Gelişmiş Arama
Ziyaret
20616
Güncellenme Tarihi: 2011/10/22
Soru Özeti
Zülkarneyn kimdir?
Soru
Zülkarneyn kimdir? O bir peygamber miydi?
Kısa Cevap

Zülkarneyn’in ismi Kehf suresinde geçmektedir. Zülkarneyn’in tarih açısından kim olduğu ve tarihin hangi meşhur şahsiyetine tekabül ettiği konusunda müfessirler ve tarihçiler arasında görüş ayrılıkları ve tartışmalar mevcuttur. Kur’an’da belirtilen özellikler ve tarihçilerin görüşleri dikkate alındığında Zülkarneyn, Kuroş’un kendisidir. Müfessirlerin çoğu, onun insan türünden olduğuna inanmaktadır. Birçok rivayette de onun peygamber olmadığı ve sadece salih bir kul olduğu belirtilmiştir. Hz. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Zülkarneyn” peygamber değildi, lakin Allah’ın sevdiği salih bir adamdı.

Ayrıntılı Cevap

Zülkarneyn’in ismi Kehf suresinde geçmiş ve onun “Yecüc” ve “Mecüc” ile ilgili macerası beyan edilmiştir.[1] Zülkarneyn’in tarih açısından kim olduğu ve tarihin hangi meşhur şahsiyetine tekabül ettiği konusunda müfessirler ve tarihçiler arasında büyük görüş ayrılıkları ve tartışmalar mevcuttur. Göründüğü kadarıyla ilkönce Zülkarneyn’in şahsi özellikleri aydınlatılmalı ve beyan edilmeli ve sonra onun tarihin hangi meşhur şahsiyetine tekabül ettiğine bakılmalıdır. Zülkarneyn’in özellikleri hakkında en iyi kaynak Kur’an-ı Kerim’dir ve ondan istifade edildiği üzere Zülkarneyn üstün sıfatlar taşımaktaymış:

1. Yüce Allah galibiyet vesilelerini ona verdi: “Biz onu yeryüzünde kudret sahibi kıldık ve kendisine her konuda (amacına ulaşabileceği) bir yol verdik.”[2]

2. O üç askerî akın gerçekleştirdi: İlkönce batıya, sonra doğuya ve en son da dağlık bir boğazın olduğu bölgeye yöneldi. Bu akınların her birinde kavimlerle karşılaştı.[3]

3. O mümin, muvahhit ve şefkatli bir adamdı. Adalet ve hakkaniyetten sapmıyordu ve bu nedenden ötürü Allah’ın özel lütfüne mazhar oldu. O hayırseverlerin yardımcısı ve zalim ve zorbaların da düşmanıydı. Dünya mal ve servetine bir ilgisi yoktu.[4]

4. O hem Allah’a ve hem de diriliş gününe inanmaktaydı.[5]

5. O en önemli ve güçlü setlerden birini yapandır. Bu sette tuğla ve taş yerine demir ve bakırdan istifade edilmiş ve bu set Yecüc ve Mecüc kavminin zulüm ve sitemi karşısında bir grup mustazafa yardım etmek hedefiyle inşa edilmiştir.[6]

6. O, Kur’an nazil olmadan önce halktan bir grup arasında ismi meşhur olan biriydi ve bu yüzden Kureyş veya Yahudiler onun hakkında Peygamberden (s.a.a) soru sordular.[7] Nitekim Kur’an şöyle buyuruyor: Senden Zülkarneyn hakkında soru soruyorlar.”

Kur’an-ı Kerim’de zikredilen özellikleri esasınca Zülkarneyn tarihin hangi fatihine tekabül etmektedir? Bu hususta bir takım görüşler vardır ve en önemlileri aşağıdaki üç görüştür:

1. Makedonyalı İskender: Bazıları onu İskender Zülkarneyn olarak anmaktadır. Kendisi otuz altı yıldan çok yaşamamıştır. Cesedini İskenderiye’ye götürmüş ve orada defnetmişlerdir.[8] Ama bu görüş geçersizidir; zira İskender müşrik ve putperest bir şahıstı ve hatta son dönemlerinde Hahamenişyan’a karşı zafer elde edince tanrılık iddiasında bulundu. Bu, Kur’an-ı Kerim’de belirtilmiş hususlar ile çelişmektedir.[9]

2. Bir grup tarihçi Zülkarneyn’in Yemen padişahlarından biri olduğuna inanmaktadır. Bu görüşe göre, Zülkarneyn’in yaptığı set, meşhur “Merb” setidir.[10] Bu görüş de sorunludur; zira birincisi, Yemen’deki Merb seti, Kur’an-ın Zülkarneyn’in seti hakkında belirttiği özelliklerin hiçbirine uymamaktadır. Zülkarneyn’in seti Kur’an’ın belirttiğine göre vahşi kavimlerin saldırılarını engellemek için demir ve bakırdan yapılmıştır. Oysaki Merb seti genel malzemelerden ve suyu toplamak ve de sel taşmasını önlemek için inşa edilmiştir.[11] İkincisi, Yemen’de Zülkarneyn olarak birkaç padişah meşhur idi ve onların mümin olup olmadıkları belli değildir![12]

3. Büyük Kuroş: Bu, yeni bir görüş olup meşhur İslam bilimci “Ebu’l-Kelam Azad” tarafından öne sürülmüştür. Daha çok bu görüş üzerine odaklanmışlardır.[13] Kuroş İranlıydı ve Hahameniş İran döneminde M.Ö altıncı yüzyılda yaşamıştır. O, Zülkarneyn gibi ilahi bir şahsiyet edinebilme kabiliyet ve altyapısını taşımaktaydı. Bu arada Kuroş’un tevhide dayalı din ve kültürü, o dönem platosu ve batı ve doğu İranlılarda çok rastlanan tevhide dayalı asil İran dini ve tahrif edilmemiş Mazda tapıcıktan ibaretti.[14]

Zülkarneyn’in Kuroş’a Tekabül Ettiğinin Delilleri

1. Kuroş mümin, Allah’a inanan ve muvahhit bir adamdı.

2. O adil, çevresindekilerle ilgilenen ve de şefkat ve ihsan sahibi bir padişahtı.

3. Zalim ve düşmanlara karşı siyasetçi ve taviz vermeyen bir şahıstı.

4. Allah ona her şey hakkında vesile vermişti.

5. Din, akıl, ahlakî erdemler, servet ve şevket onda bir araya gelmişti.

6. Kuroş batıya hamle etti ve “Lidya” ve etrafına hâkim oldu.

7. Kuroş bir defa da doğuya taraf hareket etti ve güneşin doğduğu yere ulaştı ve orada sahra ehli ve vahşi bir erkekle görüştü.

8. Aynı şekilde Kuroş bir set inşa etti ve bu set Kafkas dağları arasında ve Tiflis şehri yakınlarındaki “Daryal” boğazında yer almaktadır.[15]

Zülkarneyn adının hem Tevrat ve hem de Kur’an-ı Kerim’de geçtiğini belirtmek gerekir. Bu iki kaynağın Zülkarneyn hakkında irtibatlı olmasının nedeni şudur: Zülkarneyn hakkında nazil olan ayetlerin iniş sebebi bağlamında nakledilen rivayetlere göre, “senden Zülkarneyn’i soruyorlar” sorusunu soranlar ya Yahudiler ya da Yahudilerin kışkırtmasıyla Kureyş idi. Onlar bu soruyu Peygamberden (s.a.a) sormuş, aziz Peygamberi (s.a.a) soru karşısında bir problemle karşı karşıya getirmek istemiş, bu yoldan onu mağlup etmek istemiş ve nübüvvetini sarsmak istemişlerdir. Bu nedenle, Kur’an-ı Kerim’de geçen Zülkarneyn Tevrat’ta geçen Zülkarneyn’in kendisidir ve kendisinin özellikleri Kur’an-ı Kerim ve Tevrat’ta bellidir. Tevrat’ta Zülkarneyn’in kim olduğu açıktır; Zülkarneyn Pars padişahı Kuroş’tur; çünkü o Danyal’ın rüyasında bir boynuzuyla doğuya ve diğer boynuzuyla da batıya vurur vaziyette iki boynuzlu bir koç olarak belirivermiştir. Bu, onun doğu ve batıyı alacağı anlamına gelmektedir. Aynı şekilde Kuroş Eşiya’nın öngördüğü üzere “doğu kartalı” yani Tizçeng’in hâkimi olacak ve doğuya saldıracaktır.[16] Hindistanlı Ebu’l-Kelam Azad şöyle demektedir: Danyal’ın rüyası, uydurulmuş bir hikâye olabilir; ama Kur’an’da belirtilenler ise gerçek ve hakikattir. Çağdaş tarihçiler, Kuroş’un yüce, adil, erdemli şahsiyetine tanıklık etmiştir.[17]

Kuroş İle İki Boynuzun İrtibatı

On dokuzuncu yüzyılda Morğab nehri kenarındaki bir havuzda Kuroş’un yaklaşık bir insan boyunda olan bir heykeli bulundu. Bu heykelde Kuroş’un iki tarafında kartal kanadı gibi iki kanat bulunmakta ve başında bir taç ve tacın üzerinde de koçun başı üzerinde bulunan boynuzlar gibi iki boynuz bulunmaktadır. Kadim taş sanatının çok değerli bir numunesi olan bu heykel, araştırmacıların çok dikkatini çekti ve hatta bir grup Alman araştırmacı sadece bu heykeli görmek için İran’a geldi. Kutsal kitaptaki bilgiler ile bu heykelin özelliklerinin birbiriyle uyuşması, Kuroş’un Zülkarneyn (iki boynuz sahibi) olarak adlandırılmasının kökeninin ne olabileceği ve Kuroş’un taş heykelinin neden kartal kanadı gibi kanatlar taşıdığı hususunda araştırmacıların düşüncesini tamamıyla güçlendirdi ve şekilde bir grup araştırmacı için Zülkarenyn’in tarihsel şahsiyeti bu yolla tamamıyla aşikâr olmuştur.[18] Tarihçiler de Kuroş için ahlakî özellikler nakletmişlerdir. Örneğin Yunanistanlı Harudet şöyle yazmaktadır: Kuroş cömert, çok mülayim ve şefkatli bir padişahtı ve diğer padişahlar gibi mal biriktirme hırsı taşımamaktaydı.[19] Aynı şekilde “Zinofen” şöyle demektedir: Kuroş akıllı ve şefkatli bir padişahtı, meliklerin büyüklüğü ve bilgelerin erdemleri onda toplanmıştı. O üstün bir himmete ve güçlü bir ruha sahipti. Sloganı, insana hizmet etmekti ve ahlakı adaleti yaymaktı. Varlığındaki tevazu ve alçakgönüllülük kibir ve kendini beğenmişliğin yerini almıştı.[20] Belirtilenler esasınca Zülkarneyn’in Hahameneşli Kuroş olduğu hususunda bir kuşku kalmamaktadır. Bugün birçok araştırmacı ve müfessirimiz de bu neticeye ulaşmış ve de Kur’an-ı Kerim’deki Zülakerneyn’in Tevrat’taki Zülkarenyn ile bir olduğu ve onun da kuşkusuz olarak Kuroş olduğu görüşünü desteklemektedir.

Kuroş Peygamber miydi?

Müfessirler değişik görüşler ileri sürmüştür. Allame Tabatabai’nin görüşüne göre bazı rivayetlerde o insan türünden biri olarak[21] ve bazı rivayetlerde de semavî bir melek olarak tanıtılmıştır.[22] Müfessirlerin çoğu, onun insan türünden olduğuna inanmaktadır. Birçok rivayette de onun peygamber olmadığı ve sadece salih bir kul olduğu belirtilmiştir. Hz. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Zülkarneyn” peygamber değildi, lakin Allah’ın sevdiği salih bir adamdı.[23] 



[1] Yecüc ve Mecüc kıssası hakkında 2241. Soruya (site: 2699) müracaat ediniz.

[2] Kehf, 84.

[3] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 12, s. 544, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Çaphane-Horşid, çap-ı çarom, 1363. (Ayetler: 86, 90 ve 94).

[4] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 544 (ayetler: 88, 95 ve 98).

[5] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 544 (ayet: 98).

[6] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 545 (ayetler: 94 – 96).

[7] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 545.

[8] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 542.

[9] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 543.

[10] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 542.

[11] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 543.

[12] Tabatabai, Seyid Muhammed Hüseyin, Tefsirü’l-Mizan, tercüme: Musevi Hemedani, Muhammed Bakır, c. 13, s. Tefsir-i Sure-i Kehf, ilgili ayetler hakkındaki rivayet bahsi, Merkez-i Neşr-i Ferhengi Reca.

[13] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 534; Tefsirü’l-Mizan, c. 13, Tefsir-i Sure-i Kehf, ilgili ayet hakkındaki rivayet bahsi.

[14] Sayt-ı Tibyan, Kütüphane, bahş-i tefsir-i Kur’an-ı Kerim, “Kur’an-ı Kerim Ve Ahd-i Atik’de Zülkarneyn”.

[15] Tefsirü’l-Mizan, c. 13, Tefsir-i Sure-i Kehf, ilgili ayet hakkındaki rivayet bahsi; Tefsir-i Numune, c. 2, s. 549.

[16] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 546 ve 547; Tevrat, Kitab-ı Danyal, fasl-ı heştom, Kitab-ı Eşiya, fasl-ı 46, şımare. 11; Kitab-ı İrmiya, Kitab-ı Uzra, Kitab-ı Dovvom Tevarih-i Eyyam, Kitab-ı Nehmiya.

[17] Ebu’l-Kelam Azad, Kuroş-i Kebir (Zülkarneyn), tercüme-i Dr. Bastani Parizi, s. 192; mecelle-i Beşaret, Ferverdin ve Ordibeheşt, sal-ı 1384, şımare-i 46; Hüseyni Deşti, Seyid Mustafa, Maarif ve Maariif (Danistenihay-i İslamî), harf-i “z”.

[18] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 547.

[19] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 547 ve 548.

[20] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 548.

[21] Tefsirü’l-Mizan, c. 13, Tefsir-i Sure-i Kehf, ilgili ayet hakkındaki rivayet bahsi.

[22] Suyuti, Tefsir-i Darru’l-Mansur, c. 4, s. 265 ve İbn. Kesir, Bidaye ve Nihaye, c. 2, s. 103.

[23] Tefsir-i Nuru’l-Sakaleyn, c. 3, s. 294 ve 295.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cemaat namazında saf nasıl tutulur? Hareket etmek namazı batıl eder mi?
    12279 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Karşılaştığınız olay (cemaat namazında saf oluşturmak) fıkıh kitaplarındaşöyle anlatılır:  1- Me’mum imamdan önde olmamalıdır.[1]2- Me’mum bir erkek ise imamın ...
  • Beyin ölümünden sonra organ bağışı hakkında taklit mercilerinin görüşünün ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
    5981 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/12
    Aşağıdaki cevaplar taklit mercilerinin bürolarından alınmıştır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Eğer diğer hastaları tedavi etmek için söz konusu hastaların beden organlarından istifade etmek kendilerinin ölümlerini çabuklaştırır ve hayatlarının noktalanmasına neden olursa, caiz değildir. Bu ...
  • Allah bir işi yapamayacak kadar güçsüz müdür ve bir başkasının O’nun işini yapması gerekir mi?
    7555 Eski Kelam İlmi 2012/06/23
    Bu soruda dile getirilen iddia ve varsayım şudur: Her nerede Allah’ın zatı bir işi yapmaya güç yetirebiliyorsa O’nun kendisi bu işi yapar ve eğer buna güç yetiremezse sebeplerden istifade eder. Allah’ın her işe güç yetirebildiğini bildiğimizden dolayı O’nun fillinin nedenler kanalıyla gerçekleşmesi muhaldir ve her kim bir ...
  • Öldürmenin çeşitlerini ayrıntılarıyla anlatınız.
    6619 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/03
    Öldürme, çeşitli yönlerden kısımlara ayrılabilir. Aşağıda kısaca onlara değiniyoruz:1- Haklı ve haksız olarak öldürme.2- Öldürmenin ne zaman yapıldığı3- Öldürmenin idamla, silahla veya sopayla olması, yine taşlanmak ve diğer şekillerde cezaları yönünden gerçekleşmesi. 4- Öldürmenin kasıtlı, kasıtlıya ...
  • İnsanın üstünlüğünü tehdit eden amiller nelerdir?
    7493 Pratik Ahlak 2012/01/23
    Kur’an-ı Kerim’in bakışında gerçekte insanın insanî makam ve üstünlükten düşmesine neden olan ahlakî düşüş, değişik etkenlere bağlıdır: Bir grup Kur’an ayeti, insanların gaflet, akıl ve düşünceyi kullanmama ve bunların gerekleriyle amel etmeme nedeniyle insanî üstünlüklerini yitirdiğini beyan etmektedir. Başka Kur’an ayetleri ise nefis hevesi ve dünya sevgisini ...
  • Kur’an’da Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı kaç defa zikredilmiştir?
    17590 Kur’anî İlimler 2011/05/21
    Yüce İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı Kur’an’da dört defa gelmiş ve aşağıdaki surelerde zikredilmiştir:1. Ali İmran, 144. Ayet: “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar ...
  • Hazreti Muhsin Kimdir ve nasıl şehit edildi, onun katili kimdir?
    33885 تاريخ بزرگان 2012/09/20
    Şia ve ehlisünnetin rivayet ve tarihi kaynaklara göre hazreti Muhsin (a.s.) Hz. Ali ve hazreti Fatma’nın çocuklarındandır. Ömer veya Kunfüz hazreti Fatma’yı (a.s.) duvar ile kapı arasına sıkıştırdı ve onun bu işi o kadar şiddetli ve baskısı o denli bastırıcı idi ki o hazretin kaburgalarının kırılmasına ve ...
  • Şüphesine itina etmemesi gereken kesirü’ş-şekk, şüphelerinin hiç birisine mi itina etmemelidir?
    7487 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/15
    ‘Kesirü’ş-Şekk’in (Çok Şüphe Edenin) şüphesi yoktur.’ kaidesine göre çok şüphe eden kimse şüphesine itina etmemelidir. Fakihlerin çoğuna göre bu kaide sadece namaza özgü olmayıp, abdest, gusül ve teyemmüm gibi namazın mukeddamatını da kapsarken hac, muameleler, itikatlar gibi terkipli ibadetleri de içine almaktadır. Bu görüşte olanlar ‘Kesirü’ş-Şekkin şüphesi ...
  • Bidat ve onun İslam’daki ölçüsü nedir?
    9155 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    “Bidat” sözlükte yeni ve geçmişi olmayan iş manasındadır. Istılahta ise “dinde olmayan bir şeyi dine sokmak” anlamındadır; yani din ve şeraitin bir cüzü olmayan ve de hiçbir İslam kanun ve buyruklarıyla uyuşmayan bir şeyi dine isnat etmektir. Bu yüzden İslam’ın tümel buyruklarını yeni ve modern hususlara ...
  • Peygamberden (s.a.a) gelen kırk hadis ezberleme hakkındaki rivayetler sahih midir? Bu kırk hadisin ölçütlerini söyleyiniz.
    12558 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/15
    Şii[1] ve bazı sünni[2] kaynaklarda çeşitli ibarelerle İslam Peygamberinden (s.a.a) ‘Erbain’ diye meşhur olan hadiste, kırk hadis ezberlemeye önemle tavsiye edilmiştir. Örneğin: ‘Ümmetimdem kim, halkın ihtiyaç duyduğu hadislerimden kırkını ezberlerse Allah ...

En Çok Okunanlar