Gelişmiş Arama
Ziyaret
12437
Güncellenme Tarihi: 2011/10/30
Soru Özeti
Allah’ın ilim, kudret, adalet ve hayat sıfatları ile insanın aynı sıfatları arasında ne gibi bir fark vardır?
Soru
Allah’ın ilim, kudret, adalet ve hayat sıfatları ile insanın aynı sıfatları arasında ne gibi bir fark vardır?
Kısa Cevap

Yüce Allah, zatında kemali yansıtan sıfatlar ile nitelenir. İlim, kudret ve hayat bu kabildendir. İnsan da bu sıfatlarla nitelenir ve o Allah’ın izniyle bilen, güçlü ve diridir. Ama Allah’ın bu sıfatlarla nitelenmesi ile diğer varlıkların bu sıfatlarla nitelenmesi arasında iki açıdan fark vardır:

1. Bu sıfatlar (ilim, kudret ve hayat) değişik mefhumlara sahiptir, ama varlık ve gerçekleşme açısından Yüce Allah’ta birdirler. Allah’ın zatında ilim özelliği kudret özelliğinden ve bu ikisi de hayat özelliğinden ayrı değildir. Yüce Allah’ın zatının tümü ilim, kudret ve hayattır. İnsanda ise bunun tersine bu sıfatların mefhumları farklıdır. İnsandaki ilim ve şuur gerçekliği, kudret gerçekliğinden farklıdır ve insanın bilgi ve gücü de diri olmasından başka bir şeydir.

2. Allah’ın sıfatlarının gerçekliği birbiriyle farklı olmadığı gibi, O’nun sıfatları ve zatı da birbirinden ayrı değildir. Allah’ın sıfatları, O’nun zatının aynısıdır, Hak Teâlâ’nın zatına bir ek ve ilave değildir. Oysaki insanın sıfatları zatına eklenmiştir; zira insan başta insandır, ama âlim ve kadir değildir. Bilakis ilim ve kudreti sonradan elde etmiştir. Artı, insan mümkün bir varlık olduğundan ve mümkün varlıklar da varlık açısından sınırlı olduklarından, insanın sıfatları da zatı gibi sınırlıdır. Bunun tersine Yüce Allah salt ve sınırsız varlık olduğundan, sıfatları da sınırsızdır. Örneğin Yüce Allah’ın kudret ve iradesinin sonsuz olması ve yarattığı düzenin esiri olmamasıyla birlikte, kendisi hikmet ve maslahat sahibidir de. Hak Teâlâ’nın hikmetinin manası, eşyayı varlık gaye ve kemaline ulaştırmasıdır. İnsanın işlerindeki hikmetin manası ise onun bir işi bir gaye ve kemale ulaşmak için yapmasıdır; çünkü müsebbibin varlığı ve onun sebebe isnadı ve onunla irtibatı bir şey olduğundan ve onda ayrı olduğunu düşündürmeye neden olacak iki şey olmadığından, Yüce Allah’ın onu irade etmesi, onun özel sebebiyle irtibat kurmayı irade etmesinden ibarettir ve o sebebi irade etmek de onun kendi özel sebebiyle irtibat kurmasını irade etmekle eşittir. Böylece bu, Zat-ı Hak ile irtibat kurmakla eşit olan bir sebebi irade etmeye ulaşır. Hakk’ın onu irade etmesi de tüm eşyayı, irtibatları ve düzenleri irade etmesiyle eşittir. Hikmet sahibi olmak anlamındaki hikmet sıfatı, Yüce Allah hakkında ve insan hakkında olmak üzere iki şekilde tezahür eder. İnsanın hikmet sahibi olması, onun her işte makul bir gaye taşıması ve işlerinde en üstün ve yüce hedefleri ve de hedefe ulaşmak için en üstün ve en yüce araçları seçmesi manasındadır. Oysaki Yüce Allah mutlak olarak ganidir. O, bir gayenin peşinden gitmez ve O’nun yoksun olup kavuşmak isteyebileceği bir yetkinlik düşünülemez. O’nun hikmet sahibi olması, varlıkları mümkün olan kapasitelerine göre yetkinliklerine ulaştırmak veya eşyayı ikincil yetkinliklerine doğru yönetmek, mükemmelleştirmek ve yönlendirmek anlamındadır. Bu da eşyayı yetkinliklerine ulaştırmanın bir başka türüdür.

Bu hususta aşağıdaki kaynaklara benzer kelam ve felsefe kitaplarına müracaat edebilirisiniz.

1. Akaid-i İslamî, Cafer Sübhani

2. Amezeş-i Akaid, Muhammed Taki Misbah.      

Ayrıntılı Cevap
Bu sorunun ayrıntılı cevabı yoktur.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar