Gelişmiş Arama
Ziyaret
12498
Güncellenme Tarihi: 2010/12/22
Soru Özeti
İmam Seccad’ın ahlaki yaşam tarzını açıklar mısınız?
Soru
İmam Seccad’ın imamet öncesi ve sonrası ve de özellikle Kerbela hadisesindeki ahlaki yaşam tarzı nasıldı?
Kısa Cevap

Dördüncü önder; Hak tarafından seçilen kâmil bir insan olup ahlak, ibadet ve ilim başta olmak üzere tüm alanlarda yetkinliğin zirvesine ulaşmıştı. Kendisi Kur’an ve Allah Resulü’nün (s.a.a) tecessüm etmiş ve aynî örneğiydi. İnsani değerlerin ve ahlaki faziletlerin unutulmaya yüz tuttuğu Emevilerin karanlık egemenlik döneminde o ulu imam ışıldayan ve bir güneş gibi aydınlık saçtı ve unutulmuş tüm fazilet ve değerleri kendi vücudunda bir araya getirdi. Bu fırsatta insanlık toplumu için eşsiz bir idol olan İmam Seccad’ın (a.s) fazilet ve ahlaki üstünlüklerinden bazı örnek ve numuneler aktaracağız:

1. İmam Seccad’ın (a.s), Allah karşısındaki ibadet ve yakarışı o kadar çoktu ki kendisi ibadet edenlerin efendisi ve ziyneti (Seyyidülabidin ve Zeynülabidin) ve çok secde eden (Seccad) lakabını almıştır.

2. Affetmek, bağışlamak ve kötülüğün cevabını iyilikle vermek bu önderin diğer hasletlerindendi.

3. Yoksullara bağışta bulunmak ve onların işleriyle uğraşmak tüm masum imamların ve bu cümleden olmak üzere İmam Seccad’ın kuşatıcı özelliğiydi.

4. İmam Seccad (a.s) tıpkı diğer imamlar (a.s) gibi cesur, yiğit ve zulüm düşmanıydı. Onun Kerbela vakıasından sonraki olaylarda ve imamet döneminde Übeydullah, Yezit ve Abdülmelik gibi başı buyruklar karşısındaki kararlı tutumu ve vurucu sözleri kendisinin ruhsal gücü ve cesaretinin en büyük delilidir. Netice itibariyle Ehli Beyt’in ahlakî yaşam tarzı, faziletleri ve üstünlükleri en yetkin ve eşsiz yaşam tarzı ve en yetkin ve eşsiz ahlaki erdemlerdir. Bu, onların çok bereketli ömürlerinin sadece bir merhale ve dönemine özgü olmamıştır, hayatlarının her anında var olmuş ve süregelmiştir. Ama bu ruh hali ve erdemler zaman ve mekan şartlarına bağlı kalmış ve de bireyler ve hareketler karşısında farklı olmuştur.

Ayrıntılı Cevap

Dördüncü önder; Hak tarafından seçilen kâmil bir insan olup ahlak, ibadet ve ilim başta olmak üzere tüm alanlarda yetkinliğin zirvesine ulaşmıştı. Kendisi Kur’an ve Allah Resulü’nün (s.a.a) tecessüm etmiş ve aynî örneğiydi. İnsani değerlerin ve ahlaki faziletlerin unutulmaya yüz tuttuğu ve halkın Peygamberin (s.a.a) halifeleri sıfatıyla yöneticilerde züht, sade yaşam, tevazu, türdeşlik, yumuşak huylu olmak ve insanlara iyi davranmayı görmesi yerine dünyaya tapıcılık, aristokratlık, lükse yönelme, egoistlik ve büyüklenmelerine tanıklık ettiği Emevilerin karanlık egemenlik döneminde o ulu imam ışıldayan ve bir güneş gibi aydınlık saçtı ve unutulmuş tüm fazilet ve değerleri kendi vücudunda bir araya getirdi. Nitekim bu husus dost ve düşmanı övgüye mecbur kıldı.[1] Muhammed b. Talha Şafii şöyle yazmaktadır: O abitlerin ziyneti, zahitlerin önderi, sakınanların efendisi ve inananların imamıdır. Hayat tarzı, Allah Resulü’nün salih evladı olduğunun delili ve siması ise Allah yanındaki yakınlık makamını göstermektedir…[2] Bu fırsatta insanlık toplumu için en üstün ve kamil bir idol olan İmam Seccad’ın (a.s) mübarek ömründeki faziletlerden ve ahlaki üstünlüklerinden bazı örnek ve kesitler aktaracağız:

1. İmam Seccad’ın (a.s), Allah karşısındaki ibadet ve yakarışı o kadar çoktu ki kendisi ibadet edenlerin efendisi ve ziyneti (Seyyidülabidin ve Zeynülabidin) ve çok secde eden (Seccad) lakabını almıştır. O, tüm secde yerleri nasır bağlayacak kadar Hakk’ın karşısında alnıyla toprağa secde etmekteydi. Her yıl iki defa ve her defa da beş adet nasır keserdi ve bu yüzden kendisine (nasırlar sahibi) derlerdi.[3] İmam Seccad (a.s) abdest aldığı zaman mübarek yüzünün rengi kaçardı. Bunun nedeni kendinden sorulduğunda ise kimin karşısında durmak istediğimi biliyor musunuz diye buyururdu![4]  İmam Bakır (a.s), yüce babasının Seccad lakabı alması nedeni hakkında şöyle buyurmaktadır: Onu Seccad olarak adlandırmışlardır; çünkü o, her nimeti hatırladığında secde ederdi, secdesi olan (farz veya müstehap) her Kur’an ayetini okuduğunda secdeye kapanırdı, Allah ondan her kötülük ve tatsızlığı uzaklaştırdığında secde ederdi, her farz namazı kıldıktan sonra secdeye kapanırdı ve iki insanı barıştırdığı her seferde secde ederdi. (Bu secdelerin çokluğu sebebiyle) secde izleri onun tüm secde bölgelerinde belirgin idi.[5]

2. Affetmek, bağışlamak ve kötülüğün cevabını iyilikle vermek bu önderin diğer hasletlerindendi. O ulu imam kendisinin bu belirgin huyu hakkında şöyle buyururdu: “İçtiğim hiçbir yudumluk telafi konumundayken yutkunduğum öfkeden daha sevimli değildir benim için.” (Benim için içeceklerin en tatlısı öfkeyi yutkunmaktır.)[6] Bir gün Haşim oğullarından bir adam İmama (a.s) hakaret eder. İmam bir şey söylemez. Adam döndükten sonra İmam (a.s) orada hazır olanlara şöyle buyurur: Bu adamın söylediklerini duydunuz; yanına gidip benim de cevabımı duymanız için benimle gelmenizi istiyorum. İmam (a.s) yola koyuldu ve şu ayeti okumaya başladı: “Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah, iyilik edenleri sever.”[7] İmam (a.s), o şahsın evine ulaştı ve kendisi de İmamın (a.s) karşılık vermek için geldiğini sanarak yanıt vermeye ve tavır koymaya hazırlanarak dışarı çıktı. İmam (a.s), ona şöyle buyurdu: Ey kardeş! Sen bir müddet önce yanıma geldin ve bir takım sözler söyledin; söylediklerin eğer bende varsa Allah beni bağışlasın ve eğer yoksa Allah seni bağışlasın. O şahıs bu karşılığı görünce İmamdan (a.s) utandı ve onun alnını öperek şöyle dedi: Söylediklerim sizde yoktur ve kendim onlara daha layığım![8]

3. Yoksullara bağışta bulunmak ve onların işleriyle uğraşmak tüm masum imamların (a.s) kuşatıcı bir özelliğiydi ve bu büyük şahsiyetlerin her birinin hayatında bunun birçok örneği göze çarpmaktadır. İmam Seccad (a.s) birçok muhtaç ailenin yaşamını temin etmekteydi.[9] Her gece ekmek, hurma vb. dolu bir çuval ile tanınmayacak şekilde onların evlerine giderdi. İmam Seccad (a.s) yaşadığı müddetçe hiç kimse onların ihtiyaçlarını kimin giderdiğini öğrenemedi. Kendisinin şahadete ermesinden sonra ise bu bilinmeyen ferdin Ali b. Hüseyin (a.s) olduğunu anladılar.[10] Dördüncü önder yediği her yemeğin aynısını sadaka olarak verir ve şöyle buyururdu: Sevdiklerinizden (Allah yolunda) infak etmedikçe asla (gerçek anlamda) iyiliğe ulaşamazsınız.[11];[12] İmam Zeynülabidin’in (a.s) infak etme ve sadaka vermedeki yöntemi şöyleydi: O, muhtaca sadakayı vermeden önce onu öperdi. Bunun nedeni kendisinden sorulduğunda ise şöyle buyurmuştur: Ben isteyenin elini öpmüyorum, Rabbimin elini öpüyorum. Sadaka muhtacın eline ulaşmadan önce Rabbimin eline ulaşır.[13] O yüce şahsiyetin sadaka vermedeki diğer bir yöntemi de onu gizli vermesiydi. O ulu şahsiyet bu hususta şöyle buyururdu: Gizli sadaka Rabbin gazabını söndürür.[14]

4. İmam Seccad (a.s) tıpkı diğer imamlar (a.s) gibi cesur, yiğit ve zulüm düşmanıydı. Onun Kerbela vakıasından sonraki olaylarda ve imamet döneminde Übeydullah, Yezit ve Abdülmelik gibi başı buyruklar karşısındaki kararlı tutumu ve vurucu sözleri kendisinin ruhsal gücü ve cesaretinin en büyük delilidir. Kendisini ölümle tehdit eden Übeydullah karşısında İmam Seccad (a.s) şöyle buyurdu: Beni öldürmekle mi tehdit ediyorsun? (Allah yolunda) öldürülmenin bizim âdetimiz ve şahadetin üstünlüğümüz olduğunu bilmiyor musun?[15] Yezit karşısında şöyle buyurdu: Ey Muaviye, Hind ve Zahr’ın oğlu! Sen ceddim Ali b. Ebi Talib’in (a.s) Bedir, Uhud ve Ahzab gününde İslam’ın sancaktarı ve baban ile ceddinin ise kâfirlerin sancaktarı olduğunu biliyorsun![16] Kendisini çağırtıp ben babanın katili değilim o halde niye bizim yanımıza gidip gelmiyorsun diyen Abdülmelik karşısında da İmam Seccad (a.s) şöyle buyurdu: Babamın katili her ne kadar onun dünyevi hayatına son vermiş olsa da ahretini bu cinayetle yok etti; eğer sen de onun gibi olmak istiyorsan ol![17] Bu gaddar ve zorba hükümdarlar karşısında ve onların saray ve devlet merkezlerinde böyle kararlı bir tutum takınmak ve yerici sözler sarf etmek, tasavvur üzeri bir cesaret istemektedir. Buna ek olarak İmam Seccad’ın (a.s) Ümeyye oğulları devletinin ve özelikle de Yezid’in cinayet, zulüm ve bozgunculuğunu ifşa etmeyle sonuçlanan Yezid’in sarayındaki hamasi hutbesi de onun ruhsal gücü ve cesaretinin zirvesini göstermektedir. Netice itibariyle Ehli Beyt’in ahlakî yaşam tarzı, faziletleri ve üstünlükleri en yetkin ve eşsiz yaşam tarzı ve en yetkin ve eşsiz ahlaki erdemlerdir. Bu, onların çok bereketli ömürlerinin sadece bir merhale ve dönemine özgü olmamıştır, hayatlarının her anında var olmuş ve süregelmiştir. Ama bu ruh hali ve erdemler zaman ve mekân şartlarına bağlı kalmış ve de bireyler ve hareketler karşısında farklı olmuştur. Bazen mustazaflar, mahrumlar ve toplumdaki zayıflar karşısında mülayim ve affedici olup tüm vücutları infak, sevgi ve bağışlamayla dolup taşmış ve bazen de tiranlar, gaddarlar ve zalim hükümdarlar karşısında mazlumun hakkını zalimden almak için insanların en cesurları, yiğitleri ve kararlıları olmuşlardır.


[1] Refii, Ali, Tarih-i İslam Der Asr-ı İmamet-ı İmam Seccad ve İmam Bakır (a.s), s. 17-21, Merkez-i Tahkikat-i İslamî, 76.

[2] Şafii, Muhammed b. Talha, Metalibi’s-Seul, s. 77, Tarih-i İslam Der Asr-ı İmamet-ı İmam Seccad ve İmam Bakır (a.s)’dan alınmıştır.  

[3] Şeyh Saduk, İlelu’ş-Şerayi’, c. 1, s. 233. Camiü’l-Ahadis cd.

[4] a.g.e, s. 232. Camiü’l-Ahadis cd.

[5] a.g.e, s. 232. Camiü’l-Ahadis cd.

[6] Usul-i Kafi, c. 2, s. 109. Camiü’l-Ahadis cd.

[7] Ali İmran, 134.

[8] Şeyh Mufid, İrşad, c. 2, s. 146.

[9] İmam Bakır’dan (a.s) nakledilen bir rivayette kendisinin yüz aileye baktığı zikredilmiştir. (Bkn: Menakib-i İbn. Şehr Aşub, c. 4, s. 154). Camiü’l-Ahadis cd.

[10] Şeyh Mufid, İrşad, s. 258, Tarih-i İslam Der Asr-ı İmamet-ı İmam Seccad ve İmam Bakır (a.s)’dan alınmıştır.

[11] Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. (Ali İmran, 92).

[12] Allame Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 46, s. 89. Camiü’l-Ahadis cd.

[13] a.g.e, s. 74. Camiü’l-Ahadis cd.

[14] a.g.e, s. 88. Camiü’l-Ahadis cd.

[15] A’yanu’ş-Şia, c. 1, s. 633.

[16] a.g.e

[17] Biharu’l-Envar, c. 46, s. 121. Camiü’l-Ahadis cd.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hatim merasimi ve mezarlığa çocukları götürmenin bir keraheti var mıdır?
    24562 Pratik Ahlak 2012/04/04
    Çocukları dinsel meclis ve merasimlere ve de mescide veya Muharrem ayındaki matem merasimlerine götürmek veyahut bayram namazı ve dinsel bayramlara katılmasını sağlamak kendilerinin dinsel duygularının gelişmesi için çok önemlidir. Ergin gençleri hatim merasimi ve mezarlığa götürmek hakkında ise, rivayetlerde ve fıkhi kitaplarda yaptığımız inceleme neticesinde bu işin ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    9489 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • İranlıların matem, şenlik ve dini bayramlardaki gelenekleri neden diğer Müslümanlarla ve hatta diğer Şiilerle farklıdır?
    8187 Eski Kelam İlmi 2009/07/11
    Dini kutlamalar için genel kurallar olmasının yanı sıra ancak mukaddes İslam dininin görüş belirtmediği yerlerde her bölge örf ve adetlerine göre bu merasimleri yerine getirilebilir. Başka bir deyişle dinin önem verdiği şey örneğin İmam Hüseyin (a.s) için matem merasimlerinin düzenlenmesidir. Ama bunun yapılma şekli halkın kendisine bırakılmıştır. ...
  • Mastürbasyonun evlilikten farkı nedir?
    18619 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/08/08
    Mastürbasyon insanın ihtiyacını gerçek şekilde gidermez ve sahte bir doyumdur. İnsanın şehvanî ihtiyacı sadece meninin çıkmasıyla giderilmez. Bunun aşk, duygu, yakınlık ve sevgi ile beraber olması gerekir. Bu nedenle bu fiili işleyenler içlerinde eksiklik hissederler. Bu da cismanî ve ruhî hastalıkları peşinden getirebilir. Ama evlilik şehvanî ...
  • Yüzüğü sağ ele takmak mutlaka gerekli mi?
    53679 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/20
    Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmamları(a.s)’nın sünnetlerinden biri ele yüzük takmaktır. Rivayetlerde yüzüğün çeşidi ve üzerindeki nakış hakkında da çeşitli bilgiler verilmiştir. Bir de yüzüğün sağ ele takılması tavsiye edilmiştir. Ancak İslam’daki yüzük takmak ile ilgili hükümlerin hepsi müstehap türündendir ve farz değildir. Sadece erkeklerin ...
  • Dinî ilimleri öğrenmenin önemi nedir?
    16342 Pratik Ahlak 2011/05/21
    Öğrenmek bazen amel ve yükümlülüğü yerine getirmek için ve bazen de başkalarını eğitmek ve yetiştirmek içindir. Birinci kısım genel bir sınıflandırmayla iki bölüme ayrılmaktadır: Birinci bölüm tüm Müslümanlar ile ilgili hükümler olup özel bir iş, uzmanlık ve cinsiyetle bağlantılı değildir. İlk etapta tüm yükümlüler ile ilgilidir. Namaz, oruç ve ...
  • Hamd suresinden sonra Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin söylemek sadece tabi olanlar için mi müstehaptır, yoksa cemaat imamı için de müstehap mıdır?
    7350 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu:Tabi olanlar için müstehaptır.  Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Namazda müstehap olan şey, imamın arkasında namaz kılan fertlerin imamın Hamd suresini okumasının ardından Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin cümlesini söylemesi ve namazda tevhid suresini şahsen okuyan kimsenin de ”kezalik Allah” ...
  • Küfe mescidinin amellerinin çokluğu göz önüne alındığında kimi kafilelerin çeşitli makamların amellerini bir mekanda yerine getirmeleri doğru mudur? Böyle yaptıklarında tam sevap alabilirler mi?
    9026 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/10
    Küfe ve Sehle mescidlerindeki amellerin faziletleri hakkındaki rivayetlere baktığımızda Masum İmamlardan (a.s) bu mescitlerin bütün amellerinin bir arada yapılmasına dair bir emir gelmemiştir. Bir sahabesine bir dua ve namaz öğretirken, bir başkasına başka bir namaz ve dua öğretmiştir. Bu yüzden ziyaretçileri mescitlerin tüm amellerini yerine getirmek veya ...
  • Eğer idrar sonrası istibra yapılıp abdest alınırsa ve daha sonrasında bir damla idrar gelirse hükmü nedir?
    8890 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/08/06
     Ayetullah uzma Hamaney’in bürosu:Eğer gelen sıvının idrar olduğuna eminseniz abdest batıldır ve o bölge necis olmuştur. Eğer idrar olduğuna emin değilseniz taharete hükmedilir ve abdesti bozmaz.Ayetullah uzma Sistani’nin bürosu:Eğer idrar olduğundan şüpheniz varsa taharete hükmedilir.Ayetullah ...
  • Kendimizi yetiştirmeye ve nefsimizi arındırmaya nereden başlamalıyız?
    11343 Pratik Ahlak 2010/05/06
    Tezkiye, nefsi arındırmak ve temizlemek anlamına gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de nefsi arındırmanın önemi hakkında birçok ayet bulunmaktadır. Ama şu bilinmelidir ki; nefsi arındırmaya başlama noktası her insana göre değişir. İslam’ı henüz kabul etmemiş birisinin nefsi temizlemeye başlayacağı ilk aşama, İslam’ı kabul etmesidir. Müminler için ilk basamak, ...

En Çok Okunanlar