Gelişmiş Arama
Ziyaret
10278
Güncellenme Tarihi: 2008/02/01
Soru Özeti
Evrenin bütün sırlarından haberdar olan bir peygamberin ummi olması nasıl mümkündür?
Soru
Kur’an’da geçen Ummi tabirinden hareketle bazıları Peygamber’in (s.a.a) okumak ve yazmak bilmediğini iddia etmişlerdir. Acaba bu konu doğru mu? Bütün varlık aleminin sırlarını okuyabilen ve rumuzlarına vâkıf olan bir peygamberin okuma yazma bilmeyişi nasıl mümkündür?
Kısa Cevap

Ummi okuma ve yazmayı birisinden öğrenmeyen kimseye denir. İslam Peygamberine de ummi denilmesi onun kimseden ders almadığı ve okuma ve yazmayı kimseden öğrenmediği içindir. Bu konu tarihi veriler açısından kesindir ve bu İslam Peygamber’ine bir üstünlük ve övgü sayılır ve aynı zamanda onun peygamberliğine ve icazına bir delildir.

Çünkü bir beceri olarak okuma ve yazmanın insan için önemi diğer insanların fikirlerinden ve eserlerinden yararlanmak ve kendi bilgisini zenginleştirmektir. Buna göre gelmiş geçmiş her kesin bilgisine sahip olan bir kimsenin artık okumak ve yazamaya bir ihtiyacı olmaz. Buna göre Peygamber’in (s.a.a) vasıfları içinde ummi vasfı onun peygamberliğinin bir delil ve ispat sayılır. Çünkü o bu vasfıyla birlikte geçmiş ve gelecek herkesin bilgilerinden haberdardı; göğün ve yerin gaybına vakıftı ve insanları doğru yola hidayet ediyordu.

Ayrıntılı Cevap

Bu soru iki bölümden oluşmaktadır:

1- Ummi kavramının anlamı nedir?

2- Eğer ummi okuma yazmayı bilmemek anlamında ise bütün evrenin sırlarından haberdar olan bir Peygamber’e nasıl yakıştırılabilir?

Birinci bölüme yanıt olarak şunu söylemek gerekir ki: Ummi okuma yazmayı birinden öğrenmeyen kimseye denir.[1] İslam Peygamberi’ne de ummi denilmesi onun okuma yazmayı kimseden ders almadığı içindir.[2] Peygamber’in (s.a.a) ummi olduğu konusu tarihi açıdan kesin olan bir gerçektir. Çünkü tarih açıkça Peygamber’in (s.a.a) ister Peygamberlikle görevlendirilmeden ve ister peygamberlikle görevlendirildikten sonra hiçbir kimseden okuma yazmayı öğrenmediğini kanıtlamaktadır. Zira bir yandan o dönemde Hicaz halkının büyük bir çoğunluğu okuma ve yazma bilmiyor zaten öğrenim işi onlar arasında önemli bir konuma sahip değildi. Bu yüzden sadece belli bir grup okuma ve yazma biliyordu ve bunların sayısı 17 kişiyi aşmıyordu. Buna göre eğer İslam Peygamberi o toplumda birsinden okuma ve yazmayı öğrenmiş olsaydı bu herkes tarafından bilinir ve halk arasında yayılırdı.[3]

Üstelik Peygamber’e düşmanlık besleyen ve ona karşı her türlü ithamdan geri durmayan kimseler böyle bir şey olsaydı elbette ondan haberdar olur ve Peygamber (s.a.a) okuma yazma bildiği için bu öğretileri başkalarından edindiğini ve öğretilerinin vahye dayanmadığını ileri sürürlerdi.[4]

Tarihte şunu kanıtlıyor ki Peygamber (s.a.a) Medine’de bile ne bir yazı okumuş ne de kendi eliyle bir şey yazmıştır. Hudeybiye anlaşmasında bile Peygamber (s.a.a) anlaşmayı kendisi yazmamıştır.[5]

Kur’an-i Kerim, ummi kavramından başka diğer ifadelerden de yararlanmaktadır. Örneğin Bundan önce sen ne bir kitap okumuş, ne de elinle onu yazmışsın. Öyle olsaydı, batıla uyanlar şüpheye kapılırlardı.[6]“Ne kitap nedir ne de iman bilirdin.”[7]

Ama bütün evrenin sırlarından haberdar olan bir peygamberin nasıl okuma yazma bilmeyebilir sorusuna gelince, bu sorunun cevabında şöyle diyebiliriz: Konumuzla ilgili ayetlerde ummi vasfı Peygamber (s.a.a) ile diğerlerinin ortak vasfı olarak zikredilmesine rağmen[8] Peygamber’in (s.a.a) ummi oluşuyla ümmetin ummi oluşu arasında fark vardır. Ummi kavramının her yerde aynı anlamı ifade etmediği kesindir. Çünkü bu vasıf Yahudiler ve Müşrik Araplar hakkında kınama vesilesi olarak kullanılmıştır. “Onların içinde okuma yazması olmayanlar da var ki, Kitap'tan (Tevrat'tan) (başkalarının kendilerine anlattıkları) kuruntulardan başka hiçbir şey bilmezler. Onlar, sadece zan içindedirler.”[9] Yine şöyle buyuruyor: Eğer seninle tartışırlarsa de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim." Kendilerine kitap verilenlere ve okuma yazma bilmeyenlere (ümmîlere, müşriklere), "Siz de (O'na) boyun eğip teslim oldunuz mu?" de.”[10] [11]

Ama Peygamber (s.a.a) hakkında bu vasıf övgüyü ifade eder ve onun peygamberliğine bir delil ve ispattır. Buna örnek olarak mütekebbir vasfını zikredebiliriz. Mütekebbir vasfı Yüce Allah için övgü mahiyetinde kullanılır ama aynı vasıf diğerleri için yerme ve kınama sayılır.[12]

Bir beceri olarak okuma ve yazmanın insan için önemi diğer insanların fikirlerinden ve bırakmış oldukları eserlerinden yararlanmak ve kendi bilgisini zenginleştirmektir. Buna göre gelmiş geçmiş her kesin bilgisine sahip olan bir kimsenin artık okumak ve yazamaya bir ihtiyacı olmaz.

Bu yüzden bazı müfessirler şöyle demişlerdir: Peygamber’in (s.a.a) vasıfları arasında ummi vasfı onun peygamberliğinin delili ve ispatı sayılır. O bu vasfıyla geçmiş ve gelecek bütün ilimlere sahipti ve göklerin ve yerin gaybını insana bildirir ve onları hak yola davet ederdi.[13]

Aynı zamanda peygamberin ummi oluşu ve onun ummiler içinde mebus kılınışı Allah’ın sonsuz gücüne dikkatleri çekmek içindir. Yüce Allah okuma yazma bilmeyen halk içinden ders okumamış, mektebe gitmemiş birini Allah’ın ayetlerini onlara okumak, batıl inançlardan onları uzak tutmak ve kendilerine kitap, ilim ve hikmet öğretmek ve onları kötülüklerden arındırmak için göndermiştir.[14]

Buna göre birçok ilimleri içinde bulunduran Kur’an’ı okuma yazma bilmeyen biri tarafından getirilmesi ilahi mucizelerden sayılır[15]

Daha geniş bilgi için Bkz. Dairetu’l-mearif ferhang Kur’an, Ummi.



[1] Dehhuda, Lugatneme

[2] Farhang İstilahat İrfani

[3] Belazuri, Fetu’l-Buldan s.459

[4] Bkz. Şehit Mutahhari, Mecmu-i Asar, c. 3. s. 205- 206

[5] Şehit Mutahhari, Mecmu-i Asar, c. 3. s. 219

[6] Ankebut 48

[7] Şura 52

[8] Kur’an’da bu vasıf “Ummyun” şeklinde Bakara suresinin 78. ayetinde ve “Ummiyin” larak Al-I İmran suresinin 20 ve 75 ve Cuma suresinin 2 ayetlerinde geçmiştir.

[9] Bakara: 78

[10] Al-i İmran: 20

[11] Şehit Mutahhari, Mecmu-i Asar, c. 3. s. 228

[12] Tefsir-I Kebir c. 5 s. 310

[13] Keşfu’l-Esrar c. 1 s. 244

[14] Tefsir-i Nevin s. 7.

[15] Tefsir-I Kebir c. 5 s. 380

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ehl-i Sünnetin Bilal hakkındaki görüşü nedir?
    5848 تاريخ بزرگان 2008/05/13
    O müşriklerin işkencelerine karşı direniş göstermiş, Peygamber’in müezzini ve savaşlarda Peygamber’le birlikte savaşmış Resulullah’tan sonra Medine’yi terketmiştir, Şam’a yerleşmiş ve orada da vefat etmiştir. Ehl-i Sünnet kaynaklarına göre o Ebubekir tarafından azat edilmiştir. ...
  • Keramet (Değerlilik ve onurluluk) nedir? Onurluluk nasıl kazanılır? Değerli ve onurlu insanların Allah katındaki makamı nedir?
    17191 Eski Kelam İlmi 2007/09/18
    Keramet (onurlu olmak) aşağılık ve alçaklıktan uzak olmak ve her türlü zillet ve aşağılıktan uzak olan temiz ve değerli ruha kerim (onurlu) insan denir. Kerim (onurlu) sözcüğünün karşıtı seciyesiz anlamında leim’dir. Onurluluk ve saygınlığın zirvesine varmak için insanın takvayla donanması gerekir. Takva kişinin ...
  • Günlük birçok meşguliyetle birlikte nasıl ibadet yapılabilir?
    10700 Yeni Kelam İlmi 2010/07/05
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Mukaddes şeriat açısından, bankalar yahut borç veren kurumların kredilerinden yararlanmanın hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/07/05
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah tabii kanunların kuşatıcılığı altında mıdır?
    6287 Eski Kelam İlmi 2012/03/12
    Yüce Allah tüm tabiat kanunlarını koyandır ve zaten kendi iradesi dışında hiçbir öznenin kuşatıcılığı altında değildir. O’nun işleri yapmadaki iradesi sebepler kanalından geçer. Yanı sıra alt âlemlerdeki bir kaidenin daha üstün bir güç vasıtasıyla ihlal edilmesi özel bir ilahi kaidedir ve bu imkan dâhilinde olan ve mucize ...
  • İslam ve imanın şartları nelerdir?
    11195 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/07/17
    İslamın ve imanın dereceleri vardır. Şehadetyni yani ‘Eşhedü en la ilahe illallah’ ve ‘Eşhedü enne Muhammeden Resulullah’ı söyleyen herkes Müslümandır ve bu İslamın ilk derecesidir. Dolayısıyla kendisinin ve çocuklarının bedeninin pak olması, Müslüman kadınla evlenmesi, Müslümanlarla yaptığı ticaretin doğru oluşu, mal, can ve ırzının haram ve özel ...
  • Daru’l-harp ne demektir ve nerelere Daru’l-harp denir?
    5740 Cihat 2020/02/12
     Öncelikle konunun ihtilaflı bir konu olduğunu belirterek başlamak yerinde olacaktır. Zira söz konusu kavramların ilk dönem İslam uleması tarafından  incelendiği zaman diliminde İslam toprakları bir bütün olarak yönetilmekte ve Müslümanlar bu topraklarda yaşamaktaydı. Ülkeler arasında günümüzde olan anlaşmalarda söz konusu değildi. Bu anekdot ışığında ilk dönem yapılan ...
  • Peygamber'den sonraki dönem için Şia'nın görüşü nedir?
    10466 Eski Kelam İlmi 2011/02/14
    Şia inanıyor ki:1-Hilafet Allah'ın tayini ile gerçekleşen bir görevdir. Peygamber (s.a.a) defalarca Allah'ın emriyle Hz. Ali a.s)'ı Müslümanlara kendi halifesi olarak tanıtmışlardır.2. Peygamber'in halifeleri on iki kişidirler. Onların ilki Hz. Ali (a.s)'dır ve sonu Hz. Mehdi b. Hasan Al-Askari'dir.3. Hz. Ali (a.s) Allah ve Peygamber (s.a.a) ...
  • Bir kimsenin keramet sergilemesi onun hak oluşu manasına gelir mi?
    5913 Pratik İrfan 2012/05/03
    İrfanda yaygın olan konulardan birisi, keramet ve olağanüstü işler yapma meselesidir. İrfan ve seyr-i sülûk yolunda keramet, mükaşefe ve olağan dışı işlerin meydana gelmesi, insanın bunlar ile mağrur olacağı ve bu hususları çok önemseyeceği hususlar değildir. Bunlar yüce Allah’ı şuhudi olarak tanımanın ilk ve çok düşük basamaklarıdır. ...
  • Selamun Aleyküm. “Emmen Yucibu’l-Muztar” duası nerede zikredilmiştir?
    28058 Pratik Ahlak 2012/08/12
    “Emmen yucibu el-muztarre iza duahu ve yekşifu’s-su” cümlesi Kur’an’da Neml suresinin 62. ayetinde zikredilmiştir: Yahut kendisine dua ettiği zaman zorda kalmışa cevap veren ve başa gelen kötülüğü kaldıran, sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile birlikte başka ilâh mı var!? Ne kadar az düşünüyorsunuz! Her ne kadar yüce ...

En Çok Okunanlar