Gelişmiş Arama
Ziyaret
6439
Güncellenme Tarihi: 2011/08/30
Soru Özeti
Kısasın sakıt olmasına neden olan sebepler nelerdir?
Soru
Aşağıdaki konulardan hangi birisi kısasın sakıt olmasına neden oluyor mu? İrsi kısas, şahitlerin şahitliklerinden vazgeçmeleri, şahitlerin sözlerinde çelişkinin var olması, şahitlerin yalancı oldukları tespit edilmesi, şahitlik ile yapılan itiraf arasında çelişkinin var olması.
Kısa Cevap
Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız.
Ayrıntılı Cevap

Cevabın açıklanması için zikredilen konuların kısas üzerindeki etkisini incelenmeyi gerekli görüyoruz:

a)      Şahitlerin şahitliği ile yapılan itiraf arasındaki çelişki:

Şahitlerin şahitliği ile yapılan itiraf arasında çelişki söz konusu olduğu durumda; şöyle ki: eğer şahitler her hangi bir kimse (örneğin Amr) aleyhinde şahitlik yaparak kasten Zeydi öldürdü deseler, başka birisi (örneğin Bekr) gelip Zeydi öldüren benim, aleyhinde şahitlik yapılan kişi (yani Amr)  bu bağlamda günahsızdır şeklinde itiraf eder ve (diğer taraftan) gerçekleşen bu cinayette her ikisinin de (aleyhinde şahitlik yapılan kişi ve itiraf eden kimse) ortak olduğu ihtimali söz konusu olursa fakihçiler arasında meşhur olan görüş şu: kan sahibi aşağıdaki seçeneklerden her hangi birisini tercih edebilir:

1-      Aleyhinde şahitlik yapılan kişiyi katil kabul eder ve dolayısıyla ona kısas uygular. İkrar ve itiraf eden kişi de hakkında kısas uygulanmış kişinin varislerine diyetin yarısını öderler.

2-      İkrar ve itiraf eden kişiyi katil kabul eder ve ona kısas uygular. Bu durumda aleyhinde şahitlik yapılmış kişinin ikrar edip hakkında kısas uygulanmış olan kişinin varislerine diyetin yarınsı ödenmeyecek.

3-      Her iki kişiye (ikrar eden kişi ve aleyhinde şehitlik yapılanları) kısas uygular ancak her birsinin diyetinin yarısını varislerine öder.

4-         Her iki kişiye (ikrar eden kişi ve aleyhinde şehitlik yapılan) kısas uygulamaktan sarfınazar eder ve diyet almakla yetinir.

5-      Ama eğer katilin bir kişi olduğunu biliniyor ise bu surette yalanız ikrar ve itiraf eden kişiyi kısas edebilir. Ya tevafuk ederek (anlaşarak) ondan diyet alır.[1]

b)      Şahitler arasında çelişki:

Bu durumda iki suret söz konusudur: Bir: hakkında şahitlik edilen konuda ihtilaf var; Örneğin; birisi sabah, diğeri akşam, öldürdüğüne dair veya birisi zehirle diğeri kılıçla öldürdüğüne dair veya birisi onu pazarda diğeri ise camide öldürdüğüne dair şehitlik ederse hiçbirisinin şahitliği kabul görülmez.[2]

İki: Katilde ihtilaf var; örneğin; iki kişi katilin Zeyd olduğuna dair, diğer iki kişi gelip katilin Zeyd değil de Amr olduğuna dair şahitlik ederse kısasın sakıt olacağı denilmişti. Ancak bu öldürme olayı kasıtlı veya yarı kasıtlı gerçekleşmişse aleyhinde şahitlik yapılan Zeyd ile Amr her birisi diyetin yarısını ödemeliler. Ama eğer gerçekleşen katl hatadan yapılmışsa her ikisinin Akileleri (akrabaları) diyeti ödemelidirler. Şöyle de denilmiştir: Kan velisi o iki kişi yani aleyhinde şahitlik yapılmış kişilerden birisini seçebilir yetkisine sahiptir. Buradaki olay aynen şuna benziyor: İki kişi ayrı ayrı gelmiş falan kişiyi öldürdüklerine dair itiraf etmiş. Bu durumda da öldürülenin varisleri itiraf eden bu ikisinden birisini katil olarak seçebilir yetkisine sahiptirler. Ancak bu konuda söylenmesi gereken en doğru söz şudur: Bu durumda her iki ceza da; yani hem kısas hem diyet sakıt olmasıdır.[3]  

c- Şahitlerin şahitlikten vazgeçmeleri:

Eğer hâkim hüküm vermeden önce şahitler şahitliklerinden vazgeçerlerse onların şahitlikleri sakıt oluyor ve dolayısıyla bu doğrultuda hüküm sadır olmaz. Ama eğer hâkim yapılan şahitliğe dayanarak hüküm sadır ettikten sonra şahitler şahitliklerinden vazgeçerlerse kısas sakıt oluyor.[4]

d)      Şahitlerin yalancı oluşları:

Şahitlerin yalancı olduğu tesbit edilirse adaletten düşerler, dolayısıyla yalancı şahitlerin vermiş oldukları şahitlik doğrultusunda sabit olan hüküm sakıt oluyor. Daha doğrusu bu durumda hükmün kendisi asıl itibarıyla sabit olunmamıştır.[5]  

e)      İrsi Kısas:

Eğer kısas alma hakkına sahip olan bir kimse bu hakkını almadan vefat eder dünyadan giderse onun bu kısas hakkı varislerine geçer. Kısas hakkının varislere geçmesiyle kısas sakıt olmuyor. Varisler kısası uygulama hakkına sahip oldukları gibi “caniyi” affederek kısastan vazgeçebilirler veya anlaşarak diyet alabilirler. (elbette bu muavveze (yani bir hükmü başka bir hükümle değiştirme söz konusu olduğu için ) caninin rızası olması gerekir).



[1] AYETTULLAH HUYİ, seyit Ebulkasım, “mebaniyi tekmiletu’l-minhacis-sahlihin”, Müesesei İhyai Asar İmam Huyi, c. 2, s. 94.

[2] İmam HUMEYNİ, “tahriru’l-vesile”, c. 2, s. 525, el-kevlu fima yesbutu bihi el-kevd, elbeyyine, el-mesele rakam 2.

[3] A.g.e., s. 526, mesele no: 5.

[4] MURVARİD, Ali Asgar, “el-mevsuatu fıkhiye”, çap; Beyrut: 1421 h.k. el-kada ve eş-şahadat, c. 4, s. 14.

[5] [5] İmam HUMEYNİ, “tahrirul-vesile”, c. 2, s. 441; HUYİ seyit Ebulkasım, “mebaniyi tekmiletu’l-minhacis-sahlihin”, müesesei ihyai asar imam huyi, c. 2, s. 92; NECEFİ, Muhammed Hasan, “cevahirul-kelam”, Beyrut: daru ihyai turasil Arabi, c. 42, s. 209.

.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Tevrat ve İncil’de beş ferdin isimleri zikredilmiş midir?
    27447 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    Bazı hadislere göre Peygamber-i Ekrem (s.a.a), İmam Ali (a.s), Hz. Zehra (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin’den (a.s) ibaret olan aba ehli beş ferdin isimleri İncil ve Tevrat’ta zikredilmiştir. Bu cümleden olmak üzere İmam Rıza’nın (a.s) Caslik (kilise önderlerinden bir fert) ve Rasu’l-Calut (Yahudilerin önderi) ...
  • Kartlar, kumar aletlerinden midir?
    6176 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Sorunuz taklit mercilerinin bürolarına gönderildi ve aşağıda şimdiye kadar elimize ulaşan cevapları yayınlıyoruz.Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu: Kartlar örfte kumar aletlerinden sayılmaktadır ve onunla oynamak her halükarda hatta bahis şartı olmazsa bile haramdır. Hz. Ayetullah Mekarim Şirazi’nin ...
  • Din neden siyasete müdahale eder?
    12471 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Dinin siyasetten ayrı olduğu görüşü, insanın değişik hayat alanlarında dinin rolünü silme ve minimum dereceye indirmeyi savunur. Bu görüş esasınca insan akıl ve bilim aracılığıyla kültür, siyaset, hukuk, ekonomi, iletişim, adap ve birlikte yaşam kanunlarını öğrenip yasalaştırabilir ve hayatı idare etmede dinin müdahale etmesine bir gerek yoktur. ...
  • Hz. Adem (a.s)’ın çocukları kimlerle evlendiler?
    51967 Kur’anî İlimler 2010/03/07
    Hz. Adem (a.s)’ın çocuklarının evlenmesi konusunda İslam alimleri arasında iki görüş vardır: 1-     O zamanlar Allah tarafından kız ve oğlan ...
  • Rad suresinin 31. Ayetin “Kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı, ya da ölülerin konuşturulacağı bir Kur’an olacak olsaydı (o yine bu kitap olurdu). Fakat bütün emir yalnız Allah’ındır” açıklaması nasıldır benim için açıklar mısınız?
    11568 Tefsir 2012/02/15
    Şu ayetten “kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı, ya da ölülerin konuşturulacağı bir Kur’an olacak olsaydı (o yine bu kitap olurdu). Fakat bütün emir yalnız Allah’ındır” maksadın ne olduğu konusunda müfessirler tarafından iki görüş ortaya atılmıştır:1-
  • Musa Mubarka’nın yaşamı hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
    6954 تاريخ بزرگان 2010/12/28
    Ebu Cafer Musa Mubarka’, İmam Muhammed Cevad b. Ali Rıza b. Musa b. Cafer’in (a.s) oğludur. O, h.k. 296 yılının rebiü’s sani’ ayında vefat etmiştir.[1]Umdet-ut Talib kitabında onun hakkında şöyle yazılıdır: O, İmam ...
  • Oruç insan üzerinde ne gibi eğitici eserler bırakır?
    7212 Pratik Ahlak 2012/05/12
    Oruç, nefsin tehzip (ruhi temizlik) ve tezkiyesi için bir çeşit alıştırma ve insanın kendi nefsine tasallutunun tahakkuku için uygun bir yöntem ve nefsanî heveslerle mücadeledir. Oruç, ferdi ve içtimai iki boyutta olmak üzere, insanın bedensel boyutta bıraktığı eserlerin yanı sıra insanın ruhi boyutunda da eğitici ...
  • Acaba Allame Meclisi Safeviye hükümetinin övücüsü müydü? Yoksa dinin tebliğcisi miydi?
    8163 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Şia âlimlerinin Safeviye hâkimleri ya da diğer yöneticilerle işbirliği içinde olmaları bu hâkimlere meşruiyet vermek veya onları teyit etmek cihetiyle değil, Şia Mezhebi ve Şia camiası için son derece olumlu faydaları olan toplumsal ve dini maslahatları dikkate almaları cihetiyledir.Allame Meclisinin siyasi kimliği ve siyasi faaliyetlerine yapılan eleştiriler onun Safevi ...
  • İnsanın bilgisi nispî midir yoksa mutlak mıdır?
    7603 Yeni Kelam İlmi 2011/08/17
    Göründüğü kadarıyla nispî bilgi ve mutlak bilgi hakkında hissî ve tecrübî örnekler ile aklî örnekler arasına fark koymamız gerekmektedir; zira hissî ve tecrübî örneklerde bilgimizin nispî ve sadece özel hususların tecrübe edilmiş olması mümkündür. Bazı hususlarda his ve tecrübenin hata yapması muhtemeldir. Ama aklî hususlar böyle değildir; zira aklî ...
  • Ebu Süfyan zorlamayla mı Müslüman oldu?
    7411 Tarih 2014/05/28
    Hiçbir muteber tarihi kaynakta Mekke fethinden önce Ebu Süfyan’ın Müslüman olması nakledilmemiştir. Ancak Ebu Süfyan önderliğindeki Kureyş kâfirlerinin merkezi karargâhı ve siyasi başkentinin düşmesinden sonra o ve kendisi gibi düşünenler Müslüman olduklarını ilan etmişlerdir. Doğal olarak bu, onların Müslümanlığının bir tür mecburiyetten kaynaklandığına delalet etmektedir. Kendilerinin sonraki ...

En Çok Okunanlar