Gelişmiş Arama
Ziyaret
33770
Güncellenme Tarihi: 2010/11/08
Soru Özeti
neden namazı Arapça kılmak mecburiyetindeyiz?
Soru
neden namazı Arapça kılmak mecburiyetindeyiz?
Kısa Cevap

Cevabın açıklanması için ilkin sorunun asıl amacının ne olduğunu açıklamak lazım; sorunun amacı, başka bir dilin Arapçanın yerine geçmesi midir? Yoksa neden Arapça diliyle namaz kılmak mecburiyetindeyiz ve herkes kendi ana ve yerel diliyle namaz kılamıyor mudur? Sorudan güdülen amaç biricisi ise, Arapçanın yerine geçen dilden yabancı olan kimseler için aynı dil hakkında aynı soru her zaman söz konusu olabilir.

Ama eğer sorudan güdülen amaç ikincisi ise, aşağıdaki noktalara dikkat etmek lazım:

Birincisi: asıl cevap, namaz peygamberin sünneti ve (Allahın belirttiği şekilde yerine getirilmesi gereken) tevkifi ibadetlerdendir. Ama eğer bunun ötesinde bir şey söylemek gerekirse şöyle denilmesi mümkün; Arapçayla namaz kılınmasının yegâne delili, eksiksiz bir şekilde asırlar boyunca namazın korunması ve baki kalınmasıdır. Herkes kendi ana ve yerel diliyle namazı telaffuz etmiş olsaydı, lafızlarının eksilmesi, çoğalması, hurafe ve temelsiz konularla karışması ihtimali olanaksız olmazdı. Ne malum ki, bu değişiklikler namazın diğer vacip ve erkânlarına sirayet etmez ve bu durum tedrici olarak namazın aslının önemsizleştirilmesine kadar gider ve tamamen namazın unutulmasına neden olmazdı.        

Tarihsel olunması istenilmeyip süreklilik kazanılması istenilen her şey, değişmeyen sabit ölçüler ve mikyaslara sahip olmasının gerekliliği çok açıktır. Miktar ve ağırlıkların belirtilmesi için konulan ölçülerin sabit oluşu gibi; miktarın belirtmesi için milimetre, santimetre, metre vb., ağırlığın belirtilmesi için, gram, kilo vb. gibi değişmeyen şeyler ölçü olarak karar kılmışlardır. Ayni şekilde namazın baki kalınması için de vacipler ve erkânlar adında bazı şeyler ölçü olarak karar kılınmış ve onlardan bir tanesi de, namazdaki zikirlerin Arapça okunmasıdır.   

İkincisi: İslam evrensel bir dindir ve bütün Müslümanları tek bir safta ve cephede toplamak ister. Böyle bir toplumun oluşturulması, birbiriyle anlaşabilmelerini sağlayacak ortak bir dil olmaksızın olanaksızdır. (Diğer taraftan) İşin ehli olan dilbilimcilerinin itiraflarınca dünya dillerinin en kapsamlı dili Arapçadır. Dolayısıyla bu dil, uluslar arası bir dil ve bütün Müslümanların kılacağı namazın dili, vahdet ve birlikteliklerinin nişanesi ve alameti olabilir. Bu temel, tek bir kıbleye doğru durup namaz kılma ve benzeri İslam dininin diğer öğretilerinde de tecelli bulmuştur

Üçüncüsü: bir kimsenin zihnine, Arapça diline musallat olamayan insanları, namazı Arapça kılmaya zorlatmak bir nevi onlara sitem etmek ve onları zorluklara itmek anlamındadır gelebilir. Cevaben şöyle denilmesi mümkün: günlük ihtiyaçlarını gidermek için onlarca belki yüzlerce yabancı kavram ve kelime rahatlıkla öğrenebilen insanlar için, (tekrar edilmiş kelimeler hariç) sayısı yirmiyi geçmeyen namazda okunulacak kelimeleri öğrenmek zor bir iş olmamalı. Diğer taraftan namazda okunacak kelimeler derin ve geniş anlamlara sahip olsa bile zahiri ve yüzeysel manalarını öğrenmek çok kolaydır. Herkes kolaylıkla Bismillahirrahmanirrahim ve diğer kelimelerin yüzeysel anlamını öğrenebilir.     

Dördüncüsü: dilbilimcilerince Arapça, dünya dillerinin en kâmil dilidir. Bu dil, geniş anlamları ve derin konuları, güzel ve kısa kalıplarda ve cümlelerde açıklayabilir.[1]

Beşincisi: elbette bütün ibadet ve hükümlerde okunacak zikrinler ve kelimelerin Arapça olma zorunluluğu şart koşulmuş değildir. Bazı âlimlerin görüşlerince nikâh kıymakta akitte okunacak kelimeler gibi;  yani bazı âlimlerin görüşlerince nikâh okunacak kelimelerin Arapça okunma zorunluluğu yoktur.[2] İmam Humeyni (r.a) gibi bazı âlimler konuyla ilgili şöyle buyuruyor: akdi Arapça kelimelerle okuyamayan yükümlü (mükellef) bir kimse, vekil alabiliyor durumlarda bile Arapça dışında başka bir dille akdi okuyabilir fetvası diğerinkinden daha güçlüdür.[3]   Hakeza duaların Arapça kelimelerle okunması zorunluluğu yoktur. İnsan namaz dışında Allah ile istediği her dille konuşabilir, Onunla münacat yapabilir. Taklidi Mercilerin ekseriyetinin fetvasınca, vacip zikirler hariç, özellikle konutta, başka bir dille dua yapılabilinir.[4] Elbette söylenilen bu şeyler Müslümanların namazda vb. yerlerde yapılan zikirlerin muhteva ve manalarına teveccüh etmedikleri anlamına gelmiyor. Bilakis her Müslüman'ın kendi rabbiyle ne konuştuğunu bilmesi için, namaz ve duaların anlamlarını öğrenmeli ve ancak böylece kendi amellerini donukluk ve ruhsuzluktan çıkarır ve uçuş peronunu ebediliğe yöneltebilir.  

 



[1] El-Mizan, c. 4, s 164; Tefsir-i numune, c. 9, s. 300 ve c 13, s 311.  

[2] Ayetullah Grami, 'muallakat', c. 4, s. 645.  

[3] Urvetu'l-Vuska (haşiye), c. 2, s. 645.   

[4] Tevziu'l-Meseil-i Meraci, c. 1, s. 62.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yabancı ülkelerde ve İslami olmayan muhitlerde nasıl imanımızı koruyabiliriz?
    3762 Pratik Ahlak 2019/09/23
    İnsani, İslami değerlere sahip çıkmak, dini desturlara amel etmek ve onları ihya etmek dünya hayatındaki saadet ve afiyete direkt etkisi olan unsurlardır. Beşerin hayvani güdülerle kurduğu aşağılık ve rezil hayatı temiz, pak bir yaşama dönüştürmektedir. İfrat ve tefritte kalmadan, hurafelereden uzak saf ve sahih dine gerçekten uyan ...
  • Berzahta veya kıyamette ezan okunacak mı?
    7663 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/03
    1- Berzah aleminde ezan okunması konusunda hadis kaynaklarında herhangi bir şey yoktur. 2- Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resul-i Ekrem (s.a.a) miraca gittiğinde geçmiş bütün Peygamberler Onun yanına geldiler. Cebrail, Allah’ın emriyle ezan okudu ve kamet getirdi.[1] 3- ...
  • Peygamber Efendimizin (a.s.s) mubarek dişinin kırılmasından sonra Üveysi\'n, kendisi de kendi dişini kırdığı şeklinde söylentiler derde doğru mudur? Üveys Karani\'nin hayatı ve şahsiyeti hakkında bilgi verebilirmisiniz?
    21869 تاريخ بزرگان 2012/05/12
    Künyesi Ebu Amr olan Üveys Bin Amir Muradi Karani, tabiinlerin büyüklerinden olup ünlü zahitlerdendi. Öyleki, ühdü, takvası ve ahlaki faziletleri havas ve avam için emsal olmuştu. Üveys, İslam Peygamber'i (a.s.s) zamanında iman getirmiş Onun ziyaretine muvaffak olmadı. Annesine itiatkar oluşu nediyle Medine'den ...
  • Şer’i yükümlülük için erginliğin şart olmasına binaen, çocukların yaptığı iyi ve kötü işlerin hükmü nedir?
    7318 Eski Kelam İlmi 2012/05/27
    Her ne kadar insanın Allah tarafından belirlenmiş şer’i yükümlülük şartı erginlik yaşına ermek olsa da tüm çocukların bütün çocukluk döneminde tamamen başıboş oldukları ve her işi yapabilecekleri sanısı akla gelmemelidir. İslam fakihleri iyi ve kötüyü anlayabilecek olan çocukları istisna etmişlerdir. Onların fetvasına göre eğer işleri ayırt edebilen ...
  • Yüzüğün kaşını avuç içine döndürmenin (çevirmenin) kaynağı nedir?
    10256 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/11/13
    Bu konuda “Vesailu’ş-Şia” kitabında rivayet zikredilmiştir, rivayet şöyledir:Hz. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurur: “Parmağında akik yüzüğüyle sabahlayan ve hiç kimseyle görüşmeden önce yüksüğün kaşını avuç içine döndürerek “Kadir” Suresini sonuna kadar okuyup ardından “ Amentü billahi vahdehu la şerikeleh ve amentü bıserri âli muhammedi ve alaniyyetihim” duasını tilavet eden ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    10067 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6800 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...
  • Mübarek Ramazan ayının 21’inde yolculuk yapmanın hükmü nedir?
    5485 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/14
    Mübarek ramazan ayında yolculuk yapmanın sakıncası yoktur, ancak oruçtan kaçmak için olursa mekruhtur.[1] insan yolculuktan dolayı tutamadığı orucunu ramazan ayından sonra tutmalıdır. Bu hükümderamazanın ayının 21’i ile diğer ...
  • Ahlakla tevekkülün arasında nasıl bir bağlantı vardır?
    9932 Teorik Ahlak 2011/03/03
    İnsanın nefsinde ‘meleke’ haline gelen sıfatlara ahlak denir. Meleke ise, insanın ruhunda nüfuz eden öyle bir sıfattır ki, o sıfata uygun amel ve davranışlar kendiliğinden yapılır. Ahlak, fazilet ve rezalet olmak üzere ikiye ayrılır. Tevekkül ise, ahlaki faziletlerden biri olup kulun Allah’a güvenmesi ve bütün işlerini ona havale ...
  • Kısaca Hz. Nuh (a.s)’ın kıssasını açıklarmısınız?
    9179 نوح 2019/10/21
     Bazı tarihi nakiller ‘Muteşelh’in oğlu ‘Lemek’in Nuh (a.s)’ın babası olduğunu ve ‘Brakil’in kızı ‘Kaynuş’unda annesi olduğunu yazmaktadır.[1]Ayrıca Hz. Nuh (a.s)’ın Hz. Adem (a.s)’ın vefatından 126 yıl sonra doğmuştur. Böylece Hz. Adem (a.s)’ın dünyaya gelmesinden  1056 yıl sonra doğmuş olmaktadır.[2]

En Çok Okunanlar