Gelişmiş Arama
Ziyaret
14398
Güncellenme Tarihi: 2012/05/19
Soru Özeti
Neden Hz İsa Ruhullah olarak adlandırılmıştır?
Soru
Neden Hz İsa Ruhullah (Allah’ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah’ın kendi ruhundan Peygamberi Âdem’e üflemesinin manası nedir?
Kısa Cevap

Bazı özellikler değişik ve birçok şey ve bireylerde bulunmasına karşın, bir takım deliller nedeniyle özel bir birey veya şeyde belirgin olarak ilan edilir. Örneğin Allah’ın olan tüm gökler ve yeryüzü arasında Kâbe’nin Allah’ın evi olarak tanıtılması bu kabildendir. Bu anlamda tüm peygamberler ve mümin bireyler Allah’ın ruhuna isnat edilmekle birlikte, bu istinat Hz İsa ve Hz Âdem ile ilgili olarak bu iki şahsın özel bir şekilde yaratılması nedeniyle belirgin bir şekilde ortaya çıkmış ve bu esas uyarınca da Hz İsa, “ruhullah” olarak adlandırılmıştır. Elbette bu ad ve lakap onun kulluğuna bir halel ve noksanlık getirmemiş ve onu ulûhiyet mertebesine çıkarmamıştır. 

Ayrıntılı Cevap

Kur’an-ı Kerim’de bu ilahi peygamberi tanıtma noktasında mevcut olan ayet şöyle buyurmaktadır: Ey Kitab ehli! Dininizde sınırları aşmayın ve Allah hakkında ancak hakkı söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih, ancak Allah’ın peygamberi, Meryem’e ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği) kelimesi ve kendisinden bir ruhtur. Öyleyse Allah’a ve peygamberlerine iman edin, “(Allah) üçtür” demeyin. Kendi iyiliğiniz için buna son verin. Allah, ancak bir tek ilâhtır. O, çocuk sahibi olmaktan uzaktır. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.[1]  Bu ayete istinatta bulunarak ruhullah kelimesi, Hz İsa’nın isimlerinden biri sıfatıyla İslami metinlerde kullanılmıştır. Öte taraftan Kur’an-ı Kerim’in açıkça belirtmesiyle ruh az insani bir bilgiyle tüm yönlerinin bilinebileceği konulardan değildir.[2] Bununla birlikte Kur’an’da ruh kelimesini değişik manalarda kullanan birçok ayete rastlamaktayız ve bunların arasında ortak bir nokta bulunabilir. Kur’an’daki ruh kelimesinin bazı manaları şunlardır:

1. Allah’ın mesajını peygamberlere ulaştıran yakın melek.[3]  

2. Semavi kitap.[4]

3. Allah tarafından kullarına gönderilmiş gaybi yardım.[5]

4. Hz İsa’nın bir özelliği.

Son numune bağlamında Kur’an’da bir defa Hz İsa’nın Allah’ın ruhu olarak adlandırıldığını[6] ve başka bir yerde de onun “Kutsal Ruh” ile desteklendiğini[7] gözlemlemekteyiz. Tabirdeki bu ihtilafın niteliği bizim için açık olmayan ruhun değişik yönlerine matuf olabilir. Şayet bütün bu belirtilen hususlar kendi başına herhangi bir ipham ve soru yaratmayabilirdi, ama Hıristiyanların özel inançları ve özellikle teslis inancı[8] onların bu ayetlerden istifade ederek, Kur’an’ın da Hz İsa’nın bir takım özelliklere sahip olduğunu kabul ettiğini, onu kadim bildiğini, Allah’ın yaratığı bilmediğini ve Allah’ın oğlu bildiğine dair Hıristiyanların inancını takviye ettiğini iddia ederek Müslümanlara bir takım hususları kabul ettirmeye yeltenmesine neden oldu.

Bu konuların eskiden beri dile getirildiği ve Masum önderlerimizin de bu tür iddialar karşısında takipçilerini uygun cevaplarla bilgilendirdiklerini bilmeliyiz. Aşağıdaki iki numuneye dikkat ediniz:

1. Hamran, İmam Sadık’tan “Ondan bir ruh” ayeti ile ilgili olarak bir açıklama ister. İmam cevap olarak şöyle buyurur: Bu ruhtan kasıt, yaratılmış bir varlıktır ve Allah onu Âdem ve İsa’nın varlığına koymuştur.[9] Bu şekilde İmam, “eğer Allah’ın ruhu bir fertte olursa, kesinlikle o da kendi tanrısı gibi ezeli ve ebedi olacaktır” diye öne sürülen şüpheyi ortadan kaldırmaktadır.

2. İmam Sadık (a.s) bu hususla bağlantılı olarak başka bir yerde Muhammed b. Müslim’e verdiği cevapta şöyle buyurmaktadır: Allah evler arasından Kâbe’yi seçtiği ve orası benim evimdir dediği gibi, bir peygamberi (İbrahim) de diğer peygamberler arasından seçmiş ve o benim dostumdur demiştir. Aynı şekilde diğer hususlara benzer şekilde İsa’yı kendi ruhu olarak ilan etmesinin sebebi de onu diğer ruhlar arasından seçmiş olmasıdır. Bu konu onun yaratılmış olması gerçekliğini zedelemez. İsa’da diğer peygamberler gibi Allah’ın yaratığı idi ve onun yönlendirmesiyle rolünü oynuyordu.[10] İmam burada önemli bir noktaya işaret etmektedir: Allah bazen herkeste veya birçok bireyde bulunan bir özelliği bir takım deliller nedeniyle bir şey veya bir bireyde belirgin kılar, ama bu, söz konusu özelliğin diğer şahıslarda bulunmadığı anlamına gelmez. Örnek:

1. Tüm evren Allah’ın olmasına karşın[11]O, Mekke şehrinde küçük bir alanı belirgin kılmış ve orasını “evim”[12] sıfatıyla kendi evi olarak ilan etmiştir.

2. Kur’an’ın açıkça buyurmasıyla tüm peygamberler ve melekler Allah’ın seçilmiş yaratıkları olmasına rağmen[13], bu kutsal kitabın bir başka yerinde peygamberlerden bir grubun belirgin olarak seçildiği ilan edilmiştir.[14]

3. Son olarak, ilahi ruh tüm peygamberlere verilmesine ve onların ve hatta diğer imanlı şahısların Allah tarafından bir ruhla desteklenmesine karşın[15], bu özellik Hz İsa hakkında ve ondan önce de Hz Âdem bağlamında[16]  bu belirgin bir şekilde ilan edilmiştir.

Bu esas uyarınca Hz İsa’nın “ruhullah” olmasını onu Tanrıya benzer kılacak ve Tanrının bir cüzünün kendinde cisimleştiğini çağrıştıracak bir özellik olarak algılamamak gerekir.[17]

Hz İsa’nın beşikteyken ilk sözü “ben rabbimin kuluyum”[18] idi. Kendisi misyonunun son döneminde de Allah’a şöyle hitap etmiştir: Ben takipçilerime benim ve sizin rabbiniz olan Allah’a ibadet edin diye söyledim.[19] Sen benim kalbimden haberdarsın ve ben senin ilmine ulaşamam.[20] Hz İsa bu şekilde kendi kulluk mertebesini ilan etmiştir. Bu ilahi peygamber babasız yaratılmıştır. Nitekim Âdem de babasız ve annesiz olarak yaratılmıştı.  Bu esas uyarınca tüm insanların yaratılması Allah tarafından bir mucize olsa da bu mucize bu iki şahıs hakkında daha belirgin kılınmıştır. Bu nedenle Allah, peygamberleri arasında bu iki şahsı belirgin kılmış ve onları kendi ruhuna isnat etmiştir. Elbette Allah istediği her kuluna kendi ruhundan üfleyebilir.[21]

Sorunuzun ikinci bölümü 17684 (Site: tr17361) yanıtta yer almaktadır. Arzu ederseniz okuyabilirsiniz.

 


[1] Nisa Suresi, 171. ayet.

[2] İsra Suresi, 85. ayet: " وَ يَسْئَلُونَكَ عَنِ الرُّوحِ قُلِ الرُّوحُ مِنْ أَمْرِ رَبِّي وَ ما أُوتيتُمْ مِنَ الْعِلْمِ إِلاَّ قَليلا".

[3] Nahl Suresi, 102. ayet; Meryem Suresi, 17. ayet; Şuara Suresi, 193. ayet…

[4] Şura Suresi, 52. ayet.

[5] Mücadele Suresi, 22. ayet; Bakara Suresi, 87. ayet.

[6] Nisa Suresi, 171. ayet: "وَ رُوحٌ مِنْه‏".

[7] Bakara Suresi, 87 ve 253. ayet: "وَ آتَيْنا عيسَى ابْنَ مَرْيَمَ الْبَيِّناتِ وَ أَيَّدْناهُ بِرُوحِ الْقُدُس‏".

[8] Elbette bazı Hıristiyan mütekellimler teslise tapmayı kabul etmemekte ve bir takım yorum ve teviller ile kendilerinin muvahhit olduğunu ispat etmeye çalışmaktadır. Gerçek Hıristiyanların Allah’a taptıklarını bilmeliyiz. Bu husus, Âli İmran suresinin 64. ayetinde belirtilmiştir.

[9] Kuleyni, Muhammed bin Yakup, Kâfi, c: 1, s: 133, hadis 2, Daru’l Kutubu’l İslamiye, Tahran, 1365 h.ş.

[10] a.g.e, hadis 3.

[11] A’li İmran Suresi, 189. ayet: "وَ لِلَّهِ مُلْكُ السَّماواتِ وَ الْأَرْض‏”. Ve benzer başka onlarca ayet daha mevcuttur.

[12] Bakara Suresi, 125. ayet: "َ أَنْ طَهِّرا بَيْتِي‏"؛ حج، 26"طَهِّرْ بَيْتِيَ لِلطَّائِفينَ وَ الْقائِمينَ وَ الرُّكَّعِ السُّجُود".

[13] Hac Suresi, 75. ayet: "اللَّهُ يَصْطَفي‏ مِنَ الْمَلائِكَةِ رُسُلاً وَ مِنَ النَّاس‏".

[14] A’li İmran Suresi, 33. ayet: "إِنَّ اللَّهَ اصْطَفى‏ آدَمَ وَ نُوحاً وَ آلَ إِبْراهيمَ وَ آلَ عِمْرانَ عَلَى الْعالَمين‏"; Bakara Suresi, 130. ayet: "مَنْ يَرْغَبُ عَنْ مِلَّةِ إِبْراهيمَ إِلاَّ مَنْ سَفِهَ نَفْسَهُ وَ لَقَدِ اصْطَفَيْناهُ فِي الدُّنْيا...".

[15] Mücadele Suresi, 22. ayet: "أُولئِكَ كَتَبَ في‏ قُلُوبِهِمُ الْإيمانَ وَ أَيَّدَهُمْ بِرُوحٍ مِنْهُ".

[16] Hicr suresi, 29. ayet; Sad Suresi, 72. ayet: "فَإِذا سَوَّيْتُهُ وَ نَفَخْتُ فيهِ مِنْ رُوحي‏ فَقَعُوا لَهُ ساجِدين‏".

[17] Bu hususta bu sitedeki 4671. Sorunun açıklamasını okuyabilirsiniz.

[18] Meryem Suresi, 30. ayet: "قالَ إِنِّي عَبْدُ اللَّه‏".

[19] Maide Suresi, 117. ayet: "ما قُلْتُ لَهُمْ إِلاَّ ما أَمَرْتَني‏ بِهِ أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ رَبِّي وَ رَبَّكُم‏".

[20] Maide Suresi, 116. ayet: "تَعْلَمُ ما في‏ نَفْسي‏ وَ لا أَعْلَمُ ما في‏ نَفْسِك‏".

[21] Gafir Suresi, 15. ayet: " ِ يُلْقِي الرُّوحَ مِنْ أَمْرِهِ عَلى‏ مَنْ يَشاءُ مِنْ عِبادِهِ ".

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmam evlatlarının adına yapılmış türbelere inanmanın ölçüsü nedir?
    6813 Eski Kelam İlmi 2009/07/04
    İmam evlatlarından maksat Ehl-i Beyt İmamlarının soyundan gelen zatların türbeleridir. Bir çok hadiste Resulullah’ın soyuna saygı göstermenin gerekli olduğu vurgulanmış ve bu iş için büyük bir sevap ve mükafat vaat edilmiştir.Resulullah’ın soyuna saygı göstermenin bir örneği de onların mezarlarına saygı göstermek, oraları ziyaret ...
  • Şia'nın Mehdi Muntezer hakkında görüşü nedir?
    10145 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Bu soru çok genel olduğu için, cevapta bu konuyu birkaç yönden ele alıp; İmam Mehdi (ac)'in hayatını, Kur'an ve rivayetlerdeki bilgileri ve son olarak 12. İmamın zuhurunun alametlerini kısaca inceleyeceğiz.On ikinci imamın ismi İslam peygamberinin ismiyle (m h m d) aynıdır ...
  • Neden yeni Müslüman olmuş birisi geçmiş namaz ve oruçlarını kaza etmesi gerekmezken doğuştan Müslüman olan birisi eda etmediği namaz ve oruçlarını kaza etmesi gerekmektedir?
    2736 Kaza Namazı Ve Kiralık Namaz 2020/01/19
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12734 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • “Vebtelül yetama hatta iza beleğun nikahe” şeklinde olan ayetin anlamı nedir?
    7622 Tefsir 2012/05/12
    Allah u Teâlâ bu ayeti kerimede yetimlerden sorumlu olan kimselere düstur veriyor ki yetimlerin mallarına karşı dikkatli olmalarını istiyor. Yani onların sermayesini korusunlar, sorumlulukları döneminde buluğ ve rüşt çağına erinceye kadar onları denemeye tabi tutsunlar. Sorumlular, sorumluluklarının altında olan yetimlerin buluğ ve rüşt çağına erdiklerini fark ettiklerinde ...
  • Oruç insan üzerinde ne gibi eğitici eserler bırakır?
    6967 Pratik Ahlak 2012/05/12
    Oruç, nefsin tehzip (ruhi temizlik) ve tezkiyesi için bir çeşit alıştırma ve insanın kendi nefsine tasallutunun tahakkuku için uygun bir yöntem ve nefsanî heveslerle mücadeledir. Oruç, ferdi ve içtimai iki boyutta olmak üzere, insanın bedensel boyutta bıraktığı eserlerin yanı sıra insanın ruhi boyutunda da eğitici ...
  • Haksız yere yemin eden kimsenin akıbeti ne olur?
    12187 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    Haksız yere yemin etmenin akıbetinden maksat iki şey olabilir:1- Şer’i ve fıkhi hüküm manasında akıbet.2- Getirdiği sonuçlar manasındaki akıbet. Bu etki dünya veya ahiret etkileri olabilir. Sorudan galiba bu ikinci mana kastedilmektedir.1- Şer’i HükümŞer’i Hüküme göre ...
  • Nur suresinin iniş sebebi nedir?
    30901 Tefsir 2012/05/27
    Nur suresinin bir iniş sebebi yoktur; ama 6 ila 9, 11 ila 16 ve 30 ila 31. ayetlerinin iniş sebebi vardır ve aşağıda bunlara işaret edilecektir: Nur suresinin 6 ila 9. ayetlerinin iniş sebebi: Bu ayetlerin iniş sebebi hakkında İbn. Abbas’tan nakledildiğine göre ...
  • Neden biz Şiiler Hamd suresinden sonra “elhamdülillahi rabbi’l-âlemin diye söylemekteyiz?
    8855 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Bizim ile Ehli Sünnet arasında bir takım şekilsel ihtilaflar mevcuttur. Ehli Sünnet mensuplarının el bağlayarak namaz kılması, onların abdest alma şekli ve bunun Şia ile farklılığı, fıkıh konularındaki bazı şekilsel ihtilaf noktaları olarak adlandırılabilir. Bu ihtilafların nedeni, bu sitedeki diğer sorularda detaylıca işlenen daha genel konulara dönmektedir. (1523, 248 ...
  • Aşırılık nedir ve ondan nasıl uzak kalınabilir?
    17415 Eski Kelam İlmi 2011/03/01
    “Ğuluv” (aşırılık) sözlükte fazlalık ve uzamak anlamındadır; başka bir ifadeyle had ve ölçüyü aşmaktır veya daha iyi bir tabirle her şeydeki ölçü ve konumdan çıkmak ve öteye geçmek aşırılıktır. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de aşırılığa şöyle işaret etmektedir: “Ey Kitap ehli! Hakkın dışına çıkarak dininizde aşırı gitmeyin.” ...

En Çok Okunanlar