Please Wait
6902
Rivayette zikredilen “hucze” kelimesinden maksat, dünyada bizim ile Allah, Resulüllah (s.a.a.) ve imamlar (a.s.) arasında var olan sebeplerdir. Yani o sebeplere temessük etmek ve bağlamak anlamındadır. Söz konusu olan sebepler şunlardan ibarettir: din, ahlak ve güzel amellerdir. Eğer insanlar İslam dinini takip ederler, güzel ahlak ve Salih ameller işlerler onların amelleri kıyamet gününde ilahi nurlar şeklinde tecelli ve şekil (temessül) alırlar.
Bu rivayet Şia’nın farklı ve muhtelif kaynak kitaplarında Muhammed b. Hanefiye’den nakledilmiştir. Muhammed b. Hanefiye İmam Ali’nin şöyle buyurduğunu söyler: “Kıyamet gününde Allahın Resulü Allahın Hucze”sinden, biz Peygamberimizin Hucze’sinden, Şialarımızda bizim Hucze’mizden tutacaklardır”. Ben kendisinden ey emirel-Müminin “hucze” nedir diye sorudum? İmam cevaben; Allahın kendisi “hucze” ve benzer şeylerle vasıflandırılmasından çok daha yücedir. Ama Allahın resulü (s.a.a) Allahın emrinden, Muhammed’in alı olan bizde kendi Peygamberimizin ve Şia’larımız da bizim emrimizi tutacaklar” [1] buyurdu. Bazı rivayetlerde “hucze” “din” şeklinde tabir ve tefsir edilmiştir.[2]
İmam Rıza (a.s.) “hucze”yi şöyle mana etmiştir: “Kıyamet gününde Allahın Resulü (s.a.a) Allahın Hucze”sinden, biz Peygamberimizin Hucze’sinden, Şialarımızda bizim Hucze’mizden tutacaklardır”. Sonra şöyle buyurdu: “Hucze’den maksat nurdur” dedi.[3]
Rivayetlerde zikredilen “hucze” kelimesinden maksat, dünyada bizim ile Allah, Resulüllah (s.a.a.) ve imamlar (a.s.) arasında var olan sebeplerdir. Yani o sebeplere temessük etmek onlara bağlamak anlamındadır. Söz konusu olan sebepler şunlardan ibarettir: din, ahlak ve güzel amellerdir. Eğer insanlar İslam dinini takip ederler, güzel ahlak ve Salih ameller işlerlerse onların amelleri kıyamet gününde ilahi nurlar şeklinde tecelli ve şekil (temessül) alırlar. Buna binaen birinci rivayette kıyamet gününde peygamber tarafından “hucze”ye temessük etmenin anlamı şudur: Hz. Resuli Ekrem ilahi emirlere temessük edildiğini söyler ve bununla burhan sunar. İkinci rivayette olan nurdan maksat şudur ki din, güzel ahlak ve güzel amellere manevi nura sahiptirler ve bunlar kıyamet gününde insanlar için zahir olacaklar.[4]
Sonuç itibariyle rivayetlerde zikredilen “hucze”den maksat şudur: Allah tarafından vahiy yoluyla peygambere (s.a.a) nazil olan ilahi emirler ve ilahi düsturlardır. Ki Peygamber de (s.a.a) onları insanlara ulaştırmıştır. Peygamberden (s.a.a) sonra masumlar (s.a.) kanalıyla sonraki insanlara ulaştırılmış. Eğer bir kimse onları takip eder Allahın kitabı ve pak ve tertemiz kılınmış Ehlibeyt’in (a.s.) belirtmiş olduğu çerçevede hareket ederlerse hem dünyada ve hem de ahirette kendi saadetine ve mutluluğuna varırlar. Ve bu bağlılık ve temessük insanları Allahın çetin olan cehennem azabından alı koyar.[5]
[1] Meclisi, “Biharu’l-Envar”, Lübnan/Beyrut: müesesei el-vefa, 1404, c. 4, 24.
[2] Şeyh Saduk, “et-tevhid”, baskı, 1, Kum: camiatu muderrsin, 1397, k. s. 166.
[3] “Biharu’l-Envar”, c. 4, s. 25.
[4] A.g.e.
[5] Zira “hucze” kelimesi aslı itibariyle men ve “iki şeyi bir birinden ayıran” şey anlamındadır. Hucze lügatte pantolonun kemer yerlerine denilmektedir. (“el-ayn”, “el-hucze”, “lisanu’l-arap”, h-c-z, ve “el-hucze”, “ferhengi ebcedi arab-farisi”, “el-hucze” kelimesine müracaat edebilirsiniz). Bu nedenle rivayetlerde hucze tabir edilmiştir.