ait iş ve görevleri yerine getirmezse, örneğin evi süpürmek, dikiş yapmak, yemek pişirmek vb. işleri yapmazsa, hatta su getirmek, yatağı toplamak gibi küçük işleri yapmadığında da naşize olmaz.’[4]

b) İster evli olsun ister bekar, şer’i açıdan kadının dışarıda çalışması konusunda İslam dini her hangi bir engel koymamıştır. Örneğin, Peygamber Efendimizin değerli eşi Hz. Hatice’nin (s.a) serveti olduğunu ve onunla ticaret yaptığını biliyoruz. Bi’setten sonra da bu servetini İslam’ın yayılmasında kullanmıştır. Peygamber Efendimiz bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Hiçbir sermaye Hatice’nin bana verdiği sermaye gibi fayda sağlamamıştır.’[5]

Kadınların toplumsal işlere girmesinde önemli olan şer’i kurallara riayet etmeleri ve iffetlerini korumalarıdır. Bunlara uyulduğu sürece onlarda erkekler gibi dışarıda çalışabilirler.

Mesela Masum İmamlar (a.s) kadınların dışarı çıkmasına engel olmazdılar. Sadece yolun ortasından değilde dikkat çekmemek için yolun kenarından gitmelerini tavsiye ederlerdi.[6]

Peygamberimizin (s.a.a) döneminde de kadınlar dışarı çıkar, hatta daha çok erkeklerin işi olan savaş meydanlarında da bulunurlardı.[7]

Buna göre kadının dışarıda çalışmasının yakışık almayacağını ve bundan sakınması gerektiğini söyleyemeyiz. Hatta bazı işler var ki kadınlar onu erkeklerden daha iyi yaparlar.

c) Yukarıda söylenenler göz önüne alındığında, kadın bu konuda kocasına itaat ederse bundan sevap alacak mı almayacak mı? Her şeyden önce belirtelim ki, İslamın üzerinde önemle durduğu özveri kavramı, insan kendi haklarını göz ardı ettiği zaman mana kazanır. Bu konuda Kur’an’da Ensarı, Muhacirlerin ihtiyaçlarına öncelik verdikleri ve kendi haklarından geçtikleri için öven bir ayet vardır.[8] Ayeti manasına dikkat ettiğimizde Ensarın yaptığının farz ve zorunlu bir şey olmadığını göreceğiz. Onlar ahlaki vicdanlarından dolayı böyle bir özveride bulunmuşlardı.

Hz. Hatice’nin (s.a) servetini Peygamberimize (s.a.a) vermesini de bu doğrultuda değerlendirebiliriz. Peygamberimiz (s.a.a) O’nun vefatından uzun bir süre sonra bile[9] Onu hep hayırla anması, bu mümin kadının kocasına yaptığı maddi yardımlardan dolayı aldığı büyük sevabı göstermektedir.

Buraya kadar söylenenlerden şu sonucu çıkarabiliriz: Aile yaşantısında karı-koca ilişkilerine hakim olan hakların yanı sıra, yerine getirme zorunluluğu olmayan ahlaki ölçülerde vardır. Ancak zorunlu olmasada Allah’a yakın olmak kastıyla yapılan bütün işlerin karşılığında kesinlikle büyük sevaplar alınacaktır. Erkek evin geçimi sağlamak için özellikle zorluklara düştüğü zamanlarda kadının kocasına yardım etmesi, bu ahlaki ölçülerin örneklerindendir. Ama belirtmek gerekir ki, dışarıda çalışmak İslami ve şer’i ölçüler içinde olmalıdır.


[1] -Erkekler kadınlardan üstündür, çünkü Allah onları bir çok şeylerde kadınlardan üstün etmiştir. Çünkü onlar kadınları mallarıyla geçindirir, doyururlar.

[2] -Ruhullah Humeyni, Tahrir-ul Vesile, c.2, s.319, Dar-ul İlm yayınları, Kum, 2. Baskı.

[3] -a.g.e. s.312

[4] -a.g.e. s.305.

[5] -Muhammed Bakır Meclisi, Bihar-ul Envar, c.19, s.63, Müesseset-ül Vefa yayınları, Beyrut, h.k.1404.

[6] -Muhammed b. Ali b. Hüseyin (Şeyh Saduk), Men La Yahduruh-ul Fakih, c.3, s.561, Camiat-ul Müderrisin yayınları, Kum, h.k.1413.

[7] -Örneğin Nesibe adında bir kadın sahabe Peygamberle (s.a.a) birlikte Uhud savaşına katılmış ve orada yaralıları tedavi ediyordu. (Bkz: Muhammed Bakır Meclisi, Bihar-ul Envar, c.20, s.52.)

[8] -Haşr/9 (Ve onların göçmesinden önce yurtlarını hazırlayıp...)

[9] -Şeyh Müfid, el-İfsah Fi’l İmame, s.217, Kongre-i Şeyh Müfid, Kum, h.k.1413.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zifaf gecesinin adabı nasıldır?
    23925 Pratik Ahlak 2011/07/18
    Zifaf gecesi gelinle güveyin (damat) şer’i yolla karı koca olama akdini yaptıktan sonra birlikte kalacakları ilk gecedir. Bu gece her fert için kendi hayatında çok önemli ve çok mübarek bir gecedir. Bu nedenle İslami kaynaklarda bu gece için birçok adap zikredilmiştir. Mübarek oluşuna kaynaklık yapan evlilik hakkında ...
  • Niçin Hz. Âdem’in (a.s) hatası yüzünden yer küresinde kalmaya mecbur olup sonuçta günaha bulaşıp cezalandırılmalıyız?
    15204 Eski Kelam İlmi 2010/06/02
    Hz. Âdem başta olmak üzere bütün Enbiyalar (a.s) her çeşit günah ve hatalardan masum ve beridirler. Hz. Âdemin yaptığı şey ise irşad-i bir emre muhalefetti. Dolaysıyla yapılan bu muhalefete günah denilmez. Aslında insanın ve Hz. Âdemin yeryüzüne gelişi ilahi bir takdir olup ...
  • “Dinde zorlama yoktur, olgunluk sapıklıktan ayrılmış belli olmuştur” ayetinin anlamının çeşitli tefsirleri dikkate alarak açıklayınız.
    12521 Tefsir 2007/10/25
    Farklı tefsirleri nazara aldığımızda ayetin anlamı ile ilgili beş ana görüş ortaya konulmuştur. Bu görüşler arasında doğru olan görüş şudur ki, ayet genel, kapsamalı ve insani bir anlam taşımaktadır. O da şudur: Din bir inançla ilgili kalbi bir konudur. Bu konuyla ilgili zorlama gerçekleşmesi mümkün değildir. Kul ...
  • Ahbaricileri nasıl cevaplandırmalıyız?
    6636 Eski Kelam İlmi 2012/08/01
    Ahbariciliğin mebnasını iki kısma ayırabiliriz: Birincisi epistemolojiktir. Diğeri dini öğretileri elde etmek için takip edilen yöntem problemidir. Epistemolojik bağlamda ahbariler dini öğretileri elde etmek için kabul gördükleri tek bilgi kaynağı rivayetlerdir. Ahbariler “kütübi arb’ada”; dört kitapta (Şianın rivayetler bazında kabul gördükleri dört kaynak kitap) zikredilen tüm rivayetler ...
  • İlahi meşiyyet ile insanın iradesinin ilişkisi nasıldır?
    10850 Eski Kelam İlmi 2007/11/24
    İnsan, varlığını ve varlığıyla ilgili bütün özelliklerini yüce Allah'tan alan mümkün bir varlıktır. Allah, kendi tekvini iradesi ile onu seçme özgürlüğü ve iradesi olan bir varlık olarak yarattı. Bu ayrıcalığı ile ona diğer varlıklar karşısında üstünlük bağışladı. O halde insan, Allah'ın teşrii iradesine (kanun koyma iradesine) muhatap olan en üstün ...
  • Ehlisünnet arasında değişik şekillerde yaygın olan teravih namazının Ehlibeyt mezhebindeki yeri nedir?
    8227 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/27
    Teravih, Ramazan ayı gecelerinde yatsı namazında sonra kılınan nafile namazlara denir.[1] Ehlisünnet bu namazlara ikinci halifelerinin emriyle başlamış ve onu cemaatle kıla gelmişlerdir.[2] Belirttiğiniz gibi onun rekât sayısı farklıdır.[3] Ama Ehlibeytten gelen rivayetler esasınca, aziz İslam Peygamberi (s.a.a) ...
  • Neden Şia geçici evliliği (muta) caiz bilmektedir?
    27933 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2013/04/23
    Başlangıçta bu meselenin fıkhi konulardan olduğuna ve özel bir alan ve ortamda ilgili uzmanlar tarafından incelenmesi gerektiğine dikkat etmeliyiz. Burada kısaca konuları beyan edecek ve konunun detaylarını ayrıntılı cevaba bırakacağız. 1. Geçici evlilik, hiçbir evlilik engeli taşımayan, iki tarafın rızasıyla ve belirli bir zamana kadar belirlenmiş bir ...
  • Şia’nın bakışında sihir nedir? Nasıl iptal edilebilir?
    12586 Tefsir 2011/01/20
     Sihir olağanüstü bir fiil olup bazen bir tür hipnotizma ve hokkabazlıktır ve bazen de sadece ruhsal, hayali ve telkinsel yöne sahiptir. Bazen tanınmamış fiziksel ve kimyasal özelliklerden yararlanarak, bazen bir takım cisim ve unsurlardan istifade ederek ve bazen de şeytanlardan yardım alma yoluyla gerçekleşir. Sihirbazlar sapık ...
  • Neden baldızla evlenmenin haram oluşu zamanın değişmesiyle birlikte değişmemektedir?
    14073 فلسفه غرب 2009/12/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Bir annenin çocuğuna süt verme süresi ne kadardır?
    8528 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/08
    Bu konuda fakihlerin bazı görüşlerine yer veriyoruz: Fakihlerin çoğuna göre çocuğa süt vermenin en az süresi yirmi bir aydır.[1] Bazılarına göre ise iki yıla kadar süt vermek caiz ve müstehaptır. Bu açıdan baktığımızda fakihlerin çoğunun bu konudaki görüşlerinin arasında fazla bir fark ...

En Çok Okunanlar