Gelişmiş Arama
Ziyaret
36012
Güncellenme Tarihi: 2011/08/21
Soru Özeti
Hz. Fatıma’nın (a.s) düğünü gibi Peygamber (s.a.a) zamanında yapılan düğünleri göz önünde bulundurulursa, şimdiki düğün merasimleri nasıl yapılmalıdır?
Soru
Peygamber zamanında düğün merasimi (mesela Hz. Fatıma’nın (a.s) düğünü) nasıldı? Dans ve oyun var mıydı? Dansın haram ve müzik aletlerinin Peygamber zamanına göre ilerlemiş olması göz önünde bulundurulursa, şimdiki düğün merasimleri nasıl olmalıdır? Bu günah merasimlerine katılabilinir mi? Katılmamanın akrabalar içinde rahatsızlığa neden olduğunu da dikkat edin.
Kısa Cevap

Boş ve oyun meclisleriyle bağdaşır olması durumunda müzik, ezgi ve şarkı söylemek İslam’ın bakışında şüphesiz haramdır. Ama bu amel düğün veya diğer eğlencelerde istisnaya tabi tutulmuş mudur, tutulmamış mıdır? Peygamber zamanındaki düğünlerde def çalmak ve dans etmek hakkında elimize ulaşan tarihi rivayetlerin senedi zayıf olmasından ve bazı muteber rivayetlere ters düşmesinden ötürü, zahirleri baz alınarak bu konuda bir hüküm verilemez. Bu yüzden mercilerin ekseriyeti, boş ve sevinçli müziği haram bilmekte ve de def ile onun dışındaki başka bir şey arasında ve düğün merasimi ile onun dışındaki diğer şeyler arasında bir ayrım gözetmemektedirler. Dans hakkında da bazı merciler erkek erkeğe ve kadın kadına dans etmeyi şehveti tahrik etmemesi ve başka bir günah ve kötülüğe sebep vermemesi şartıyla caiz bilmektedirler. Bazıları ise sadece kadının kocası için dans etmesini caiz bilmektedir. Bundan dolayı düğün merasimi hakkında söylenebilecek şey şudur:

1. Düğün merasiminin övücü sözler söyleyerek, şaka ve helal olan sevinçli ve canlı müzikler eşliğinde düzenlenmesi iyidir.

2. Bu meclislerde sevinmenin yanında herkes mercilerin fetvalarına dikkat ederek şerî haramları terk etmeye özen göstermelidir.

3. Haram işlenen merasimlerde eğer insan etki etme ihtimalini veriyorsa ve şartlar müsaitse kötülükten sakındırmalıdır. Eğer kabul etmezlerse ve söz konusu şahsın orada kalması haram müziği dinlemesine veya onu teyit etmesine sebep olacaksa zorluk ve sıkıntı meydana gelmeyecekse merasimi terk etmesi gerekir.

Ayrıntılı Cevap

Boş ve oyun meclisleriyle bağdaşır olması durumunda müzik, ezgi ve şarkı söylemek İslam’ın bakışında şüphesiz haramdır. Ama bu amel düğün veya diğer eğlencelerde istisnaya tabi tutulmuş mudur, tutulmamış mıdır? Tarih kitaplarında Peygamber zamanında Hz. Zehra’nın (a.s) veya diğer Müslümanların evliliği veyahut Peygamberin (s.a.a) Medine’ye girişi esnasında Medine halkının sevinç gösterileri gibi bir takım düğün merasimleri ve sevinç gösterileri düzenlenmesi hakkında bize ulaşan bir takım nakiller yapılmıştır. Cahiliye ve İslam’ın ilk döneminde halkın eğlenceleri sade türden eğlencelerdendi. İslam’ın ilk döneminde eğlenmek için halk arasında en yaygın olan şey şarkı söylemek ve def çalmaktı. Eğlencelerde dans ve diğer müzik aletlerinin çalınmasına daha az işaret edilmiştir.[1] Aşağıda bazı numunelere işaret ediyoruz:

Deaimu’l-İslam’da bir rivayet nakledilmekte ve şöyle denilmektedir: Hz. Peygamber (s.a.a) bir şahsın düğününden haberdar oldu ve şöyle buyurdu: Düğün gizli yapılmamalıdır, duman çıkartılmalı ve def sesi duyulmalıdır. Düğün ile zina arasındaki fark defin sesidir.[2] Aynı kitapta İmam Sadık’tan şöyle bir rivayet nakledilmektedir: Hz. Zehra’nın (a.s) düğün gecesi Allah Resulü (s.a.a) def sesini duyar ve bu nedir diye sorar. Esma, Hz. Zehra’yı sevindirmek ve annesizliğini hissettirmemek için def çalıyor derler. Bunun üzerine Allah Resulü (s.a.a) Esma benim kızımı sevindirdiği gibi ey Allahım sen de onu sevindir diye dua eder ve Esma’ya eğlencenizde uygun olmayan sözler söylemeyin diye buyurur.[3] Keşfü’l-Ğumme kitabı da şöyle nakletmektedir: Müslümanlar Hz. Ali (a.s) ile Hz. Fatıma’nın (a.s) evlendiğini duyunca ve Peygamberi (s.a.a) tebrik edince, Hz. Peygamber (s.a.a) eşlerine döner ve Fatıma (a.s) için def çalmalarını emreder ve onlar da def çalmaya başlar.[4] İbn. Ebi’l-Hadid şöyle nakletmektedir: Peygamber (s.a.a) oyun ve dansla meşgul olan bir kavmin yanından geçer ve onlara şöyle buyurur: Yahudi ve Hıristiyanlar bizim dinimizde özgürlük olduğunu bilene dek bu işinize devam edin.[5] Ama bu nakillerden fıkhî bir hüküm çıkartılamaz. Fakihler şerî hükümlere ulaşmak için bizim elimize ulaşan deliller mecmuasına çok özenle dikkat etmekte ve tarihi birkaç naklin zahiriyle yetinmemektedirler. Böyle tarihi nakillere ek olarak, aşağıda dans ve müzik ile ilgili şerî hükümle bağlantılı birkaç noktayı beyan ediyoruz:

1. Bu rivayetlerin hemen hemen hepsi sağlam senetten yoksundur veya bu rivayetlerde senet zinciri esasen birbirine bağlı değildir. O halde bu rivayetler kendi başlarına şerî hüküm için delil olamazlar.

2. Bu rivayetlerin bazıları elimize ulaşan muteber ve sağlam rivayetler ile çelişmektedir. Bu yüzden kenara konulmaktadırlar. Şeyh Ensari ezginin haram oluşu hakkında nakledilen rivayetlerin her eğlence amelini kapsadığını belirtmektedir. Bundan dolayı ezginin haram olduğunu belirten tüm rivayetler yukarıda işaret ettiğimiz zayıf tarihi nakiller karşısında yer almaktadır. Kendisi şöyle açıklamaktadır: Ezginin haram olması hakkında yer alan birçok rivayetin bütününden, ezginin haram olma ölçüsünün eğlence olduğu anlaşılmaktadır. İster müzik aletleriyle olsun, ister onsuz olsun eğence şeklinde olan her ses haramdır.[6] Bu rivayetlerden biri de Muhammed b. Ebi İbad’ın naklettiği şu rivayettir: İmam Rıza’dan (a.s) ezgi hakkında sordum. İmam şöyle buyurdu: O batıl ve eğlence zümresindendir… .[7] İmam Sadık’ın (a.s) büyük günahları saydığı ve A’maş’ın naklettiği rivayette de şöyle buyrulmaktadır: Eğlence işleri insanı Allah’ı zikretmekten alıkoyar. Ezgi ve saz çalmak bu kabildendir.[8] A’maş’ın rivayeti her eğlencenin haram olduğunu belirtmekle birlikte, özellikle müziğin adını anmaktadır. Başka rivayetlerde de müzikten bahsedilmiştir. İmam Sadık’tan (a.s) nakledilen şu rivayet bunun bir örneğidir: “Saz aletleri ve ses şeytanın amelidir. O halde yeryüzünde bu türden olan her şey şeytan nahiyesindendir.”[9] Peygamber-i Ekrem’den de şöyle nakledilmiştir: “Size kaval ve kubatı (müzil aleti) yasaklıyorum.”[10] [11] Birçok fakihin dansı eğlencenin bir örneği bilmesine ek olarak, onun hakkında Kâfi kitabında muteber bir senetle bir hadis nakledilmiştir: İmam Sadık (a.s) Peygamberden (s.a.a) şöyle nakletmektedir: Size dansı yasaklıyorum.[12] Bu rivayet bu amelin Peygamberin nezdinde çirkin olduğunu göstermektedir. Senedi diğer rivayetlerin aksine muteber olması nedeniyle, diğer tarihi nakillerden önceliklidir. Her halükarda bu rivayetlere bakarak, gerekli dikkati göstererek ve mevcut delillerden elde ettiği neticeyi fetva şeklinde beyan etmek fakihin görevidir. Mukallidin görevi ise ona uymaktır. Belirtilen noktalar nedeniyle müzik ve dansın hükmü hakkında fakihler arasında bir takım ihtilaflar mevcuttur ve Allah karşısında mazur olmak için herkes kendi taklit mercisinin görüşüne göre amel etmelidir.

Fakihlerin Dans Hakkındaki Görüşü

İmam Humeyni (r.a) ve Ayetullah Hamaney gibi bazı fakihler şehveti tahrik etmeye, günaha bulaşmaya veya kötülük meydana getirmeye veyahut kadının erkekler içinde dans etmesine neden olması durumunda dansı haram bilmektedir. Bundan dolayı eğer bir dansın böyle özellikleri olmazsa haram değildir. Ama Ayetullah Safi, Ayetullah Fazıl ve Ayetullah Mekarim gibi başkaları da sadece kadının kocası için dans etmesini caiz bilmektedir.[13] Çok açık olduğu üzere bu hükümde düğün ile başka şeyler arasında bir fark yoktur.

Fakihlerin Müzik Hakkındaki Görüşü

Mercilerin ekseriyeti, müziğin haram olmasında ölçüyü neşelendirici ve eğlendirici olmada görmektedir.[14] Yani müzik eğlendirici ve neşelendirici olmazsa, haram değildir. Elbette Ayetullah Mekarim, Ayetullah Tebrizi ve Ayetullah Sistani gibi bazı merciiler, müziğin haram olmasında sadece eğlenceli olmayı ölçü bilmektedir.[15] Müzik konusunda da merciiler düğün merasimi ile başka şeyler arasında ve deften veya diğer şeylerden istifade etme arasında bir fark gözetmemişlerdir. Müzik türleri örneklerini teşhis etmek mukallide aittir. Mukallit mukaddes şeriat tarafından belirlenmiş ölçüleri gözeterek müziğin haram olup olmadığını teşhis etmeli ve ona göre davranmalıdır.[16] 

Belirtilen hususları göz önünde bulundurarak aşağıdaki neticeleri şu şekilde beyan ediyoruz:

1. Düğün merasiminin sevinçli ve canlı düzenlenmesi iyidir.

2. Düğünün sevinç ve canlılığı aşağıdaki şekillerde icra edilebilir:

A. Ehli Beyti (a.s) öven şiirler okumak ve de mizah ve komedi için güzel yüzlü simalardan istifade etmek.

B. Tiyatro ve komedi gruplarından yararlanmak.[17]

C. Haram olmayan müziklerden yararlanmak.

3. Düğün heyecanı bir harama neden olmamalıdır. Çünkü harama dikkat etmek, düğün sevinç ve canlılığına dikkat etmekten çok daha önemlidir. Herkesin kendi taklit mercisinin görüşüne göre dikkat etmesi gereken haramlar şunlardır:

A. Halk ve komşuya rahatsızlık ve eziyet vermek.

B. Haram müziğe kulak vermek.

C. Haram danslar, onları izlemek ve bunu teyit etmek sayılan meclislerde yer almak.

D. Kadın ve erkeğin haram bir şekilde bir arada bulunması ve haram bakışlar.

Şimdiye dek, mercilerin fetva ihtilafları da göz önünde bulundurularak, bugünkü düğün merasimlerinin hükmü belirlenmiş oldu. Peki, bu merasimde bulunmanın hükmü nedir? Tüm mercilerin bu konu hakkındaki görüşü şudur: Eğer insan etki etme ihtimalini veriyorsa ve şartlar müsaitse kötülükten sakındırmalıdır. Eğer kabul etmezlerse ve söz konusu şahsın orada kalması haram müziği dinlemesine veya onu teyit etmesine sebep olacaksa zorluk ve sıkıntı meydana gelmeyecekse merasimi terk etmesi gerekir.[18] Çok açık olduğu üzere salt akrabalar arasında rahatsızlığın meydana gelmesi günaha ve günah meclisine katılmaya bahane olmaz, ama zorluk ve sıkıntı meydana gelirse durum değişir.               



[1] Bkz: İsfahanî, Ebu’l-Ferec, Eğani, c. 2, s. 175, İktibas: Kadızade, Kazım, Ğına Ez Didgah-ı İslam, Mecelle-i Fıkıh, şımare-i 4-5, Tabistan ve payiz 1374.

[2] Temimi Mağribi, Numan b. Muhammed, Deaimu’l-İslam, c. 2, s. 207, Daru’l-Maarif, Mısır, 1375 k, Bu rivayetin bir benzerine şurada bakın: Şeyh Vesi, Emali, s. 518, İntişarat-ı Daru’l-Sakafe, Kum, 1414 k.

[3] Temimi Mağribi, Numan b. Muhammed, Deaimu’l-İslam, c. 2, s. 206.

[4] Erbili, Ali b. İsa, Keşfu’l-Ğumme, c. 1,s. 359, Mektebet-ü Beni Haşim, Tebriz, 1371 k.

[5] İbn. Ebi’l-Hadid, Şerh-i Nehcü’l-Belağa, c. 6, s. 331, Kütüphane-iAyetullah Maraşi, Kum, 1404 k.

[6] Şeyh Ensari, el-Mekasib, c. 1, s. 296, Mecmeu’l-Fikri’l-İslamî, Kum, 1428 k

[7] Amıli, Şeyh Hür, Vesailü’ş-Şia, c.17, s. 308, Müessese-i Âlu’l-Beyt, Kum, 1409 k.

[8] Amıli, Şeyh Hür, Vesailü’ş-Şia, c.15, s. 331.

[9] Amıli, Şeyh Hür, Vesailü’ş-Şia, c.17, s. 313.

[10] a.g.e.

[11] 388. Soru’dan (Site: 401) istifade edilmiştir.

[12] Rivayetin orijinal tabiri şöyledir: انهاکم عن الزفن ... Bu dans anlamına gelmektedir. Ama merhum Feyz el-Vafi kitabı c. 17 ve s. 211’de bu rivayetin açıklamasında şöyle demiştir: اللعب و الدف و یزفون: یرقصون

[13] Hüseyni, Seyid Mücteba, Risale-i Danuşcuyi, s. 181, Defter-i Neşr-i Maarif, çap-ı pencom, 1385 ş.

[14] Haram ve helal müzik hakkında daha fazla bilgi edinmek için 401, 540 ve 1004. Sorulara müracaat ediniz.

[15] a.g.e., s. 175.

[16] 3553. Soru’dan (Site: 3808) istifade edilmiştir.

[17] 2807. Soru’dan (Site: 3092) istifade edilmiştir.

[18] Hüseyni, Seyid Mücteba, Risale-i Danuşcuyi, s. 177.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Göğe ne kadar çok çıkılsa oksijenin o oranda azaldığı bilimsel bir gerçektir. Kur’an’da bu gerçeğe işaret eden bir ayet var mı?
    13874 Tefsir 2010/12/28
    ‘Kur’an’ın kapsamlılığı’ hakkında görüş bildiren alim ve müfessirler, Kur’an’ın, pozitif bilimlerin bütün mesele ve ayrıntılarını ele alıp almadığı konusunda aralarında görüş birliği yoktur.Kimileri Kur’an’ın -bir ansiklopedi gibi- bilimsel konuların bütün detaylarını içerdiğini söylemekte, kimileri Kur’an, hiç bir bilimsel konuya değinmemiştir demekte, ...
  • Hazreti Muhammed’in (s.a.a) dokuz yaşında eşimi vardı?
    3807 پیامبر اکرم ص 2018/11/14
    İslam peygamberinin hayatını, eşlerinin özeliklerini ve peygamberin onlar ile olan ilişkilerini incelemek şu noktayı açığa çıkarır: Eğer Peygamber müteaddit eş edinmiş ise bu eylemin çeşitli hikmetleri bulunmaktadır. Burada onlardan bazılarına işaret edeceğiz. Öncelikle Peygamberin Ayşe ile olan evliliğinde şunu bilmemiz gerekir ki bu evlilik Ayşe’nin ...
  • Acaba din bir tane midir yoksa çeşitli midir?
    7115 Yeni Kelam İlmi 2010/01/02
    Dinden kasıt, Allah tarafından gönderilen ve Peygamberler (a.s.)'ın vasıtasıyla tebliğ edilen akaid, ahlak, kanunlar topluluğu ise bu durumda din tektir. Dinler arasında ki fark sadece hükümler arasında ki küçük ayrıntılardır ki, bireysel ...
  • Yüksek düzeyde kârla muzarebe yapmak doğru mudur?
    5646 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/29
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Peygamberin buyruğuna göre Kur’an’ın batın ve tefsirini açıklayan kimdir?
    9396 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Bu içerik değişik tabirlerle imamlar (a.s) hakkında zikredilmiştir. Oların imanın temsilcileri, Kur’an’ın gerçek müfessirleri, konuşan Kur’an ve Kur’an’ın emirlerini aşikâr kılanlar oldukları ve başlarında da İmam Ali’nin (a.s) yer aldığı belirtilmiştir. Elbette bu hususun İslam inançlarında kanıtsal bir desteği de mevcuttur. Buna örnek teşkil edecek rivayetler vardır. Bu cümleden ...
  • Ehl-i kitap, meadın cismani olduğuna inanıyor mu? Lütfen bu alanda bir kaç kitap tanıtır mısınız?
    7999 Tefsir 2010/12/28
    Cevabın daha iyi anlaşılabilmesi için birkaç noktaya dikkat çekmek gerekiyor:1-Ehl-i kitabın (ister Yahudi olsun, ister Hıristiyan, ister Zerdüşt) öğretilerinde cismani mead adı altında bir konudan özel olarak bahsedilmemiştir. Bu yüzden bu konuda söyleyeceğimiz şeyler Ehl-i kitabın dini kitaplarından mead inancı hakkında anladıklarımızdır.
  • Berzah âleminde ilmî tekâmül gerçekleşebilmektedir, ama amelî tekâmül mümkün değildir. Bu konu felsefî açıdan ispat edilebilir mİ?
    11767 İslam Felsefesi 2012/01/23
    Kur’an ve rivayet açısından berzah eksenli tekâmül kabul edilmiş bir konudur. Felsefe de buna değinmiş ve onun hakkında değişik bahisler dile getirilmiştir. İnsanın berzah âleminde farzları yerine getirerek ve haramlardan sakınarak daha yüksek bir tekâmüle ulaşması anlamında olan ilmî tekâmülün mümkün olmadığını ilkönce hatırlatmak gerekir; çünkü berzah âlemi yükümlülük ...
  • Şia’daki adaletin Mutezile ile farkı nedir?
    10518 Eski Kelam İlmi 2012/01/23
    Şia ve Mutezile’den ibaret her iki okul da adaleti kendi mezhep usullerinden biri olarak ilan etmekte ve her ikisi de aklî iyi ve çirkine inanmaktadır; yani bir takım konular hakkında hatta mukaddes şeriat tarafından bir hüküm belirtilmemişse dahi, insan aklı yalnız başına onların iyi veya kötü olduğunu ...
  • Ölümden sonra ruhun, dünyanın işleri ve olaylarından haberi olabilir mi?
    39809 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Kur’an-ı Kerim’den ve Masum İmamların (a.s) rivayetlerinden, öldükten sonra ruhların dünyaya gelebildikleri, yakınlarının, eş ve dostlarının vs. durumlarından haberdar oldukları anlaşılmaktadır. Meleklerinde bu işteki rolü reddedilmediği gibi buna açıkca değinilmiştirde.Rivayetlerde bu konuda şöyle buyurulmaktadır:1- ‘Şüphe yok ...
  • İkinci Halife, Hz. Ali (a.s)’ın damadı mıydı?
    12708 تاريخ بزرگان 2010/01/16
    İkinci halifenin Hz. Ali (a.s)’ın kızı Ümmü Kulsümle evlendiği konusu hem Şii, hem de Sünni rivayetlerde gelmiştir. Ama bu olayı anlatan rivayetler aynı olmayıp, birbirlerinden farklıdırlar. Sünni ve Şii rivayetlerde ortak olan nokta ikinci halifenin Ümmü Kulsüm’ü istediği, ama ...

En Çok Okunanlar