Gelişmiş Arama
Ziyaret
10322
Güncellenme Tarihi: 2011/06/12
Soru Özeti
Kur'an'ın tafsili ile tefsiri arasındaki fark nedir?
Soru
Kur'an: "Biz bilerek onu "tefsil ettik" diye buyurmuştur. Bu tefsil Kur'an'ın hangi bölümünde yer alır. Eğer Kur'an'da var ise o zaman Kur'an'ın tefsiri edilmesinin anlamı nedir? Tefsilden maksat nedir?
Kısa Cevap

"Fasallana" lügatte bir şeyi bölümlere ayırmaya ve düzenlemeye denir. Buna göre A'raf suresinin 52. ayetinde yer alan "Fassalna" cümlesinden maksadın Kur'an'ın tedrici olarak indirilişidir. Kur'an toplu halde Kadir gecesinde nazil olduktan sonra tedrici olarak tekrar indirilmiştir.

Ama tefsir, Kur'an ayetlerinin manalarını açıklamak ve ayetlerden maksadı belirlemek anlamındadır. Buna göre ayetlerin tefsıli ve tefsiri arasında bir ayrılık ve çelişki söz konusu değildir.

Ayrıntılı Cevap

"Fassalna" tef'il babından ve tefsıl kökünden türemiştir. Bir şeyi fasıllara bölmek ve düzenlemek anlamındadır.[1]

Buna göre:

"وَ لَقَدْ جِئْناهُمْ بِکِتابٍ فَصَّلْناهُ عَلى‏ عِلْمٍ هُدىً وَ رَحْمَةً لِقَوْمٍ یؤْمِنُون

"Gerçekten biz onlara bilerek bölümlere, (ayetler ve sureler olarak ve muhteva olarak muhkem müteşabih ve çeşitli ilimleri içeren bilgilere) ayırdığımız, iman eden topluluk için hidayet ve rahmet kaynağı olan bir kitap getirdik." [2]

Şöyle ki bizim Kur'an'ı hakkınca anlamamız ayetleri üzerinde ayrı ayrı olarak düşünmemize bağlıdır. Bu da Kur'an'ın tedrici olarak inmesinin sebeplerinden sayılır. Gerçi Kur'an'ın tedrici olmayan ve bize gizli olan bir gerçeği de vardır. O gerçek toplu halde inmiştir.

Kur'an'ın bu iki yöne yani birlik ve tefsıl makamına sahip olduğunu Kur'an ayetlerinden anmamak mümkündür. Nitekim bir ayette şöyle diyor: "O bir kitaptır ki ayetleri sağlamlaştırıldı sonra bölümlere ayrıldı. O hikmet sahibi ve her şeyden hakkınca haberdar olan Allah katındadır."[3]

"Sağlamlaştırıldı" ve "bölümlere ayrıldı" cümlelerinden maksadın ne olduğu hakkında çeşitli görüşler müfessirler tarafında söz konusu edilmiştir. Ancak ayetin anlamına en yakın ihtimal şu ki birinci cümlede Kur'an'ın tam bölümleri birbirine bağlı sağlam bir bina olarak tek bir bütün olduğu ifade edilmiştir. Buna göre onun bölümleri arasında hiçbir ihtilaf ve çelişki bulunmamaktadır. Ama ikinci cümle de bu kitabın insanların bütün ruhi ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde bölümlere sahip olduğu açıklanmıştır. Yani birlik içinde çeşitlidir ve çeşitliliğin yanı sıra birdir.[4]

Buna göre tefsılden maksadın bölümlere ve kıtalara ayırmaktır. Buna göre ihkam bir şeyin toplu ve parçalarının birbirinde seçkin olmayışını ifade eder çünkü hepsi aynı gerçeği ifade eder ve o gerçek bir şeydir ve bölümleri yoktur.

Bizim kaynaklarda İmam Cafer Sadık (a.s)'dan ve diğer müfessirlerin İbn-i Abbas'tan naklettikleri rivayetlerde bu tefsiri teyit etmektedir.

Bu rivayetlerin ifade farkları bir yana hulasa olarak şu gerçeği ifade etmekteler: Kur'an toplu olarak Kadır gecesinde beytu'l-mamurdan veya levhu mahfuzdan birinci göğe veya dünyanın göğüne inmiş sonra oradan bölümler halinde yere inmiştir.[5]

Ama tefsir Kur'an ayetlerinin manalarını açığa çıkarmak ve maksatları ortaya koymak anlamındadır.[6] Bu yüzden ayetlerin tefsıli ve tefsiri arasında hiçbir çelişki yoktur. Elbette bu ayetin anlamı hakkında diğer ihtimaller de söz konusudur ki bu ihtimallere göre de tefsil ve tefsirin bir çelişkisi söz konusu değildir.

Tefsirin anlamı:

Konunun açıklık kazanması için ilk önce şu noktaya dikkat etmek gerekir ki tefsir Kur'an ayetlerinin manalarını açığa çıkarmak ve maksatları ortaya koymak anlamındadır. Bu saha Müslüman bilginleri öteden beri kendine meşgul etmiş ve tefsir olarak isimlendirilen bu çaba Kur'an'ın nüzul döneminden başlamıştır. Bu nokta

"کَما أَرْسَلْنا فِیکُمْ رَسُولًا مِنْکُمْ، یتْلُوا عَلَیکُمْ آیاتِنا، وَ یزَکِّیکُمْ وَ یعَلِّمُکُمُ الْکِتابَ وَ الْحِکْمَةَ"

"Nitekim (nimetimi size tamamlamak için) ayetlerimizi okuyan, sizi arıtan, size kitabı ve hikmeti öğreten ve yine size bilmediklerinizi öğreten, kendinizden bir peygamber de gönderdik."[7]ayetinden iyice anlaşılmaktadır.

Kur'an hakkındaki ilk araştırmalar ayetlerin edebi yönleri ve nuzül sebepleri bazen de ayetlerin tefsirinde diğer ayetlerden ve az da olsa kıssalar, yaratıcı ve kıyamet hakkındaki hadislerden yararlanmak şeklinde idi. Tabiin döneminde de durum bu minval üzere devam etti. Bu dönemde tek değişen şey eskilerden daha fazla hadislere yer vermekti. (Ne yazık ki bu sahada başvurulan hadisler arasında yahudiler tarafından uydurulan hadislerde yer alıyordu. Bu tür hadisler yaratılışın başlangıcı, Şeddad'ın cenneti, peygamberlerin hata işlemeleri ve Kur'an'ın tahrifi gibi konularda düşmanlar tarafında uydurulmuş ve doğru hadislerin içine yerleştirilmişti.

Halifeler döneminde İslami fetihler dönemi başladı. Müslümanlar fethedilen ülkelerde yeni fırkalar ve ümmetlerle karşı karşıya geliyor ve diğer dinlerin bilginleri ile tanışıyorlardı. Bu ilişki kelemi tartışmaların müslümanların arasında başlamasına yol açtı.

Diğer yandan Emevillerin son dönemlerinde ve Abbasilerin başa geçmelerinin başlangıcında yani Hicri birinici asrın sonlarında Yunan Felsefesi Arapça diline tercüme edildi ve Müslüman bilginler arasında yayılmaya başladı. Her yerde artık akli konular konuşulmaya başlandı.

Diğer yandan felsefi konuların yayılmasıyla paralel olarak irfani ve tasavvufi konularda İslam alemine sızdı ve halktan bir grup bu konulara ilgi duydu. Bunlar delil ve burhan yerine dini konuları nefsi riyazetler yoluyla anladıklarını ileri sürüyordular.

Diğer yandan da halktan bir grup da İslam'ın ilk döneminde var olan sırf itaatkarlık ilkesi üzere konulara yaklaşıyor konular hakkında her türlü akli ve fikri çabayı reddediyordular. Bu grup ayetlerin anlamını belirlemede hadislerle yetiniyor ve hadisleri de anlamada her türlü müdahaleden çekiniyordular hadisin zahirini bir ilahi düstur olarak görüp kabul ediyordular. Eğer Kur'an hakkında da bir inceleme yapsalar sadece edebi yönüyle yetiniyordular. Bu dört etken bilginlerin tefsirdeki yöntemlerinin farklı olmasına yol açtı. Bu dört faktör dışında tefsirde farklılığın oluşmasında etkili olan en önemli etken mezhep farklılığı idi. Mezhepler konusundaki ihtilaflar müslümanlar arasında öylesine ihtilafa yol açmıştı ki Lailahe illellah ve Muhammedun resulullah kelimeleri dışında her şey hakkında ihtilaf meydana geldi.[8]

Sonuç şu ki toplumun fikri ve ameli ihtiyaçlarını gidermek için sürekli tefsire ihtiyacımız vardır ve bunun Kur'an'ın tefsili ile bir tezadı yoktur.



[1] Sözlük kitapları

[2] A'raf: 52

[3] Hud: 1

[4] Tefsir-i Nümune c. 9, s. 9

[5] Talaıkanı, Seyyid Mahmut, Pertuvi ez Kur'an, c. 4 s. 194, Şirket-i Sehami yay. 4. baskı

[6] Hadevi Tehrani, Mehdi, Mebani Kelami İçtihat, s. 107-117

[7] Bakara: 151

[8] El-Mizan, c. 1 s. 8

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hatim merasimi ve mezarlığa çocukları götürmenin bir keraheti var mıdır?
    24562 Pratik Ahlak 2012/04/04
    Çocukları dinsel meclis ve merasimlere ve de mescide veya Muharrem ayındaki matem merasimlerine götürmek veyahut bayram namazı ve dinsel bayramlara katılmasını sağlamak kendilerinin dinsel duygularının gelişmesi için çok önemlidir. Ergin gençleri hatim merasimi ve mezarlığa götürmek hakkında ise, rivayetlerde ve fıkhi kitaplarda yaptığımız inceleme neticesinde bu işin ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    9489 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • İranlıların matem, şenlik ve dini bayramlardaki gelenekleri neden diğer Müslümanlarla ve hatta diğer Şiilerle farklıdır?
    8187 Eski Kelam İlmi 2009/07/11
    Dini kutlamalar için genel kurallar olmasının yanı sıra ancak mukaddes İslam dininin görüş belirtmediği yerlerde her bölge örf ve adetlerine göre bu merasimleri yerine getirilebilir. Başka bir deyişle dinin önem verdiği şey örneğin İmam Hüseyin (a.s) için matem merasimlerinin düzenlenmesidir. Ama bunun yapılma şekli halkın kendisine bırakılmıştır. ...
  • Mastürbasyonun evlilikten farkı nedir?
    18619 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/08/08
    Mastürbasyon insanın ihtiyacını gerçek şekilde gidermez ve sahte bir doyumdur. İnsanın şehvanî ihtiyacı sadece meninin çıkmasıyla giderilmez. Bunun aşk, duygu, yakınlık ve sevgi ile beraber olması gerekir. Bu nedenle bu fiili işleyenler içlerinde eksiklik hissederler. Bu da cismanî ve ruhî hastalıkları peşinden getirebilir. Ama evlilik şehvanî ...
  • Yüzüğü sağ ele takmak mutlaka gerekli mi?
    53679 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/20
    Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmamları(a.s)’nın sünnetlerinden biri ele yüzük takmaktır. Rivayetlerde yüzüğün çeşidi ve üzerindeki nakış hakkında da çeşitli bilgiler verilmiştir. Bir de yüzüğün sağ ele takılması tavsiye edilmiştir. Ancak İslam’daki yüzük takmak ile ilgili hükümlerin hepsi müstehap türündendir ve farz değildir. Sadece erkeklerin ...
  • Dinî ilimleri öğrenmenin önemi nedir?
    16342 Pratik Ahlak 2011/05/21
    Öğrenmek bazen amel ve yükümlülüğü yerine getirmek için ve bazen de başkalarını eğitmek ve yetiştirmek içindir. Birinci kısım genel bir sınıflandırmayla iki bölüme ayrılmaktadır: Birinci bölüm tüm Müslümanlar ile ilgili hükümler olup özel bir iş, uzmanlık ve cinsiyetle bağlantılı değildir. İlk etapta tüm yükümlüler ile ilgilidir. Namaz, oruç ve ...
  • Hamd suresinden sonra Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin söylemek sadece tabi olanlar için mi müstehaptır, yoksa cemaat imamı için de müstehap mıdır?
    7350 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu:Tabi olanlar için müstehaptır.  Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Namazda müstehap olan şey, imamın arkasında namaz kılan fertlerin imamın Hamd suresini okumasının ardından Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin cümlesini söylemesi ve namazda tevhid suresini şahsen okuyan kimsenin de ”kezalik Allah” ...
  • Küfe mescidinin amellerinin çokluğu göz önüne alındığında kimi kafilelerin çeşitli makamların amellerini bir mekanda yerine getirmeleri doğru mudur? Böyle yaptıklarında tam sevap alabilirler mi?
    9026 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/10
    Küfe ve Sehle mescidlerindeki amellerin faziletleri hakkındaki rivayetlere baktığımızda Masum İmamlardan (a.s) bu mescitlerin bütün amellerinin bir arada yapılmasına dair bir emir gelmemiştir. Bir sahabesine bir dua ve namaz öğretirken, bir başkasına başka bir namaz ve dua öğretmiştir. Bu yüzden ziyaretçileri mescitlerin tüm amellerini yerine getirmek veya ...
  • Eğer idrar sonrası istibra yapılıp abdest alınırsa ve daha sonrasında bir damla idrar gelirse hükmü nedir?
    8890 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/08/06
     Ayetullah uzma Hamaney’in bürosu:Eğer gelen sıvının idrar olduğuna eminseniz abdest batıldır ve o bölge necis olmuştur. Eğer idrar olduğuna emin değilseniz taharete hükmedilir ve abdesti bozmaz.Ayetullah uzma Sistani’nin bürosu:Eğer idrar olduğundan şüpheniz varsa taharete hükmedilir.Ayetullah ...
  • Kendimizi yetiştirmeye ve nefsimizi arındırmaya nereden başlamalıyız?
    11343 Pratik Ahlak 2010/05/06
    Tezkiye, nefsi arındırmak ve temizlemek anlamına gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de nefsi arındırmanın önemi hakkında birçok ayet bulunmaktadır. Ama şu bilinmelidir ki; nefsi arındırmaya başlama noktası her insana göre değişir. İslam’ı henüz kabul etmemiş birisinin nefsi temizlemeye başlayacağı ilk aşama, İslam’ı kabul etmesidir. Müminler için ilk basamak, ...

En Çok Okunanlar