Please Wait
5198
İnsan yaratılış olarak kemal peşindedir. Kemal olan her şeyi beğenmekte ve sevmektedir. Güzelliğin kemal olduğu göz önünde bulundurulursa doğal olarak güzelliği sevmektedir. İnsanın yaratılış ve fıtratı üzere böyle bir meyli ve isteği söz konusuysa bunun akli bir delile ihtiyacı yoktur. Zira doğası bunu gerektirmektedir.
Bu açıklama ışığında güzel yüzlü bir insan görmek fıtratın güzelliğe olan ilgisi sayesinde olumlu bir etki bırakır. Elbette ruh güzelliği olan insanın bırakacağı etki kat be kat fazladır. Bunun yanında ruhu çirkinleşmiş birinin yüz güzelliği sahip olduğu ruhsal kirlilik ve nefsaniyet içinde anlamını yitirir. Aynı şekilde nefsani arzuların içinde boğulmuş ve ruhsal saplantılar içinde kalmış gözler yüz güzelliğinden yeterli varlıksal kazanımını yani pozitif etkileşimi elde edemez.
Güzelliğe bakmakla ilgili şöyle bir rivayet nakledilmiştir: “Yeşil doğaya bakmak, akarsuya bakmak ve güzel yüzlü insana bakmak insanın gözünü aydınlatır.”[i]
Üstelik güzellik ilahi bir sıfattır. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Allah güzeldir ve güzelliği sever.”[ii]
İnsan zahiri güzelliği tek başına ruhsal güzelliğin yansıması olarak görecek ve bundan etkilenecek kadar basit görüşlü olmamalıdır.
Zahiri güzelliğin kalıcı olmadığı hatta bir gün kaybedileceği hiçbir zaman unutulmamalıdır. Örneğin zahiri güzellik küçük bir kaza (yanık, kesik…vb.) sonucu kolayca kaybedile bilinir. Hatta ömrümüzün sonuna kadar baki kalsa da ölümle fani olmaya mahkumdur. Asıl olan ve önemli olan insanın ruh güzelliği ve insanlığıdır. Zira kalıcı olan odur. Ölüm bile onu yok edemez benliğimizin bir parçasıdır.
Zahiri güzellik bir nimettir. Her nimet gibi hangi yolda kullanıldığı nimetten daha önemlidir. Zira kıyamette bu nimetin hesabını vermemiz gerekecektir. Bu ilahi nimeti şeytanın yolunda ve nefsani heveslerin temininde heder etmek; insanın kendisi ve yaşadığı toplum için en kötü ve yanlış seçim olacaktır.
[i] Harrani ibn-i Şube, Tuhef’ul-ukul, 409.s, camie’ul-muderrisin, 2.bk, 1404.k:
«وَ قَالَ ع ... وَ ثَلَاثٌ یَجْلِینَ الْبَصَرَ النَّظَرُ إِلَى الْخُضْرَةِ وَ النَّظَرُ إِلَى الْمَاءِ الْجَارِی وَ النَّظَرُ إِلَى الْوَجْهِ الْحَسَن»
[ii] Tabersi, Hasan bin. Fazıl bin. Hasan, Mekarim’ul-ahlak, 103.s, kum, şerif razı, 4.bk, 1370.şemsi:
«قال أَبو عَبْدِ اللَّهِ (ع): إِنَّ اللَّهَ جَمِیلٌ یُحِبُّ الْجَمَالَ وَ یُحِبُّ أَنْ یَرَى أَثَرَ نِعْمَتِهِ عَلَى عَبْدِه»