Gelişmiş Arama
Ziyaret
7830
Güncellenme Tarihi: 2012/04/03
Soru Özeti
Bedenin ruha alet olması konusunda doğal ve yapma aletler arasındaki fark nedir?
Soru
İnsanın ruh ve bedenden oluştuğu konusunda, bedenin ruhun aleti olduğu söylenmektedir. Ama bu alet yapma bir alet değil doğal bir alettir. Doğal aletle yapma aletin farkı nedir?
Kısa Cevap

Doğal ve yapma terimler felsefede doğal ve yapma varlıklar arasında mukayese yapıldığı zaman kullanılır. Örneğin insan bedeni doğal bir cisimdir, yatak ise yapma bir cisimdir. Bedenin kendi parçalarıyla bileşimi doğaldır. Ama yatağın kendi parçalarıyla (tahta, çivi vs.) bileşimi yapmadır.

Ayrıntılı Cevap

Doğal ve yapma terimler felsefede doğal ve yapma varlıklar arasında mukayese yapıldığı zaman kullanılır. Örneğin insan bedeni doğal bir cisimdir, yatak ise yapma bir cisimdir. Bedenin kendi parçalarıyla bileşimi doğaldır. Ama yatağın kendi parçalarıyla (tahta, çivi vs.) bileşimi yapmadır.[1] Bir cismin kendi parçalarıyla arasındaki doğal bileşimin özellik ve niteliği ile yapma bileşiminin özellik ve niteliği farklıdır. Tabiat ile teknolojinin arasındaki fark budur.

Buna göre beden ve ruh hakkında söylenen ‘Beden ruhun aletidir.’ sözünden amaç yapma (sanayi) alet değil, doğal alettir.[2] Örneğin, bir bilgisayarda klavye, yazıları yazmak için bir alettir, ancak bu doğal bileşim değil yapma bileşimdir veya marangozun elindeki çekiçte aynı şekildedir. Ama bedenin ruha alet olması doğal türdendir. Yani bedenin ruhun elinin altında olması sanayi aleti gibi değildir. Ruhla bedenin ilişkisi ve bedenin ruh için alet olması sanayi kanunlarıyla mukayese edilemez, bu ilişki fıtri ve doğallıktan kaynaklanan ilahi kanunlar altında amel eden bir ilişkidir. Mesela ruhla beden arasında bir çeşit genel vahdet söz konusudur. Öyleki herkesin bedeni kendi ruh ve canının düşük mertebesidir. Ama sanayi aletlerinde, aletle onu kullanan arasında böyle bir vahdet yoktur. Doğal varlıklarla sanayi ve teknoloji ürünler arasındaki fark çok düşündürücüdür. Mesela doğal cisimlerin özelliklerinden biri onların alemin genel düzeniyle olan ilişkileridir. Çünkü her yaratılış aynı fıtrat üzerine yaratılmış olup, ezeli kanuna göre hareket eder. Ama sanayi cisimlerinin hammadesi doğal cisimler olsalarda bileşimlerinde sınırlı ve bilinen kanunlara bağlıdırlar. Bu yüzden sanayinin cisim ve bileşimleri ve onun özellik ve işlevleri kolaylıkla bilinebilir. Çünkü onu yapan insandır. Ama doğal varlıkları tanımak, öyleki son tarife ulaşabilmek çok zordur. Örneğin insan maddeyi duyularıyla hissedebilse bile onun hakikatı henüz bile bilinmeyenler arasındadır. Halbu ki sanayi ürünleri de doğal hammaddelerden yapılmakta ve insanın idaresinde özel bileşimi olan doğal varlıklardandır.

 


[1] -Mecmau’l-Buhusu’l-İslami, Şerhu’l-Mustalahati’l-Felsefiyye, s.423, Mecmau’l-Buhusu’l-İslamiyye, Bi Ca, Bi Ta.

[2] -‘Aletin sanayi ve doğal olmak üzere ikiye ayrıldığı söylenir. Marangozun aleti gibi aletler sanayi aletidir. O, özünde farklıdır ve alet diye adlandırılır. Doğal alet ise bir insanın bileşiminde olan beden ve ruhtur. İnsanın o ikisiyle tanımlanır.’ Makalat-u Felsefiyye Li-Meşahiri’l-Müslimin ve’n-Nesari, s.91, Daru’l-Arap.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Niçin Hz. Mehdi (a.s) gaybet döneminde insanların hidayeti için bir kitap te'lif etmiyor?
    10828 Eski Kelam İlmi 2011/05/23
    Şimdi gaybet döneminde yaşıyoruz; bu dönem genel naiplerin dönemidir. Bu dönemde Şia'nın hidayeti gerekli şartları haiz Şia'nın büyük fakih ve alimlerinin üzerinedir. Ama bu dönemde Hz. Mehdi'nin insanların yararlanmaları için niçin bir kitap telif etmediği konusuna gelince bunun çeşitli nedenleri olabilir. Örneğin:
  • Allah kelimesinin lügatteki anlamı ndedir?
    12909 Eski Kelam İlmi 2011/03/01
    Farçada "huda" kelimesiyle karşılık bulmuş olan mübarek "Allah" kelimesi has isim ve Allahın en kapsamlı isimlerindendir. Hz Ali (a.s.) "Allah" kelimesinin anlamı hakkında şöyle buyurmuş: "Allah yaratıkların kendisinde şaşkılıkta kaldığı ve kendisine aşık oldukları bir mabud anlamını veriyor. Gözlerden gizli olan ve akılların (künhi zatiını) derk edemedikleri ...
  • Yoga-Zen konsantrasyonu (meditation) hakkında görüşünüz nedir?
    10228 Pratik Ahlak 2010/10/12
    Bu tekniği yapanların iddiasına göre konsantrasyon egzesizi yapmak, bizi şaşırtıcı bir şekilde düşüncelerimizin arasında yolculuk yapmamızı sağlıyor. Onun, daha sağlıklı, ıztrapsız, endişesiz bir yaşam sağlaması, yorgunluğu gidermesi gibi birçok faydalar vardır. Ve bizi zihnin çeşitli safhalarına ve farkındalığa ulaştırıyor.Konsantrasyon, ...
  • “Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir” şeklindeki ayetin anlamı nedir?
    34702 Tefsir 2015/06/18
    Kelam ilminde insanın kendiişlerinde ihtiyar sahibi olduğu gerçeği kesin delillerle ispat edilmiştir. Kuranın öğretileri de bu hakikatten farklı değil ve bu hakikati teyit ediyor. Ancak şu var ki kuranın bazı ayetleri diğer bazılarını tefsir ediyor konumda olduğunu bilmek lazım. Dolayısıyla ayetlerin gerçek anlamlarını elde edebilmek için konuyla ...
  • Hazreti İbrahim (a.s)’in yaşamının önemli bölümlerini Kur’an ve rivayetler esasınca açıklar mısınız?
    14536 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Hazreti İbrahim (a.s)’in yaşamı üç belirgin aşamada söz konusu edilebilir: 1. Nübüvvetten önceki dönem. 2. Nübüvvet ve putperest Babil kavmiyle mücadele dönemi. 3. Babil’den hicret edip Mısır, Filistin ve Mekke topraklarında faaliyet gösterdiği dönem.1. İbrahim (a.s)’in doğduğu yer ve çocukluğuİbrahim (a.s), “Babil” topraklarında dünyaya geldi. İbrahim (a.s)’in doğumundan ...
  • Neden İslam dininde evlat boşanma durumunda erkeğe verilir?
    3787 Koruma 2019/06/15
    Öncelikle bu soruda kast edilen ifadenin incelenmesi gerekir. Eğer kastınız evladın intisabı ise İslam dininde evladın intisabı erkeğe olduğu gibi kadınadırda. Bu konu tamamen açık ve nettir. Örneğin mahremiyet, miras, akrabalık,... erkeğe özgü değildir. Bütün bu bağlar kadın içinde söz konusudur.[1] Ama eğer kastınız ...
  • Dinin usul ve fürû’u Masum İmamların (a.s) hadislerinden mi alınmıştır? Eğer böyle ise lütfen kaynak gösteriniz. Değilse ne zaman ve kimin tarafından böyle bir ayırım yapılmıştır?
    9700 Eski Kelam İlmi 2011/03/03
    Dinin usul ve fürû’unun şu anda ki şekli Masum İmamların (a.s) hadislerinden alınmamıştır. Din ilimleri alimleri, dini öğretileri bu şekilde bölümlere ayırmışlardır. Bu iki asıl’ın geçmişi hicri birinci yüzyılın ikinci yarısına dayanmaktadır. Ama bu ismi (usul-u din) kimin verdiği tam olarak belli değildir. Böyle ilmi konular genellikle alimlerin ...
  • ben kasetlerden ve has şirketlere ait sd.lerden kopyalama yapıyordum. Şirketleri tanımadığımı dikkate alarak onların hakkını nasıl eda edebiliyorum?
    6249 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/06/18
    Kopyalama ve manevi haklar noktasında değerli mercilerin görüşleri farklıdır. Ayetullah, İmam Humeyni, Tebrizi, Sistani, ve Safi hazretleri şuna inanmaktadırlar: yazılım türü bir şeyi icat etmek usulen üretkenine hak icat etmiyor ve dolayısıyla sahiplerinden izin almaksızın kopyalamaları ve çoğaltması caizdir. Ayetullah Hamenei, Behcet, ve Vahit hazretleri şöyle diyorlar: ...
  • Dine dayalı ahlakın manası nedir?
    11239 Yeni Kelam İlmi 2012/06/16
    Din ve ahlak arasındaki ilişki bağlamında ahlaki değerlerin temelleri hususunda iki genel bakış vardır: 1. Ahlak dinden bağımsız bir disiplindir ve din bir ile ilişkisi yoktur. 2. Ahlak din, iman ve Allah’a inanmayla bağlantı kurmaksızın gerçekleşmez. Batı toplumlarında bu konu geniş ...
  • Acaba Kuran-ı Kerim'de sırat köprüsüne işaret edilmiş midir?
    50484 Kur’anî İlimler 2009/05/13
    “Sırat köprüsü” kelimesi Kuran-ı Kerim'de geçmemesine rağmen bazı rivayetlerde bu kelime açıklanmıştır; örneğin İmam Sadık (a.s), Fecir Suresi’nin 14. ayetindeki “Mirsad” kelimesinin tefsirinde, onu cehennemden geçen bir köprü olarak beyan etmiştir.Konunun açıklığa kavuşması için, “sırat” kelimesi hakkında bazı noktaları açıklayacağız. “Sırat” yol anlamına gelmektedir ve bazı ayetlerde geçen “sırat-ı ...

En Çok Okunanlar