Gelişmiş Arama
Ziyaret
20339
Güncellenme Tarihi: 2011/04/11
Soru Özeti
Yaşayan anne ve babaya yönelik yapılan hayırlar doğru mudur?
Soru
Kendileri diri olmasa ve yaşamasalar bile her iyi ve güzel (hayır) ameli anne ve babama yönelik yerine getirebilir miyim?
Kısa Cevap

Her insan iyi işler yapıp sevabını başkalarına ve bu cümleden olmak üzere anne ve babasına bağışlayabilir. Böyle bir durumda bu hayırlı amelin sevabı onlara ulaşacak ve buna ek olarak aynı sevabın benzeri veya hatta ondan daha fazlası ameli bağışlayan için de göz önünde bulundurulacaktır.

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzu yanıtlarken ilkönce anne ve babanın iman açısından farklılıklarına bir göz atacak, sonra onlara iyilik yapmada evlatların rolünü inceleyecek ve en sonda da onların yaşam ve ölüm zamanı arasında bir farkın olmadığına değineceğiz. Anne ve babaya iyilik yapmak İslam dininde çok vurgulanmış buyruklardandır. Öyle ki onlara şükranda bulunmak Allah’a şükranda bulunmak kategorisinde yer almıştır.[1] Kur’an’da anne ve babaya hoş davranmak ve onlar için bağışlanma talebinde bulunmak hakkında birçok tavsiyede bulunulmuş ve onların çoğu da peygamberlerin dilinden aktarılmıştır.[2] Ama bu hususta mümin ve takvalı olan ve evlatlarının gelişmesi ve yücelmesinde rol üstlenen anne ve babalar ile hak yolunda olmayan anne ve babalar arasında fark olduğunu söylemek gerekir. İlk varsayım hususunda esasen insanın mutluluklarından birisinin kendi güzel terbiyesiyle salih bir evladı topluma kazandırması olduğunu söylemek gerekir.[3] Bu durumda iyi bir evladın güzel amelleri otomatik olarak anne ve baba için de göz önünde bulundurulacaktır. Hatta iyi işler yapmanın artık olanaksız olduğu ölümden sonra bile geride bırakılan salih evlat, ilim ve bu yolda harcanan mal aynı şekilde ölen şahsın amel defterine işlenecektir.[4] Peygamberden (s.a.a) nakledilen bir rivayette şöyle belirtilmiştir: İmanlı Kur’an okuyan anne ve babaya iki süslü elbise giydirilecek ve onlara bu mükâfat evlatlarınıza Kur’an öğretmenizden dolayıdır, diye söylenecektir.[5] Gördüğünüz gibi bu varsayımda bir şahıs anne ve babasına bağışlamak için hayırlı bir amel yapmamış olsa bile Yüce Allah onların zahmetlerini karşılıksız bırakmamak için kendileri için sevap yazacaktır. İkinci varsayım, anne ve babanın kendi evlatlarının imanında bir rolü olmaması, hatta bazı durumlarda onun imanına muhalefet etmeleri, ama salih evladın kendi amellerinin sevabını onlara bağışlayarak kendilerine yardım etmek istemesidir. Böyle bir durumda da iki varsayım bulunmaktadır: Birinci varsayım: Anne ve baba mümin olmamakla beraber müminlere karşı inat ve husumet taşımış ve hak yolunda engel çıkarmıştır. Bu varsayımda mümin evlatlar kâfir anne ve babalarından tümüyle yollarını ayırmalıdır. Bu hususta Hz. İbrahim’in (a.s) babasına (amcası)[6] karşı tavrı bu iddia için iyi bir delildir. O, babası için uzun bir müddet Allah’tan bağışlama diledi[7], ama babasının Allah’ın düşmanı olduğu kendisi için belirginleşince ondan uzak olduğunu ilan etti.[8] Bundan dolayı insanın anne ve babası Allah’ın düşmanı olursa ve bu yolda inat ederlerse, onları cehennem ateşinden kurtarmada evlatların iyi işleri ve dualarının bir rolü olmayacaktır. Elbette bazı rivayetlerden hatta bu varsayımda bile evladın duasının tamamıyla etkisiz olmadığı ve en azından onların azaplarının azalmasına neden olacağı anlaşılmaktadır.[9] İkinci varsayım: İnsanın anne ve babasının mümin olmamakla beraber müminlere karşı gözle görülür bir düşmanlık ve inat taşımamaları ve onların yanında normal ve olağan bir şekilde yaşamlarını sürmüş olmalarıdır. Birçok kez mümin olmayan bireyler böyledir ve direkt olarak müminler ile cidal ve mücadeleye girişmemektedirler. Sadece evlatlarını bir takım deliller nedeniyle muhtemelen iman etmekten alıkoymaktadırlar. Bu hususta Kur’an şöyle buyurmaktadır: “Onlar seni, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa, bu takdirde onlara itaat etme.”[10] Aynı şekilde bu konuyla ilgili Muammer b. Halad şöyle demektedir: İmam Rıza’ya (a.s) anne ve babamın hak yolunda olmadığını söyledim ve kendilerine dua edebilir miyim diye sordum? İmam şöyle cevap verdi: He ne kadar onlar hak yolunda olmadıysalar da sen onlar için dua et, onlar tarafından sadaka ver ve eğer yaşıyorlarsa onlara karşı güzel davran; çünkü Peygamber (s.a.a) Allah beni irtibatı kesmek ve memnuniyetsizlik üzerine değil, rahmet ve şefkat üzerine göndermiştir[11], diye buyurmuştur. Dolayısıyla bu tür anne ve baba tarafından da iyilik yapılabilir ve onlar için kerim olan Allah’tan bağışlanma ve af dilenebilir. Zira İmam Bakır (a.s) bir rivayette salih bir evladın anne ve babası için yaptığı duayı, Allah ulaşmada vasıtaya ihtiyacı olmayan beş duadan biri saymıştır.[12] Bu esas uyarınca, adil ve kerim olan Yüce Allah’ın düşünsel olarak geri bırakılmış olan ve iman etmek için daha az zeminleri bulunan bir anne ve babayı evlatlarının duası ve hayırlı amelleri sebebiyle bağışlaması ümit edilmektedir. Yaşayan bireyler ve bu cümleden olmak üzere anne ve baba için iyi ameller yapılabilir mi sorusu hakkında ise iyi işlerin sevaplarını başkalarına bağışlama hususunda insanların diri veya ölü olmaları arasında bir fark olmadığını söylemek gerekir. Sadece farz ibadetler bağlamında birçok hususta şahıslar hayattayken onlara farz kılınan amelleri kendilerinin yerine yapmak olanaksızdır. Örneğin, bir fert yaşadığı müddetçe yerine getirmediği farz namaz ve orucu bizim yerine getirmemiz olanaksızdır ve sadece onun ölmesinden sonra biz bu işi yapabiliriz. Ama müstehaplar hususunda birçok rivayet bulunmaktadır ve biz onlara isnatta bulunarak böyle bir ameli özel bir yerleri olan anne ve babaya ek olarak arkadaş ve yakınlarımız gibi başkalarını da bağışlayabilir ve onları yapılan hayırlı işlere ortak kılabiliriz. İmam Sadık’tan (a.s) nakledilen bir rivayette insanın bir başkasının naibi olarak gerçekleştirdiği haccın bile, şahsın kendisinin, anne ve babasının, kız ve oğlunun, amca ve halasının ve de dayı ve halasının bağışlanmasına neden olduğu ve bunun Allah’ın sonsuz kerem ve bağışlayıcılının enginliğinden kaynaklandığı belirtilmiştir.[13] Bu nedenden ötürü genellikle Mekke’yi ziyaret eden hacılar ister ölmüş olsun, ister yaşıyor olsun dost ve tanışları yerine müstehap tavaf yapmaktadırlar. Bu hususta İmam Sadık’tan nakledilen başka bir rivayet bulunmaktadır ve onda yapılan iyi işlerin sevabının hatta hayattayken bile anne ve babaya bağışlanabileceği açıkça vurgulanmaktadır. İmam şöyle buyurmaktadır: İnsanlar anne ve babalarına iyilik yaptıklarında onlar ister yaşıyor olsun ve ister ölmüş olsun kim buna engel olabilir. Onların yerine (müstehap) namaz kılabilir, onlar için sadaka verebilir, hac yapabilir, oruç tutabilir ve bunların sevabını onlara bağışlayabilirler. Bu durumda bu amellerin sevabı anne ve babaya yazılacak ve bağışlayan şahsın kendi anne ve babasına yönelik iyimser olmasından ve sile-i rahim yapmasından ötürü, onun için de aynı sevap yazılmakla birlikte amelinin mükâfatının üstüne birçok iyilik daha ilave edilecektir.[14] Bu esas uyarınca, sorunuzun cevabının müspet olduğu, iyi işlerinizin hem kendiniz, hem anne ve babanız ve hem de istediğiniz başka her şahıs için faydalı olacağı neticesini almaktayız. Bu, Allah’ın engin rahmeti karşısında hayret edilecek bir husus değildir.



[1] Lokman, 14: (ان اشکر لی و لوالدیک)

[2] İbrahim, 41; Nuh, 28; Şuara, 86.

[3] Hür Amıli, Muhammed b. el-Hasan, Vesailü’ş-Şia, c. 21, s. 359, h. 27296; Müessese-i Âlu’l-Beyt, Kum, 1409 h.k.

[4] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c. 2, s. 22, rivayet. 65, Müessese-i el-Vefa, Beyrut,1404 h.k.

[5] Vesailü’ş-Şia, c. 6, s. 179, rivayet. 7684.

[6] Kur’an’da “babası” kelimesinden kastedilenin İbrahim’in (a.s) babası oluşu hakkında müfessirler hakkında görüş ayrılığı mevcuttur (Bir grup Ehli Sünnet mensubu müfessir Azer’i İbrahim’in (a.s) gerçek babası bilmektedir. Oysaki Tüm Şia müfessir ve âlimleri Azer’in İbrahim’in (a.s) babası olmadığına inanmaktadır. Bazıları onu İbrahim’in annesinin babası ve birçoğu da amcası bilmiştir. Bkz: Tefsir-i Numune, c. 5, s. 304). Ama her surette bundan alınan neticede bir farklılık doğmamaktadır.

[7] Mümtehine, 4; İbrahim, 41.

8] Tevbe, 114.

[9] Muhaddis Nuri, Müstedrekü’l-Vesail, c. 2, s. 111, rivayet. 1567, Müessese-i Âlu’l-Beyt, Kum, 1408 h.k.

[10] Ankebut, 8; Lokman, 15.

[11] Vesailü’ş-Şia, c. 21, s. 490, rivayet. 27667.

[12] a.g.e., c. 7, s. 116, rivayet. 8892.

[13] a.g.e., c. 11, s. 165, rivayet. 14535.

[14] a.g.e., c. 8, s. 276, rivayet. 10647.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Eğer su yoksa ve idrar yapılırsa namazı nasıl eda etmek gerekir?
    6114 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    İdrarın çıktığı yer su dışında başka bir şey ile temizlenmez ve eğer az su ile yıkanırsa iki defa yıkanması farzdır ama kur suyuna bağlı olan musluk suyuyla yıkanırsa bir defa yeterlidir.[1] Bundan ötürü biri idrar yaptığında idrarın çıkış yerini ...
  • Kur’anda hz. Salih’in devesinin öldürme olayı nedir?
    22683 Tefsir 2012/06/16
    Açıklama yöntemlerinden biri olan “icmal” ve “tafsil” yöntemi kuranı kerim ayetlerinde çok revaçta ve göze çarpmaktadır. Hz. Salih’in devesinin öldürme macerasıyla alakalı olan ayetlerden üçü bu olayı Samut kavminin iman getirmeyen kimselere nispetlendirmiştir. Bir ayette bu eylemi bu kavmin böbürlenmiş (müstekbir) grubunun işi olduğunu belirtiyor. Baka bir ...
  • Acaba Kur’anı ezberlemekle depresyona girme arasında bir ilişki var mıdır?
    8894 Tefsir 2012/07/25
    Bu sorunun cevabı birkaç noktaya dikkat ettikten sonra açıklığa kavuşacaktır: 1. Eğer depresyona girmekten maksadınız psikolojik ve ruhi bir depresyona girme ise şunu söylememiz gerekmektedir: Kur’an ezberlemek ile ruhi depresyona girme arasında hiçbir ilişki ve gereklilik bulunmamaktadır. Tam tersine Kur’an okumak ve kur’an ezberlemek ruhi ...
  • Ramazan ayında toplardamara enjeksiyon yapılmasının hükmü nedir?
    6292 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/18
    Muhterem taklit mercilerinin bu husustaki görüşleri farklıdır. Tam bir cevap verilmesi için taklit merciinizi belirlemelisiniz. Bununla birlikte muhterem mercilerin görüşlerini aşağıda belirtiyoruz.İmam Humeyni, Ayetullah Behçet ve Ayetullah Hamaney: Eğer iğne besin ve güçlendirici bir özelliğe sahipse, farz ihtiyat gereği bu tür enjeksiyondan sakınılmalıdır. Ama tedavi yönü bulunuyorsa ve ...
  • Namahrem ile tokalaşmak hakkında İslam’ın görüşü nedir?
    17972 Pratik Ahlak 2012/06/14
    Karşı cinsten biriyle tokalaşmak birçok birey için şehvetin tahrik olmasına neden olmayabilir, ama böyle bir sınırlı irtibat ile tahrik olabilecek fertler de mevcuttur. Hatta birinci grup arasında da kendilerini samimi gösterip meşru olmayan ilişkiler için altyapı hazırlamaya çalışan şahısların olması da muhtemeldir. Bu esas uyarınca toplumsal yaşamda ...
  • Estetik ameliyatlar konusunda İslam’ın görüşü nedir?
    8115 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/05/14
    Ehl-I Beyt Mektebinin büyük Taklit Mercilerinin güzellik amaçlı estetik ameliyatları konusunda ki çeşitli görüşleri aşağıda sıralanmıştır:Ayatullah el-Uzma Hamei’nin yetkili bürosu tarafından yayınlan fetva:Mahrem olmayanın insana dokunmasının ve başka günahı gerektirmediği müddetçe, estetik ameliyeti haddi zatında caizdir.Ayetullah el Uzma Mekarim Şirazi’nin bürosu tarafından yayınlana fetva:Başka bir haramı ...
  • Irak halkı kendi ülkelerinde yabancıların varlığına neden karşıdır?
    6616 Pratik Ahlak 2012/06/14
    Tüm uluslar kendi ülke ve vatanını sever. Yabancıların bir başka ülkede bulunması değişik şekillerde gerçekleşir. Ziyarette bulunmak, gezmek, ticaret, iş, üretim, tahsil, tedavi, araştırma ve bilimsel inceleme fırsatları, spor yarışmaları ve askeri hedefler nedeniyle bir ülkede bulunmak bu kabildendir. Irak’ta büyük velilerin kabrinin bulunması bu ülke için ...
  • Yafuriye fırkasının menşei ve inançları nedir?
    5950 تاريخ کلام 2010/09/22
    Bu fırka hakkında tarihe fazla bir bilgi yansımamıştır. Tarihî kaynaklarda yer alan bilgiler şunlardır:1. “Yafuriye” fırkası Muhammed b. Beşir’in takipçileri olup Musa b. Cafer’in (a.s) imametinde duraksamış ve sonraları onun da imametini de inkâr etmişlerdir. Bu grup Musa b. Cafer’den (a.s) ...
  • Salâvat getirirken Al-i Muhammed’i demezsek niçin savat eksik sayılır?
    15792 Tefsir 2009/07/23
    Al-i Muhammed’e salâvat getirmek bidat olmadığı gibi Kur’an ve hadis ve akıl ve irfanla da uyumludur, çünkü:Bidatin manası dinde olmayan bir şeyi dine dahil etmektir. Biz Al-i Muhammede salâvat getirmenin bidat olmadığını söylüyoruz çünkü bu konu Peygamber ve Ehl-i Beyt’ten gelen hadislerde yer ...
  • Müfessirlerimiz nuşüz ayetindeki (kadınları dövünüz anlamında olan) “vadribuhunne” sözcüğünü nasıl tefsir veya tevcih etmişler?
    15306 Tefsir 2010/01/02
     İslami öğretilerde kadınlar değerli bir konuma sahiptirler. Peygamber (s.a.a) ve imamların (a.s.) rivayetlerinde kadınlar övülmüş ve temcit edilmişler. Rivayetlerimizde salih kadın, bereket ve hayır kaynağı ve en değerli varlık olarak tarif edilmiştir. Hakeza cezalandırılması ...

En Çok Okunanlar