Gelişmiş Arama
Ziyaret
6891
Güncellenme Tarihi: 2011/04/13
Soru Özeti
Hz. Veliyy-i Asr’da (a.f) kendi zuhurunu bekleyenlerden midir?
Soru
Gaybet döneminde İmam Mehdi’nin (a.f) kendisi de zuhuru bekleyenlerden midir? Bu konuda kaynak ve yazılar verebilir misiniz? Ve bu bekleme nasıldır?
Kısa Cevap

Fereci beklemek, İslamın, özellikle Şii mezhebinin temel rükünlerindendir. Fereci beklemek, bütün dünyada ki eşitsizlik ve sıkıntıların giderilmesi demektir.

Fereci bekleyenler, ahiri zamanda ilahi bir insanın -İslam’da ki adı Mehdi’dir- zuhur edeceğine, zulmü ortadan kaldırıp yerine adaleti yerleştireceğine, bütün dünyada Allah’ın hükümetini hakim kılacağına inanmaktalar. Bütün Peygamberlerle vasileri yaratılışın başlangıcından beri böyle bir arzu içindeydiler. Bu hedefin gerçekleşmesi için çeşitli zahmetlere katlandılar. İnsanlığın kurtarıcısının zuhurunun yakınlaşması için çekmedikleri zorluk kalmadı.

Fereci bekleyenlerden biri İmam Mehdi’nin (a.s) kendileridir. Zira her şeyden önce rivayetlerimizde intizar (beklemek) en üstün ibadet olarak sayılmıştır. Buna göre O mübarek insanın en üstün ibadetten gafil ve mahrum olması düşünülemez, hatta böyle bir şey imkansızdır. Sonra ferec kelimesinin geçtiği rivayetlerde yalnızca müminlerin ferecine değinilmemiştir. İmam-ı Zaman’ın da fereci söz konusudur. Öyleyse İmam-ı Zaman’da kendi zuhurunu beklemektedir.

Dolayısıyla Hz. Veliyy-i Asr’ın (a.s) kendileri de tevhidi düzeni getirmek ve insanlığın saadetinin zeminini hazırlamak için böyle bir günün beklentisi içindedirler.

Ayrıntılı Cevap

İntizar-ı Ferec, intizar ve ferec kelimelerinden oluşmuştur.

‘İntizar’ lugatte, korumak, gözü yolda olmak ve endişe manalarına gelmektedir.[1] Hazır bulunma haline denir. Zıt anlamlısı ümitsizliktir. ‘Ferec’ ise dert, keder ve sıkıntılardan kurtulmaya denir.[2]

İntizar-ı Ferec, Kelam ilminde, hak, barış ve adaletin batıl güçlere karşı başarıya ulaşmasının son arzu ve ümidi, vadedilmiş Mehdi’nin (a.f) eliyle İslami imanın bütün dünyada yayılması, insani değerlerin her yönlü ve tam olarak yerleşmesi, bütün alemde medine-i fazile ve ideal tevhidi toplumun kurulması manasına gelmektedir. İntizar yalnızca bir ümit ve bir arzu değildir. Bu intizarın arkasında amelde vardır.

İntizar-ı ferec kavramında iki yön vardır. Biri bütün varlık aleminden zulüm, şirk ve fesadı kaldırmak yönü, diğeri de tevhide dayalı küresel bir toplum oluşturmak ve adaleti sağlamak yönüdür.

İntizar-ı Ferec’in Önemi

Hadislerde intizar-ı ferec’e özel bir önem verilmiş, intizar’ın faziletine, müntezirin (bekleyenin) görevlerine, intizarın faydalarına ve onun doğru manasına değinilmiştir. Söz konusu hadislerden birkaçını aşağıda getiriyoruz:

1- Resulullah (s.a.a) buyuruyor: ‘İntizar-ı Ferec ibadettir.’[3]

2- İmam Ali (a.s) buyuruyor: ‘Allah’ın en sevdiği amel intizar-ı ferec’tir.’[4]

3- İmam Cevad (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Şiilerin en üstün ameli intizar-ı ferec’tir.’[5]  

Muntezirler (Bekleyenler)

Birçok dinde, her ne kadar kim olduğu ve adının ne olduğu konusunda görüş birliği olmasa da ahir-i zamanda zuhur edecek ve dünyayı adaletle dolduracak bir ahir-i zaman kurtarıcısı inancı vardır.

İslam dininde bütün Müslümanlar, Peygamberimizin (s.a.a) zamanından günümüze kadar Resulullah’ın öğretileri sayesinde ahir-i zaman kurtarıcısına inanmakta ve Onun, Peygamberin soyundan geldiğini ve Peygamberin adını taşıdığını kabul etmekteler. Ama bazı konularda aralarında ihtilaf vardır. Örneğin Şia O’nun hicri üçüncü asırda dünyaya geldiğine, ama bir süre sonra gaybete çekildiğine inanırken, Ehl-i Sünnet’in çoğusu O’nun dünyaya gelmediğini ve ahir-i zamanda dünyaya geleceği görüşündeler.

Bütün peygamberler, vasiler ve ilahi velilerin hedefi adaleti dünyaya yerleştirmek, küresel tevhidi sistemi ve ilahi kanunlarla yönetilen bir dünya düzeni kurmaktı. Öyle bir düzen ki, insanı dünya ve ahiret saadetine götürmelidir. Böyle bir düzen bütün peygamberler ve vasilerinin arzusu olmuş ve bunun için mücadele vermişlerdir. Bu ilahi insanların tümü hep böyle bir an için gün sayarak onu bekleyenlerden olmuşlardır.

İmam Sadık’ın (a.s) ashabından biri ‘Biz sizin zamanınızda olduğumuz halde neden bugünden zuhur zamanında Hz. Kaim’in (a.s) ashabından olmayı isteyelim?’ diye sorduğunda İmam (a.s) şöyle buyurdu: ‘Subhanallah! Aziz ve Celil olan Allah’ın hakkı ortaya çıkarıp, adaleti her yerde göstermesini, insanların durumunun düzelmesini, dağınık kalplerin biribirine yaklaşmasını, Allah’a karşı yeryüzünde günah işlenmemesini, ilahi hükümlerin uygulanmasını, haklının hakkına kavuşmasını... istemez misiniz?’[6]

Bu hadis-i şeriften, hakkın batıl karşısında ulaşacağı son zaferi ve küresel ilahi hükümetin kurulmasını arzulayan herkesin Mehdi-i Mev’ud’un zuhurunu bekleyenlerden olacağı anlaşılmaktadır. Yine İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Ben o günü görsem kendimi Ona hizmet etmeye hazırlarım.’[7]

Fereci bekleyenlerden biri İmam Mehdi’nin (a.s) kendileridir. Zira birincisi, rivayetlerimizde intizar (beklemek) en üstün ibadet olarak sayılmıştır. Buna göre O mübarek insanın en üstün ibadetten gafil ve mahrum olduğu düşünülemez, hatta böyle bir şey imkansızdır. İkincisi, ferec kelimesinin geçtiği rivayetlerde bir tek müminlerin fereci zikredilmemiştir. İmam-ı Zaman’ın da fereci söz konusudur. Yani İmam-ı Zaman’da kendi işlerinin ferecini beklemektedir.

Dolayısıyla Hz. Veliyy-i Asr’ın (a.s) kendileri de dünyaya tevhidi düzenin gelmesini, adaletin bütün varlık alemini kapsamasını, zulmün kökünün kazınmasını ve bütün varlıkların nihai kemale ulaşmasını istemektedir. Hz. Kaim’in kendileri de Allah-u Teala’nın izniyle zuhur etmeyi ve muvahhidlerin arzusunu yerine getirmeyi bekleyenlerdendir.



[1]- Tac-ul Arus, c.7, s.539.

[2]- Ragıb İsfahani, Müfredat-ı Elfaz-il Kur’an, s.628, Safvan Ahmed Davudi’nin tahkiki, 1. Baskı, Dar-uş Şamiye, Beyrut, h.k.1413.

[3]- Bihar-ul Envar, c.52, s.122, Şeyh Tusi’nin ‘Emali’ adlı eserinden alınmıştır.

[4]- Şeyh Saduk, Men La Yahduruh-ul Fakih, c.4, s.381, İntişarat-ı Camiay-ı Müderrisin, Kum, h.k.1413.

[5]- Şeyh Saduk, Kemal-ud Din, c.2, s.377, Dar-ul Kütüb-il İsmailiyye, Kum, h.k.1395.

[6]- Kemal-ud Din, c.2, s.646.

[7]- Muhammed bin İbrahim Numani, el-Gaybet, s.273, Mektebet-us Saduk, Tahran, h.k.1397.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar