Gelişmiş Arama
Ziyaret
7335
Güncellenme Tarihi: 2011/06/21
Soru Özeti
Arafat sahrasında durmak (vukuf) nasıl insanın kendini tanımaya neden olu verir?
Soru
Arafat sahrasında durmak (vukuf) nasıl insanın kendini tanımaya neden olu verir?
Kısa Cevap

Arafat Mekke etrafında olan bir yerin ismidir. Hac yapan bir kimsenin zil'hicce ayının dokuzuncu gününde orada vukuf yapması (durması) vaciptir. Arafat kelimesi etimolojik olarak "a-r-f" kökünden gelme ve tanıma anlamındadır. Bu mekân birçok marifetlere ve tanımalara neden oluyor. Kendini ve Allah ı tanımayla alakalı bilgi ve marifette bu bilgiler arasındadır. Bu sebepten dolayıdır ki bu mekân bu ismi almış. Burada vukuf eden bir kimse bir taraftan kendi ihtiyaçlarına ve işlemiş olduğu günahlarına teveccüh eder, diğer taraftan Allah'ın azametine, lütfüne ve ikramlarına vakıf olur ve farkına varır. Dolayısıyla işlemiş olduğu günahlardan ve yapmış olduğu aksaklıklarına itiraf eder ve onlarda ötürü tövbe yapar.

Elbette dikkat edilmelidir ki Arafat'ta durmak ve vukuf yapmak tefekkür ve bilinçle birlikte olursa kendini tanıma bilgisine neden oluverir. Arafat'ta tefekkür ve bilinçsiz vukuf etme eylemi her ne kadar fıkıhsal olarak insan üzerindeki teklif ve yükümlülüğü kaldırıyor ise de ama kişiyi bu marifete ve dolayısıyla kendini tanımaya neden olmuyor.

Ayrıntılı Cevap

Arafat Mekke'nin kuzeyinde ve harem olan mıntıkanın haricinde kalan bir bölgenin ismidir. Zil'hicce'nin dokuzuncu gününün öğle vaktinden akşam vaktine kadar hac-i tamatu (fazr hac) niyetiyle ihrama girmiş olan bir kimsenin orada vukuf yapması vaciptir. Arafat'ta vukuf yapmanın fazileti oldukça fazladır. İmam Sadık (a.s.) Arafat'ın önemliliği hakkında şöyle buyurmuş: "Ramazan ayı gelip geçtikten sonra af edilmemiş bir kimse varsa gelecek ramazan ayına kadar af edilmesine ümit yoktur. Bu ümit sadece Arafat'ı derk eden bir kimse için doğcaktır".

Arafat kelimesi etimolojik olarak "a-r-f" kökünden gelme ve tanıma anlamındadır. Arafat'ta durulmasının nedeni şudur: Burada vukuf eden insan dini ilimler ve öğretilerine vakıf olup varlık âlemine hâkim olan ilahi nizamın sırlarından haberdar olur. İmam Hüseyin'in (a.s.) Arafat'ta okuduğu duasında insan ve kendini tanıma bağlamında kâmil bir şekilde tanımlama müşahede ediyor olduğumuz gibi. Hac farzını yerine getiren bir kimse Arafat'ta vukuf ederken kendine gelir, durumunu ve işlemiş olduğu bütün işlerin muhasebesini yapar. Her hangi bir hata yaptığını fark ederse hemen tövbe eder. Burada hakkında bilgi edilmesi gereken birçok şey var. Ama burada kendini tanımak ve kendi hakkında bilgi edinmek bilgi türlerinden en iyi bilgi türüdür. Zira kendini tanımak Allah'ı tanımak için bir merdiven konumundadır.

Arafat sahrasında vukuf etmenin felsefesi şudur: Dünyevi şeylerden; eşinden, çocuklarından, akrabasından, arkadaşlarından el çekip, mal ve mülkünü bırakıp, rengârenk olan tüm elbiselerini kenara atıp sadece kefen şeklinde olan iki parça bezle yetinmiş bir hacı olarak bu bölgenin mukaddes toprakları arasında bir taraftan kendisini muhtaç, fakir ve çaresizliğe düşmüş bir kimse olarak görmelidir. Diğer taraftan yalnız Allah'ı gani ve mutlak zengin bir varlık olduğunu fark edip bilmeli ve tanımalıdır. Böylece ölümü, kabri, kıyametteki çaresizliği yâd etmeli ve o günde Allah dışında sığınacak hiçbir şeyin var olmadığını fark etmeli ve anlamalıdır. Eğer insan zikredilen bu durumlara dikkat ederek bir gün veya birkaç gün bu mukaddes mekânda kalırsa ve gerçekten kendini unutur ve Rabbine yönelirse kesinlikle marifetin bir mertebesine nail olmuş olur. Dolayısıyla yaşamını yeniden gözden geçirerek yaşam süreci içinde yapmış olduğu günahlardan dönerek sağlıklı bir tövbeyle Allaha yakınlaşma anlamında olan ilahi kurb makamından bir makama ulaşabilir. Buna binaen Arafat'ta, tefekkürsüz, bilinçsiz, gafletten, gururdan ve bencilikten kurtulmadan bir takım zahiri amelleri yerine getirmek ve bazı eylemlerde bulunmakla insan kendisini tanıma marifetine varamaz. Her ne kadar fıkıh açısından bu zahiri amellerin yerine getirilmesi insanın üzerindeki sorumlulukları ve yükümlülükleri kaldırıyor ise de ama insanın kavuşması gereken gerçekten kendini tanıma ve tanıması gereken diğer öğretilerin marifetine nail olamayacaktır.

Bu bölgeye Arafat denilmesinin nedeni hakkında başka yönlerde var olduğu söylenilmektedir. Zikredilen bu neden ve yönler de yukarıda anlattıklarımızla tenafi ve tezat teşkil etmiyor. Bu kelimenin bu mekâna isim olarak konulmasında bütün bu cihet ve yönleri dikkate alınması mümkündür. Örneğin şöyle denilmiştir: Hubut (hz. Âdem'in ve hz. Havanın cennetten atılma) olayı gerçekleştikten sonra Hz. Âdem ve Hz. Hava ilk olarak bu mekânda birbirini tanıdılar.[1] Hz. Âdem ve Hz. Hava bu mekânda günahlarına itiraf etiler.[2] İmam Sadık'ın öğrencilerinden birisi kendisinden şöyle bir soru sorduğu nakledilmiş: Neden bu bölge Arafat diye isimlendirilmiş? İmam Sadık (a.s.) cevabında şöyle buyurmuş: "Cebrail (a.s.) Hz. Halil İbrahim'i (a.s.) Arafat sahrasına yöneltti ve orada Onu hac programlarıyla aşına etti ve tanıştırdı".[3]



[1] CEVDİ AMULİ, Abdullah, "curei ez sehbay-ı hac", baskı 4, Kum: neşri maş'ar, 1386 hicri şemsi, s. 147.

[2] KÜLEYNİ, Muhammed b. Yakup, "usulu'l-kafi", Tahran: daru'l-kutubi'l-islamiye, 2365 hicri şemsi, c. 4, s. 191.

[3] A.g.e. s. 207.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6102 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Şia neden abdeste ayaların yıkanmasını terk ederek farzı terk ediyor?
    20362 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Her fırka ve gurubun kendisini fırka-i Naciye (kurtuluşa eren fırka) bilmeleri gayet doğaldır ama biz, sizin aksinize kendi teklifimize boyun eğdiğimizi, farzı yerine getirdiğimizi ve Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin farzdan uzaklaştıklarını kabul ediyoruz ve bu iddiamızın delillerini Kur'an ve rivayetlerle ortaya koyacağız. Şia; ...
  • Mehdiliği tehdit eden şeyler nelerdir?
    7147 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Mehdiliği tehdit eden hususlar çoktur. Biz burada sadece üç önemli şeye işaret edeceğiz: 1. Eğer en üstün kanunlar ehil olmayan uygulayıcıları eline düşerse veya eğer en pahalı şeyler ehil olmayan insanların elinde bulunursa, ne kanundan ve ne de belirtilen değerli şeyden bir sonuç alınamaz. Mehdilik ...
  • Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler?
    9443 Pratik Ahlak 2011/07/14
    Müfaala kipinden olup iki kişi arasında gerçekleşen musafaha, el vermek manasına gelmektedir. Birisi ‘Safehtuhu’ derse bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir. Musafahatun, birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, demektir. Selam vermek ve tokalaşmak güzel davranışın örneğidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum ...
  • Niçin bazıları ölülerin kabirlerini yarıp araştırma yapıyorlar? Acaba bu iş haram mıdır?
    5503 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/04/09
    Büyük taklit mercilerinin bu soruya cevapları şöyledir: Müminin kabrinin açılması haramdır. Ama aşağıda zikredilen konularda kabrin açılmasının sakıncası yoktur: 1. Cenaze gasbi yere defnedilmiş olursa ve yerin sahibi, cenazenin orada kalmasına razı olmazsa. 2. Cenazeyle birlikte defnedilen kefen veya başka bir ...
  • Alkol kullanmaktan nasıl uzak kalınabilir ve bundan tövbe etmenin yolu nedir?
    22117 Teorik Ahlak 2011/10/23
    Her günahtan tövbe etmenin dayanağı, şahsın gerçekten kabul ettiği inanç ve değerlerdir. Eğer insan Allah’a ve diriliş gününe iman ederse, diğer bir dünyada amellerinin neticesini göreceğini bilirse ve kendisini gafletten kurtarmak gerektiğine kanaat getirirse, rahatlıkla günahlardan el çekebilir. Eğer insan haram işlerin kendisini nasıl bir bedbahtlığa ve ...
  • Türkiye bankalarında yatan paramla devlete ait borç bonosu satın alıp karından yararlanabilir miyim?
    5422 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Orası İslam ülkesi olması nedeniyle onlardan kar almak sakıncalıdır. Elbette orada şubesi olan İslamî olmayan bankalar veya gerçekten katılım bonosu olması müstesnadır.  Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Ömrü uzun olsun) Bürosu:
  • Namazda âmin söylemenin yasaklanmasının felsefesi nedir?
    9495 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/16
    Ehlibeyt rivayetleri esasınca namazda âmin sözünü söylemek caiz değildir ve bunu söylemek namazın geçersiz olmasına neden olur. Artı, caiz olmaması delile ihtiyaç duymaz; yani namaz ibadetsel bir fiil olduğundan ve insanın kendi tarafından namaza bir şey eklenemeyeceğinden, eğer şeriat tarafından bir şeyin caiz oluşu ispatlanmazsa, bunun kendi ...
  • Bahaîlerin düşüncelerinin yanlış oluşu, necis olmalarının nedeni ve onların inançlarını saflıkla kabul edenlerin durumu hakkında açıklamada bulununuz.
    11426 Eski Kelam İlmi 2008/02/17
    Bab adıyla tanınan Alimuhammed, ilk olarak 1847 yıllarında çok farklı inanç ve kurallar ortaya çıkarmaya başlamıştır. Sonraları onun düşüncelerini kabul eden ve daha da genişleterek Bahaîliği kuran Mirza Hüseyinali Baha'dır. Bu şahıs kitaplarında; kendisinin ve Alimuhammed Bab'ın gelmesiyle İslam dinin geçerliliğini yitirdiğini, İslami hükümlerin yürürlükten kalktığını ve Hz. Muhammed'in risaletinin ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7033 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar