Gelişmiş Arama
Ziyaret
12945
Güncellenme Tarihi: 2010/06/19
Soru Özeti
Kimler İmam-ı Zaman (a.c.f) ile irtibat halindedirler?
Soru
Kimler İmam-ı Zaman (a.c.f) ile irtibat halindedirler?
Kısa Cevap

İmam-ı Zaman (a.c.f)  ile irtibat halinde olmanın teorik temelleri ve bunun değişik türleri kendi yerinde incelenmelidir. Bununla birlikte Şia ulemasının bazı muteber kitaplarında Mukaddes-i Erdebili, Seyit Bahru’l-Ulum, Seyit b. Tavus ve başka birçok büyük şahsiyetin görüşmeleri belirtilmiştir. Aynı şekilde birçok birey de İmam-ı Zaman (a.c.f) ile özel bir irtibat içinde olan ve bu bireylere yardım etmek için ortaya çıkan kimseler ile görüşme başarısını elde etmiştir. Bir bakışa göre İmam-ı Zaman (a.c.f) ile özel bir irtibatı olan fertler pir, abdal ve gayp erleri olarak adlandırılırlar. Pir, abdaldan bir mertebe daha üstte yer alır ve bunların Hz. İsa (a.s), Hızır, İlyas ve İdris (a.s) gibi İmam-ı Zamana (a.c.f) en yakın sayılan bireyler olduğu belirtilmiştir. Abdal ve arifler silsilesi bunlardan sonra gelir. Bu bireyler genel olarak insanlar tarafından tanınmazlar ve kendilerinin sayısı hakkında da özel bir görüş birliği mevcut değildir. Bununla birlikte rivayetlerde kendilerinin bazı karakteristik özelliklerine işaretlerde bulunulmuştur.

Ayrıntılı Cevap

Gıyap döneminde İmam-ı Zaman (a.c.f) ile irtibata geçmenin imkânı hakkında her zaman iki genel düşünce var olmuştur: Bir grup gıyap döneminde İmam-ı Zaman (a.c.f)  ile irtibatın mümkün olmadığına inanmakta, diğer grup ise böyle bir irtibatın imkân dâhilinde olduğuna, reel âlemde de bunun gerçekleştiğine,  bireylerin İmam-ı Zaman (a.c.f)  ile bir tür irtibata geçmek için çalışmaları ve bu husustan gaflet etmemeleri gerektiğine inanır. Elbette bu irtibattan kastedilen şey, bunun mümkün olduğunu iddia edenler ile bunun imkânsızlığına inananlar arasında ortak bir husus değildir. Eğer irtibat bağlamında bir takım özel manaları göz önünde bulundurursak ve bu cümleden olmak üzere halkın açıkça ve ihtiyari olarak İmam-ı Zaman (a.c.f)  ile irtibat kurması kastedilirse -ki bu gıyap meselesi ile çelişir- tüm âlimlerin görüş birliğiyle imkânsız sayılır. Gıyapta olma ve görünmeme ile birlikte manevi irtibat kurmak gibi başka irtibat anlamları ise imkân dâhilîde değerlendirilmiştir. Mülakat olarak da tabir edilen İmam-ı Zaman (a.c.f) ile irtibat türleri arasında aşağıdaki hususlara işaret edilebilir:

1. İmam-ı Zamanı (a.c.f) görüp ama tanımamak (bazı rivayetlerde buna işaret edilmiştir[1]).

2. Mülakat ederek veya İmam-ı Zamanı (a.c.f) tanıyarak hissi ve zahiri bir şekilde görmek.

3. İmam-ı Zaman (a.c.f) ile şuhudi bir hal ve durumda mülakatta bulunmak (bu irfani yolculuğun hâsılıdır).

Mahiyetinin ipham taşıması nedeniyle İmam-ı Zaman (a.c.f) ile irtibat kurmanın üçüncü anlamı hakkında reddedilme veya kabul edilme noktasında âlimler az görüş bildirmiştir. İmam-ı Zaman (a.c.f) ile irtibat kurma hakkında bulunan görüş ayrılığı daha çok fiziki ve zahiri (ikinci anlamıyla) irtibat ve mülakata matuftur. Bununla birlikte İmam-ı Zaman (a.c.f) ile irtibat kurma hakkında bazı büyük şahsiyetlerin sözleri irfani ve şuhudi manaları çağrıştırmaktadır. Ayetullah Seyit Ali Ağa Kazım ve Ayetullah Ensari Hemadani’den İmam-ı Zaman (a.c.f) ile irtibat kurmak hakkında nakledilen sözler, daha çok batıni irtibata işaret etmektedir.[2] Genel olarak birçok arifin sözlerinde az veya çok bu tür sözler dile getirilmiştir. Merhum Muhaddis Nuri[3] “en-Necmu’s-Sakıp” kitabında bazı Şia büyüklerinin İmam-ı Zaman (a.c.f) ile kurdukları irtibata değinmiştir. Bu kitap bu alanda en kapsamlı ve en muteber eser sayılabilir. Bu kitapta bu konunun nazari ve ilmi temelleri yazılmıştır. Aynı şekilde İmam-ı Zaman (a.c.f) ile mülakat etme imkânını reddeden bazı âlimlerin delilleri incelenmiştir. Kendi, İmam-ı Zaman (a.c.f)  ile irtibatın gerçekleşmesi ve güvenilirlikleri hususunda bir şüphe bulunmayan birçok büyük şahsiyet tarafından bunun nakledilmesinin böyle bir hadisenin gerçekleşme olasılığına en önemli delil teşkil ettiğine inanmaktadır. Mukaddesi Erdebili, Seyit Bahru’l-Ulum, Seyit b. Tavus ve aynı şekilde özel bir yer taşımakla birlikte büyük şöhreti olmayan birçok başka bireyin görüşme detayları bu kitapta ayrıntılı bir şekilde beyan edilmiştir. Aynı şekilde birçok birey de İmam-ı Zaman (a.c.f)   ile özel bir irtibat halinde olan ve bu bireylere yardım etmek için ortaya çıkan kimselerle görüşme başarısını elde etmiştir.[4]

Pir ve Abdal

İmam-ı Zaman (a.c.f) ile beraber olan bireyler hakkında bir takım rivayetler nakledilmiştir ve bu rivayetlerden bazı bireylerin İmam-ı Zaman (a.c.f) ile yakın bir ilişki içinde oldukları anlaşılabilir. Lakin bu bireyler her zaman halktan gizli kalmışlardır. İmam Bakır’dan (a.s) şöyle nakledilmiştir: “İmam Mehdi (a.c.f) zorunlu olarak uzlette olacaktır ve uzlet zamanında güç taşıyacaktır. O, yanında bulunan otuz kişi ile dehşet ve yalnızlıktan kurtulmuş olacak ve kendisinin hiçbir korkusu olmayacaktır.”[5] Bir bakışa göre İmam-ı Zaman (a.c.f)  ile beraber olan bu grup abdallardan ibarettir; bu bireylerden her biri dünyadan göçünce yerini başkası alır. Abdal ve pir konusu irfanda geniş bir bahsi teşkil eder ve bazı rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Abdalın varlığının esası, böyle bireylerin yaratılış âlemindeki özel konumu ve aynı şekilde onların İmam-ı Zaman (a.c.f) ve zuhur meselesi ile olan irtibatı, ilgili rivayetler mecmuasından anlaşılabilir. Lakin onların sayısı hakkında her zaman âlimler arasında görüş ayrılığı bulunmuştur. Rivayetlerde de kesin bir görüşe rastlamak olanaksızdır. Bazı rivayetlerde kırk kişiye işaret edilmiş[6] ve bazı rivayetler ise İmam-ı Zaman (a.c.f) ile birlikte olan kimseleri otuz kişi olarak belirtilmiştir. Nitekim İmam Bakır’dan (a.s) nakledilen mezkûr rivayette buna işaret edilmiştir. Hz. Ali’den (a.s) nakledilen bazı rivayetlerde de Şam’da bulunan abdallar açıkça belirtilmiştir.[7] Son olarak pirin abdaldan bir mertebe daha üstte yer aldığı ve bir görüş esasınca pirlerin İmam-ı Zamana (a.c.f) en yakın bireyler olan Hz. İsa (a.s), Hızır (a.s), İlyas (a.s) ve İdris’in (a.s) olduğu ve arifler silsilesinin ise bunlardan sonra geldiğini belirtmek gerekir.

Abdalların Bazı Sıfatları

İslam Peygamberinden (s.a.a) nakledilen bazı rivayetlerde abdalların özelliklerine işaret edilmiştir ve aşağıda onlardan bazılarına işaret edilecektir:

1. Abdal İbrahim’in (a.s) kalbi gibi bir kalbe sahiptir.[8] (Bu benzerlikten kastedilen şey onların Allah’ın dininde kararlılık, mertlik, tevazu ve direniş konularında Hz. İbrahim (a.s) gibi oldukları olabilir.)

2. Abdal insanları beladan koruyan ve Allah’ın aracılıklarıyla belaları insanlardan uzaklaştırdığı kimselerdir.[9]

3. Onlar, kendilerine zulüm edenlere iyilik ve ihsan eder, kendilerine kötülük edenlere fedakârlıkta bulunur.

Onlar, her zaman ilahi kazaya razı olup her türlü haramdan kendilerini temiz tutar ve Allah için gazaplanırlar.[10]4.İbn. Mesud İslam Peygamberinden (s.a.a) şöyle nakletmiştir: Biliniz ki bunlar (abdal) asla bu makamı namaz kılmak, oruç tutmak ve sadaka vermekle kazanmamışlardır. Sahabeler, ey Allah’ın Resulü o halde hangi vesile ile onlar bu makama ermiştir diye sormuş ve Hz. Peygamber de (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Müslümanlar için cömertlik, bağışta bulunmak ve hayır istemek vesilesi ile bu makama ermişlerdir.”[11] Bir başka rivayette de şöyle nakledilmiştir: “Benim ümmetimin abdalları ameller vasıtası ile cennete girmezler, onlar Allah’ın rahmeti, cömertlik, kalp arılığı ve tüm Müslümanlara yönelik şefkat beslemeleri sayesinde cennete girerler.”[12]

Bu hususta daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki cevaplara müracaat edebilirsiniz:

7795 (Site: 7901).

1405 (Site: 1425).

8544 (Site: 8550).

15344 (Site: 15057).

 


[1] Bazı rivayetler bu konuya delalet etmekte ve göründüğü kadarıyla bu hususta alimler arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Hz. Ali’den nakledilen şu rivayet bunlardan biridir: “Hakkın hücceti yeryüzünde bulunur. Caddelerde hareket eder, evlere girer, dünyanın doğu ve batısına gider, halkın konuşmalarını duyar, halk topluluğuna selam verir, görür ama görünmez.” El-Ğıybe en-Numani, s. 144.

[2] Ağa Seyid Haşim Haddad şöyle demiştir: “Hz. Ağa Ayetullah Kazi sözlerinde, oturup kalkmalarında ve genel olarak bir halden başka bir hale geçişte özellikle “ya Zamanın Sahibi” kelimesini çok dile getirirdi. Bir gün bir şahıs kendisinden asrın velisi (ruhumuz ona feda olsun) ile gürüştünüz mü diye sorar ve kendisi “her sabah kalktığında ilk bakışta zamanın imamını görmeyen göz kör olsun” der. Usve-i Arifha (Gofte Ve Ne Gofteha Der Bare-i Merhum Kazi (r.a)), s. 109, Sadık Hasan Zade, Muhammed Tayyar Muraği. Aynı şekilde Ayetullah Şeyh Mahammed Cevad Ensari Hemedani, İmam-ı Zamanı gıyap devrinde görmek mümkün müdür sorusuna şöyle cevap vermiştir: Allah’ı görmenin mümkün olduğu bir yerde O’nun mahluku olan imam nasıl görülmez. Bir başka yerde İmam-ı Zaman ile görüştünüz mü sorusuna yakinim artmadı, cevabını vermiştir. (Kuyi Bi Nişanha, Seyri Der Zınddegi Arif-i Billah Ve Salik.)

[3] Allame Hacı Mirza Hüseyin Muhaddis Nuri, alimler arasında “hatemü’l-muhaddisin” lakabını kazanmıştır. Ayetullah Mirza Bozorg-i Şirazi, “Maş’aş Merhum Muhaddis Nuri” kitabına düştüğü notta onu zamanın allamesi ve devrin nadir şahsı olarak adlandırmıştır. O, alimler arasında Allame Nuri, Muhaddis Nuri, Mirza Nuri ve Haci Nuri olarak adlandırılmıştır.

[4] Muhaddis-i Nuri’nin “Necmu’s-Sagıb” kitabına müracaat edilsin.

[5] Muhammed b. Yakup el-Kâfi, c. 1, s. 340, Şeyh Tusi, Kitabu’l-Giybe, s. 102; Muhammed Bakır Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 52, s. 153, hadis 6.

[6] İbn. Asakir, 1/60.

[7]« الْأَبْدَالُ يَكُونُونَ بِالشَّامِ وَهُمْ أَرْبَعُونَ رَجُلًا كُلَّمَا مَاتَ رَجُلٌ أَبْدَلَ اللَّهُ مَكَانَهُ رَجُلًا ...», İbn. Asakir, 1/60; İbn. Esir, 107; İbn. Hanbel, 112.

[8] Müsned-i Ahmed, c. 5, s. 322.

[9] Taberani, el-Mucemu’l-Kebir, c. 10, s. 324.

[10] Hilyetu’l-Evliya, c. 1, s. 8.

[11] Taberani, a.g.e, c. 1, s. 224.

[12]« إن أبدال أمتي لم يدخلوا الجنة بالأعمال ، ولكن إنما دخلوها برحمة الله ، وسخاوة الأنفس ، وسلامة الصدور ، ورحمة لجميع المسلمين»

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hafızayı takviye etmenin yolları nelerdir?
    8761 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/04
    Peygamber efendimiz ve masum İmamlardan bizlere ulaşan rivayetlerin bir kısmı bazı bitkilerin özellikleri, ilaçlar ve yiyecekler hakkındadır. Birçok rivayette hafızayı takviye etmenin yolları ve hangi yiyecekler ve ilaçların kullanılması gerektiği açıklanmıştır. Zikri geçen rivayette İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Her kim biraz halis safranı, ayak otu ve ...
  • İnsan kıyamette bu dünyada sevdiği ve ilgi duyduğu insanlarla mı haşır olacak?
    3207 Hadis 2020/01/20
  • Hz. Fatıma Zehra (a.s) nerede toprağa verildi?
    47421 تاريخ کلام 2011/10/23
    Fatıma Zehra (a.s), İslam Peygamberinin (s.a.a) elçiliğe seçilmesinden sonra[1] ve hicretten sekiz yıl önce (peygamberliğin beşinci yılında) Mekke’de doğmuş[2] ve dokuz yaşındayken İmam Ali (a.s) ile evlenmiştir.[3] Peygamberden (s.a.a) sonra Hz. Fatıma’ya (a.s) zulüm ...
  • İslamın beşer medeniyetinin ilerlemesindeki rolü nedir?
    10791 Fıkıh Tarihi 2012/02/15
    Medeniyet her milletin yücelişi ve ilerlediğinin göstergesidir. İslami ülkelerdeki medeniyetin icat edilişinin geçmişi şu anlamdadır: Müslümanlar fikir, düşünce, servet, sermaye ve hakeza kudret üretmiş olmalarıdır. Eğer böyle bir durum olmamış olsaydı hiç bir medeniyet şekillenmezdi.Medeniyet şu anlamdadır: Şehirleşmeyi, düzen ve kanunu, ...
  • Hac ve umre giderlerini hayırlı işlerde kullanmak hac ve umrenin sevabını taşır mı?
    14834 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/14
    Tüm ömür boyunca bir defalığına Allah’ın evini ziyaret etmek gerekli şartları taşıyan herkese farzdır ve bu farzdan yüz çevirmek diğer farzlarda olduğu gibi hiçbir bahaneyle caiz değildir. Ama müstehap hac ve umre gibi müstehap amellerin tümüyle ilgili olarak genel bir kaide vardır ve bu kaide esasınca içinde ...
  • Ehlisünnetin kadınları kabirleri ziyaret etmekten men etmesinin nedeni nedir?
    8975 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Ehlisünnet kitaplarında kadınların kabir ziyaretinde bulunmasının mekruh veya haram olduğunu yansıtan bir takım rivayetler mevcuttur. Lakin böyle ziyaretlerin caiz olduğunu belirten daha güçlü hadislerin varlığı ve birinci grup hadislerin senet ve muhtevasındaki zayıflık, birçok Ehlisünnet âlimini şer’i şart ve durumlara riayet etmesi halinde kadınların da erkekler gibi ...
  • Namazda kırattan sonra rükû’a gitmeden önce azıcık beklemek gerekiyor mu? Rükû’a bitişik kıyamın hükmü nedir?
    11569 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Namazda kırattan sonra biraz bekleme ve rüku’a bitişik kıyamın hükmü konusunda büyük taklit mercilerinin görüşleri şöyledir: Ayetullah Uzma Hamanei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Cevap 1: Durmak vacip değildir ve tekbirin söylenmesi de farz değil, müstehaptır. Cevap 2: Rükün olan ...
  • Hz. Ali’ye (a.s.) göre vacip nedir? Vacipten daha vacip nedir? Zor nedir? Daha zor nedir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Yakın nedir? Yakından daha yakın olan nedir?
    13965 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/14
    Allame Meclisi’nin “Biharu’l Envar” adlı kitabında da naklettiği bir rivayette: Şahsın birisi Hz Ali’den (a.s) şu sorularına cevap vermesini istedi; vacip nedir? Vacipten daha vacip hangisidir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Zor olan hangisidir? Zordan daha zor olan nedir? Yakın nedir? Yakından daha ...
  • Güvercin oynatmanın İslamdaki hükmü nedir?
    10378 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/29
    Bu işin kendiliğinden şer’i bir sakıncası yoktur, ancak genel olarak başkalarını ve komşuları rahatsız ve eziyet edecekse ve bazı bölgelerede bunu yapan ciddiye alınmayacaksa sakıncalı olduğu söylenebilir. Bütün bunları göz önüne alan büyük taklit merciileri şöyle fetva vermişlerdir:Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu:
  • Anne rızası olmadan Müslüman olmayan bir kızla evlenmenin hükmü nedir?
    9048 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/09/22
    İslam dini insanların bozulması ve yozlaşmasını önlemek ve ahlakî yozlaşmalardan kaynaklanan problemlerden birey ve toplumu korumak ve aynı şekilde aile müessesesini güçlendirmek için evlenmeyi çok tavsiye etmiştir. Elbette gencin hayatı ve geleceği için karar alabileceği bir erginlik ve rüşt yaşına ermesi de İslam dini tarafından önemsenen ...

En Çok Okunanlar