Gelişmiş Arama
Ziyaret
10524
Güncellenme Tarihi: 2011/11/12
Soru Özeti
Kıyamet azabından kurtulmak için bir ümit var mı?
Soru
İnsanın kabir ve kıyamet azabından kurtulmasına herhangi bir ümidi olabilir mi?
Kısa Cevap

Dini öğretilerden anlaşıldığı kadarıyla Allah’ın rahmetine ümit bağlamak ve kıyamet azabından korkmak birbirini tamamlayan iki önemli özellik olup mümin kul eşit bir şekilde bu iki özelliğe sahip olmalıdır. Yani mümin kimse farzları yerine getirip, haramları terketmekle akıbetinin hayırlı olması için Allah’ın rahmetine ümit bağlarken aynı ölçüde Allah’tan korkmalıdır. Çünkü, ilahi azaptan korkmamak insanın günah işlemeye cüret ettirir. Fazla korku da ümitsizliğe neden olur.

Ayet ve rivayetlerde Allah’ın rahmetine ümit bağlamak ve Onun azabından korkmak bir arada getirilmiş, bu ikisinin insanın kalbindeki birer nur olduklarını ve kemale doğru uçabilmesi için birer kanat vazifesini gördükleri belirtilmiştir. Zira ahiretten korkmak ve Allah’ın rahmetine ümit bağlamak insanı Allah’a itaat etmeye götürür, bu da onu kurtuluşa erdirir.    

Ayrıntılı Cevap

Hz. İmam Humeyni (r.a) gibi ahlak ve ilim üstatları, dini öğretilerden yola çıkarak korku ve ümidin birbirlerini tamamlayan iki özellik olduğunu belirtmiş ve şöyle buyurmuşlardır: Ümidin güzel yönü, insanın elindeki bütün sebepleri, onu saadete götürecek yolda harcatması, sonrada Allah Teala’nın, insana elinde olmayan sebepleri inayet etmesine ümitli olmasını sağlaması ve uhrevi saadeti götürecek engelleri ortadan kaldırmasıdır. Yani kalbini kötü ahlakın dikenlerinden ve günahların pisliklerinden temizleyen, ardından oraya amel, itaat ve kulluk tohumunu eken ve imanın halis suyuyla sulayan, sonrada Allah’ın rahmet ve fazlına ümit bağlayan kimsenin akıbeti hayırlı olur. Böyle birinin ümidi güzeldir.[1] Nitekim Kur’an buyuryor: ‘İnananlar, Allah yolunda muhacir olanlar ve savaşanlarsa, onlar Allah’ın rahmetini umarlar. Allah da suçları örtücüdür, rahimdir.’[2]

Allah Teala bu ayette rahmetini, iman, hicret ve kendi yolunda savaşanlardan sonra getirmiştir. Yani mümin insan farzları yerine getirmeli, günahları terketmeli, mücadele etmeli, ardından Allah’ın rahmetine ümit bağlamalıdır.

Korkunun güzel yönü ise insanın, Allah’a mutlak bir bağımlılığı ve muhtaçlığını, hiç bir şeyin kendisinden olmadığını bilmesini sağlamasıdır. Bütün yaratılmışlar, mutlak feyiz sahibi olan kimseye muhtaçtırlar. Dolayısıyla insan ne istiyorsa onu mutlak kudret sahibinden istemelidir; herkesin akıbeti Onun elindedir ve O bütün iyiliklerin kaynağıdır.[3]

Kur’an buna şöyle işaret ediyor: ‘De ki: Hepsi Allah'tandır.’[4]

Mümin kul, korku ve ümidi eşit şekilde içinde yaşatmalıdır. Yani Allah’tan, kabir azabından ve kıyametten kendisini Allah’ın rahmetinden ümitsizliğe düşürmeyecek şekilde korkmalıdır. Aynı şekilde, Allah’a olan ümidi onu küstahlığa itecek şekilde olmamalıdır. Masum İmamlardan (a.s) gelen rivayetlerde bu yöndedir. Örneğin:

1-İmam Sadık (a.s) buyuruyor: ‘Allah’tan (Azze ve Celle) öyle kork ki insanların ve cinlerin iyiliklerine sahip olsanda azap edilecekmiş gibi; ve ümidini Ona öyle bağla ki insanların ve cinlerin günahlarına sahip olsanda sana merhamet edilecekmiş gibi.’[5]

2-İmam Ali (a.s) buyuruyor: ‘En iyi amel korku ve ümitli olmakta ölçülü olmaktadır; yani Allah’ın azabından korkmakla Allah’ın rahmetine ümitli olmak arasında bir halete sahip olmalısın. Allah’tan korkmak ve Onun rahmetine ümit bağlamak belli bir ölçüde olmalıdır. Ne aşırı derecede korkupta rahmetinden ümidini kesmeli, ne de aşırı derecede ümitli olupta gurur ve gaflete kapılmalıdır.’[6]

3-İmam Sadık (a.s) buyuruyor: ‘(Allah’tan) Korkmak kalbin (günaha ve gaflete düşmemesinin) bekçisidir; (Allah’ın rahmetine) ümit ise insanın (Allah’ta uzaklaşmaması ve ümitsizliğe düşmemesi için) vasıta ve şefaatçisidir. Kim Allah’ı bilirse hem Ondan korkar hem de Ona ümit bağlar. Bu ikisi (korku ve ümit) imanın iki kanadıdır. Gerçek kul onlarla Allah’ın rıdvanına doğru uçar; aklının iki gözüyle Allah’ın müjde ve azap vaadine bakar. Korku Allah’ın adaletini ve Onun azabının engelleyiciliğini gösterir. Ümit, Allah’ın fazl ve rahmetinin yüksek feryadıdır. (Allah’ın sonsuz rahmetine) ümit etmek kalbi canlı tutar. (Allah’ın azabından) Korkmak nefsi (ve nefsani istekleri) öldürür.'[7]

Yukarıda söylenenenlerden alınan netice şudur: Kıyamet azabından kurtulmayı ümit etmek,mutlak kemale uçmak, imanın iki kanadından biri olan farzları yerine getirmek ve haramları terketmekle olur. Bu özellik (Allah’ın rahmetine ümit bağlamak) ve Allah’ın azabından korkmak aynı derecede olmalıdır. Yani insan, Allah’ın rahmetine öyle bir şekilde ümit bağlamalı ki bu onu günah işlemeye sürüklememelidir. Korku nuruda öyle bir şekilde olmalı ki, Allah’ın rahmetinden ümidini kesmeye neden olmamalıdır.       



[1] -İmam Humeyni, Kırk Hadis, s.229, 16. Baskı, Müessese-i Tanzim ve Neşr-i Asar İmam Humeyni, Tahran, HŞ.1376

[2] -Bakara/218

[3] -İmam Humeyni, a.g.e. s.222

[4] -Nisa/78

[5] -Kuleyni, Usul-u Kafi, (Mustafavi’nin Çevirisi), c.3, s.109, 1. Baskı, Kitapfuruşi-i İlmiyyey-i İslami, Tahran

[6] -Gureru’l Hikem, (Ensari’nin Çevirisi), c.1, s.395, 8. Baskı, Tahran.

[7] -Misbahu’ş Şeria, (Mustafavi’nin Çevirisi), s.398, 1. Baskı, Encümen-i İslamiy-i Hikmet ve Felsefey-i İran, Tahran, HŞ. 1360

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zikir nedir ve türleri nelerdir?
    17221 Pratik İrfan 2012/09/24
    Zikir ve Allah’ı anmanın birçok ruhi ve ahlaki yapıcı etkisi vardır ve bunun karşısında Allah’ın kulunu hatırlaması, kalbin aydınlanması, kalp huzuru, Allah’a itaatsizlik etmeden korkmak, günahların bağışlanması ve ilim ve hikmet bunlardan sayılır. Genellikle zikir kalpsel ve dilsel olarak iki türe ayrılır. Dille yapılan zikre “vird” de ...
  • Hz. Muhammed (s.a.a) Nerede Toprağa Verilmiştir?
    8777 تاريخ بزرگان 2011/10/23
    İslam Peygamberi, Ebrehe’nin askerleriyle[1] Allah’ın evine hücum ettiği yılda doğmuş ve kırk yaşındayken Hira mağarasında ibadetle meşgulken Allah tarafından peygamberliğe seçilmiştir. Hz. Muhammed (s.a.a) çağrısını ilkönce gizli olarak başlatmış ve Allah’ın emriyle açık çağrısına da yakınlarından başlamıştır.[2] Hz. Peygamberin ...
  • Astıma müptela olan oruçlu bir şahsın sprey kullanmasının hükmü nedir?
    7095 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/18
    Mercilerin çoğu, ilaç yerine istifade edilen iğne ve serum gibi şeylerin kullanımını caiz bilmektedir. Elbette belirtilen hususların yemek yerine istifade edildiği yerde onlardan sakınmak gerekir.[1] Aynı şekilde nefes darlığı için kullanılan sprey eğer ilacı sadece akciğere aktarırsa, orucu bozmaz.
  • Gönüllerine göre eş bulamayan, evlilik zamanı gelmiş kızların duası hangisidir?
    18099 Pratik Ahlak 2012/07/21
    Saygıdeğer okuyucumuz; Sizin nazarınızdaki dua Şeyh Abbas Kummi’nin “Mefatihu’l Cinan” kitabında zikredilmiştir ve o dua şöyledir: Şeyh ve Seyyid, Mufazzal bin Ömer’den şöyle rivayet etmektedir: Bir gün İmam Cefer-i Sadık’ı (a.s) Cafer-i Tayyar namazını kılarken gördüm ve namazı kıldıktan sonra ellerini kaldırarak nefesi ...
  • İslami düşüncenin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir proje sunmak mümkün müdür?
    8247 Eski Kelam İlmi 2007/08/23
    İslam, gönderilmiş olan son ve en mükemmel dindir. Bundan dolayı insan hayatını ilgilendiren bütün toplumsal ve ferdi alanlarda bu dinin yol gösterici olması beklentisi içerisindeyiz. “İslam’da sistematik düşünce teorisi “ İslam dininin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir teoridir. ...
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    13833 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12435 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...
  • Abdest ve teyemmümün felsefesi nedir?
    10117 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/04/12
    Banyo yapıldığı zaman ortaya çıkan şey dış temizliktir. Dış temizliğin yanı sıra, manevi temizlikte namazın şartlarındandır. Bu da ancak abdest ve gusülle gerçekleşir. Su kullanma imkanı yoksa, manevi ve batıni taharet için, abdest ve guslün yerine teyemmüm alınır. Ama bu, teyemmümün dış temizliğe faydası olmadığı ...
  • Biz bütün âlemde Müslüman ya da Şia olmayan insanları görmekteyiz...
    10641 Eski Kelam İlmi 2007/09/18
    İslam dinine inanmayan insanlar iki grupturlar:Diğer bir ibaretle İslam dinine iman etmeyen insanlar iki gruptur:1- Terim olarak cahil-i mukassir ve inatçi kâfir olan grup. Yani İslam onlara ulaşmış ve onun hak olduğunu anlamışlar ama inat ve isyancılıkları yüzünden hakkı kabul etmemişlerdir. Bu grup, azabı ve ...
  • Niçin insan (intihar ederek) hayatı kendinden selb edemiyor?
    7274 Ahlak 2010/11/09
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar