Gelişmiş Arama
Ziyaret
6300
Güncellenme Tarihi: 2010/11/22
Soru Özeti
Şia düşüncesine göre imam nasıl her yerde hazırda bulunuyor?
Soru
Şia anlayışına göre masum imamın tayin edilmesinin vacip oluşunun nedeni, dünyanın her tarafı ve her yerinden zulmü ve şerri yok edip onun yerine adaleti yerleştirmektir. Hal böyle olunca şöyle bir soru akla geliyor: acaba siz Şialar, Allahın yaratığı bütün şehir ve yerleşim yerlerinden zulmü götürecek bir masumun var olduğunu mu diyorsunuz? Her şehirde ve her yerleşim yerlerinde masumun var olduğunu söylerseniz, size karşı, söylemiş olduğunuz bu şey yalan ve blöften başka bir şey değildir denilecektir. Acaba kâfirlerin, müşriklerin ve ehli kitap denilen kimselerin bulundukları şehirlerde de mi masum bulunmuştu/bulunacaktır? Örneğin Müaviyeden önce Şam'da her hangi bir masum var mıydı? Yok, ama eğer masum olan kişi bir tane, ancak diğer şehir ve yerleşim yerlerinde onu temsil eden naipler vardır derseniz. O zaman size şöyle bir soru sorulacaktır: onu temsil eden naipler bütün şehir ve yerleşim yerlerinde var, yoksa bazı şehirlerde mi? Bütün şehir ve yerleşim yerlerinde onu temsil eden naipler vardır derseniz, bunun çok açık ve net bir yalan ve blöf olduğu ortadadır. Yok, ama eğer onu temsil eden naip ve vekiller bazı şehir ve yerleşim yerlerinde vardır derseniz, o zaman size, bütün yerleşim yerler masuma muhtaç oldukları halde, neden yerleşim yerleri arasına fark koyuyorsunuz denilecektir?
Kısa Cevap

İmam peygamberin (s.a.a.) yerine geçen halifedir. Peygamberin uhdesinde bulunan (vahiy almak hariç) bütün vazifeler imamın da uhdesindedir. Peygamber (s.a.a.) kendi uhdesinde bulunan vazifeleri yerine getirmek için fiziksel olarak her yerde bulunmasına gerek olmadığı gibi, imam da kendi uhdesinde bulunan teklifleri yerine getirmek için fiziksel olarak her yerde bulunmasına gerek yoktur. Bu konu (uhdesinde bulunan vazifeyi yerine getirmek için fiziksel olarak her yerde bulunmaması) rasyonel olan herkesçe açıktır. Şöyle ki; imamın uhdesinde bulunan vazifeler şunlardır: 1- dini muhafaza ve ihya etmek, 2- dinsel hükümleri tefsir ve beyan etmek, 3- insanları kemal ve rüştlerine doğru hidayet etmek ve ilahi bağışlardan yararlanmalarını sağlamak.[1] Bu vazifeleri yerine getirmek için fiziksel olarak her yerde hazır olmasına gerek olmadığı açıktır. Geçmişten beri dini ve siyasi rehberler kendi hedeflerine ulaşmak ve onu icra etmek için her tarafta ve her yerde bulunmalarına ihtiyaç duyulmadığı gibidir bu.

Bunun yanı sıra kuran ayetleri esasınca peygamber efendimiz (s.a.a.) kendi ümmetine (veya bütün ümmetlere) şahittir.[2] Buna binaen peygamber (s.a.a.) bütün yerlerde ve bütün zamanlarda hazır ve nazır olduğu gibi onun yerine geçen hak halifelerde her yerde ve her zamanda hazır ve nazır olabilirler. Elbette İslam arifleri ve "hikmet-i mütealiye" ekoluna mensup hekimlerce insan-i kamil öyleli mertebelere varıyor ki, bütün yaratıklar onun birer uzvu konumuna gelir gibidir. Bu nedenle bütün varlık âlemi hakkında bilgi sahibi olabilir ve ondan haber verebiliyor.[3]



[1] İmamın vazifeleri hakkında daha fazla bilgi edinmek bkz. Soru 1248: (sayt: 1253), endex: memuriyet-i ehli beyt.

[2] Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman, bakalım onların hâli nice olacak. (nisa 41).

[3] Daha fazla bilgi edinmek için bkz. Soru 222: (sayt: 1406), nemaye (endex): imaman ve vilayeti tekvini.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zikir nedir ve türleri nelerdir?
    17011 Pratik İrfan 2012/09/24
    Zikir ve Allah’ı anmanın birçok ruhi ve ahlaki yapıcı etkisi vardır ve bunun karşısında Allah’ın kulunu hatırlaması, kalbin aydınlanması, kalp huzuru, Allah’a itaatsizlik etmeden korkmak, günahların bağışlanması ve ilim ve hikmet bunlardan sayılır. Genellikle zikir kalpsel ve dilsel olarak iki türe ayrılır. Dille yapılan zikre “vird” de ...
  • Zatı âlinizin Kur’an’ın tahrif edildiği hadisler konusundaki görüşünüz nedir?
    5973 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin bu bağlamdaki görüşü şöyledir: Kur’an’ın tahrif edildiğini söyleyen hadisler ya senet bakımından zayıftırlar ya da sadır olma cihetinden hüccet değildirler veya delaletleri kabul edilebilinir durumda değildir. Kur’an-ı Kerim hiçbir zaman tahrif olmamış ve olmayacaktır. Kur’anın tahrif ...
  • Hangi ameller insanı güzel ve nuranî kılar?
    11448 Pratik Ahlak 2011/07/21
    İslam’ın bakışında güzellik zahirî güzellik ve batınî güzellik diye iki kısma ayrılır. Muteber ve mütevatir rivayetler açısından insanın batınî güzelliğini sağlayan bazı etkenler sabır, tahammül, vakar, sükûnet, takva ve sakınmadan ibarettir. Aynı şekilde rivayetlerde insan yüzünün nuraniyet ve güzelliğini sağlayan birçok amil zikredilmiştir. Abdest, az ...
  • İnsan olağan üstü işler yapabilir mi? Bu tür işleri yapmanın faydası nedir?
    10290 Teorik İrfan 2009/09/07
    Sizin işaret ettiğiniz şey, insanın ruhi güç kazanmasının sayesinde gerçekleşir; bu ruhi güç bazen dinin emirlerine uyarak ve şer’i riyazetler çekerek kazanılır; yani insan Allah’a yakınlaşarak İsm-i A’zama sahip olur. Bu güç sayesinde maddi alem üzerinde etkili olabilir ve iradesiyle bir takım işler yapar. Ancak bazen de ...
  • Musa (a.s.) Kısasının Kuranda Tekrar Edilmesinin hikmeti nedir?
    10556 Tefsir 2015/05/20
    Hazreti Musa’nın (a.s.) kur’anı kerimde tekrar edilmesinin hikmeti için hatırlatmalıyız; evvelen; Anlamsız ve lağviyete (boş) neden olacak kâmilen bir tekrar söz konusu değildir. Belki her surede, o surede zikir edilenin muhteva ve içeriğe uygun olan kıssanın kısmına işaret edilmiştir. Saniyen; kuranı kerimde hazreti Musa’nın (a.s.) hayatının diğer ...
  • Acaba humsu ve seyitlere ait olan hakkı taklit merciinin izni olmadan ödemek caiz mi?
    8976 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/18
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Tabiatı doğru bir şekilde kullanmanın yolu nedir?
    6091 Pratik Ahlak 2012/02/04
    İslam, başka mektepler gibi insanın ihtiyaçlarına tek bir açıdan bakmamış, tek maddi yönüne veya tek manevi yönüne odaklanmamış, aksine orta yolu tutmuştur. İlahi nimetleri doğru bir şekilde kullanmak, maneviyatla ve ahiretle çelişmediği gibi insanın saadet yolunda ilerlemesini de sağlar. ...
  • Ziyaret-i Aşura’da ki ‘Beri’tu ilellah ve ileykum minhum’ (Önce Allah’a sonra size onlardan dolayı beri oluyorum) cümlesinde Allah’a ve masumlara beri olmak ne demektir?
    6433 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Beraet lügatte birinden veya bir şeyden ayrılmak, uzaklaşmak manasına gelmektedir. Bu manalar eğer ‘İla’ ile birlikte olmazsa beraet için kullanılır. Ama ‘İla’ ile birlikte olursa bizarlık manasının yanı sıra sığınma manası da vermektedir. Buna göre ziyaretteki sığınma cümlesinin manası şöyle olur: Hak Teala’ya ve siz Ehl-i Beyt’e (a.s) ...
  • Peygamber (s.a.a) ve İmamların (a.s) cariye ve kölelere sahip olmaları kölelik sistemini benimsemek değil midir?
    19729 Eski Kelam İlmi 2009/07/04
    Kölelerle evlenme, onlarla mahrem olma, mukatebe (kölelerin özgürlük anlaşması) vs. hükümlerin Kur’an’da gelmesi Peygamber (s.a.a)’in zamanında köleliğin olduğunu ispat etmektedir, ama belirtmek gerekir ki, İslam’ın köleleri azat etmek için çok kapsamlı projeleri vardır. Bu projenin neticesinde bütün köleler zamanla özgürlüklerine kavuşmuşlardırlar. ...
  • Derslerimin Cuma namazına denk gelmesi nedeniyle Cuma namazını kılamamaktayım. Bunu telafi etmek için ne yapmalıyım?
    9607 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/11/17
    Değerli kullanıcı! İmam Zaman’ın (a.c.f) gıyabı döneminde Cuma namazı taklit mercilerinin çoğunluğunun fetvasına göre seçimli bir farzdır; yani yükümlü Cuma gününde şartlar mevcut ise Cuma namazını veya öğle namazını kılmada özgürdür. O halde eğer bir kimse Cuma namazını kılarsa, öğle namazını kılmasına gerek kalmaz. Elbette ...

En Çok Okunanlar