Gelişmiş Arama
Ziyaret
15884
Güncellenme Tarihi: 2013/08/27
Soru Özeti
Hz. Adem (a.s) hata yapmasaydı ve yeryüzüne gelmeseydi soyu henüz cennette mi olacaktı?
Soru
Hz. Adem (a.s) hata yapmasaydı ve yeryüzüne gelmeseydi soyu henüz cennette mi olacaktı?
Kısa Cevap

Kur’anda buna açık bir cevap verilmemiştir. Bizde yaptığımız araştırma kadarıyla güvenilir rivayetlerde bu konuya değinilmediğini gördük. Ancak bu gibi soruların cevabını bulamamak inancımıza zarar vermeyeceğini bilmemiz gerekir. Şu anda cennette olmadığımız ve dünyada yaşadığımız gerçeğini göz önüne alarak amellerimizi öyle bir şekilde ayarlamalıyız ki, ebedi cenneti ve ilahi rızayı kazanabilelim. Bununla birlikte Allame Tabatabai’nin görüşü şöyledir: Çeşitli ayetlerin üslubundan, Adem’in daha baştan yeryüzüne gönderilmek ve orada ölmek için yaratıldığı anlaşılmaktadır. Allah Teala, Onu imtihan etmek için cennete -kısa bir süreliğine- koymuştu. Başka bir ifadeyle Adem’in yaratılmasında ki asıl hedef yeryüzüne yerleşmesiydi. Ancak Adem’in dünyalık olmasının yolu da cennette kalması, meleklere üstünlüğü ve halifeliğe layık olduğunun ispatından geçmekteydi.  

 

Ayrıntılı Cevap

‘Adem günah işledi mi işlemedi mi? Hatası neydi? [1] Cenneti dünyada mıydı yoksa gökte mi? [2] Adem’in cennetten çıkarılması ve inmesinin manası nedir? [3] İnsanlar neden baştan cennette yaratılmadılar? [4] ’ ve sizin sorunuz olan ‘Adem hata yapmasaydı bizim şu anda ki durumumuz ne olurdu?’ gibi soruların cevabını öğrenmek hoşumuza gidebilir, ama biraz dikkat edersek göreceğiz ki, onların cevabını öğrenip öğrenmemek kararlarımızda ve tutacağımız yolda pek etkili olmayacaktır.

 

Bu sorunun cevabı en iyi ihtimalle ‘Biz de melekler ve diğer varlıklar gibi cennette olacaktık ve sorunsuz bir yaşam sürecektik’ olabilir. En kötü ihtimalle de Adem’in (a.s) içinden başarıyla çıkamadığı imtihan gibi bizler de tek tek imtihan edilecektik ve geçmeseydik orada dünyaya gönderilmek yerine direkt cehenneme veya en azından Hz. Adem gibi dünyaya gönderilecektik. Yani şu anda ki durumumuza gelecektik! Şimdi siz hüküm verin bu cevaplar doğru olsalar şimdiki vazifelerimize herhangi bir etkisi olur muydu?!

 

Böylesi sorular başka konularda da karşımıza çıkabilir. Örneğin:

 

-Nuh (a.s) beddua etmese ve tufan olmasaydı ne olurdu?

 

-İbrahim (a.s) ateş atıldığında kurtulmayıp şehit olsaydı ne olurdu?

 

-Firavun karısının sözüne bakmayıp Musa’yı (a.s) evlatlık edinmeseydi ne olurdu?

 

-İmam Hüseyin (a.s) Yezitle mücadelesinde başarılı olsaydı ve İslam devleti kursaydı ne olurdu?

 

-Hz. Yunus’u yutan balık hangi türdendi?

 

-Nuhun gemisi kaç metreydi? Bunlar gibi binlerce soru daha sorulabilir.

 

Allah Teala, Kur’an’da Ashab-ı Kehf olayını anlattıktan sonra güzel bir ayrıntıya işaret ediyor. Kehf suresinin 22. ayetinde, kimileri onların üç kişi, köpekleriyle beraber dört kişi olduklarını, kimileri beş kişi, köpekleriyle beraber altı kişi olduklarını, kimileri de yedi kişi, köpekleriyle beraber sekiz olduklarını söylediklerini buyuruyor ve Peygamberine diyor ki, onlara söyle ki, Allah onların sayısını biliyor ve çok az kimsenin (velilerin) dışında kaç kişi olduklarını tam olarak bilen yoktur; yani boşuna aralarında tartışmasınlar... [5]

 

Görüldüğü üzere Ashab-ı Kehf’in kaç kişi oldukları konusu, üzerinde konuşulan ilginç bir konu olarak addedilmiş ve hakkında çeşitli görüşler ortaya atılmıştır. Oysa Allah Teala, onların mağarada 309 yıl kaldıklarını söyleyerek kalma süresini tam olarak bildirirken [6] kaç kişi oldukları konusunda yalnızca görüş farklılıklarını getirmiş, bu konudaki belirsizliği gidermemiştir.

 

Bunu şöyle de değerlendirebiliriz: Ashab-ı Kehf’in kaç kişi olduklarının bilinmemesi dine ve ilahi mesajları anlamaya zarar vermeyen bazı ayrıntılar olup üzerinde haddinden fazla durmak, bir tür daha önemli ve asıl meselelerden uzaklaşmak demektir. Öyleyse onu öğrenmeye gerek yoktur.

 

Ashab-ı kehf’de ki ilahi mesaj, küfür ve zulüm sistemleri karşısında teslim olmamak, imkanlar dahilinde dünyevi menfaatlerden geçmek, vatanından hicret etmek ve Allah’ın her şeye gücünün yetmesi, Meada’da delil olsun diye, insanları yemeksiz olarak, sorunsuz olarak uykuda yüzlerce sene yaşatmasıdır.

 

Mağaradakilerin kaç kişi oldukları konusu, ilahi mesajın ulaşmasında hiç bir şekilde rolü olmadığı için onun üzreinden es geçilebilir.

 

Bu yüzden açıkca söylemek gerekirse ‘Hz. Adem’in (a.s) evlatları cennette kalsalardı durumları ne olurdu?’ sorunuzun cevabını bilmiyoruz. Onun cevabını Allah biliyor. Ancak inanıyoruz ki, söz konusu sorunun cevabının bilinmemesi, inancımıza ve şu andaki vazifelerimize etki etmeyecektir. En iyisi, madem şu anda cennette değiliz ve yeryüzünde Allah’ın halifesiyiz o zaman öyle bir şekilde yaşayalım ki, cenneti hatta ondan üstününü yani Allah’ın rızasını kazanalım ve bilelim ki, Adem’in tövbesini kabul eden Allah, bizi de yeniden dergahına alır; zira Allah’ın kendisi Adem (a.s)’ın yeryüzüne geliş olayını anlattıktan sonra Onun (a.s) evlatları olan bizlere şöyle buyuruyor: ‘Benden size bir hidayet geldiğinde kim hidayetime tabi olursa onlar için ne bir korku vardır, ne hüzün.’ [7] bir başka ayette de, ‘Hidayetime uyanlar ne sapmışlardır, ne de bedbaht olacaklardır’ diye buyurmaktadır. [8]

 

Bununla birlikte el-Mizan Tefsiri’nde bu konuda yapılan bir tefsir sorunuza cevap niteliği taşıyabilir. Allame Tabatabai diyor ki: Bir çok ayetten, Adem’in başlangıçta bu dünyada yaşaması için yaratıldığı anlaşılmaktadır. Allah Teala, Onu bir süreliğine cennete yerleştirmişse bu imtihan içindi. İmtihanın sonucunda avret yerleri açılmış sonra yeryüzüne gönderilmişlerdir. Demek ki Adem’in yaratılmasında ki asıl amaç dünya idi. Adem’in dünyalık olmasının yolu, önce cennete yerleştirilmesi, meleklere üstünlüğünün gösterilmesi, halifeliğinin ispat edilmesi, daha sonra meleklerin Ona secdeye emredilmeleri, ardından Onu ve eşini cennete yerleştirmeleri, ağaca yaklaşmasının yasak olduğunu söylemeleri ama Onun (Şeytanın tahrikiyle) ağaçtan yemesi, eşinin ve kendisinin avret yerinin açılmasından geçmekteydi. Bunlardan sonra sıra yeryüzüne inmeye gelmiştir. Demek ki, dünya yaşamında ayıbın ortaya çıkması ve ağacın meyvesinden yemek Allah’ın olması gereken kesin kazalarındandır. Ağacın meyvesinden yemekle ve ayıbın ortaya çıkmasıyla yeryüzünde yaşamaya mahkum etmek kesin kaza olmasaydı, aynı şekilde cennete dönmekte imkansız olmasaydı tövbe ve hataların görmezden gelinmesinden sonra da cennete dönülmeliydi (çünkü tövbe hataların etkisini ortadan kaldırmaktadır). [9]

 

 

[1] -203. Soru (Site:1114)

 

[2] -273. Soru (Site:112)

 

[5] -Kehf/22

 

[6] ‘Onlar, mağaralarında üç yüz yıl yatıp kaldılar ve bu yıllara dokuz yıl daha kattılar.’ (Kehf/25)

 

[7] -(Bakara/38)

 

[8] -(Ta Ha/123)

 

[9] -Daha fazla bilgi için bak: el-Mizan (Farsça çevirisi), c.1, s.196-197

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zikir nedir ve türleri nelerdir?
    17221 Pratik İrfan 2012/09/24
    Zikir ve Allah’ı anmanın birçok ruhi ve ahlaki yapıcı etkisi vardır ve bunun karşısında Allah’ın kulunu hatırlaması, kalbin aydınlanması, kalp huzuru, Allah’a itaatsizlik etmeden korkmak, günahların bağışlanması ve ilim ve hikmet bunlardan sayılır. Genellikle zikir kalpsel ve dilsel olarak iki türe ayrılır. Dille yapılan zikre “vird” de ...
  • Hz. Muhammed (s.a.a) Nerede Toprağa Verilmiştir?
    8777 تاريخ بزرگان 2011/10/23
    İslam Peygamberi, Ebrehe’nin askerleriyle[1] Allah’ın evine hücum ettiği yılda doğmuş ve kırk yaşındayken Hira mağarasında ibadetle meşgulken Allah tarafından peygamberliğe seçilmiştir. Hz. Muhammed (s.a.a) çağrısını ilkönce gizli olarak başlatmış ve Allah’ın emriyle açık çağrısına da yakınlarından başlamıştır.[2] Hz. Peygamberin ...
  • Astıma müptela olan oruçlu bir şahsın sprey kullanmasının hükmü nedir?
    7095 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/18
    Mercilerin çoğu, ilaç yerine istifade edilen iğne ve serum gibi şeylerin kullanımını caiz bilmektedir. Elbette belirtilen hususların yemek yerine istifade edildiği yerde onlardan sakınmak gerekir.[1] Aynı şekilde nefes darlığı için kullanılan sprey eğer ilacı sadece akciğere aktarırsa, orucu bozmaz.
  • Gönüllerine göre eş bulamayan, evlilik zamanı gelmiş kızların duası hangisidir?
    18099 Pratik Ahlak 2012/07/21
    Saygıdeğer okuyucumuz; Sizin nazarınızdaki dua Şeyh Abbas Kummi’nin “Mefatihu’l Cinan” kitabında zikredilmiştir ve o dua şöyledir: Şeyh ve Seyyid, Mufazzal bin Ömer’den şöyle rivayet etmektedir: Bir gün İmam Cefer-i Sadık’ı (a.s) Cafer-i Tayyar namazını kılarken gördüm ve namazı kıldıktan sonra ellerini kaldırarak nefesi ...
  • İslami düşüncenin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir proje sunmak mümkün müdür?
    8247 Eski Kelam İlmi 2007/08/23
    İslam, gönderilmiş olan son ve en mükemmel dindir. Bundan dolayı insan hayatını ilgilendiren bütün toplumsal ve ferdi alanlarda bu dinin yol gösterici olması beklentisi içerisindeyiz. “İslam’da sistematik düşünce teorisi “ İslam dininin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir teoridir. ...
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    13833 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12435 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...
  • Abdest ve teyemmümün felsefesi nedir?
    10117 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/04/12
    Banyo yapıldığı zaman ortaya çıkan şey dış temizliktir. Dış temizliğin yanı sıra, manevi temizlikte namazın şartlarındandır. Bu da ancak abdest ve gusülle gerçekleşir. Su kullanma imkanı yoksa, manevi ve batıni taharet için, abdest ve guslün yerine teyemmüm alınır. Ama bu, teyemmümün dış temizliğe faydası olmadığı ...
  • Biz bütün âlemde Müslüman ya da Şia olmayan insanları görmekteyiz...
    10641 Eski Kelam İlmi 2007/09/18
    İslam dinine inanmayan insanlar iki grupturlar:Diğer bir ibaretle İslam dinine iman etmeyen insanlar iki gruptur:1- Terim olarak cahil-i mukassir ve inatçi kâfir olan grup. Yani İslam onlara ulaşmış ve onun hak olduğunu anlamışlar ama inat ve isyancılıkları yüzünden hakkı kabul etmemişlerdir. Bu grup, azabı ve ...
  • Niçin insan (intihar ederek) hayatı kendinden selb edemiyor?
    7274 Ahlak 2010/11/09
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar