Gelişmiş Arama
Ziyaret
10267
Güncellenme Tarihi: 2011/11/12
Soru Özeti
Kıyamet azabından kurtulmak için bir ümit var mı?
Soru
İnsanın kabir ve kıyamet azabından kurtulmasına herhangi bir ümidi olabilir mi?
Kısa Cevap

Dini öğretilerden anlaşıldığı kadarıyla Allah’ın rahmetine ümit bağlamak ve kıyamet azabından korkmak birbirini tamamlayan iki önemli özellik olup mümin kul eşit bir şekilde bu iki özelliğe sahip olmalıdır. Yani mümin kimse farzları yerine getirip, haramları terketmekle akıbetinin hayırlı olması için Allah’ın rahmetine ümit bağlarken aynı ölçüde Allah’tan korkmalıdır. Çünkü, ilahi azaptan korkmamak insanın günah işlemeye cüret ettirir. Fazla korku da ümitsizliğe neden olur.

Ayet ve rivayetlerde Allah’ın rahmetine ümit bağlamak ve Onun azabından korkmak bir arada getirilmiş, bu ikisinin insanın kalbindeki birer nur olduklarını ve kemale doğru uçabilmesi için birer kanat vazifesini gördükleri belirtilmiştir. Zira ahiretten korkmak ve Allah’ın rahmetine ümit bağlamak insanı Allah’a itaat etmeye götürür, bu da onu kurtuluşa erdirir.    

Ayrıntılı Cevap

Hz. İmam Humeyni (r.a) gibi ahlak ve ilim üstatları, dini öğretilerden yola çıkarak korku ve ümidin birbirlerini tamamlayan iki özellik olduğunu belirtmiş ve şöyle buyurmuşlardır: Ümidin güzel yönü, insanın elindeki bütün sebepleri, onu saadete götürecek yolda harcatması, sonrada Allah Teala’nın, insana elinde olmayan sebepleri inayet etmesine ümitli olmasını sağlaması ve uhrevi saadeti götürecek engelleri ortadan kaldırmasıdır. Yani kalbini kötü ahlakın dikenlerinden ve günahların pisliklerinden temizleyen, ardından oraya amel, itaat ve kulluk tohumunu eken ve imanın halis suyuyla sulayan, sonrada Allah’ın rahmet ve fazlına ümit bağlayan kimsenin akıbeti hayırlı olur. Böyle birinin ümidi güzeldir.[1] Nitekim Kur’an buyuryor: ‘İnananlar, Allah yolunda muhacir olanlar ve savaşanlarsa, onlar Allah’ın rahmetini umarlar. Allah da suçları örtücüdür, rahimdir.’[2]

Allah Teala bu ayette rahmetini, iman, hicret ve kendi yolunda savaşanlardan sonra getirmiştir. Yani mümin insan farzları yerine getirmeli, günahları terketmeli, mücadele etmeli, ardından Allah’ın rahmetine ümit bağlamalıdır.

Korkunun güzel yönü ise insanın, Allah’a mutlak bir bağımlılığı ve muhtaçlığını, hiç bir şeyin kendisinden olmadığını bilmesini sağlamasıdır. Bütün yaratılmışlar, mutlak feyiz sahibi olan kimseye muhtaçtırlar. Dolayısıyla insan ne istiyorsa onu mutlak kudret sahibinden istemelidir; herkesin akıbeti Onun elindedir ve O bütün iyiliklerin kaynağıdır.[3]

Kur’an buna şöyle işaret ediyor: ‘De ki: Hepsi Allah'tandır.’[4]

Mümin kul, korku ve ümidi eşit şekilde içinde yaşatmalıdır. Yani Allah’tan, kabir azabından ve kıyametten kendisini Allah’ın rahmetinden ümitsizliğe düşürmeyecek şekilde korkmalıdır. Aynı şekilde, Allah’a olan ümidi onu küstahlığa itecek şekilde olmamalıdır. Masum İmamlardan (a.s) gelen rivayetlerde bu yöndedir. Örneğin:

1-İmam Sadık (a.s) buyuruyor: ‘Allah’tan (Azze ve Celle) öyle kork ki insanların ve cinlerin iyiliklerine sahip olsanda azap edilecekmiş gibi; ve ümidini Ona öyle bağla ki insanların ve cinlerin günahlarına sahip olsanda sana merhamet edilecekmiş gibi.’[5]

2-İmam Ali (a.s) buyuruyor: ‘En iyi amel korku ve ümitli olmakta ölçülü olmaktadır; yani Allah’ın azabından korkmakla Allah’ın rahmetine ümitli olmak arasında bir halete sahip olmalısın. Allah’tan korkmak ve Onun rahmetine ümit bağlamak belli bir ölçüde olmalıdır. Ne aşırı derecede korkupta rahmetinden ümidini kesmeli, ne de aşırı derecede ümitli olupta gurur ve gaflete kapılmalıdır.’[6]

3-İmam Sadık (a.s) buyuruyor: ‘(Allah’tan) Korkmak kalbin (günaha ve gaflete düşmemesinin) bekçisidir; (Allah’ın rahmetine) ümit ise insanın (Allah’ta uzaklaşmaması ve ümitsizliğe düşmemesi için) vasıta ve şefaatçisidir. Kim Allah’ı bilirse hem Ondan korkar hem de Ona ümit bağlar. Bu ikisi (korku ve ümit) imanın iki kanadıdır. Gerçek kul onlarla Allah’ın rıdvanına doğru uçar; aklının iki gözüyle Allah’ın müjde ve azap vaadine bakar. Korku Allah’ın adaletini ve Onun azabının engelleyiciliğini gösterir. Ümit, Allah’ın fazl ve rahmetinin yüksek feryadıdır. (Allah’ın sonsuz rahmetine) ümit etmek kalbi canlı tutar. (Allah’ın azabından) Korkmak nefsi (ve nefsani istekleri) öldürür.'[7]

Yukarıda söylenenenlerden alınan netice şudur: Kıyamet azabından kurtulmayı ümit etmek,mutlak kemale uçmak, imanın iki kanadından biri olan farzları yerine getirmek ve haramları terketmekle olur. Bu özellik (Allah’ın rahmetine ümit bağlamak) ve Allah’ın azabından korkmak aynı derecede olmalıdır. Yani insan, Allah’ın rahmetine öyle bir şekilde ümit bağlamalı ki bu onu günah işlemeye sürüklememelidir. Korku nuruda öyle bir şekilde olmalı ki, Allah’ın rahmetinden ümidini kesmeye neden olmamalıdır.       



[1] -İmam Humeyni, Kırk Hadis, s.229, 16. Baskı, Müessese-i Tanzim ve Neşr-i Asar İmam Humeyni, Tahran, HŞ.1376

[2] -Bakara/218

[3] -İmam Humeyni, a.g.e. s.222

[4] -Nisa/78

[5] -Kuleyni, Usul-u Kafi, (Mustafavi’nin Çevirisi), c.3, s.109, 1. Baskı, Kitapfuruşi-i İlmiyyey-i İslami, Tahran

[6] -Gureru’l Hikem, (Ensari’nin Çevirisi), c.1, s.395, 8. Baskı, Tahran.

[7] -Misbahu’ş Şeria, (Mustafavi’nin Çevirisi), s.398, 1. Baskı, Encümen-i İslamiy-i Hikmet ve Felsefey-i İran, Tahran, HŞ. 1360

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Lütfen Hz. Yusuf kıssasındaki önemli noktaları açıklar mısınız?
    45081 Masumların Siresi 2010/11/08
    Kur’an’daki en güzel kıssa olarak nitelendirilen Hz. Yusuf (a.s) kıssası ders, ibret ve şahsi, ahlakî, içtimai ve ailevî erdemleri içermektedir. Bu erdemlerden bazıları şunlardır: 1. İnsanları Allah’a doğru çağırma yolunda Peygamberlerin ifa ettikleri rolü ve çektikleri sıkıntıyı tanımak
  • Mü’minun Suresinin 101. Ayeti ile Saffat surenin 27 ve 50. ayetleri arasında var olan çelişkiyi nasıl bertaraf ediyorsunuz?
    8956 Tefsir 2012/06/10
    Genel anlamda kuranı kerim ayetleri arasında ve özel anlamda soruda zikredilen ayetler arasında çelişki ve tezat bulunmamaktadır. Zira “o günde hiç kimse başka bir kimseden sual etmez ve yârdim dilemez” şeklindeki ayetler, dirilmenin ilk merhalesine işaret etmektedir. Bu da o günün çok dehşetli bir gün ve o ...
  • Hz. Abbas su getirirken hangi şiiri okudu?
    15574 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2011/12/20
    Eskiden savaşçılar savaşlarda kendi safındakilere moral vermek, düşmanların da moralini bozmak için şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı da aşura günü anlamlı ve etkili şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmamın (a.s) değerli kardeşi Hz. Ebulfazl Abbas da aşura gününde güzel ve eşsiz şiirler ...
  • 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözü bir hadis midir? Hadis ise senet ve itibarı ne ölçüdedir?
    11651 Masumların Siresi 2009/02/22
    Hadis kitaplarında 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözünün Masumlara (a.s) ait olduğuna dair bir delile rastlamadık. Ancak bu söz Kerbela olayı hedef ve maksadını ifade etmek yönünden güzel bir anlamı ifade eden anlamlı mesajlar içeren bir sözdür. Zira İmam Mehdi (a.s) zuhur edip zalimlerin kökünü ...
  • Bir insan Cuma gecesi veya günü ölürse, her zaman için kabir baskısından güvende olur, diye söylenen söz doğru mudur?
    10870 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Hafta içinde Cuma gecesi ve gününün özel bir üstünlük ve değeri vardır ve bunlardan birisi şudur: Eğer mümin bir insan bu vakitte dünyadan göçerse, onun bereket ve değeriyle kabir ve berzah âlemindeki bazı sorun ve hadiseler ondan uzak kılınır. Peygamber-i Ekrem’den (s.a.a) şöyle rivayet edilmiştir: Cuma, günlerin efendisidir ve ...
  • Neden Allah cennetin çoğunu maddi hususlar ile nitelemiştir?
    6922 Eski Kelam İlmi 2012/05/27
    Kur’an-ı Kerim’de cennet ve cehennem hem maddi özellikler ve hem de ruhani ve manevi özellikler ile betimlenmiştir. Maddi nimetler ile nitelemek, birçok insanın manevi ve ruhani nitelemeler aracılığıyla bilgi edinmesinin zor ve hatta imkânsız olması nedeniyledir. Zira insanların zihni daha çok maddi konulara alışıktır ve bu nedenden ...
  • Evrendeki boylamsal silsileyi açıklar mısınız?
    7155 İslam Felsefesi 2010/09/22
    Meşa, İşrak ve Aşkın Hikmet ekolü taraftarı dâhil tüm ilahî bilgeler “bir kaidesi” esasınca şöyle demektedir: Yüce Allah yalın ve birdir. Hakeza bir cihete sahiptir. Bu nedenle yaratılış evreni ve birçok sonucun bir ve yalın olan ilahî zattan sadır olması muhaldir. Bundan dolayı bilgeler akıllar ...
  • İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamında şehitlerden kaç tanesi Allah Resulü’nün (s.a.a) ashabındandı?
    7876 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2012/08/26
    Son Aşura araştırmacıları arasında ve yaptıkları tahkikat sonucu, İmam Hüseyin’in (a.s) yarenleri arasında beş kişinin Peygamber’in (s.a.a) ashabından olduğu ve Aşura kıyamında şahadete eriştikleri meşhurdur. Bu beş kişi şunlardır: Enes b. Haris, Hani b. Urve, Müslim b. Evsece, Habip ibni Mezahir ve Abdullah b. Yektar ...
  • Pak ve tertemiz olan ehlibeyt İmamlarının (a.s.) kabirleri hangi şehirlerdedir?
    13840 تاريخ بزرگان 2011/09/21
    Pak ve tertemiz olan ehlibeyt İmamlarının (a.s.) kabirleri aşağıdaki Şehir ve Ülkelerdedir:1-  İmam Ali’nin (a.s.) mübarek kabri Irak’ın Necef şehrinde.
  • Niçin bir erkeğin şahitliği iki kadının şahitliği ile eşittir?
    21658 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/07/04
    Yüce Allah tarafında insanlar için belirlenen kanunlar yaratılış âlemi, evrenin gerçekleri ve insanın yaratılışı ile uyum içindedir. Kadının yaratılışı erkeğin yaratılış ve yapısı ile farklı olduğu için Bu iki varlığın görev ve hükümleri de farklıdır. Bu görevlerden biri mahkemede şahitlik yapmaktır Bu görev hislerin etkisinde kalınmadan ve ...

En Çok Okunanlar