Gelişmiş Arama
Ziyaret
6164
Güncellenme Tarihi: 2011/07/21
Soru Özeti
Muhammed b. Osman Ömri’nin İmam-ı Zaman’ı (a.c) hac mevsiminde gördüğü iddiası doğru mudur?
Soru
Muhammed b. Osman Ömri’nin İmam-ı Zaman’ı (a.c) hac mevsiminde gördüğü iddiası doğru mudur?
Kısa Cevap

Her ne kadar böyle bir iddiada bulunan kimseden kabul edilmesi mümkün olmasa da İmam-ı Zaman’ı (a.s) gıyap döneminde görmek esasen kesin ve makbul bir husustur. Hz. Hüccet’in (a.s) ikinci naibi halk ile İmam arasında irtibatı sağlayan vasıta olması nedeniyle, kuşkusuz küçük gıyap döneminde bu görüşme başarısına nail olmuştur. Aynı şekilde Beytü’l-Harem’de dua ederken İmamı ziyaret ettiğini kendisi söylemiştir. Muhammed b. Osman’dan nakledildiğine göre, İmam-ı Asır (a.s) her yıl hac mevsimine katılmaktadır. O, insanları görmekte ama insanlar onu görmemektedir. Bir takım deliller Muhammed b. Osman’ın bu sözünü onaylamaktadır. Bu cümleden olmak üzere, İmam Sadık’tan (a.s) yaklaşık bu içerikte nakledilmiş rivayetler Şia’nın muteber hadis kitaplarında mevcuttur.

Ayrıntılı Cevap

Bu soru iki kısımda incelenebilir:

1. Muhammed b. Osman Ömri, hac mevsiminde İmam-ı Zaman (a.s) ile görüşmüş müdür?

2. Muhammed b. Osman Ömri’den nakledildiği üzere İmam-ı Zaman (a.c) her yıl hac mevsiminde hac merasimine katılmaktadır ve hac mevsiminde İmam ile görüşülebilir. Bu aktarım ne derece doğrudur?

Bir. Gıyap Döneminde İmam-ı Zaman İle Görüşmek:

İmam-ı Zaman’ı gıyap döneminde görmek ve onunla görüşmek esasen olanaklıdır. Adil olduklarında şüphe olmayan ve sözlerine güvenilir birçok büyük şahsiyet, İmam-ı Zaman ile görüşme veya onu görme serüvenini aktarmıştır. Hatta bu görüşmeler hakkında bir takım kitaplar yazılmış ve bu ziyaret başarısına nail olanların isimleri onlarda zikredilmiştir. Bu görüşmeler hem küçük gıyap ve hem de büyük gıyap dönemlerinde vuku bulmuştur.[1] Yaklaşık yetmiş yıl süren küçük gıyap zamanında Hz. Veliyy-i Asır (a.c), kendi tayin ettiği naipler vasıtasıyla halkla iletişim içinde olmuştur. Bu dört naibin her biri diğeri ardınca, bir müddetliğine İmam’ın naipliğini üstlenmişlerdir. Bu kısa zamanlı gıyap süresince, hem bu naipler İmam ile görüşmüş ve hem de bu naipler dışında bazen başkaları da o ışıldayan mehtap ile görüşme başarısına nail olmuştur. İkinci özel naip, Muhammed b. Osman Ömri idi. O, babası Osman b. Said’ten sonra İmam-ı Zaman’ın emriyle naiplik makamını üstlenmiş ve yaklaşık kırk yıl bu elçiliği yürütmüştür. Çok açık olduğu üzere Muhammed. B. Osman bu dönem boyunca Hz. Hüccet (a.c) ile görüşmüş ve İmam ile halk arasında iletişim vasıtası olmuştur; zira naiplik bu görüşmeyi gerektirmektedir.

İki. Muhammed b. Osman hac mevsiminde ve hac merasiminde Hz. Hüccet’i görmüş müdür yoksa görmemiş midir? Muhammed b. Osman’dan nakledildiği üzere kendisi Abdullah b. Cafer Humeyri’nin İmam-ı Zaman ile görüştün mü diye sorduğu soruya şöyle cevap vermiştir: En son defa gördüğümde İmam Beytü’l-Harem’deydi ve ey Rabbim bana verdiğin vaadi gerçekleştir, diye dua ediyordu.[2] Aynı şekilde Muhammed b. Osman şöyle demiştir: İmamı gördüğümde Kâbe’nin perdesini kucaklayıp tutmuştu ve “ey Rabbim düşmanlarından intikam al diyordu.”[3] Muhammed b. Osman’ın bu sözü onun sadece İmamı Kâbe’nin kenarında gördüğüne delalet eder, ama zamanın hac mevsimi olup olmadığına delalet etmez. Muhammed b. Osman’ın nakledildiğine göre şöyle dediği belirtilmiştir: Allah’a yemin olsun ki İmam-ı Zaman (a.c) her yıl hac mevsiminde orada bulunmaktadır. O, insanları görmekte ve tanımaktadır ama insanlar onu görmekle birlikte kendisini tanımamaktadırlar.[4] Muhammed b. Osman’ın sözünü onaylayan deliller:

1. İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: “İnsanlar imamını kaybedecektir. O, hac merasimine katılacak ve insanları görecektir ama insanlar onu görmeyecektir.”[5]

2. Her yıl sadece bir defa yapılan en yüce ibadet amellerinden bir tanesi büyük fazilete sahip olan, çok tavsiye edilen ve birçok manevî semereye neden olan hacdır. Hatta hac İslam’ın rükünlerinden sayılmıştır. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmaktadır: “İslam beş temel üzerine inşa edilmiştir. Bunlar namaz, zekât, oruç, hac ve velayettir.”[6] İmamlar (a.s) taraftarlarına imkân dâhilinde her yıl hacca gitmelerini ve bu ameli sürdürmelerini istemiştir. İmam Sadık (a.s) bir hadiste yarenlerinden birisine şöyle buyurmaktadır: “Ey İsa eğer ekmek ve tuz yiyerek her yıl hacca gelebiliyorsan, bunu yap.”[7] Diğer bir hadiste de şöyle buyuruyor: Allah’ın evi hacca bağlı olun ve sürekli onu yerine getirin; zira hacda süreklilik göstermek dünya zorluklarının sizden uzaklaşmasına neden olur.”[8] Bu rivayetlerde sürekli hacca katılan kimse övülmektedir.[9] İmamların (a.s) pratik yaşam tarzlarında da bu yüce şahsiyetlerin haccı terk etmemeye çalıştıklarını gözlemlemekteyiz; öyle ki İmam Hasan Mücteba’nın (a.s) yirmiden fazla defa yaya olarak hacca gittiği belirtilmiştir. Fıkıh kitaplarında da her yıl hac yapmanın ve onda süreklilik göstermenin müstehap oluşu hakkında bir bap açılmıştır.[10] Hz. İmam-ı Asrın bu faziletten yoksun kalması ve yüce atalarının yaptığı tavsiyeleri yerine getirmemesi çok uzaktır. Bu yüzden İmamın çokça bulunduğu yerlerden bir tanesinin, özellikle hac mevsiminde Allah’ın haremi olduğu söylenebilir.

3. Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Hz. Veliyy-i Asır (a.c) halk ve toplumdan uzak değildir. İmam halk iledir ve onların arasındadır. O, topluluklara girmektedir ama halk onu tanımamaktadır. İslam’daki önemli topluluklardan birisi hac mevsiminde teşkil olmaktadır ve güçlü bir olasılıkla İmam bu manevî azim merasime katılmaktadır.



[1] Daha fazla bilgi için bkz: İndeks: İmam-Zaman İle İrtribat, 1029. Soru (Site: 1084).

[2] Şeyh Saduk, Kemaluddin, c. 2, s. 441, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Kum, 1395 k.

[3] Hür Amıli, Vesailü’ş-Şia, c. 13, s. 259, Müessese-i Âlu’l-Beyt, Kum, 1409 ; Men La Yahziruhu el-Fakih, c. 2, s. 520, İntişarat-ı Camia-i Müderrisin, Kum, 1413 k.

[4] Şeyh Saduk, Kemaluddin, c. 2, s. 441, Tusi, Muhammed b. Hasan, el-Ğıybe, s. 362, Tahkik: Abdullah Tahrani ve Ali Ahmed Nasıh, Kum, Müessesetü’l-Maarifi’l-İslamiye, 1411 k; Şeyh Saduk, Men La Yahziruhu el-Fakih, c. 2, s. 520.

[5] Tusi, el-Ğıybe, s. 161; Kemaluddin, c. 2, s. 346; Vesailü’ş-Şia, c. 11, s. 135.

[6] Kuleyni, Muhammed b. Yakub, Usul-i Kafi, c. 2, s. 18, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1365 ş.

[7] Vesailü’ş-Şia, c. 11, s. 135.

[8] Muhaddis Nuri, Müstedrekü’l-Vesail, c. 8, s. 5, Müesseset-ü Âli’l-Beyt,Kum, 1408 k.

[9] Kafi, c. 4, s. 542.

[10] Vesailü’ş-Şia, c. 11, s. 133.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yüce Allah Kur’an’da Hz. Eyüp’ün (a.s) diliyle şöyle buyurmaktadır: “Gerçekten de şeytan beni yordu ve azaba uğrattı.” Soru şudur: Şeytan nasıl peygamberlere etki edebilmekte ve onlara hâkim olabilmektedir?
    19076 Tefsir 2012/10/09
    Kur’an-ı Kerim’de şöyle okumaktayız: “(Ey Muhammed!) Kulumuz Eyyûb’u da an. Hani o, Rabbine, “Şeytan bana bir yorgunluk ve azap dokundurdu” diye seslenmişti.”[1] Ayet-i şerife Hz. Peygambere (s.a.a) hitap etmekte ve Hz. Eyüp’ün (a.s) başına gelen hadiseleri hatırlatmak suretiyle ona teselli vermek istemektedir. Hz. Eyüp ...
  • Tek bir kapısı olan Camiye hayız ve cünüp bir kimsenin girmesinin hükmü nedir?
    6000 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/30
    Hayız halinde olan kadın ve cünüp bir kimsenin Camide durması caiz değildir. Ama eğer bir kapıdan girip bir diğer kapıdan çıkıyorsa ya Camide var olan bir şeyi kaldırmak için Camiye giriyorsa sakıncası yok.[1] Buna binaen eğer Caminin tek bir ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6183 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...
  • Sad suresi 26’ıncı ayetin tefsiri
    3910 Tefsir 2019/06/02
    «يا داوُدُ إِنَّا جَعَلْناكَ خَلِيفَةً فِي الْأَرْضِ فَاحْكُمْ بَيْنَ النَّاسِ بِالْحَقِّ ...» Sad suresinin 26’ıncı ayetinde Hz. Davut (a.s) hitap alınmıştır. Allah Teala bu ayette Hz. Davut (a.s)’a hitap ederek onu yeryüzünde halifesi ve vekili karar kılmıştır.[1] Böylece toplumsal bazda diğer ulvi peygamberler ...
  • Peygamberlerin ve İmamların diğer kulların arasından seçilmelerinin delili nedir?
    7599 Eski Kelam İlmi 2010/08/14
    Nübüvvetin genel delilleri gereği Allah-u Teala, insanların hidayeti için, onlara kendi cinslerinden örnek, halife ve hidayetçi olacak kimseler seçmiştir. Bu seçim delilsiz değildir. Şöyleki, Allah’ın halifesi olma yeteneği bütün insanlara verilmiş, ama bu yetenek herkeste fiiliyata geçmemiştir; sadece bir kısım insan tam bir teslimiyetle ilahi ...
  • Kuran ve hadis ışığında Tıp etiği ilke ve gereklilikleri nelerdir?
    2161 بیشتر بدانیم 2020/01/19
  • Cevheri hareketten maksat nedir?
    11494 İslam Felsefesi 2010/12/05
    Hareketten maksat, bir şeyin kuvve (durgunluk) halinden fiil haline geçmesidir. Cevher (öz)’den maksat ise dış alemde varolabilmesi için mevzuya (yapıntı) ihtiyacı olmayan mahiyettir. Oysa arazın (ilinti) dış alemde varolması için mevzuya ihtiyacı vardır. Örneğin beyaz renk, arazdır ve varolabilmesi için dış alemde mutlaka bir mevzuya ihtiyacı vardır. Ama ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    16066 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...
  • Kur’an’da Allah’ı ispat etmek için kesin bir delil öne sürülmüş müdür?
    8343 Eski Kelam İlmi 2011/10/22
    İnsanın temel kaygılarından ve aynı şekilde dinlerin temel ve önemli konularından birisi, tanrının varlığı meselesidir. Kur’an’da Allah’ı ispat etmek için birçok kesin delil mevcuttur. İmkân ve zorunluluk burhanı, imtina burhanı, doğrular burhanı ve hareket burhanı bu burhanlardır. Doğrular burhanı ile hareket burhanı ayrıntılı cevapta belirtilecektir. Düzen burhanı ve onun ...
  • Hangi kaynaklarda hüküm ve yaratıkların hikmeti beyan edilmiştir?
    6175 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Esasen her hikmeti bilmek mümkün değildir; zira Yüce Allah bazı maslahatlar uyarınca birçok konuyu insana bildirmemiştir. Beyan edilenler hususlar da çok geniştir ve onların tümünü elde etmek ve bilmek herkes için müyesser değildir. Bu sebeple ve ömür ve fırsatın sınırlı olmasına binaen en faydalı ...

En Çok Okunanlar