Gelişmiş Arama
Ziyaret
7437
Güncellenme Tarihi: 2009/02/22
Soru Özeti
İmamlar, ne zaman şehid olacaklarını bildikleri halde, buna engel olmak için neden önlem almadılar?
Soru
Masum İmamlar (a.s) gaybtan ne zaman ve nasıl şehid olacaklarını bildikleri halde buna engel olmak için herhangi bir önlem almadılar. Neden?
Kısa Cevap

Cevabın anlaşılabilmesi için önce bir kaç noktaya açıklık getirmek gerekir:

1- Masum İmamlar (a.s), kendi şehadetlerinin yer ve zamanı da olmak üzere acaba bütün olayları biliyor muydular? Bunun kendisi incelenmesi gereken bir konudur ve ispatlanmış değildir.

2- Masum İmamlar (a.s)’ın kendi şehadetlerinin yer ve zamanını gaybi ilimle bildiklerini varsayarsak, o zaman bu şunu ifade eder ki:

a) Her insan bir gün ölecektir ve ilmi ne düzeyde olursa olsun kimse bu kaideden müstesna değildir. Yani insanın ilmi onun ölüm ya da şehadetine engel teşkil etmez.

b) Allah’ın kaza ve kaderi kesinleştiğinde hiçbir şekilde değişmez.

c) Masum İmamlar (a.s)’ın gayb'tan şehadetlerinin yer ve zamanını bilmeleri sadece kesinleşmiş bir olayı bildikleri anlamına gelmektedir. Onların (a.s) bu kaza ve kadere razı olmaları, makamlarını da daha da yükseltmektedir.

Sonuç: Allah’ın kesin isteği olan en güzel ölüm şekli olan şehedete ermeğe engel olmak, Allah’ın isteğine razı olmamak demektir ki, böyle bir şey Masum İmamlar (a.s)'dan asla beklenmez. Onların (a.s) söz ve amelleri, her zaman ilahi kazaya razı, Allah’ın emrine teslim olduklarını ortaya koymaktadır.

Ayrıntılı Cevap

Cevabın daha iyi anlaşılabilmesi için her şeyden önce İmamlar (a.s)'ın ilimlerinin ne şekilde olduğunu kısaca beyan etmemiz, ondan sonra ölüm ve şehadetlerinin zamanını bilmelerine rağmen neden buna engel olmadıklarına bakmamız gerekir.

Masum İmamlar (a.s)'ın Allah’ın izniyle her şeye tam ve mutlak gaybı ilimleri olduğu, yani şehadetlerinin yer ve zamanını da bilmek gibi geçmiş ve gelecekte ki tüm olayları bildikleri konusu ihtilaflıdır. Kur'an'ın öğretilerine göre gaybı tam olarak yalnızca Allah bilmektedir; zira bütün alemlere her yönüyle hakim olan O'dur. Bunu, Rad/4, Yunus/20, Nahl/65 gibi ayetlerde görebiliriz. Bazıları bu ve benzeri ayetlere dayanarak İmamlar (a.s)'ın şehadetlerinin yer ve zamanını bilmek gibi geniş ve kapsamlı bir ilimlerinin olmadığını söylüyorlar.

Ancak Şia alimlerinin bazıları, Al-i İmran/179, Cin/26 ve 27 gibi ayetlere dayanarak diyorlar ki: 'Allah-u Teala gaybı ilmi resullere vermektedir.' Yine ilahi evliyalarında kısmi olarak gaybı bildiklerine inanmaktalar. Masum İmamlar (a.s)'ın rivayetlerinden de bu mana çıkmaktadır. İmam Sadık (a.s) bu konuda şöyle buyuruyor: 'İmam bir şeyi bilmek istediğinde Allah onu Ona öğretir.'[1]

Bu gibi ayet ve rivayetler ile peygamberlerin insanları maddi ve manevi olmak üzere her yönüyle hidayet etme görevleri dikkate alındığında Onların bu görevlerini iyi bir şekilde yerine getirmek için büyük bir ilme ihtiyaç duydukları açıktır. Peygamberlerin halifeleri olan İmamlar da aynı hükme sahiptir. Onlar da kendi şehadetlerinin yer ve zamanını bilmeleri de olmak üzere gaybı ilimden büyük bir paya sahiptirler.[2]

Masum İmamlar (a.s)'ın kendi şehadetlerinin yer ve zamanını bildiklerinin ispatı halinde demek gerekir ki:

a) Bütün insanlar bu dünyaya gelir ve giderler. Her doğan bir gün şöyle ya da böyle ölecektir. Kur'an-ı Kerim buyuruyor: 'Her nefis ölümü tadacaktır.'[3] Yani herkes ölecektir. Çok az sayıdaki Allah'ın has dostlarının dışında kimse ne zaman öleceğini bilemez. Ölümlerin üzerlerinin kapalı olması, insanın her an ölebileceği, bu yüzden günah işlememesi ve tövbeyi geciktirmemesi gerektiği anlamına gelmektedir. Ölümlerin içinde en üstün ölüm ise şehadettir. Allah-u Teala kendi yolunda ölenleri ölü kabul etmiyor. Onlar, Allah katında rızıklanan dirilerdir diye buyurur.[4]

Gaybı ilme sahip olan Masum İmamlar (a.s)'ın hepsi bu şekilde öldüler, yani şehid oldular. Ancak, insanın ilmi onun ölmesine veya şehid olmasına engel teşkil etmez. Ne zaman öleceğini bilmek ölüme engel olunacağı manasına gelmemektedir.

b) Kaza ve kader -ister kişiler için olsun, ister ümmetler için- kesinleşmişse asla değişmez. Allah-u Teala buyuruyor: 'Mukadder olan o zaman gelip çattı mı, onu ne bir an geriye atabilirler, ne bir an ileriye alabilirler.'[5]

c) Masum İmamlar (a.s)'ın da gaybı ilimleri vardı. Allah'ın kaza ve hikmeti şehid olmalarını gerektirmediğini bildikleri sürece kendilerini ölümden korurlardı. Rivayetlerde, İmam Hadi (a.s) hastalığından iyileşmek amacıyla birini dua etmesi için Kerbela'ya gönderdiği, İmam Kazım (a.s)'ın Harun er-Reşid'in verdiği zehirli hurmayı yemeyip, 'Henüz vakti gelmemiştir.' diye buyurduğu, İmam Bakır (a.s)'ın 'Biz sultanın şerrini defetmek için falan duayı okuruz.' dediği nakledilmiştir.[6]

Bütün bunlar, Masum imamlar (a.s)'ın canlarını korumak için çaba gösterdiklerini ortaya koymaktadır.

d) İnsan şehid olacağını önceden bildiği halde, Allah'ın rızasını kazanmak, Onun emrine teslim olmak için, isteyerek savaş meydanına gitmesi insanın makam ve derecesini artırır.

İnsan eğer böyle bir ilahi rızaya erişirse kesinlikle insaniyetin üstün derecelerine ulaşmış olacaktır. İmam Bakır (a.s) buyuruyor: 'Masum İmamlar (a.s)'ın başına gelen bunca musibet Allah'ın kesin kazası ve Onların kendi seçimleriyle oldu. Hepsi bunu biliyordu… Bütün bunlarda Allah'ın Onlar için istediği derece ve kerametlerden (onur ve değerlerden) dolayıdır.'[7] Allah'ın isteğine uygun olan en güzel ölüm şekline engel olmak demek, Allah'ın isteğine razı olmamak demektir. Böyle bir şeyi Onlardan (a.s) beklenmek asla makul değildir. Bu şekilde bir ölüm, yani Allah yolunda şehid olmak Masum İmamlar (a.s)'ın en büyük arzuları idi. Bu arzuya ulaşmak için hep dua ederlerdi. Örneğin İmam Hüseyin (a.s), kendisinin ve ashabının şehadetini biliyordu ve buna razıydı. Çünkü Onun (a.s) şehadetinin İslam’ın kalmasında en büyük etken olacağını biliyordu. Böyle bir ölümden kaçsaydı bu etki ve faydaları verecek bir şehadete nerede ulaşacaktı?

Yukarıda söylenenler göz önüne alındığında şöyle bir sonuç alıyoruz: Masum İmamlar (a.s), Allah'ın kesin kazasını bildikleri yerlerde, rıza ve teslim makamına sahip olduklarından buna razı olurlardı, bunun dışında canlarını korumak için çaba göstermekten geri durmazlardı.



[1] -Kuleyni, Usul-u Kafi, c.1, İmamlar (a.s) Bir Şeyi Bilmek İstedikleri Zaman Bildirilir babı, hadis, 3; daha fazla bilgi için bkz: İnsan ve Gaybı İlmi Bilme, soru: 150, (site: 1056).

[2] - Gaybı bilmek her zaman kemalin göstergesi değildir, hatta bazen eksikliktir. Örneğin Hz. Ali (a.s), Hz. Peygamber (s.a.a)'in hicret edeceği gece yerinde yattığı zaman, her hangi bir tehlike olmayacağını bilseydi bu Onun (a.s) için bir fazilet sayılmazdı; zira bu durumda herkes orada yatmak isterdi. Burada gaybı bilmemek fazilettir. (Kıraati, Tefsir-i Nur, c.4, s.245)

[3] - Al-i İmran/185

[4] - Al-i İmran/169

[5] - A'raf/34

[6] - Maktel-i Hüseyin (Mukarrem), s.57

[7] - a.g.e. s.61

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hz. İsa Ve Suyun Üzerinde Yürüme
    13286 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Peygamberleri tanımanın yollarından birisi mucizedir. Mucize ıstılah olarak öğretilecek ve öğrenilecek türden olmayan ve insanların yapmaya güç yetiremeyeceği olağanüstü işlere denir.[1] Hz. İsa (a.s) bazı mucizelere sahipti. Ölüleri diriltmek, doğuştan kör olanlara şifa vermek ve hastaları iyileştirmek bu mucizelerin bazılarıdır. Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır: “…
  • Zina zade hakkında rivayet edilen hadisler hangileridir?
    8914 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/14
    Zina sonucu doğan çocuğun (zina zade) İslam nazarında Peygamber Efendimiz (s.a.a) ve masum İmamlarımızın (a.s.) rivayetlerinde beyan edilmiş, özel hükümleri vardır. O, hadislerden bazılarının adresleri şunlardır:1-   Zina zadenin mirası: “Vesailuş-Şia”, c.26, ...
  • Cenabet guslü alınmazsa namaz ve orucun kazasını yerine getirmek farz olur mu?
    11948 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/30
    Bu konuda kendi taklit merciinizin fetvasına göre amel etmelisiniz. Büyük taklit merciilerinin ‘Yıllarca cenabetli olarak namaz kıldım, oruç tuttum. Ama cenabetlinin gusül alması gerektiğini bilmiyordum. Bu durumda görevim nedir?’ sorusuna verdikleri cevaplar şöyledir:Ayetullah Humeyni, Behcet, Tebrizi, Hamanei, Mekarim, Vahid:
  • Ahzap suresinin 37. ayetinin nüzul sebebi nedir?
    28705 تاريخ بزرگان 2011/04/13
    Ahzap suresinin 37. ayeti Peygamber’le (s.a.a) Cahş’ın kızı Zeynep’in evliliği hakkında olup şöyle buyuruyor: ‘An o zamanı ki Allah'ın, kendisine nimet verdiği ve senin de nimetler verdiğin kişiye ‘eşini bırakma ve çekin Allah'tan’ diyordun.’Zeyd bin. Harise azad edilmiş bir köle olup, Peygamber (s.a.a) onu kendisine ...
  • Ehl-i Sünnetin abdest alma şekli dikkate alındığında abdest ayetindeki 'ila' kelimesi ne manaya gelmektedir?
    9549 Sire 2009/04/08
    Abdestayetinde ki 'ila' kelimesi için demek gerekir ki, ayet yıkamanın şekliyle ilgili değildir, yalnızca yıkamanın haddi ve miktarı beyan edilmektedir ve 'ila' ğayet (son sınır) manasını taşımaktadır. Ama bu ğayet (son sınır) magsul'ün (yıkanılan yerin) ğayet'ini belirtmektedir, guslün (yıkamanın) değil. Birine 'ellerini yıka' dendiğinde ...
  • Meni sıvısı kemiğin imik sıvısının üretimi ve bedenin diğer işleri için faydalıdır. Böyleyken evlenirsem bu sıvı heder olmaz mı ve bunu korumam gerekmez mi?
    27622 Pratik Ahlak 2010/09/22
    Yanıtın açıklığa kavuşması için ilkönce mastürbasyon günahının bazı manevî ve cismanî zararlarını hatırlatıyoruz:1- Manevî Zararlar1-1- Mastürbasyon günahı insanın Allah’tan uzaklaşmasına neden olur; öyle ki diriliş gününde Yüce Allah bu günahı işleyenlere ne bakacak ve ne de ...
  • Mevcudat nasıl Allahu Teâlâ nın ayet ve nişaneleridir?
    7057 Teorik İrfan 2011/08/20
    Mevcudat hem zati olarak hem de sıfat yönüyle Allahu Teâlâ'nın vücudunun nişaneleridir.  Bu konunun açıklaması şu şekildedir: Mevcudat zat ve mahiyet açısından mümkünü'l-vücutturlar. Vücut bulabilmeleri için vacipu'l- vücut olan Allaha muhtaçtırlar. İşte bu yüzden onların vücutları ve varoluşları vacipu'l-vücut olan Allahın varlığına delildir. Dahası Hikmet-i Mütealiye göre mümkünü'l- vücut ...
  • Acaba Nebiyi ekrem (s.a.a) ezanda kendi nübüvvetine ve hazreti Ali’nin (a.s.) velayetine şehadet veriyor muydu? Neden zamanımızın imametine şehadet vermiyoruz?
    8512 Fıkıh Tarihi 2015/05/20
    Rivayetler esasınca şu müsellemdir ki İslam Peygamberi (s.a.a.) ezanda kendi nübüvvetine şehadet veriyordu. Zira nebiyi ekrem (s.a.a.) diğer insanlar gibi şer’i hükümlere ve tekliflere amel etmeye mükellef olmadığını ispatlayan has bir delil var olmadığı sürece mükellefti. Ezan bağlamında müstesna kılındığına dair hiçbir delilimiz yok iken mükellef olduğuna ...
  • Allahın sıfatları hakkında bilgi sahibi olduğumuz halde neden günah işliyoruz?
    9927 Pratik Ahlak 2010/11/09
    Allah amellerinizden haberdar ve Onun kadir ve hekim olduğunu bilmek insanı itaat yapmaya sürüklemez. Şeytan Allahın sıfatlarını biliyordu, ama Onun emrine sırt çevirdi.İlahi sıfatlar hakkındaki ilim, itikat ve iman ile birlikte olunca, insanı amele sevk eder. Ama heva ve ...
  • Neden İmam Ali (a.s) Nehcü’l-Belağa’da kendi imametinden söz etmemiş ve sadece hilafetini gasp ettiklerinden şikâyet etmiştir?
    9862 تاريخ بزرگان 2012/05/16
    İmam Ali’nin kendini savunması, kabiliyetlerini, liyakatini ve üstünlüklerini dile getirmesi gerçekte imamet makamını savunmak ve tanıtmaktır; zira eğer halk bundan haberdar olmazsa çok ağır bir hüsrana uğrayacaktır (nitekim bu vakıa maalesef İslam tarihinde gerçekleşti). Bu esas uyarınca İmam Ali (a.s) şartların gerektirdiği durumlarda kendi rehberlik ve imamet ...

En Çok Okunanlar